Sayfa Yükleniyor...
Türkiyenin tohum üretiminde bir milyon tonu aştığını belirten Türkiye Tohumcular Birliği Başkanı Kamil Yılmaz, 1990da 97 bin ton olan sertifikalı tohumluk üretimi 2016da 958 bin tona ve 2017de 1 milyon 49 bin 361 tona yükseldi dedi
KENAN YEŞİL
Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) ile Türkiye Odalar Borsalar Birliğinin (TOBB) birlikte düzenlediği 13. Kartepe Ekonomi Zirvesi, Kocaeli Kartepede gerçekleştirildi. Turkcell, Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) ve The Green Park Hotelsin destek verdiği Kartepe Ekonomi Zirvesine; İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere 15 şehirden 200 ekonomi gazetecisi katıldı. EGDnin temsilcilik açtığı 15 ilin temsilcisinin de hazır bulunduğu zirvede mesleki konular masaya yatırıldı. Zirve kapsamında TÜRKTOB Başkanı Kamil Yılmaz, gazetecilere tohumculuk sektörü ile ilgili özel bir sunum yaptı ve yönetim kurulu üyeleriyle birlikte gazetecilerin tohumculuk sektörüyle alakalı sorularını cevapladı. Tohumculuk sektörünün en önemli parametrelerden biri sertifikalı tohumluk üretimi ve kullanımındaki artış olduğuna dikkat çeken Kamil Yılmaz, Türkiyede 2002 yılında 145 bin ton olan üretim, 2007 yılında 325 bin tona yükseldi. 2008 yılının sonunda kurulan ve bugün 43 bin üyeye ulaşan Türkiye Tohumcular Birliğinin çalışmaları ve özel sektörün gayretleri ve sertifikalı tohum kullanım ve üretim desteklerinin etkisi ile 2010 yılında 497 bin yükseldi. 2017 yılında 1 milyon tonu aştı. TÜRKTOB bünyesinde görev yapan alt birliklerin görev alanına giren fide fidan ve süs bitkisi üretimlerinde de büyük artışlar oldu. 2017 yılında yaklaşık 138 milyon meyve fidan (2016),4 milyar adet sebze fidesi 1 milyar 619 bin adet süs bitkisi üretilmiştir. Fidan, fide ve süs bitkileri üretiminin tamamına yakini özel sektör tarafından gerçekleştirilmektedir diye konuştu.
ŞİRKETLERİN YÜZDE 93,5İ YERLİ
Söz konusu dönemler içerisinde dış ticaret dengesinin de ihracat lehine gelişmeye başladığını belirten Yılmaz, 2007 yılında yüzde 38 olan ihracatın ithalat karşılama oranı 2016 yılında yüzde 76ya çıktı. 2017 yılında hafif bir düşüşle yüzde 73 oldu. Fide, fidan ve süs bitkileri eklendiğinde bu oran yüzde 90ın üzerine çıkmıştır. Türkiyede son 15 yılda ihracatını 8 kat arttıran başka sektör yoktur. Türkiye 80 ülkeye tohum ihraç etmektedir. Hedefimiz küresel tohum ticaretinde dünyada ilk 5 ülke arasına girmektir dedi. Son dönemde Türkiye Tohumcular Birliğinin milli bir kuruluş olmadığı yönünde görüşlerin gündeme getirildiğini belirten Kamil Yılmaz, 1980li yıllarda 3 olan yerli firma sayısının günümüzde 832ye çıktığını vurgulayarak, Bu şirketler içinde tamamen yerli sermaye ile kurulmuş olanların sayısı 778dir. Bu rakam, şirketlerin yüzde 93,5inin yerli olduğunun göstergesidir Yerli-yabancı ortaklığı ile kurulmuş olan şirket sayısı ise 22, tamamı yabancı sermayeli şirket sayısı ise 32dir. Fidan, fide ve süs bitkileri sektöründe yabancı sermayeli firma sayısı yüzde 1-2 seviyesindedir. Şirket sayılar ve sermaye yapılarının sektöre hakimiyet durumunu tam olarak anlamamıza imkan vermeyeceği gerçeğinden hareketle, şirketlerin toplam ticaret içindeki paylarını yine sermaye yapılarına göre sınıflandıracak olursak; yerli sermayeli 778 şirketin ticaret hacmindeki payı yüzde 51, Ortak sermayeli 22 şirketin ticaret hacmi içindeki payı yüzde 18, yabancı sermayeli 32 şirketlerin ticaret hacmi içindeki payı yüzde 30 seviyesindedir. Dolayısıyla, yerli ve yerli-yabancı ortak sermayeli şirketlerin ticaret hacmi içindeki payının yüzde 70 olduğu bir sektöre ve sektörü temsil eden Türk Tohumcular Birliğinin yapısına çok uluslu şirketlerin ve onların yerli ortaklarının hakim olduğunu söylemek büyük haksızlıktır. Yerli sermayeli şirketlerin ticaret hacmindeki payları her geçen gün artmaktadır açıklamasında bulundu. Yılmaz, yerli sermayeli şirketlerin ticaret hacmindeki paylarının her geçen gün arttığını belirterek, sektörün gelişimi için Ar-Ge faaliyetlerinin, aktarılan kamu kaynaklarının payının arttığını anlattı. Birlik tarafından 2016 yılında başlayan Tohumculuk Sektörü Ulusal Strateji Geliştirme Projesinin geçen yıl tamamlandığını kaydederek, bu kapsamda belirledikleri vizyonlarından ve hedeflerinden bahsetti.
SERTİFİKALI TOHUMLAR VERİMİ ARTIYOR
Son dönemde sertifikalı tohum karşıtı söylemlerin dillendirilmeye başlandığını vurgulayan Yılmaz, Ne yazık ki sertifikalı tohum kullanımının yaygınlaşmasının çok uluslu şirketlerin ve büyük marketlere ürün satan tedarik zincirlerinin işine yaracağını söyleyenler var. Bitkisel ürünlerde üretim miktarları 2017 yılında tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde 68 milyon 61 bin ton, sebzelerde 30 milyon 826 bin ton ve meyvelerde 20 milyon 809 bin ton olarak gerçekleşmiştir. Bir önceki yıla göre tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde yüzde 42, sebzelerde yüzde 18, meyvelerde yüzde 97 oranında artış olmuştur. Hepimizin bildiği gibi ülkemizde ekilen tarım alanları ürün gruplarına göre ya aynı kalıyor ya da azalıyor. Üretim yapılan alan azalıyor, üretim artıyorsa bu birim alandan daha çok verim aldığımızın göstergesidir. Bu artış ise en başta sertifikala tohum üretimi ve kullanımının yaygınlaşmasıyla ve modern yetiştirme tekniklerinin kullanılmasıyla oldu. Sertifikalı tohum, kayıt altına alınmış, tarımsal, teknolojik ve morfolojik özellikleri tanımlanmış, hastalık ve zararlılara toleranslı çimlenme oranı yüksek, verimin en az yüzde 25, hibrit çeşitlerde yüzde 100 oranında artmasını sağlayan tohum demektir. Sertifikalı tohumluk kullanmak kalite artışı demektir. Tarımsal sanayinin ihtiyacı olan standartlara uygun ürün demektir. Üreticinin ürününün pazarlarda ve borsalarda yüksek fiyatla satılması ve çiftçimizin daha çok kazanması demektir. Ülke nüfusunun hızla artmaya devam ettiği ve üretimin de aynı hızla artması gerektiği gerçeğinden hareketle sertifikalı tohumlukların çok uluslu şirketlerin ve büyük marketlere ürün satan tedarik zincirlerinin işine yaradığını savunmanın ne kadar mantıksız bir durum olduğu kolayca anlaşılacaktır şeklinde konuştu.
KALİTE İHRACATI ARTIRDI
Türkiyenin yaş meyve-sebze ihracatının sürekli arttığını ve bu artışta kaliteli tohumlukların ve çoğaltım materyallerinin kullanılmasının payının çok büyük olduğuna dikkat çeken Yılmaz, Ayrıca üstün vasıflı çeşitlere ait sertifikalı tohumluklar iç tüketimdeki ürün kalitesinin iyileştirilmesinde olduğu kadar ihracata yönelik üretim amacıyla da kullanılıyor. Tohumculuk sektörü toplam tarımsal ihracatımıza ve milli gelire olan katkısıyla değerlendirilmeli. Ülkemizin yaş meyve-sebze ihracat sürekli artıyor. Bu artışta kaliteli tohumlukların ve çoğaltım materyallerinin kullanılmasının payı çok büyüktür. Türkiyenin 2017 yılı tüm tarımsal ürünlerde toplam ihracatı 169 milyar dolar olmuştur. Bunun 2,23 milyar doları yaş sebze-meyvedir. Sertifikalı tohum, fide ve fidanlarla üretim yapmadığımızda bu ihracat rakamlarına ulaşmak mümkün değil. Tohum ihracatı 136 milyon dolar, fidan ihracatı 27,4 milyon dolar, süs bitkileri ihracatı 85,5 milyon dolar olmak üzere toplam 248,9 milyon dolardır. Tohumculuk sektörünün toplam tarımsal ihracattaki payı ise yüzde 1.47 oldu diye konuştu.
ÇİFTÇİ ÜRETEBİLİR
Yılmaz, çiftçilerin kendi kullanacağı tohumu üretemeyeceğine dair söylemlerin de doğru olmadığını kaydederek, Çiftçiler kendi ürettikleri veya çoğalttıkları tohumlukları ticarete konu etmedikleri sürece kullanmaları mümkün. Yerel çeşit adı altında ürünlerin kontrolden geçmeden, tohum kalite standartlarına uygunluğu tespit edilmeden, tohumla geçen hastalık etmenleri yönüyle kontrol yapılmadan satılması çiftçimizi ve tohum kullanıcısını mağdur edebileceği için ticarete konu edilmemektedir diye konuştu.
HİBRİT TOHUM TARTIŞMASI
Bir diğer tartışma konusunun ise hibrit tohumları olduğunu belirten Yılmaz, Hibrit tohumlar sürekli olarak kısır tohum olarak adlandırılmaktadır. Eğer burada kasıt ekilen tohumdan elde edilen ürünün tekrar ekildiğinde çıkış sağlamaması veya ürün vermemesi ise bu tam olarak doğru değildir. Bu tohumlar ürün verir. Ancak ilk yıl ekilene göre verim önemli ölçüde azalacağı için ikinci yıl ekilmeleri tavsiye edilmez. Buğdayda hibrit teknolojisi teorik olarak mümkün olmasına rağmen uygulamada karlı olmadığı için şu anda bile piyasada hibrit buğday çeşitleri yaygın değildir. Ancak bazı yayınlarda ve köşe yazılarında, şimdiye kadar geliştirilen ve Türkiyeye getirilmiş olan tüm çeşitler hibrit-kısır olarak nitelendirilmektedir. Bunlar tamamen bilim dışı yaklaşımlardır, teknik bilgi eksikliğidir ve gerçeklerle alakası olmayan açıklamalardır. Hibrit tohumların laboratuvarda geliştirildiği iddiası da zaman zaman ortaya atılıyor. Hibrit çeşit ıslahında, klasik çeşit ıslahında olduğu gibi laboratuvarlar kullanılmaktadır ancak bu tohumların laboratuvarda yaratıldığı ifadesi doğru değildir. Çünkü laboratuvarlarda yapılan şey sadece bir takım teknolojik, kalite ve benzeri özellikleri yönünden test edilmesi veya belirlenmesidir ifadelerini kullandı.
İSRAİLE TOHUM DA SATIYORUZ
Yılmaz, Türkiyenin İsrailden yüksek miktarda tohum aldığına ve tohumculukta bu ülkeye bağlı olduğuna dair iddiaların hatırlatılması üzerine sözlerini şöyle tamamladı: Ne yazık ki İsrail tohumu da hala gündeme geliyor. Türkiye, tohumculuk sektöründeki potansiyelini harekete geçirmek, avantajlarını en iyi şekilde değerlendirmek ve küresel tohum endüstrisinde daha çok söz sahibi olmak için uluslararası üretim ve ticaret kurallarına uymak zorundadır. Bu kurallar çerçevesinde İsrailden de tohum ithalat yapıyoruz, ihracat da yapıyoruz. Ancak öyle bir izlenimler var ki sanki bütün tohumları İsrailden alıyoruz veya İsrailden tohum almazsak üretim yapamayacağız. Toplam ithalatımızın içinde İsrailin payının önemsiz olduğunu söyleyebilirim. Aldığımız tohumlardan elde ettiğimiz ürünleri ihraç ettiğimiz gibi, doğrudan İsraile tohum da satıyoruz.
TÜRKİYEDE ÜRETİLENLER DOĞALDIR
Yılmaz, son dönemde kamuoyunda sertifikalı tohumların insan sağlığına zararlı olduğuna, genetikleri değiştirilmiş organizmalarla eş görüldüğüne dair görüşlerin olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: Bu konularda Türkiyede üretilen tohumluklar doğaldır. Hiçbirisinin genetiği değiştirilmemiştir. 2010 yılında biliyorsunuz Biyogüvenlik Yasası çıktı. Buna göre Türkiyede GDOlu tohumların üretilmesi, ithalatı yasak. Sadece Biyogüvenlik Kurulunun izin verdiği, mısır ve soyada ürünlerin ithalatı yem sanayisinde kullanılmak üzere yapılıyor. Ancak Türkiyede bunun üretimi yasak.
Haber Merkezi