- Gündem
- 30.07.2025 00:10
Sayfa Yükleniyor...
İlişki Terapisti ve Yazar Adil Yıldırım ile İlişkileri Sona Götüren ve Yaşatan Detaylar Semineri öncesinde bir araya gelerek keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Yıldırım, “25 yaşından önce evlenmek yasaklanmalı” dedi
BURCU YANAR/ÖZEL HABER
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2018 yılı verilerine göre boşanma oranları gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Evliliklerde boşanan çiftlerin sayısı 2017 yılında 128 bin 411 iken, 2018 yılında yüzde 10.9 oranında artarak 142 bin 448 oldu. 2019 yılı raporu henüz açıklanmasa da durum pek de iç açıcı görünmüyor. Devletin en küçük kurumlarından olan ailelerde hal böyleyken, ‘Gecede Saklı Yalnız Aşklar’ ve ‘Medcezir’ kitaplarının yazarı, aynı zamanda İlişki Terapisti Adil Yıldırım, herkesin kafa yormaktan usanarak kaçtığı kadın-erkek ilişkileri üzerine yaptığı nokta atışı tespitleriyle ilgi çekti. Özellikle youtube videoları ciddi tıklanma sayısına ulaşan Yıldırım, çarpıcı açıklamaları ile sizin de yaranıza merhem olabilir. Adil Yıldırım, evlilik aşamasındaki gençlere de çok önemli uyarılarda bulundu.
“BULMACA ÇÖZER GİBİ ÇALIŞIYORUM”
En büyük ilgi alanının insan psikolojisi ve psikolojinin de ilişkiler üzerindeki etkisi olduğunu söyleyen Marmara Üniversitesi Toplum Psikolojisi Bölümü mezunu Adil Yıldırım, insan ilişkileri üzerindeki problemleri ve anlaşmazlıkları çözmeyi sevdiği için bu alana yöneldiğini belirtti. Yıldırım, “2010 yılından beri bu işin içerisindeyim. Bu konuda bir bulmaca çözer gibi çalışıyorum. Benim asıl sloganım ise ‘Kadınlara erkek dünyasını anlatmak.’ Yıllar önce İtalya’ya Milano Teknik Üniversitesine yüksek lisans yapmak için gitmiştim. Oradan gelen teklifler üzerine Loreal firmasında çalıştım. Sonrasında ise Türkiye’ye döndüm. Kitap yazma sürecim ise aslında ortaokul yıllarımda başladı diyebilirim. Bir edebiyat hocasının beni yönlendirmesiyle kendimi daha da geliştirdim. Üniversite yıllarında ise ‘Çatı Katı Maceraları’ isimli bir hikayem üniversiteler arası bir yarışmada ödül kazandı. Başlarda hobiydi sonra ise meslek oldu. Yaptığım işler sayesinde ise çok fazla insan tanıdım” diye konuştu.
BAZEN KABULLENMEK GEREKİR
Çektiği videolar, bireysel terapiler ve grup terapilerine yönelik de konuşan Yıldırım, şu açıklamalarda bulundu: “Bizler tabi ki kimseye yüzde yüz çözümler sunmuyoruz. Birinde işe yarayan diğerinde yaramayabilir. Verdiğimiz taktiklere rağmen erkek arkadaşı ile barışamayan, ilişkisini yoluna koyamayan insanlar da yok değil. Bu noktada kabullenme meselesi devreye giriyor. Kişi, karşısındaki insanın kafasında bitmiş olabileceğini kabullenemiyor. Bazen bir şeyi kabullenmek gerekir. İş kabullenememe ile sonuçlanıyorsa eğer bu zaten saplantı demek oluyor. İlişkinin saplantıya dönmesi durumu ise bizim toplumumuzda çok fazla. Örneğin diyelim ki dört yıllık bir ilişkiniz var fakat bunun son iki yılı sürekli kavga ile geçiyor. Normalde iki mantıklı insanın bunu bitirmesi gerekiyor. Fakat bir türlü adını koyamayıp bunu bitiremiyorlar. Bizim toplumumuzda benim en çok gördüğüm; bizde saplantı çok fazla. Biz saplantılı bir toplumuz. İtalya’da bu yoktu. Bir şey bittiğinde tabi ki üzülürsün. Bu çok normal ve olması gereken bir şeydir. Ama hayatta bir şeye takılıp kalmaman gerekiyor ve her zaman yeni bir adım atmalısın. Bizim toplumumuzda her konuda fanatizm var. Futbol, ilişkiler, evlilik... ‘Bu olmak zorunda’ gibi bir anlayış var. Hal böyle olunca da mantık devre dışı kalıyor. İnsanlar tamamen duygusal davranıyor. Toplumumuza mantık eğitimi verilmeli. 1990’lı yıllarda okullarda mantık eğitimi vardı. Sonradan kaldırıldı. Mantık ve felsefe insanı hayatta tutan şeylerdir. Bir binanın temeli gibidir. Bir insanda mantıklı düşünce sistemi yoksa o insanı sadece inanç sistemi ile bir yere getiremezsin. Bir insan sadece duygularıyla hareket ederse duvara çarpar.”
TOPLUM İLERİ GİTMEZ
Kadının bir ülkenin dinamik gücü olduğunu da vurgulayan Yıldırım, “Kadının ileride olduğu toplumların hepsi dünyada ilerlemiş durumda. Batı toplumları bu durumdadır. Doğu toplumları ise birtakım inanç sistemlerinden dolayı, yaşayış biçimlerinden dolayı kadına değer vermez. Bu kötü bir şey. Doğu toplumları mantıklı olsalar ve kendilerine biz neden gerideyiz diye sorsalar kadınlara haklarını vermedikleri için olduğunu anlarlar. Bugün Arabistan’da ya da İran’da kadınlara araba kullanma hakkı bile yeni yeni veriliyor. Kadın her zaman bir topumda itici güçtür. Bunun sebebi ise kadının sağ beynini yani estetik ve yaratıcı beynini kullanmasıdır. Kadınların mutsuz olduğu bir toplum ileri gidemez. Çünkü kadın çocukları eğitir. Mutsuz bir kadın çocuklarını depresif büyütür. Depresif çocuklardan mutlu bir ülke olmaz” ifadelerine yer verdi. Türk kadınının Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte çok büyük bir şans elde ettiğinin de altını çizen Yıldırım, “İtalya’dan, Fransa’dan, İspanya’dan önce Atatürk kadınlara seçme ve seçilme hakkını verdi. Türkiye batı düşünce tarzını benimsediği sürece ilerler fakat doğu düşünce tarzını benimsediği sürece hiçbir yere gidemez” dedi.
SADECE MANTIK DA OLMAZ
Evlilik aşamasında olan gençlere de önerilerde bulunan Yıldırım, “İlişkilerde en önemli şey; sadece duygu olmaz. Sadece mantık da olmaz. İkisinin birlikte olması lazım. Biten ilişkilerinizi lütfen bir saplantı haline getirmeyin. Terazi kuralını unutmayın. Bir insana gösterdiğiniz ilginin karşılığının da olması lazım. Sürekli sizin verici olduğunuz bir ilişkide mutlu olamazsınız. Karşı tarafın da verici olması gerekiyor. Ayrıca ilişkilerinizin içerisinde oyun olması lazım. Burada ‘iki m’ kuralı devreye giriyor. Yani müzik ve mizah. Bu iki noktada kafa yapınızın uyuşması gerek. Çünkü kültür farkı büyük bir problemdir. ‘Benim bu insanla kültürüm bir değil. Ama onu çok seviyorum nasıl olsa hallederiz’ ile mutluluk olmaz. Bunları sakın ola ki gözden kaçırmayın. Bir de gençlere önerim, ilişkilerde evlilik kararını hızlı bir şekilde vermeyin. Gençler biraz fevri ve aceleci. Acele etmeyin. Birlikte vakit geçirin, seyahat edin. Aktivitelerde bulunun aksi takdirde tanımadığınız bir insanla genç yaşta evleniyorsunuz. Bana sorarsanız 25 yaşından önce evlenmeye izin verilmemeli. Çünkü insanlar daha kendini tanımıyor. Kendisi ile ilgili bilgisi olmayan bir insan seni tanıyabilir mi? Bu insanların öncelikle büyümesi, kendini tanıması ve hayattaki felsefesini bulması lazım. Büyümeden evleniyorlar ve mutsuz oluyorlar. Türkiye’de boşanmalar bu sebepten ötürü hızla artış gösteriyor” şeklinde konuştu.
YENİ KİTAP 2020’DE
İlk kitabı ‘Gecede Saklı Yalnız Aşklar’ da Bora Yaman karakterinin İtalya’da yaşadıklarını konu edindiğini ve devamı olan ‘Medcezir’ de ilişkileri, erkek ruhunu, erkeğin yalnızlığını, evlilik konusundaki düşüncelerini, çaresizliklerini yani erkekler ile ilgili her şeyi anlatan bir roman yazdığını aktaran Yıldırım, “Planlarıma göre 2020 yılında da serinin son kitabı gelecek. 2020’nin ilkbaharında ise bambaşka bir kitap düşünüyorum. Bu da ‘Kadınlara Sırtlanlara Karşı Önlemler’ kitabı. Bu gerçekten kadınlara nokta atışı bilgiler veren bir kitap olacak. Bunun üzerine çalışıyorum şu an. Fakat kitap yazmak bir izolasyon gerektiriyor. Kenara çekilmen ve yalnız kalman gerekiyor. O izolasyonu ise şu an yoğunluktan dolayı bulamıyorum” açıklamasında bulundu.
“MÜZİK UKDE KALDI”
Üniversite yıllarında Tarçın Blues Band isimli bir müzik grubu da olan Yıldırım, İtalya’ya gittikten sonra grubun dağıldığını ve müziğin her zaman içinde ukde kaldığını da sözlerine ekledi. Yıldırım, “İnsanlar bana nasıl bu kadar rahat konuştuğumu soruyorlar. Bunda müziğin de çok büyük etkisi var. O nereden geldi derseniz ise ben zaten 13 yaşından beri gitar çalıyorum. Bu benim hobimdi. O yıllarda İstanbul’da Blues ve Rock barlar çok fazlaydı. Şimdi ise onların hepsi türkü bara dönüştü. Bugün öyle bir alternatif çok fazla yok. Çünkü kültür değişti. İtalya’dan döndüğümde bir baktım ki Türkiye bambaşka bir yer olmuş. Bu konuda grubu yeniden toplamak için manipülasyon yapan arkadaşlarım hala var” sözlerine yer verdi.