- Gündem
- 19.04.2025 16:13
Deprem bölgesinde hızla yürütülen inşaat yapım faaliyetleri beraberinde can kayıpları getirirken, meydana gelen kazaların sadece sık olmadığı aynı zamanda şiddetli olduğu kaydediliyor
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, şubat ayında yaşanan işçi cinayetlerini kamuoyuyla paylaştı. Raporda en az 144 işçinin hayatını kaybettiği vurgulanırken; en çok ölümün inşaat işkolunda meydana geldiği kaydedildi. Özellikle 11 deprem şehrindeki inşaatların başlaması ile işçi ölümleri haberlerinin duyulmaya başladığını belirten İSİG Meclisi, ocak ayında 17 ve şubat ayında 12 olmak üzere bu yılın ilk iki ayında en az 29 inşaat işçisi ölümünün bu şehirlerde meydana geldiğini aktardı. Öte yandan, devletin yaptığı inşaatlarda daha çok iş güvenliği önlemi alındığı belirtiliyor. Ancak TOKİ’nin (taşeronlara) yaptırdığı inşaatlarda ocak ayında 6 ve şubat ayında 7 işçi olmak üzere bu yılın ilk iki ayında en az 13 inşaat işçisi hayatını kaybetti.
Konuya dair görüşlerine yer verdiğimiz TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, “Hızla yürütülen yapım faaliyetlerinin beraberinde getirdiği istenmeyen sonuç zaten inşaat sektörünün en önemli problemi olan iş kazalarıdır” dedi.
Başkan Ulutaş Ayatar, sözlerine şöyle başladı: “T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Kahramanmaraş ve Hatay Depremleri Yeniden İmar ve Gelişme Raporuna (2024) göre; Depremlerden etkilenen 11 ilde yapılan hasar tespit çalışmalarına göre 22 Ocak 2024 tarihi itibarıyla 2 milyon 258 bin 622 binadan; 39 bin 361’inin yıkılmış, 21 bin 191’inin acil yıkılacak, 202 bin 571’inin ağır hasarlı, 43 bin 344’inin orta hasarlı ve 1 milyon 952 bin 155’inin ise az hasarlı veya hasarsız olduğu tespit edilmiştir. Yıkılan veya ağır hasar gören binaların arasında mesken olarak kullanılanların dışında kamu kurumlarının hizmet binaları, tarihi ve kültürel yapılar, okullar, hastaneler, ticari işletmeler gibi yapılar da bulunmaktadır… 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerden etkilenen 11 ilin yer aldığı bölgenin yeniden imarı için bu yıl birçok projenin hayata geçirilmesi beklenmektedir. İçme suyu ve kanalizasyon altyapısı, okul, konut, kültürel varlıkların bakımı, onarımı, çevre düzenlemesinin bu kapsamda ön plana çıkacak projeler arasında olması beklenmektedir. Kentlerin afet sonrası dirençliliği ve meydana gelen hasarın hızla giderilmesi elbette önem arz etmektedir.”
EN ÖNEMLİ PROBLEM İŞ KAZALARI
“Ancak hızla yürütülen yapım faaliyetlerinin beraberinde getirdiği istenmeyen sonuç zaten inşaat sektörünün en önemli problemi olan iş kazalarıdır” sözlerine dikkat çeken Başkan Ulutaş Ayatar, “Sektörde meydana gelmiş ölümlü iş kazaları incelendiğinde ise meydana gelen kazaların sadece sık olmadığı aynı zamanda şiddetli olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Yıllık veriler incelendiğinde dikkat çeken bulgu yıllar içinde sektörde iş kazalarını azaltmak açısından istikrarlı bir iyileşmenin olmadığıdır. Sosyal Güvenlik Kurumuna göre iş kazası sebebiyle hayatını kaybedenlerin ortalama yüzde 32’si inşaat sektörü çalışanıdır diğer bir deyişle ülkemizde ölümle sonuçlanan üç iş kazasının bir tanesinin inşaat sektöründe meydana geldiği söylenebilir! Türkiye’de iş kazaları ile ilgili istatistik yayınlayan yetkili kurum Sosyal Güvenlik Kurumu’dur. İstatistik yıllıkları bu kapsamda konuya ilişkin çalışma yürüten araştırmacılar için fikir verici ve besleyici bir kaynak niteliğindedir. Fakat, sektörel bazda kaza sıklıklarına erişim imkanı sağlayan bu platform maalesef kaza kök sebeplerinin araştırılması aşamasında yetersiz kalmaktadır” bilgisini paylaştı.
İNŞAAT - MADEN SEKTÖRÜNDE CAN KAYBI VE AĞIR YARALANMA!
Başkan Ulutaş Ayatar açıklamasının devamında “Örneğin, yıllık istatistiklerden inşaat sektöründe kaç kişinin yaralandığı ya da hayatını kaybettiği öğrenilebilmektedir lakin kaç kişinin yüksekten düştüğü, göçük atında kaldığı ya da düşen cismin altında kaldığı gibi 2. derece kaza bilgileri edinilememektedir. Bu bilgi eksikliği gerek akademik araştırma yapan araştırmacıların gerek sektör paydaşlarının geçmişten ders çıkartarak kazaların tekrarlanmasını önlemek için önereceği önlemleri kısıtlamaktadır. Özellikle inşaat ve maden sektörü gibi can kaybı ve ağır yaralanma ile sonuçlanan iş kazalarının sık yaşandığı sektörlerde kazaların incelenerek kök sebeplerinin araştırılması bir zorunluluktur. Paylaşılan son istatistik yıllığı 2022 yılına ilişkindir. Dolayısıyla deprem bölgesinde yapımı devam eden inşaat faaliyetlerinde meydana gelen kazaların istatistiklere yansıması şu an için yorumlanamamaktadır. İş kazalarının sıklık ve şiddetini azaltmaya yönelik; Öncelikle vurgulanması gereken gerçek, mevzuatta yapılan revizyonlar neticesinde uygulamaya giren yasa ve yönetmeliklerin işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında yaşanan sorunları çözmede yeterli olduğu görüşünün yanlış olduğudur” cümlelerini kullandı.
YAŞANAN AKSAKLIKLARI ORTADAN KALDIRMAK İÇİN…
Gerek inşaat gerekse maden gibi iş kazalarının sıklıkla yaşandığı sektörler nezdinde genel olarak bu yaşanan aksaklıkları ortadan kaldırmak için öncelikle bir kültür oluşturmak gerektiğini hatırlatan Ulutaş Ayatar, şöyle devam etti: “Ancak bilinçli bir çabayla yürütülecek sistematik bir çalışma ile konuya ilişkin farkındalık geliştirilerek gerek çalışanların gerekse işverenlerin algı düzeyleri artırılmalıdır. Bu beklentiyi karşılamak ise eğitimden geçmektedir. Kazaların önlenmesi için yasayla düzenlenmiş olan kısa süreli İSİG eğitimlerinin yapılması yeterli olmamaktadır. Bu bağlamda, İSİG çabalarının etkinleşmesi için genel eğitim düzeyinin arttırılması gerekmektedir. Ülke genelindeki eğitim ve gelir düzeyleri farklarının azaltılması gerekmektedir. Mesleki eğitime her düzeyde önem verilmeli ve niteliklendirilmelidir. Sektörde yaşanan iş kazalarının önüne geçmek için öncelikle sürece dahil olan herkesin (üst yönetimden alt kademedeki işçiye kadar) kendisi sonra da iş arkadaşlarının güvenliğinden sorumlu olduğunu fark etmesi ve bu kapsamda bir bilinç oluşturulması gerekmektedir.”
KURALLARIN KOLAY VE ANLAŞILIR OLMASI GEREKİYOR
İnşaat sektöründe çalışan işgücünün çoğunlukla düşük bir eğitim seviyesine sahip olduğu göz önüne alınırsa verilecek eğitim ve uyulması gereken kuralların kolay ve anlaşılır bir biçimce ortaya koyulması gerektiğini savunan Ulutaş Ayatar, “Firmalar, geçmişte projelerinde meydana gelen iş kazalarını bir ayıp olarak görmekten vazgeçerek detaylı olarak incelemeli, kaza kök sebeplerini irdelemeli ve geçmişten ders çıkarılmalıdır. İş güvenliği uygulamalarının geliştirilmesinde ve iyileştirilmesinde mevzuatta da belirtildiği gibi işçiler de sürece dahil edilmeli, işin tehlikelerinin en iyi işi gören tarafından öngörülebileceği gerçeği göz ardı edilmemelidir. İşverenler, iş güvenliği uygulamalarını bir zorunluluk ve ayrılması gereken kaynakları bir kayıp olarak değil bir iş kültürü olarak görmelidir. Ancak bu şekilde sektörde oluşturulması hedeflenen iş güvenliği bilinci geliştirilebilecektir. Bunun yanında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan bilinçlendirme çalışmalarının artırılması ve denetleme çalışmalarının da sıkılaştırılması iş kazalarının sıklığının azalmasında etkin rol oynamaktır” sözlerine dikkat çekti.
KAMU OTORİTESİ TARAFINDAN DENETLENEN BİR SİSTEM
İş güvenliği uzmanlarının bağımsız değerlendirme yapabilmesi için işvereni ile olan ücret bağımlılığının ortadan kaldırılması gerektiğini vurgulayan Başkan Ulutaş Ayatar son olarak “Çözüm önerisi olarak sunulabilecek iki seçenek vardır. Birincisi, işveren ve iş güvenliği uzmanı arasında kurulan iş ilişkisinin yok edilerek iş güvenliği uzmanının maaşını işveren yerine devletten almasıdır böylece uzmanlara kamusal denetim yapma yetkisi de verilebilir. Bir diğer seçenek ise işletmeye dışardan bakan, uzmanların bağımsız denetim yapmasına olanak sağlayan, gereken bütün işçi sağlığı ve iş güvenliği denetimlerini işletme içinde gerçekleştirebilen, işveren üzerinde yaptırımı olan ancak bütün bunları yaparken kamu otoritesi tarafından denetlenen bir sistemin kurulmasıdır” mesajını verdi.