Tarım parlayan yıldız olmalı

Tarımın yeniden yıldızı parlayan sektör haline getirilmesi gerektiğini vurgulayan İTB Başkanı Işınsu Kestelli, “Bu seviyeye çıkmanın tek yolu da akıllı tarım, yani Tarım 4.0. Çiftçilerimizi yeniden bu milletin efendisi yapmaya mecburuz” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 12.12.2017 08:17
  • Güncelleme Tarihi : 12.12.2017 08:17
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Tarım parlayan yıldız olmalı

KENAN YEŞİL – ÖZKAN PEKÇALIŞKAN / ÖZEL RÖPORTAJ

İzmir Ticaret Borsası’nın (İTB) 123 yıllık köklü geçmişinde ilk kadın başkan olarak tarihe geçen İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, 2017 yılında Türkiye ekonomisini, İzmir’deki gelişmeleri, tarımda yapılması gerekenleri, gelecek yıldan beklentilerini ve birçok konudaki gelişmeleri gazetemize değerlendirdi. Türkiye’nin 2023 hedefleri doğrultusunda 500 milyar dolar ihracat hedefi için tarımın yeniden yıldızı parlayan sektör haline getirilmesi gerektiğini vurgulayan Kestelli, “Bu seviyeye çıkmanın tek yolu da akıllı tarım, yani Tarım 4.0. Çiftçilerimizi yeniden bu milletin efendisi yapmaya mecburuz” diye konuştu

ZOR BİR YIL OLDU

2017 yılını ekonomik olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Bütün yılı nasıl gördünüz?

Bölgesel krizler ve küresel ekonomide yaşanan hızlı değişimlerle yorulduğumuz bir yıl oldu 2017... Tüm olumsuzluklara rağmen 2017’nin ilk yarısında yüzde 5,1 seviyesinde büyüyen ve G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ekonomilerden biri olan Türkiye, üçüncü çeyrekte muhtemelen daha yüksek bir büyüme oranı yakalayacak. Bu siyaset adına, izlenen politikalar adına ve iş dünyamız adına zor şartlarda elde edilmiş bir başarı öyküsüdür. Ancak bu durum son çeyrekle beraber ekonomide yavaşlama belirtileri görüleceğine ilişkin endişeleri ortadan kaldırmaya yetmiyor. Uzmanlar, ekonomimizin yıl genelinde yüzde 5’in üzerinde büyüyeceği, ancak 2018’in ise daha zorlu geçeceği, hatta büyümenin yüzde 5’in altına inebileceği konusunda neredeyse hemfikir.

CİDDİ SORUNLAR KENDİNİ GÖSTERİYOR

2018 yılında beklentileriniz neler? İzmir ve Türkiye ekonomisinde hangi adımlar atılmalı? Öncelik ne olmalı?

2018 için büyümenin kalitesi ve sürdürülebilirliğine yönelik de ciddi soru işaretleri bulunuyor. Vergi gelirlerindeki kademeli toparlanmaya rağmen, büyümeyi desteklemek üzere alınan tedbirler bütçe performansını olumsuz etkiliyor. Hazine’nin, bütçe açığını finanse etmek üzere başvurduğu yıllık borçlanma silahında, tavan noktasına daha yılsonu gelmeden ulaşıldı. 2017 sonunda 39 milyar dolara ulaşması beklenen cari açık için 2018 tahmini 42 milyar dolarlar seviyesinde öngörülüyor. Cari açık, işsizlik ve artan enflasyon önümüzdeki en ciddi sorunlar olarak kendini gösteriyor. Bunu aşabilmek için son yıllarda ciddi sıkıntılar yaşayan turizm sektörünün şaha kalkması şart. Bacasız sanayi turizm hem cari açığı kapatmada etkin bir rol oynayabilir hem de işsizliğe ilaç olabilir. Turizm ayrıca tarımdan ulaşıma, perakendeden eğlenceye kadar pek çok sektörü de ayağa kaldırma potansiyeline sahip.

Son yıllardaki en önemli konulardan biri olan Endüstri 4.0 ile beraber Tarım 4.0 da gündeme geldi. Türkiye ve İzmir, Tarım 4.0 için neler yapmalı?

Tarım 4.0’ın en basit anlatımı tarımda teknolojinin özellikle de gelişen bilişim teknolojilerinin yaygın olarak kullanılmasıdır. Tarlaların sürücüsüz traktörlerle sürülmesinden hasadın benzer şekilde yapılmasına; gübre, su ihtiyacının drone’larla tespit edilip ihtiyaçların otomatik olarak sağlanmasına; hastalıkların uydu fotoğraflarından belirlenmesine kadar pek çok yeniliği içeriyor Tarım 4.0. Bunlar günümüzde yüksek maliyet gerektiriyor. Ve Türk tarımının küçük ölçekli araziye sahip bölünmüş yapısı bu maliyetlerin karşılanabilmesini imkansızlaştırıyor. Bu bölünmüş yapı değiştirilmeli. Arazi birleştirmeleri, kooperatifleşme teşvik edilmeli. Türkiye’de Tarım 4.0’ı yaygınlaştırmak devlet gücü olmadan mümkün değil. Devlet bu konuda ön alıp teşvik vermeli.

TARIMDA GENÇ NÜFUS SORUNU

Genç nüfusun tarımdan uzaklaştığını daha önce sık sık gündeme getirdiniz. Tekrar kentten köye geçiş ve gençlerin tarıma kazandırılması için projeleriniz nelerdir?

Maalesef. Köylerde artık 20’li yaşlarda birilerini görmek neredeyse imkansız... Köylerde yaş ortalaması neredeyse 60’a dayanmış durumda. İletişim teknolojileri sayesinde kentin cazibesini keşfeden gençleri köylerde tutamıyoruz. Bunu değiştirmek için öncelikli olarak köyde yaşamı ekonomik açıdan cazip kılmalıyız. Eğer köylü tarımdan hak ettiği karşılığı almaya başlarsa, gençler şehirlerde asgari ücretle sıkıntılı bir hayat sürmektense yeniden toprağını işlemeyi tercih edebilir. Bu yıl, Kapsayıcı Büyüme Derneği, İzmir Ticaret Borsası ve Boğaziçi Yaşamboyu Eğitim Merkezi’nin paydaşlığında, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın desteği ve İzmir İl Tarım Müdürlüğü’nün koordinasyonuyla, İzmir ilçelerini kapsayan ‘Bilgim Bereketim’ adlı bir projede yer aldık. Çiftçilerimize yönelik Tarım 4.0 ve Finansal Okuryazarlık bilgilendirme toplantıları düzenledik. 2018’de de bu yönde eğitim çalışmalarına devam edeceğiz. Tarım alanında çalışmalar yapmak isteyen gençlere destek vermek amacıyla “Tarım Gençlerle Yükseliyor” fikir yarışmasının ikincisini, “Bitkisel ve Hayvansal Üretim”, “Tarımsal Pazarlama ve Markalaşma”, “Tarımda Bilişim ve Teknoloji”, “Kırsal Kalkınma ve Kadın” konu başlıkları altında düzenledik. Ayrıca İzmir Ticaret Borsası tarafından Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İl Müdürlüğü, Milli Eğitim İl Müdürlüğü ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanlığı işbirliğinde çocuklara toprağın değerini anlatmak, daha sağlıklı ve bilinçli nesiller yetiştirmek amacıyla oluşturulan “Toprak ve Çocuk Programı” çerçevesinde, çocuklara tarımı sevdirecek çalışmalarımıza devam ettik. Bu amaçla yoğun ilgi gören bir resim yarışması yaptık. Yine aynı program dahilinde çocuklarımızı toprakla tanıştırıyoruz. Onların ekim yapmasını, ektikleri ürünleri toplamasını sağlıyoruz. Tarımın önemini kavramaları için çalışıyoruz.

İzmir’deki tek kadın başkan olmak nasıl bir sorumluluk getiriyor?

İzmir, kadın erkek eşitliği anlamında Türkiye’nin en şanslı kentlerinden biri... Benim amacım bir kadın başkandan çok iyi bir başkan olarak öne çıkmak, yaptığım işlerle anılmak... Ama kadın olmanın getirdiği sorumluluğu da inkar edemem. Kadınlarımızın meme kanseri konusunda bilinçlenmesi, erken teşhisin önemini kavraması adına çalışmalarım oldu geçmişte. Son olarak da “Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadına karşı şiddete ‘Hayır’ demek için İzmir’i turuncuya boyuyoruz” diyerek yola çıktık. Biz bu kararı alıp harekete geçtikten kısa süre sonra yalnız olmadığımızı gördüm ve çok da mutlu oldum. Göztepe ve Karşıyaka Spor Kulüpleri kampanyamıza destek verme kararı aldı. Göztepe Başkanı Mehmet Sepil, çektiğimiz kampanya filminde bizzat rol aldı. Onu Beşiktaş Başkanı Fikret Orman izledi. Rıza Kocaoğlu da video yayınladı. Çok sayıda ünlü sima sosyal medyadan çağrımızı paylaştı. Sivil Toplum Örgütleri turuncu harekete katıldı. Kordon’da şallarını, servislerini turuncu ile değiştirme kararı alanlar, vitrinlerini 25 Kasım-10 Aralık tarihleri arasında turuncu renkli modellerle donatacak olan markalar adeta birbirleriyle yarıştı. Saat Kulesi gibi İzmir’in sembol yapıları turuncu renklere büründü. İzmir’in siluetinde giderek daha fazla yer bulan yüksek binaların pek çoğu turuncuya dönüştü. Turuncu Yürüyüş ile noktalanan sürecin İzmir’i son dönemlerde en renklendiren sivil hareket olması açıkçası beni çok gururlandırdı.

AKILLI TARIM VURGUSU

Türkiye’nin 2023 yılı doğrultusunda 500 milyar dolar ihracat hedefi için tarımda ne gibi çalışmalar yapılabilir?

Tarımı yeniden yıldızı parlayan sektör haline getirmeliyiz. Markalaşmaya hız vermeliyiz. Türkiye’nin tarım ihracatında ve verimlilikte küçücük Hollanda’nın çok gerisinde kalması kabul edilemez. Hollanda tarım ve tarım ürünlerinde 100 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiriyor. Biz tarım ihracatımızı bu seviyeye çıkarmadan 500 milyar dolar ihracat hedefini yakalayamayız. Bu seviyeye çıkmanın tek yolu da akıllı tarım, yani Tarım 4.0. Çiftçilerimizi yeniden bu milletin efendisi yapmaya mecburuz. Çiftçi hak ettiği itibarı mutlaka yeniden kazanmalı.

İzmir’in en büyük eksikliği sizce nedir? İzmir’de tüm imkanların var olduğu belirtiliyor ancak somut bir sonucunu görmek neredeyse imkansız. Sizin İzmir özelinde düşünceleriniz nelerdir?

Evet; İzmir pek çok avantaja sahip ama henüz bir konuda marka olabilmiş değil. Sağlık temalı EXPO adaylığı bu anlamda bir şanstı, olmadı. ESBAŞ ile nitelikli sanayi üretimi konusunda önemli adımlar atıldı ama yeterli değil. Liman kentiyiz ama bununla da tam olarak öne çıkamıyoruz. Turizm konusunda iç turizmle yetiniyoruz. İzmir’i Akdeniz çanağının yeni Barselona’sı yapabilmek için bu saydığım konuların yanı sıra, organik tarımın üzerine gitmeliyiz.

COĞRAFİ İŞARET KONUSU

Coğrafi tescil işaretli ürünler konusunda ne durumdayız?

Coğrafi İşaret; belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleriyle kökeninin bulunduğu yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş bir ürünü gösteren işarettir. İzmir Ticaret Borsası olarak üzümün “Ege Sultani Üzümü”, pamuğun “Ege Pamuğu” ve sarılop incirinin “Ege İnciri” adı altında tescil işlemi sonuçlandırıldı. Son olarak da Urla Sakız Enginarı’nı tescillendirdik. Bu ürünlerin önemli miktarda işlem gördüğü İzmir Ticaret Borsası tarafından Coğrafi İşaret tescilinin alınmasındaki amaç; sözkonusu ürünlerde bölgemizin sahip olduğu haklı ünün tescillenmesi ve bölgemizde gerçekleştirilen üretimin, diğer yörelerin üretimi ile karışmasının önlenerek, bölgemizde özellikle kaliteli üretim yapan üreticilerin gelirlerinin artırılmasıdır.

Yerli otomobil konusunda İzmir bir atılım içerisinde. Yerli otomobil için altyapıya sahip miyiz? Yerli otomobilin üretim merkezi İzmir olması açısından İzmir’in avantajlı-dezavantajlı noktaları neler?

İzmir’in geçmiş yıllarda bu sektörde deneyimi oldu. Torbalı’da uzun süre uluslararası bir markanın fabrikası faaliyet gösterdi. Yerli otomobil bu sektörün yeniden İzmir’e dönmesi adına bir şans olabilir. Geçtiğimiz ay İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun davetiyle bir araya gelen iş dünyasının temsilcileri ve otomotiv sektörü, yerli otomobil üretimi konusunda İzmir’in de yarışa katılması adına önemli toplantı gerçekleştirdi. Sektör temsilcileri İzmir için projenin artılarını ve eksilerini, avantajları ve dezavantajları masaya yatırdılar, hatta lokasyonu tartıştılar. Toplantıda EBSO Başkanı Ender Yorgancılar başkanlığında sekiz kişiden oluşan bir de izleme komitesi kuruldu. Komite, konuyla ilgili lobi yapacak. Toplantıda yatırımın İzmir’de söz konusu olması halinde lokasyonun Aliağa-Bergama hattında, yani kuzey aksında olabileceği ağırlık kazandı. Söz konusu yatırımı kent kalkınması ve yaşam standardının yükselmesi için çok önemsiyorum. Kent hem bunu başarabilecek eğitimli insan gücüne hem lojistik avantajlara sahip. Yapılmakta olan İstanbul-İzmir otoyolu, Çanakkale Boğazı Köprüsü ve bağlantı yolları sayesinde ve limanlarıyla bu yatırımı fazlasıyla hak eden bir kent İzmir...

SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ

Borsa olarak sosyal sorumluluk projeleri yürütüyorsunuz Sosyal sorumluluk ile ilgili çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz? Instagram fotoğraf yarışması gibi tarımı canlandırmak için farklı ne gibi çalışmalar olabilir?

Bu yıl incir ve üzüm dalında gerçekleştirdiğimiz Instagram yarışmamız büyük ilgi gördü. Ortaya çok güzel eserler çıktı. Çiftçi olmayanların da katılımı sağlanarak toplumsal anlamda önemli bir bilinç yaratıldı. Şu an çocuklara yönelik resim yarışmamız var. Önümüzdeki dönemlerde toplumun her kesimini tarımla buluşturacak bu tür organizasyonlarımız artarak devam edecek.

SEÇİM KONUSU

Bilindiği üzere nisan ayında seçimler olacak. Tekrar başkanlık için aday olduğunuzu biliyoruz. Başkanlığa tekrar seçilmeniz halinde yeni dönemde hedefleriniz neler?

Sizin de gayet yakından takip ettiğiniz gibi oda ve borsa seçimleri 6 ay ertelenerek Nisan 2018’e alındı. Önümüzde 4 aylık bir dönem var. Biz şu anda süren çalışmalarımıza odaklandık. Oda ve borsa seçimleri Türkiye’nin demokratik kültürünün vazgeçilmez bir parçası. Seçim günü yaklaştığında her şey işin ruhuna uygun olarak şekillenecektir. Bugünden seçimi konuşmayı çok faydalı bulmuyorum.

Haber Merkezi