- Gündem
- 21.06.2025 00:53
Türk Psikologlar Derneği İzmir Şubesi'nden Uzman Psikolog Nevin Küçük, toplumsal travmalarda ortaya çıkan tepkileri ve psikolojik destek sürecini anlattı
E. ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Acil durumlar ve afetler her bireyi farklı biçimde etkilese de genel olarak herkes stres ve travma yaşıyor. Bu durum insanda halsizlik yaratan ve sonuçta çeşitli fonksiyonlarını yerine getirmesini engelleyen hafif bir endişe durumundan ağır psikolojik sorunlara kadar bir dizi belirtiyi ortaya çıkartabiliyor.
Bu noktadan hareketle psikososyal destek hizmetleri bireylerin, ailelerin ve toplumların doğal afet/savaş/terör/mülteci akını sonrası yardım sürecinde etkin bir katılımcı olarak rol almalarını kolaylaştırarak iyileşme sürecine katkıda bulunan sistemler olarak önem kazanıyor. Uzman Psikolog Nevin Küçük ile toplumsal travmalarda ortaya çıkan tepkileri ve psikolojik destek süreçlerini konuştuk.
PSİKOLOJİK ETKİLERLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI
Terör olaylarının ve toplumsal travmaların ardından yaşanan korkunun, bireyin varlığını tehdit eden olaylar karşısında gösterdiği gerçekçi tepkiler olduğunu vurgulayan Küçük, Bu tür olayların ardından, olaya doğrudan ya da dolaylı olarak tanık olan herkeste çeşitli stres tepkileri görülmesi olasıdır. Bazı tepkiler herkes için ortak olmasına karşın (üzüntü, endişe, korku gibi), her birimiz bu tepkileri farklı biçimde ortaya koyabiliriz. Genel olarak, duygusal açıdan olayın içinde ne kadar olursak, tepkimiz de o derece yoğunlaşır. Olayı doğrudan yaşayıp dehşeti hissedenler, olay sırasındaki görüntülere ve seslere doğrudan tanık olanlar daha fazla etkilenebilir ve daha yoğun stres belirtileri gösterebilirler. Bunun yanı sıra, yakınları olaya doğrudan maruz kalmış kişiler de aynı yoğunlukta tepkiler verebilirler. Ancak, olayı yalnızca duymak, yayın organlarından izlemek bile duygusal açıdan yeterince sarsıcı olabilir dedi.
GERGİNLİK, YORGUNLUK VE UYKU SORUNLARI
Bu tür olayların ardından yaşanabilecek olan tepkiler hakkında bilgi veren Küçük, Geçici bir şok yaşayabilir, korku, öfke, suçluluk, kaygı, çaresizlik ve umutsuzluk duygularını hissedebiliriz. Yaşadığımız dünyaya ve çevremizdeki insanlara güvenimizi yitirebiliriz. Biz istemesek de, olayla ilgili görüntüler sürekli aklımıza gelebilir; olayı sanki tekrar yaşıyormuş gibi hissedebiliriz; olayı hatırlatan en ufak bir şey bizi yeniden o ana götürebilir. Zihnimiz sürekli bu olayla meşgul olduğundan, dikkatimizi bir işe yöneltmek ve karar vermede zorluklar yaşayabiliriz. Gerginlik, yorgunluk, uyku sorunları (uykuya dalamama, çok uyuma, kabuslar nedeniyle sık sık uyanma), iştahta bozulma, bedensel ağrılar, kalp artışlarında düzensizlik, ani irkilmeler gibi bedensel sıkıntılarımız olabilir ifadelerini kullandı.
KENDİNİZE VE AİLENİZE NASIL YARDIMCI OLABİLİRSİNİZ?
Yaşanan psikolojik travma sürecinde yetişkinlere tavsiyelerde bulunan Küçük,bireylerin toparlanmak için kendilerine zaman tanıması gerektiğini ifade etti.Süreç içerisinde kişilerin olumlu düşünmeye çalışmasını tavsiye eden Küçük, devamında şunları kaydetti: Toparlanmak için kendinize zaman tanıyın. Bu dönemde, duygularınızda iniş-çıkışlar olması normaldir. Zaman içinde her şey daha iyiye gidecektir. Olayı yaşayan diğer kişilerle duygularınızı paylaşın. Bu olayın, gündelik yaşantınızı ve düzeninizi tamamen bozmasına izin vermeyin. Koşullar elverdiğince, alışagelmiş olduğunuz gündelik işlerinizi ve düzeninizi sürdürmeye özen gösterin. Sizi ve ailenizi daha fazla sarsacak görüntü ve yorumlara tanık olmamaya çalışın. Zaman içinde bu belirtilerin azalmadığını ve gündelik yaşantınızı zorladığını fark ederseniz bir uzmana danışabilirsiniz.
TRAVMATİK OLAYLARIN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Çocuklarda görülen stres belirtilerinin çocukların gündelik yaşantılarındaki düzenin ve önceden güvenli olduğuna inandıkları dünyalarının altüst olması karşısında yaşadıkları kaygının doğal bir sonucu olduğunu dile getiren Küçük, Çocukların tehdit içeren yaşam olayları karşısında verdikleri tepkiler, birbirininkiyle oldukça benzerdir. Bununla birlikte, çocuğun yaşına ve kişisel özelliklerine bağlı olarak, yaşamakta olduğu duyguları ve stres belirtilerini dışavurma biçimi değişiklik gösterebilmektedir. Okul öncesi dönem çocukları, bakım ve korunmaları için yetişkinlere gereksinim duyarlar. Tehdit edici bir durumla karşı karşıya kaldıklarında çaresizlik yaşarlar. Bu nedenle, kendilerini yeniden güvende hissedebilmeleri için tehdit yaratan durumdan kurtulabilmeleri için yetişkinlerin desteği çok önemlidir. Sarsıcı yaşantılar sonrasında, sıklıkla ayrılık korkusu yaşarlar, anne-babalarından ayrı kalmak onları kaygılandırır. Kabuslar ve uyku sorunları sık gözlenen durumlardır. Uyurgezerlik, uykuda sayıklama ve kabuslar bu yaş grubunda sık rastlanan durumlardır. Genellikle anne-babalarına yapışır, yalnız başlarına kalmak ve tek başlarına uyumaktan korkabilirler. Küçük çocuklar, yaşlarına uymayan bebeksi davranışlar da (örneğin; altını ıslatma, parmak emme gibi) gösterebilirler şeklinde konuştu.
DÜNYAYA VE İNSANLARA YÖNELİK GÜVENLİK SARSILABİLİR
Okul çağındaki çocuklarda ve ergen bireylerde travmatik olayların etkilerine de değinen Küçük, şunları söyledi: Okul çağından itibaren çocuklar, şiddet olaylarının kendilerine ve çevrelerine yönelik tehditlerini daha iyi anlamaya başlarlar. Özellikle ergenlik dönemi ile birlikte olayları çok daha iyi kavrar duruma gelirler. Olup bitenin daha fazla farkında olmaları, aynı zamanda, zihinlerinin sürekli olarak yaşanan olayla ilişkili düşünceler ve yakınlarına zarar geleceğine yönelik korkularla meşgul olmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle dikkatlerini diğer şeylere yoğunlaştırmakta güçlük yaşayabilmekte; bu da okul başarılarını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Uyku ve iştah sorunları, sosyal etkinliklere yönelik ilgi kaybı, yetersizlik, çaresizlik ve suçluluk duyguları gibi stres belirtileri de hem okul çağında hem de ergenlik kendini gösterebilir. Ergenler, sarsıcı bir olayın ardından, yeniden kötü bir şey olacağı beklentisi içine girebilirler. Bu yaşlarda, gelecek planları yapamama ya da geleceğe karamsar bakma eğilimi gösterebilirler. Dünyaya ve insanlara yönelik güveni sarsılabilir.
ANNE-BABA VE ÖĞRETMENLER İÇİN ÖNERİLER
Çocukların çoğu zaman böyle büyük olayların nedenleriyle ilgili yanlış varsayımlarda bulunabileceğine dikkat çeken Küçük, bu yanlış varsayımların çocuğun korkusunun büyümesine ve başa çıkılması güç duygusal ve davranışsal sorunlar geliştirmesine yol açabileceğini belirtti. Bu varsayımların basit ve çocuğun yaşıyla uyumlu açıklamalarla düzeltilmesi gerektiğini kaydeden Küçük, Çocuğunuza, artık güvende olduğu ve onun yanında olacağınız güvencesini verin. Çocuğunuzun/öğrencilerinizin sarsılan güven duygusunu onarmaya çalışın. Bu tür olayların ardından çoğu çocuk (ve yetişkin), korkmuş durumdadır. Yaşanan olay tüm toplumda güven duygusunu sarsacak niteliktedir. Çocuğunuz/öğrencileriniz kişisel güvenliği kadar, çevresindeki yetişkinlerin güvenliği konusunda da endişelenir. Çocuğunuzun güvenini tazelemeye çalışın. Evlerimiz ve içinde yaşadığımız toplum güvenlidir. Bazı konularda da güvenliği arttırmak için yeni önlemler alınmaktadır. Tanıdığı, güven duyduğu bir ortamda, kendisine yakın hissettiği kişilerle bir arada bulunmasına özen gösterin. Bu nedenle, çocuğunuzun gündelik düzenini mümkün olduğunca korumaya çalışın. Çocuğunuzla/öğrencinizle konuşurken olayla ilgili düşünce ve duyguları anlamaya çalışın. Çocuğunuza olayla ilgili nelere tanık olduğunu ya da neler duyduğunu ve bunlarla ilgili neler hissettiğini sorabilirsiniz. Yaşanan olayla ilgili konularda çocuklarınıza/öğrencilerinize karşı açık, dürüst ve anlaşılır olun. Onlara olayla ilgili olarak doğru bilgileri verin; ancak bunun yaşlarına uygun ve anlayabilecekleri düzeyde olmasına dikkat edin. Konuşmayı çocuğun sorularıyla yönlendirmesine izin vermek, onun bilgileri daha kolay özümsemesini sağlayacaktır dedi.
UZMANDAN YARDIM ALIN
Çocukların olaydan sonra göstermeye başladığı tepkilerle başa çıkılamadığı durumlarda ebeveynlerin bir uzmandan yardım alınması gerektiğini vurgulayan Küçük, Çocuğunuzun basında yer alan haber ve yorumların tümünü izlemesine izin vermeyin. Çocuğun olayla ilgili görüntüleri tekrar tekrar izlemesinin hiçbir yararı yoktur. Özellikle küçük çocuklar için bu çok zarar verici olabilir. Altı yaşından küçük çocuklar, bu görüntülere tanık oldukça, sürekli benzer olayların yaşandığını sanabilirler. Çocuğunuzun izlediği haberleri onunla birlikte izleyin ve açıklamalarda bulunun. Amaç, bu görüntülerin sarsıcı etkilerini azaltmaktadır. Evdeki yaşantının bir an önce normale dönmesini sağlayın. Çocuklar için gündelik yaşamın rutinleri ve alışkanlıklar önemlidir. Evdeki düzen ne kadar çabuk eski haline dönerse çocuk da o kadar çabuk güvende hissetmeye başlar şeklinde bilgi verdi.