TMMOB’dan ‘Çeşme Projesi’ne eleştiri geldi

Çeşme Projesi ile ilgili eleştirilerini TMMOB adına dile getiren Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Üyesi Zafer Mutluer, “Alandaki mülkiyetlerin yüzde 97’si kamu mülkiyeti olmasına rağmen bu projenin hayata geçmesi durumunda buranın parsel parsel satılacağı itiraf edilmektedir” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 25.03.2022 12:26
  • Güncelleme Tarihi : 25.03.2022 12:26
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
TMMOB’dan ‘Çeşme  Projesi’ne eleştiri geldi

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN

Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu, geçtiğimiz günlerde Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy tarafından tanıtımı yapılan Çeşme Projesi ile ilgili bir basın toplantısı yaptı. İzmir Mimarlık Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantıda katılımcılar adına hazırlanan metni Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Üyesi Zafer Mutluer okudu.

PARSEL PARSEL İHALE EDİLECEK

Sözlerine sulak alanların yok edildiğine vurgu yaparak başlayan Mutluer, “Son yıllarda Çeşme ilçesi, sermaye ve merkezi-yerel yönetimlerin çabasıyla kendi deyimleriyle parsel parsel ihale edilmek isteniyor. Kuşkusuz bu ihtiyacın toplumun ve doğanın ortak yararıyla en ufak bir ilişkisi bulunmuyor. Bütün bu talanın ise doğaya zarar vermeden ‘istihdam’ sağlamak amacıyla yapıldığı iddia ediliyor. Yıllardır ‘Alaçatı Sulak’ alanını yok etmeye çalışanların hemen yanı başında farklı bir şey yapacağına inanmamızı mı bekliyorlar? Evet şunu çok iyi biliyoruz; bütün kente beton döksek yine de gözü doymak bilmeyen bir akıl ile karşı karşıyayız! 2019 yılı ortalarında kamuoyunda tartışmaya açılan ‘Çeşme Projesi’nin kısa sürede bir talan projesi olduğu ortaya çıkmıştır. Son iki yıldır yetkili Bakanlıklar tarafından ‘Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi’ sınırları genişletilmekte, sit alanlarındaki koruma statüleri düşürülmektedir. Alanda mevcut mera, zeytinlik ve nitelikli tarım arazilerinin tarımsal faaliyet dışında kullanılmasını sağlayacak İl Toprak Koruma Kurulu Kararı alınmaktadır. Bu kararlar, bilimsel dayanaktan yoksun olup bir süre sonra gündeme gelecek plan kararlarına altlık teşkil etmesi amacıyla yapılmaktadır. Alandaki mülkiyetlerin yüzde 97’si kamu mülkiyeti olmasına rağmen bu projenin hayata geçmesi durumunda buranın parsel parsel satılacağı itiraf edilmektedir” dedi.

ÇEŞME RİSKLİ BÖLGELER ARASINDA

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı araştırma ve analizlerde 2050-2100 yılları arasında kuraklık anlamında en kırılgan ve kuraklıktan en fazla etkilenecek ilçelerin başında Çeşme’nin geldiğine vurgu yapan Mutluer, “Çeşme, Dikili ve Konak ilçelerinde kurak günlerin sayısının her iki iklim senaryosunda da arttığı görülmektedir. Ayrıca, ortalama toprak sıcaklığı artışı, buharlaşma artışı, toprak nemi azalışı, ardışık kurak günler, toplam yağış miktarından azalış, sıcak hava dalgası gün sayısında artış faktörlerine göre Çeşme ve çevresi (yarımada) riskli bölgeler arasında gösterilmiştir. Bu analizlere dayanarak su miktarındaki azalmanın özellikle bitki su ihtiyacı açısından oldukça önem taşıdığı, suyun depolanması ve kullanımında daha dikkatli davranılması gerektiği vurgulanmıştır. Hal böyleyken İzmir Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde yapılan bu akademik tabanlı çalışmalarda ortaya çıkan sonuçlar yoksa inkar mı edilmektedir?” diye konuştu.

TAAHHÜTLER GERÇEĞİ YANSITMIYOR

Mutluer; Çeşme yarımadasına ilişkin lisansüstü, doktora çalışmaları ve yerel yönetimlerce geçmişte yapılan araştırmalar bu talan projesiyle görmezden gelinmekte ve bu yıkım projesini şirin göstermek için ‘Cumhuriyet Köyü’ ve hayvan köyünün kurulacağı, sakız ağaçlarının dikileceği ifade edilmektedir. Projede Kurulması planlanan ‘Cumhuriyet Köyü’ doğa ile uyumlu olarak planlandığı ve çevresine 130 bin sakız dikilerek sakız üretiminin geliştirileceği varsayımı tamamen hayal unsuru olduğu açıkça ortadadır. Öncelikle sakız fidanı üretimi yaklaşık 10 yıldan beri devam etmekte olup Orman Genel Müdürlüğünce başlatılan ‘Sakız Eylem Planı’ ile dahi yılda 10 bin adetten fazla fidan üretilememiştir. Sakız fidanı üretiminin teknik güçlükleri bilindiği halde bir anda belirtilen miktarda sakız fidanı dikme taahhüdü gerçeği yansıtmamaktadır. Ayrıca belirtilen mevkiinin tamamında belirtilen miktarda sakız fidanının dikileceği, bir başka ifade ile teknik olarak ağaçlandırmaya uygun bu kadar büyüklükte bir alan bulunmamaktadır. Bu teknik verilere göre projede sakız ağaçlandırması yapılması öngörüsü teknik olarak gerçeği yansıtmamakta ve tamamen hayal ürünü odluğu açıkça ortadadır” ifadelerini kullandı. "Alaçatı Sulak alanında yaşanan katliamı mumla aratacak yeni bir katliam Çeşme Projesi ile gerçekleştirilmek istenmektedir" diyen Mutluer, “Çeşme Yarımadası’ndaki ekolojik yıkım geri dönülemez bir noktaya ulaşmadan, bu yıkımın acilen durdurulması konusunda yetkili kurum ve kuruluşları sorumlu davranmaya, bu talan projesinden vazgeçmeye çağırıyoruz” şeklinde konuştu.

KAMUYA AİT YERLER SATILDI

Soru-cevap kısmında İzmir Ticaret Odası (İZTO)’nda düzenlenen toplantıya davet edilip edilmediklerinin sorulması ve Bakan Ersoy’un açıkladığı yatak sayısı ve beton izninin düşürülmesi gibi maddelerin kendilerini için yeterli olup olmadığı yönündeki soruya yanıt veren Mutluer şunları kaydetti: “Davet gelmedi TMMOB’a. Çeşme’de düzenlenen toplantıda TMMOB görüşlerini aktardıktan sonra herhangi bir davet gelmedi. Projeyi meşrulaştıracak bir ortamda da bizim projeyi tartışmamız doğru değil. Yüzde 95’i doğal koruma alanı olan yerde herhangi bir yapılaşma mümkün değil. Burada ciddi anlamda bir ekosistem var. Burayı daha az betonlaştırarak, daha az insan getireceğiz demek uygun değil. Doğayı parçalayamazsınız. Yapacağınızı bir müdahale tamamına etki edecek bir durumdur. Orada bir yapılaşmanın ‘koruyucu’ olmasının imkanı yoktu. Bu alanın yüzde 97’sinin kamu mülkiyetinde olduğu unutulmamalı. AK Parti döneminde kamuya ait yerler satıldı. Çeşme Projesi de böyle bir projedir. Ne doğanın ne de kamunun yararı söz konusu değildir.”

Haber Merkezi