Sayfa Yükleniyor...
Martta artan gıda enflasyonu ile ilgili birçok etkenin olduğunu söyleyen Uğur Toprak, özellikle ithalattan vazgeçilmesi, iklim kriziyle daha güçlü mücadele edilmesi gerektiğine dikkat çekti
NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER
Tarım ürünleri üretici fiyat endeksi (Tarım-ÜFE), martta bir önceki aya göre yüzde 2,52 artarken, yıllık bazda yüzde 22,06 artışla 20 ayın zirvesini gördü. Endeks, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 8,39 yükselirken, on iki aylık ortalamalara göre ise yüzde 17,68 artış gerçekleşti. Sektörlerde bir önceki aya göre değişim; balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde yüzde 1,93, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 2,47, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 5,72 artış gerçekleşti. Ana gruplarda bir önceki aya göre değişim; tek yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 0,27, canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 1,07 ve çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 7,93 artış gerçekleşti. TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Toprak, konuyla ilgili gazetemize değerlendirmelerde bulundu.
FİYAT ARTIŞININ BİRÇOK NEDENİ VAR!
Gıda enflasyonunun artmasında birçok etkenin olduğuna dikkat çeken Toprak, bu durumdan en çok dar gelirli kesimin etkilendiğini belirtti. Toprak, “Gıda enflasyonu ülkemizde kontrol edilemeyen bir şekilde giderek yükselmektedir. Bu artışın ekonomik, sosyal, coğrafi, politik gibi birçok nedeni vardır. Tarımsal üretim yapısındaki gelişmeler, her yıl etkilerini çok daha fazla görmekte olduğumuz küresel iklim değişikliğine bağlı olarak yaşanan olumsuzluklar, mazot, gübre, yem ve elektrik gibi girdi fiyatlarındaki artışlar, tarım alanlarının madencilik, enerji, inşaat, sanayi vb. gibi tarım dışı kullanılması, köyden kente göç, üretimin planlı ve verimli olmaması gibi etmenler gıdada fiyat artışlarına neden olmakta. Gıda enflasyonunun yüksek olması gıda harcamalarının toplam harcamasının büyük bir bölümünü oluşturan dar gelirli kesimleri çok daha fazla etkilemektedir. Bu da özellikle gıda ithalatçısı az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en temel sorunlarından biridir. Asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı ülkemizde gıda harcamaları, çok büyük bir kesim için en fazla harcama kalemidir ve hane bütçesinde önemli bir paya sahiptir. Yükselen döviz fiyatları ve artan işsizlikle birlikte gıda enflasyonundaki artış vatandaşın alım gücünü büyük ölçüde azaltmakta, özellikle de dar gelirli kesimi daha fazla etkilemektedir. Yurttaşlar indirim günlerini takip etmekte, hangi ürün nerede daha uygun fiyatlı diye araştırmakta, halk ekmeklerin önünde uzun kuyruklarda dakikalarca beklemekte, çünkü 5 kuruşun dahi önemi hane bütçesi için oldukça büyük. Sonuç olarak enflasyon sabit bir geliri olan ve emek gücüne dayanan kesimler için yıkıcıdır” ifadelerine yer verdi.
İKLİM KRİZİ VURGUSU!
İklim kriziyle mücadelede önemli adımların süratle atılması gerektiğine de vurgu yapan Toprak, “Artan nüfus ve gıda talebine rağmen artan sıcaklıkların sebep olacağı kuraklık ve aşırı hava olayları sebebiyle iklim değişikliği ile mücadelede önemli adımlar atılmadığı sürece bu tür salgınların olabileceği ve gıda güvenliğinin tehlikede olduğu uzun süredir vurgulanan bir sorundur. Çiftçilik teknolojileri ve yönetim tekniklerini geliştirmek için araştırma ve altyapı yatırımlarının arttırılması gerektiğine işaret ederek tarım emekçilerine doğru teşvikleri vermek, söz konusu teşviklerle en yeni teknolojilerin yaygınlaştırılarak, su yönetimi ve gübre kullanımı konusunda daha iyi düzenlemelerin hayata geçirilmesi elzemdir. Tohum dahil dışa bağımlı olmamız girdi fiyatlarında yükselmeye, çıktı fiyatlarında da kontrolsüzlüğe neden olmaktadır. ‘Paramız var ki ithal ediyoruz’ mantığıyla fiyatı yükselen her gıda maddesi için çözüm olarak görülen ithalat da vatandaşın ucuz, yeterli ve güvenli gıdaya ulaşmasını sağlayamamakla birlikte, yerli üreticiyi de mağdur etmektedir. Bu durum da, ülkemizde gıda egemenliğini tehlikeye atmaktadır. Oysaki yaşamak nasıl bir insan hakkı ise, sağlıklı, güvenli ve yeterli gıdaya uygun fiyatlarla sürdürülebilir bir biçimde ulaşabilmek de bir insan hakkıdır ve bunu sağlamak da kamunun en önemli görevlerinden biridir” diye konuştu.
İTHALATTAN VAZGEÇMELİYİZ!
Toprak, son olarak, “Her ne kadar Sayın Pakdemirli ‘Bizim işimiz tarlada başlayıp tarlada bitiyor.’ dese de fiyat dalgalanmalarının olumsuz etkilerini azaltmak için hükümet acil olarak; kayıt dışılığı azaltmalı. Toprak analizleri yaptırarak bölgelerde üretilebilecek ürünleri belirlemeli, arz talep dengesizliğini ortadan kaldırarak alım garantili üretim yaptırmalı, çiftçileri desteklemeli ve eğitimlerini sağlamalı. Çiftçileri üretimden uzaklaştıran olumsuzlukları düzeltmeli, kooperatiflere müdahaleyi azaltmalı ve daha fazla desteklemeli, üretici kooperatiflerinin yanı sıra tüketici kooperatiflerini de yaygınlaştırmalı, lojistik kayıpların azaltılmasını sağlamalı ve ithalatçı politikalardan vazgeçmelidir. Sonuç olarak, meralarımızı ve tarım arazilerimizi korumadan ve sürdürülebilir kılmadan, çiftçilerimizi eğitip sözde değil emeklerinin karşılıklarını alabilecekleri şekilde destekleyip yeniden üretime yöneltmeden, biyoçeşitliliğe ve yerel tohumlarımıza sahip çıkmadan, üretici, tüketici ve dağıtıcı kooperatiflerin yaygınlaştırılmasını sağlamadan, ülkemizi ithalat sarmalından kurtarmadan, gıda egemenliği ilkelerine dayalı bir tarım politikasını derhal hayata geçirmeden gıda enflasyonuna dur diyemeyiz ve bu konuyu ne yazık ki her ay konuşmaya devam ederiz” şeklinde konuştu.
Haber Merkezi