“TOZLU MÜCEVHER:URLA”

Ege’de Bugün Gazetesi olarak Belediye Başkanı ziyaretlerimize Urla Belediyesi ile devam ediyoruz. Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar’ı makamında ziyaret ettik ve Urla Belediyesi ile ilgili merak edilenleri konuştuk


  • Oluşturulma Tarihi : 09.01.2015 08:08
  • Güncelleme Tarihi : 09.01.2015 08:08
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“TOZLU MÜCEVHER:URLA” haberinin görseli

DAVUT İPEK

 

Sayın Başkan, bölgemizin sorunları nelerdir, bunlardan biraz bahsedebilir miyiz?

Bölgemizin en büyük sorunu aslında aynı zamanda ülkemizin de büyük bir sorunu olan istihdam sorunudur. Belediye başkanı seçildikten sonra belediyelerin iş kapısı olarak görüldüğünü fark ettik. Fakat belediyeler iş kapısı değildir, belediyeler bir hizmet kapısıdır. Belediyemizin görevi var olan istihdam düzeyini artırmak, daha iyi seviyelere getirmektir. Bu konuda ciddi anlamda bir istihdam sıkıntımız olduğunu söyleyebiliriz. Bunun haricinde cennet gibi bir yerde yaşıyoruz aslında. Mevcut şehirleşme uygulamalarıyla alakalı belli sıkıntılarımız var. Tabi bunların dışında rutin ve günlük sıkıntılarımız olabiliyor. Onların dışında çok da büyük ağam şahım büyük bir sıkıntımız olduğunu söyleyemeyiz. Ama Urla geneline baktığımızda en büyük sorunumuzun istihdam sıkıntısı olduğunu söyleyebiliriz.

Yapım aşamasında olan projeleriniz vardır muhakkak. Bu projeler nelerdir?

Yapım aşamasında olan birçok projemiz var elbette. Fiziki projelerimiz ve sosyal anlamda çalıştığımız projelerimiz var. Mesela biz bir Kadın ve Aile Müdürlüğü kurduk. Benim için bu çok önemli bir detay. Kadınların istihdamına ve aynı zamanda üretimine yönelik belli çalışmalar yapıyoruz. Çünkü Urla’da çalışan çok kadın var, fakat kadınlar neyi ne kadar yapacaklarını, nasıl yapacaklarını, nasıl satacaklarını görebilecekleri bir kadın üretici pazarımız var. Bu pazarı yıllardan beridir kuruyoruz. İstihdam sorunuyla ilişkilendirebileceğimiz bir üretici kadın profili kurduk biz. Bunların dışında birçok farklı projemiz de var. Bunların hepsini hayata geçirmek için çalışıyoruz, çalışacağız da. Parkların içerisinde kadın yaşam alanları yaratıyoruz. Biz bir kıyı kenar kentiyiz. Kıyı kenar düzenlemeleriyle ilgili çalışmalarımız son hızıyla devam ediyor. Halkı denizden nasıl daha fazla yararlandırabiliriz şeklindeki planlarımız var. Bu kadar güzel bir kıyı kenar kenti olarak su sporlarından nasıl yararlanabiliriz diye de düşünüyoruz ve bu konularda da projelerimizi, planlarımızı dile getiriyoruz, paylaşıyoruz. Süregelen bir kent park projemiz de var. Buranın fiziki koşullarını da göz önüne alarak gerçekleştirmek istediğimiz projelerimiz var. Bildiğiniz gibi burada bir kent konseyimiz var ve bu konseyin içerisinde kadın meclisi, engelli meclisi ve gençlik meclisi var. Bunlarla ilgili yeni bir bina çalışmamız var. Bütün sivil toplumun aynı yerde toplanacağı şekilde projelerimiz var. Projelerimize ve çalışmalarımıza ara vermeden devam edeceğiz.

Siz göreve geldikten sonra bölgede ne tür değişimler meydana geldi? Urla bölgesi neler kazandı?

Bölgemizde elbette belli değişiklikler oldu. Mesela halk günü yapmaya başladık biz. En büyük değişikliklerden bir tanesi bu bence. Cuma günleri belli saatler aralığında Urla Belediyesi Meclis Salonu’nda oturuyorum, başkan yardımcılarımız, meclis üyelerimizle birlikte halktan gelen tüm talepleri bire bir dinliyoruz. Bunların bize de çok faydası oluyor. Hem halkın hem de bizim kafamızdaki bazı sorular cevabını buluyor. Orada ortaya atılan bir soru, dile getirilen bir sorun henüz oradayken bile çözüme kavuşabiliyor. Bu uygulama hem katılımcılığı artırabilmek hem de insanların kafasındaki belediye başkanı algısını değiştirebilmek için önemli bir adımdır diye düşünüyorum. Çünkü bazılarında belediye başkanına dokunulmaz gibisinden bir algı olabiliyor. Ama siz buraya geldiğinizde de gördünüz, benim odamın kapısına kadar belediyenin tüm kapıları açıktır. Bu kapılar asla kapanmaz. Dolayısıyla sorunu olanlar bire bir olarak bana iletebilir ya da sosyal medya aracılığıyla da bu tür sorunlardan haberimiz olabilir. Bunun dışında yine güzel bir uygulama daha getirdik. Çat Kapı diye bir projemiz var bizim. Bu projemizde neler oluyor? Arkadaşlarımız tek tek tüm evlere gidiyorlar. Evde kim var, ne yapar, ne eder, evin engellisi var mıdır, sosyoekonomik düzeyleri nedir, belediyelerden ne bekliyorlar, belediyeden ne istiyorlar gibi soruların dokümanını çıkarıyoruz. Bu uygulamamızla birlikte hem mahalle bazında problemleri görmüş oluyoruz hem de insanların beklentilerini anlamış, öğrenmiş oluyoruz. Bu ihtiyaç nereden doğdu? Ben daha önce Urla Belediyesi Meclis Üyesi idim. O günlerde engelli meclisinin kurulma aşamasında bir engelli envanterinin olmadığını gördüm. Yani bazı veriler bulunuyordu, fakat net bir envanter yoktu. Biz, burada Urla’nın kendi elimizle tek tek fotoğrafını çekmek için bu uygulamayı başlattık. Benim için bu da çok önemli bir projedir. Hem belediye insanların ayağına gidiyor hem de insanlar belediyeye dokunabiliyor. Bazı algıları yıkmak adına güzel bir uygulamadır bu. Ayrıca Urla Belediyesi yatayda çok büyük bir yerleşkeye sahip. 800 kilometrekare bir alanımız var. Bu alanın büyük olması dolayısıyla merkez ulaşımı biraz farklı oluyor. Belediye hizmetlerini de aynı anda götürebilmek adına zeytin alanları ve Çeşmealtı bölgelerimizde birer semt merkezi kuruyoruz. Orada eğitim ayağını oluşturabilmek için çalışıyoruz. Yani insanların merkeze gelmeden de eğitime kolayca ulaşabilmelerini sağlayacağız. Bunlar da Urla için yapılacak olan en güzel uygulamalardan bir tanesidir diye düşünüyorum.

Merkeze uzak olan ilçelerden bir tanesi Urla Belediyesi. Peki, merkeze uzak olmak, aldığınız hizmetlerde veya yaptığınız çalışmalarda aksaklığa yol açıyor mu?

Merkeze uzak olmak hizmetleri aksatmıyor ama tabi ki zorlaştırıyor bazı şeyleri. Metropol ilçelere baktığınızda bir sokağa girildiğinde beş bin kişinin çöpü aynı anda toplanıyor. Burada beş bin kişinin çöpünü almak biraz zor olabiliyor. Çünkü burada bir dönümde bir ev de var. Dolayısıyla daha farklı bir hizmet biçimi var, olmak zorunda. Geniş alana yaygın olduğu için park bahçeler ve temizlik hizmetleri diğer metropol ilçelere oranla daha zor olabiliyor. Özellikle bölgemizde genellikle bahçeli evler olduğu için bahçe atıklarımız da çok fazla. Bazen sıkıntılara yol açabiliyor bu durumlar fakat iyi bir uygulamayla bunların da üstesinden geliyoruz.

Kentsel dönüşüm çalışmaları bölgenizde etkili mi?

Kentsel dönüşüm Urla’da bireysel olarak yapılıyor aslında. Ama baktığımızda bir TOKİ gibi ya da daha büyük bir oluşum burada pek yok açıkçası. Ama dediğim gibi bireysel anlamda dönüşümler olabiliyor.

 

Urla’nın turizme katkısı nedir? Yani daha çok ne tür turizm faaliyetleri meydana geliyor?

Urla’da aslında her çeşit turizm kapasitesi var. Urla çok eski bir yerleşke. Milattan önce altı bin yıllarına kadar dayanıyor tarihi, yani neredeyse sekiz bin yıllık bir bölgeden bahsediyoruz. Dolayısıyla tarihsel açıdan çok önemli bir yer. Dünyada üç tane olan tahaffuzhane burada bulunuyor. Üstelik bu tahaffuzhane çalışır durumda. Karantina Adası’nda bulunuyor tahaffuzhane. Ama bu konu şimdiye kadar ne medyada ne de başka bir yerde çok fazla öne çıkarılmamış. Bu yıl içerisinde kesin bitecek olan bir Arkeopark projemiz var. Belli sponsorlar aracılığıyla yaptığımız bu proje de çevre illerde olan tarihi eserlerimiz artık kendi müzemizde yer alacak. Daha önce bizde bir müze olmadığı için tarihi eserlerimiz çevre bölgelere dağılmıştı. Dolayısıyla onları tekrar toplayıp kendi müzemizi kuruyoruz. Çok güzel bir çalışma olacak bu da. Urla, İzmir ve Çeşme arasında kalmış ve kendi cazibesini çok fazla yaratamamış. Biz şimdi o cazibeleri biraz daha parlatmaya çalışıyoruz. Urla’da her şey var. Urla tozlu bir mücevher gibi. Sadece o tozu üflemeye kalıyor iş.

Bölgemiz göç alan mı yoksa göç veren bir bölge konumunda mı?

Ben iddia ediyorum ki bölgemiz Türkiye’de en kaliteli göçü alan bölgedir. Burada kabine kuracak kadar bakan yaşıyor, parlamento kuracak kadar vekil yaşıyor, üniversite kuracak kadar akademisyen yaşıyor. Bu bağlamda çok kaliteli göç alan bir bölgeyiz. Çünkü insanlar ben hayatımı burada geçirmeliyim deyip, ülkenin birçok farklı köşesinden buraya göç ediyor ve burada yaşamaya başlıyor. Bunun dışında, her ne kadar adı mahalle olsa da köylerimizde yaşayan gençlerimizin istihdam odaklı sebepler nedeniyle de göçleri söz konusu. Tersine göçü hızlandırabilmek için hiç olmazsa köy turizmini canlandırabilmek için gerekli çalışmaları yapmaya özen gösteriyoruz.

Sayın Başkan, İzmir’deki üç kadın Belediye Başkanı’ndan birisiniz. Kadınların özellikle İzmir’de siyasette aldıkları rolü nasıl değerlendiriyorsunuz?

İzmir’de kadınların siyasette aktif olduğunu söylememiz mümkün. Özellikle kadın kolları olarak baktığımızda tüm partilerde kadınlarımızın aktif olduğunu görebiliyoruz. Sadece Cumhuriyet Halk Partisi’nden bahsetmiyorum. Fakat ne zaman ki iş listelere geldiğinde, erkekler biraz daha öne çıkıyor ne yazık ki. Bu da tüm partilerle alakalı bir durum. Ama zaten İzmirli kadın çok cabbardır. Yani biraz daha onlara öncelik tanınırsa kadınlarımızın ne kadar aktif olduğu daha da ortaya çıkacaktır. Ama benim kadınlara karşı borcum var. Onlar için daha çok çalışmam lazım. Bundan sonraki yerel seçimlerde üç kadın değil,  en az on kadın belediye başkanı olması lazım İzmir’de. Bu Türkiye’nin en batısındaki İzmir kadar çağdaş bir kent için açıkçası yeterli bir rakam değil. Urla gibi bir yerin tarihinde ilk defa bir kadın aday oldu ve kazandı.

Başkanlık görevinde kendinizi başarılı buluyor musunuz?

Öncelikle şunu netleştirmemiz lazım. Benim bir vatan borcum var. Ben belediye başkanlığı görevini yürütürken vatan borcu ödüyorum. Ben yaşadığım kent için ne yapabilirim konusunda düşünürken belediye meclis üyesi oldum. Belediye meclis üyesi olduktan sonra İzmir için çalışmaya devam ettim. Ben belediye başkanı olmak için çalışmadım hiçbir zaman. Bence bu önemli bir detaydır. İl meclis üyesi olmak için uğraştım, onun için çalıştım. Ama şimdi Urla Belediyesi Başkanı oldum. Şu an yapmaya çalıştığım sadece iyi bir belediye başkanı olmak. Kim, her nerede hangi işi yapıyorsa, işini iyi yaptıktan sonra bir yerlerden takdir görüyor zaten. Ben elimden geleni yapıyorum. Bu işin gecesi gündüzü, tatili hafta sonu falan yok. Her zaman aynı şekilde düşünerek çalışmak zorundayız. Bundan asla yüksünmüyorum. Elimden gelenin en iyisini olanaklar dahilinde gerçekleştirmeye çalışıyorum. Bu benim işim. Yapamadığımız şeyler elbette vardır. Burası sonuçta özel bir işletme değil, özel bir kurum değil. Kanunlara bağlısınız, kanunlara bağlı bir şekilde çalışıyorsunuz. Kaynaklar sınırlı fakat ihtiyaçlar sınırsızdır. Dolayısıyla çalışmalarımızı bunların bilincinde olarak yapmaya çalışıyoruz. Gönül çok şeyler yapabilmek istiyor ancak elimizdeki imkanlar dahilinde yapabildiğimizin en iyisini yapmaya çalışıyoruz zaten.

Urla denince akla gelen bir Bağbozumu Şenlikleri var. Bu şenliklerin bölgeyi tanıtma fonksiyonu bir yana, geçim anlamında da ekonomiye katkıları oluyor mu?

Ben kendimi bildim bileli Bağbozumu Şenlikleri yapılıyor. Urla daha önce de söylediğim gibi bir liman kenti olduğu için Urla’nın doğasında bağbozumu, zeytin, bağ var. Bunlar bizim özel coğrafi değerlerimizdir. Amacımız bu tür etkinlikleri biraz daha fazla öne çıkarmaktır. Amaç festival yapmak değil, amaç burada yapılan şeyleri göz önüne daha fazla çıkarmak. Buralar gerçekten inanılmaz verimli topraklardan oluşuyor. Hem bağcılık adına hem diğer tarımsal ürünler adına çok verimli topraklardır. Biz aynı zamanda bir tarım kentiyiz. Kırsal kalkınmayı destekliyoruz. Zaten Büyükşehir Belediyesi’nin de en büyük politikalarından bir tanesi budur. Yol yapabilirsiniz, köprü yapabilirsiniz ama kırsalı kalkındırmazsanız eğer iyi bir yönetici olamazsınız. Dolayısıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yıllardır yaptığı o tarımsal desteklemeler, kooperatif desteklemeleri, İzmir adına yerel kalkınma modelinin kurulması için önemlidir. Bunlar da İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu başkanlığında gerçekleştiriliyor. Bu bence bir kente yapılabilecek en önemli hizmettir. Siz üreticiye satış garantisi verirseniz, üretici daha fazla üretmek için çalışacaktır. Bu açıdan üreticiye destek veren Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na teşekkür etmemiz lazım. İyi ki başımızda onun gibi bir başkanımız var.

Gazetemiz aracılığıyla okurlarımıza ve vatandaşlarımıza söylemek istedikleriniz nelerdir?

Öncelikle Ege’de Bugün ailesine ve buraya gelip samimi bir röportaj gerçekleştirdiğiniz için size teşekkür ederim. Bana bazen soruyorlar, Urla’ya neden gelelim diye. Cevabım hep aynıdır; nefes almak için… Yaşanabilir kent, oturduğunuz her yerden gökyüzünü görebildiğiniz kenttir. Urla’da oturduğunuz her yerde gökyüzünü görebilirsiniz. Urla gerçekten yaşanılacak yerdir. O yüzden herkes gelsin ve Urla’yı yaşasın. Onurla, gururla söyleyebilirim ki yaşadığım yer Urla’dır.