Trans kadınlar: Bizler feminizmin öznesiyiz!

Trans kadın Feleknas Atiye Salem, trans dışlayıcı tavra karşı “Bizler feminizmin öznesiyiz” vurgusu yaparken, Kaos GL Derneği’nden Defne Güzel ise, “Kimi zaman görüntümle alay edildi, aslında kadın olmadığım söylendi. Fakat ben kadınım. Trans kadınlar, kadındır” diyor


  • Oluşturulma Tarihi : 08.03.2022 07:11
  • Güncelleme Tarihi : 08.03.2022 07:11
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Trans kadınlar: Bizler feminizmin öznesiyiz! haberinin görseli

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

Feleknas Atiye Salem, İzmir’de yaşayan trans bir kadın... 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde trans kadınların iş, barınma ve eğitim konusunda yaşadığı zorlukları anlatan Feleknas Atiye Salem, birçoğunun seks işçiliği yapmak zorunda bırakıldığını söylüyor. Öldürülmeye kadar varan süreçte transların her kesimden çok çeşitli ayrımcılıklara maruz kaldığını aktaran Feleknas Atiye Salem, yolda yürürken bile sözlü sataşmalara maruz kalmanın, karşılaştıkları sorunların en hafifi olduğunu kaydediyor. Savunmasız bırakılan transların nefret suçlarının doğrudan hedefi haline getirildiğinin altını çizen Feleknas Atiye Salem, trans dışlayıcı tavra karşı “Bizler feminizmin öznesiyiz” vurgusu yaparken, Kaos GL Derneği’nden Defne Güzel ise, “Kimi zaman görüntümle alay edildi, kimi zaman aslında kadın olmadığım söylendi. Fakat ben kadınım. Trans kadınlar, kadındır” diyor.

SÜREKLİ RET CEVABI ALIYORUZ

Feleknas Atiye Salem, İzmir’de yaşayan trans bir kadın. Halk bilimi mezunu ve 2012 yılından beri LGBTİ+ aktivizminin içinde. Trans kadınların iş, barınma, eğitim konusunda çok zorluk yaşadığına anlatan Feleknas Atiye Salem, birçoğunun seks işçiliği yapmak zorunda kaldığını belirtiyor: “Translar her alanda istihdam edilmelidir. Bu en temel insani hakkımız. Fakat ben dahil birçok arkadaşım iş görüşmesine gittiğimizde sürekli ret cevabı alıyoruz. Dolayısıyla seks işçiliğine itiliyoruz ama kolluk kuvvetleri onu bile engelliyor. Türkiye’de yaşıyoruz... Her ne kadar farkındalık eğitimleri de düzenlense bir faydası olacağını düşünmüyorum.”

SOKAĞA ÇIKARKEN KORKUYORUM

Öldürülmeye kadar varan süreçte transların çok çeşitli ayrımcılıklara maruz kaldığını aktaran Feleknas Atiye Salem, yolda yürürken bile sözlü sataşmalara maruz kalmanın, karşılaştıkları sorunların en hafifi olduğunu kaydediyor: “Translar elbette tüm dünyada yaşam hakkına sahip. Ama gerek heteronormatif toplum baskısı gerek siyasi iktidarın zihniyeti, bu hakkımızı elimizden almaya çalışıyor. Translar ve LGBTİ+’lar olarak haklarımız için mücadeleyi sürdüreceğiz. Hem kendim hem de arkadaşlarım adına elbette çok korkuyorum. Sırf transım diye sokağa çıkarken korku yaşıyorum. Nefret saldırısına ne zaman maruz kalacağımı düşünmekten mental sağlığım tükenmiş durumda. Dışarı çıkarken yanımda mutlaka özsavunma için küçük gereçler bulunduruyorum. Bunun en etkili örneklerini vermek her ne kadar canımı yaksa da eski arka komşum ‘Hande Buse Şeker’, bir polis memuru tarafından katledildi. Mira Güneş evinde katledildi ve cenazesi kanepenin altına saklandı katilleri tarafından. Yani nefretin ölçüsünü bu örneklerden ölçebilirsiniz.”

TRANS CİNAYETLERİ POLİTİKTİR

“Her yerde her eylemde defaatle ‘trans cinayetleri politiktir’ demekteyiz. Neden? Çünkü devlet tarafından anayasal güvence sağlanmadığı, katillere caydırıcı cezalar verilmediği ve devletin tüm kurumlarından transfobik söylemler son bulmadıkça trans cinayetleri politiktir” diyen Feleknas Atiye Salem’e göre; savunmasız bırakılan translar nefret suçlarının ve saldırılarının doğrudan hedefi haline getiriliyor. Tüm yaşananlara rağmen LGBTİ+ mücadelesinin çok daha güçlü olduğunu ve artık eskisi kadar yalnız olmadıklarını da özellikle vurguluyor.

HER KESİMDEN ÖTEKİLEŞTİRİLİYORUZ

Yıllar içerisinde translara yönelik toplum bakışı hakkında konuşan Feleknas Atiye Salem, “Sokaktaki bakışlar değişti mi? Size bakan gözler ne diyor?” sorusuna ise şöyle yanıt veriyor: “Türkiye toplumlarında translara bakışın değiştiğine asla inanmıyorum. Devlet bir yandan, trans dışlayıcı radikal feministler bir yandan, sağcısı-solcusu bir yandan her kesimden ötekileştiriliyoruz. TİP Genel Başkanı Erkan Baş, ‘Açık kimlikli eşcinsel adayımız olacak’ dedi yani translar sürekli dominasyona maruz kalıyor. O yüzden kimsenin bakışı değişmedi. İzmir’de yaşıyorum... En ileri, en aydın şehir olarak söylenmektedir. Ama buna asla inanmıyorum. Toplu taşımaya bindiğimde ya da sokakta maruz kaldığım taciz bakışlarının haddi hesabı yok. Nefretle bakıyorlar. Ben bu bakışlara maruz kalmak istemiyorum artık. Her zaman söyleyeceğiz; nefrete inat yaşasın hayat!”

BİZLER FEMİNİZMİN ÖZNESİYİZ

Trans dışlayıcı radikal feminizm (TERF) tartışmalarına da değinen Feleknas Atiye Salem, “Ben bizzat maruz kalmadım ama birçok trans ve LGBTİ+ aktivistleri buna maruz kaldılar. Ben de kendim maruz kalmış kadar derinden hissediyorum. Ben TERF’in sonundaki F’yi faşistler olarak tanımlıyorum. Çünkü kim ne derse desin bizler feminizmin öznesiyiz. O söylemi savunanlar feminist olmayı bırakıp önce insan olmalı. 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü, hayatımda katıldığım ilk eylemdi. Kendimi hiç olmadığım kadar mutlu, özgür ve isyankâr hissetmiştim. Hala da öyle... Birlikte mücadele edersek feminist mücadele gücüne güç katmış olacaktır” diyor.

TRANS KADINLAR, KADINDIR!

“Kimi zaman görüntümle alay edildi, kimi zaman aslında kadın olmadığım söylendi. Fakat ben kadınım. Trans kadınlar, kadındır” diyen Kaos GL Derneği’nden Defne Güzel ise, trans dışlayan tavra karşı birlikte mücadele vurgusu yaptı: “Aslında bunların transfobik davranışlar, nefret söylemleri ve nefret tutumları olduğunun altını çizmem gerekir. Tamamen translarla alay etmek, translara hakaret etmek ve transların haklarını gasp etmek için sosyal medyada bir araya gelmiş insanlar bu davranışlarını sözde feminizm çatısı altında gerçekleştiriyorlar. Ben ve birçok trans aktivist, birçok trans elbette bu tutumlarla karşılaştık, karşılaşıyoruz. Trans kadınlara siz aslında erkeksiniz demek erkek şiddetinden, yolda arabaların önümüze durdurulup laf atılmasından farksız. Birçok kadına ‘Sen kadın değilsin’ diyerek şiddet uygulanıyor. Sözde kadınlık öğretiliyor. Translara söylenen de bu mahalle baskısından, şiddetinden farksız. Bu yüzden beyanımız esas. İrademiz, cinsiyet kimliğimiz, deneyimlerimiz, hayata eşit katılımımız gasp edilmesin diye. 8 Mart kadınların patriyarkaya karşı verdiği mücadelenin bir kazanımı. Elbette lezbiyen, biseksüel ve trans kadınlar da bu kadınlığa dahil. Elbette kadınlar ve LGBTİ+’lar patriyarkanın hedef tahtasında. Verilen mücadele ve dayanışma ise ortak. LGBTİ+ mücadelesi ve feminist mücadele yıllardır birlikte mücadele veriyor. Bu dayanışma sürmeye devam edecek.”