Tarım işçisinin emeği var, hakkı yok 

Tarım işçilerine Türkiye’de değer verilmediğini belirten Tarım-Sen Başkanı Umut Kocagöz, tarım işçilerinin çoğunun sigortasız çalıştığını, sigortalı azınlığın ise yıpranma payı ve erken emeklilik gibi haklardan yararlanamadığını söyledi

  • Oluşturulma Tarihi :
  • Güncelleme Tarihi :
  • Kaynak : BERKAY ERDEN
Tarım işçisinin emeği var, hakkı yok  haberinin görseli

Türkiye’de tarımsal üretimin en yoğun olduğu bölgelerde bile tarım işçilerinin çalışma standartları temel sosyal hakların gerisinde kalıyor. Tarım-Sen Başkanı Umut Kocagöz, Ege Bölgesi ve İzmir’deki saha bulgularına dikkat çekerek işçilerin büyük bölümünün sigortasız çalıştığını, sigortalı azınlığın ise yıpranma payı ve erken emeklilik gibi haklardan mahrum bırakıldığını belirtti. İzmir’de gelişen seracılığın da ihracat odaklı çalıştığını belirten Kocagöz, küçük çiftçiyi ise tarım işçisinden ayırmadıklarını dile getirdi.

SERACILIKTA İZMİR ÖNEMLİ BİR KONUMDA

Ege Bölgesi ve özellikle İzmir’in tarım sektörü açısından önemli bir yere sahip olduğunu belirten Kocagöz, özellikle seracılık anlamında İzmir’in çok geliştiğini söyledi. Sendika olarak bu sektörde çalışan işçilerin hakları için çalıştıklarını belirten Kocagöz, “Ege Bölgesi tarımın çok yoğun olduğu bir bölge ve burada farklı tipte tarım pratikleri var. İnsanların aklına gelen klasik ova tarımının yanında zeytincilik gibi daha çok toplama ve bakım işlerine dayanan faaliyetler de var. Bir yandan da seracılık çok gelişmiş durumda. Ülkemizde muhtemelen seracılığın Antalya’dan sonra en çok geliştiği yer burası. Özellikle yeni nesil sera modelleri, jeotermal kaynaklı ısıdan yararlanarak üretim yapmayı ve ihracata dönük çalışmayı esas alıyor. Bunun yanında yeni tip mandıracılık modelleri var; geniş ölçekli, kapalı ve daha fabrikalaşmış yapılar. Ayrıca balık çiftlikleri de oldukça yaygın. Tüm bu alanların kendine özgü sorunları var. Biz saha çalışmalarıyla bu alanlarda çalışan işçilerin gözünden durumu değerlendirmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

YIPRANMA PAYI VEYA ERKEN EMEKLİLİK HAKKI YOK

Tarım işçilerinin iş hayatlarında birçok sorunla karşılaştığını ve bunların örtbas edildiğini söyleyen Kocagöz, yevmiyelerin ise çok düşük olduğunu belirtti. Tarım işçilerinin çoğunun sigortasız çalıştığını dile getiren Kocagöz, “Bu ülkede tarım işçilerine gerçekten değer verilmiyor. Düşük ücretler, sigortalı çalışanlarda yoğun amir–müdür baskısı, mobbing ve psikolojik baskı. Tazminatların verilmemesi, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının örtbas edilmesi çok yaygın. Yoğun emek harcanan ama düşük ücretlerin hüküm sürdüğü gelişmiş bir sömürü sistemi var. İhracat odaklı bu model tamamen küresel piyasaya entegre olmuş durumda. Bir diğer model olan ova tarımı, zeytin gibi ürünlerde hasat dönemlerinde yoğun şekilde yevmiyeli çalışmayla yürütülüyor. Burada da işçilerin neredeyse tamamı sigortasız. Sosyal hak yok. Yevmiyeler, sigortasızlık ve güvencesizlik düşünüldüğünde ciddi anlamda düşük kalıyor. Hepsi asgari ücret bandında, hatta yoksulluk sınırının çok altında. Üstelik ağır koşullarda çalışıyorlar. Ağır koşullarda çalışan işçilerin SGK’lı bireylerden farklı olarak bir yıpranma payı ya da erken emeklilik hakkı yok. Kimyasal maruziyetin yoğun olduğu sera ve balık işletmelerinde bile böyle bir hak tanınmıyor” dedi.

ÇİFTÇİYİ, İŞÇİDEN AYIRMIYORUZ

Tarım sektöründe işçiler ve işverenler arasındaki bağlantıyı kuran ve halk arasında “çavuş veya dayı başı” olarak anılan kişiler hakkında hukuki bir düzenleme bulunmadığını aktaran Kocagöz, bu kişilerin ücretlerinin işçiden kesildiğini söyledi. Kendi hesabına çalışan küçük çiftçinin de işçi ile benzer sorunlar yaşadığını ifade eden Kocagöz, açıklamalarını şu sözler ile bitirdi: “Çiftçiler açısından bakarsak: Biz kendi hesabına çalışan küçük ölçekli çiftçileri tarım işçilerinden ayırmıyoruz. Onlar da aynı sistemin baskısı altında. Uluslararası şirketlerin belirlediği bir üretim rejimi var ve devlet de bunu kendi yasaları ve kurumlarıyla destekliyor. Düşük ürün fiyatları, denetimsizlik, destek eksikliği… Tüm bunlar çiftçilerin de ezildiğini gösteriyor. Zaten çiftçilik giderek terk edilen bir meslek hâline geldi. Bir de ‘çavuş–dayı başı sistemi’ dediğimiz aracı sistemi var. İşverenle işçiler arasındaki bağlantıyı bu kişiler kuruyor. Ancak hukuki bir düzenleme yok. Aracıların aldığı pay da işçilerin ücretlerinden kesiliyor. Ayrıca özellikle tarlaya giderken traktör ya da patpat kasalarında yaşanan trafik kazaları nedeniyle çok sayıda işçi hayatını kaybediyor. Sosyal hak olmadığından bu vakaların takibi bile yapılamıyor çoğu zaman.”

 

Kaynak : BERKAY ERDEN

Okumaya Devam Et

Aşağı kaydırmaya devam edebilir veya ilgi alanınıza göre seçim yapabilirsiniz.