TÜBİTAK ile hayalini gerçekleştirdi kadınlara ilham oldu

TÜBİTAK 1512 Girişimcilik Destek Programı’ndan yüzde 100 hibe desteği alarak projesini hayata geçirme fırsatı bulan kadın girişimci Elif Pekçalışkan, yeni nesil güzellik yaklaşımıyla doğal, etkili ve bilimsel temelli ürünler geliştiriyor

  • Oluşturulma Tarihi : 20.08.2025 09:05
  • Güncelleme Tarihi : 20.08.2025 09:05
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
TÜBİTAK ile hayalini gerçekleştirdi kadınlara ilham oldu haberinin görseli

AYÇA GÜNGÖR – ÖZEL HABER/ Balıkesir Üniversitesi Kimya Bölümü’nden mezun olan ve aynı üniversitede yüksek lisansını fizikokimya ve polimer teknolojisi üzerine yapan Uzman Kimyager Elif Yılmaz Pekçalışkan, akademisyen olma hedefiyle çıktığı yola bir kadın girişimci olarak devam ediyor. Bilimsel altyapısını TÜBİTAK destekli projelerde girişime dönüştüren Pekçalışkan, katıldığı ilk TÜBİTAK 1512 Girişimcilik Destek Programı’ndan kabul alamamasına rağmen pes etmeyerek hazırladığı ikinci projesiyle İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Teknopark’ta yapılan elemelerden başarıyla geçti. Probiyotik aktivitesi zenginleştirilmiş yoğurt üretimiyle Teknopark İzmir’de kabul alan 7 kişi arasına girdi. Uzman Kimyager Pekçalışkan, projesini Ege Üniversitesi Süt Teknolojisi Bölümü iş birliğiyle ve Prof. Dr. Harun Raşit Uysal’ın desteği ile TÜBİTAK’ın 1512 Girişimcilik Destek Programı’nda yüzde 100 hibe desteği kazanarak gıda ve kozmetik alanında faaliyet gösteren Naturarge’yi kurdu. Bilimsel temelli üretim anlayışını sadece gıdada değil, kozmetik alanına da taşıyan kadın girişimci Pekçalışkan, kurduğu Cladode markası ile doğal ve etkili ürünler geliştirerek sektöre adım attı. TÜBİTAK desteğiyle kurduğu laboratuvarında bugün COSMOS Organik standartlarına uygun ürünler üreten ve yeni nesil güzellik kavramına vurgu yapan Pekçalışkan, “Yeni nesil güzellik dediğimizde önemli olan doğal ve etkili olması. Ancak doğal ürün etkisizdir algısı mevcut ve biz bunu yıkmak için çabalıyoruz” dedi.

GÜÇLÜ BİR PSİKOLOJİ GEREKİYOR

TÜBİTAK projesi süresince güçlü bir psikolojiye sahip olunması gerektiğini belirten Uzman Kimyager Elif Yılmaz Pekçalışkan “Yüksek lisansımı fizikokimya ve polimer teknolojisi üzerine yaptım. O dönemlerde hedefim akademisyen olmaktı. Bunun için çeşitli üniversitelerdeki çeşitli proje ve girişimlerde bulundum. Akademiye girmek fazlasıyla uzun ve yıpratıcı bir süreç, çok başarılı olmak yetmiyor, farklı faktörler işin içine giriyor. Bu program çerçevesinde çocuk ve bebekler için bir mama projesi gerçekleştirdik, ancak kabul alamadık. TÜBİTAK 1512 programı ortalama 1 yılı kapsayan oldukça uzun ve zor bir süreç. Proje süresince güçlü bir psikolojiye sahip olmak gerekiyor. Bu süreç boyunca mentörlükler alınıyor, çok fazla elemelerden geçiliyor. Elemeler iki kısımdan oluşuyor. İlk olarak Teknopark jürileri tarafından eleme yapılıyor. Sonrasında seçilen kişiler TÜBİTAK’a gönderiliyor. Elemelerde öncelikle projenin sürdürülebilir olmasına ve kişinin girişimcilik potansiyeline dikkat ediliyor. TÜBİTAK bir yıl boyunca yüzde 100 hibe desteği veriyor. Geliştirdiğim projeden kabul alamadım ancak bir deneyim kazanmış oldum. İlk duyduğumda üzüldüm ve umutsuzluğa kapıldım ama sonrasında eşimin de büyük desteğiyle süreci öğrendiğimin ve bir sonraki projede başarabileceğimin farkına vardım. Devamında motive olup tekrardan hazırlanma isteği doğdu. İlk projemden red alma sebebim genel hatlarıyla uygulanabilirlik noktasıydı.” diye aktardı

İHTİYAÇTAN DOĞAN BİR ÜRÜN

TÜBİTAK tarafından desteklenen ve bilimsel altyapısı olan bir ürünün ortaya çıkmasının kendisi için büyük bir motivasyon kaynağı olduğunu söyleyen Uzman Kimyager Pekçalışkan, “İkinci projemi, ilk projenin hemen ardından yaptım. Projeye İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) içerisinde yer alan Teknopark’tan başvurdum. Nasıl bir ürün yapacağımı düşünürken, yoğun ve stresli bir dönemden geçtiğim için sindirim bozuklukları yaşıyordum. Önce kendimi nasıl iyileştirebileceğimi düşündüm. Dolayısıyla probiyotik gıdalara yöneldim ve bana çok iyi geldiler. O dönemde probiyotik yoğurtlarda çok kısıtlı markalar vardı. Süreç ile beraber bununla alakalı bir proje yapmaya karar verdim. Projeye nasıl bir inovatiflik katabileceğimizi düşünmeye ve araştırmaya başladım. Bu süreçte aldığımız eğitimler de olmuştu. Dolayısıyla akademik araştırmalar sonrasında artık iş fikrim şekillenmişti. Fakat orada kendi uzmanlık alanımdan biraz uzaklaşmış olmuştum. Çünkü proje kimya temelli olmasına rağmen psikokimya, formülasyon ve bu formülasyonu nasıl yazabileceğimiz, bunu deneysel olarak faaliyete geçirme aşaması bizim uzmanlık alanımız. Akademik anlamda destek almak için Ege Üniversitesi Süt Teknolojisi bölümünde Harun Raşit Uysal ile iletişime geçtim. Harun Bey’in süreç boyunca yaptığı büyük destekler beni oldukça motive etti. Sanki kendi öğrencisiymişim gibi bana destek oldu. Onunla birlikte Harun Kesenkaş, Oktay Yerlikaya’nın da büyük destekleri oldu. Projemizi hazırladık, gönderdik ve elemelerden geçtik. Buradan başarıyla geçtik. Ortalama 150 kişiden elenip, yaklaşık 20 kişi kalmıştık. Teknopark İzmir’den 7 kişi kabul aldı. Onlardan biri bendim. Kabul aldıktan sonra Ege Üniversitesi’nde projemizi gerçekleştirdik. Ne yazık ki o dönem pandemi ortaya çıktı, bu nedenle bir yıllık proje bir buçuk yıla uzadı. Girişimcilikte hiçbir şey sizin kâğıtta yazdığınız gibi olmuyor. Bu dönemde projeye ara vermek zorunda kaldık. Ardından tekrar başladık ve başarılı bir şekilde projemizi bitirdik. Projemiz probiyotik aktivitesi zenginleştirilmiş yoğurt. Hem akademik hem de ticari olarak güzel sonuçlar elde ettik. Ancak pandemiye denk geldiği ve ticari olarak yatırıma ihtiyacı olduğu için gelecek dönemlere ertelediğimiz bir proje oldu. Profesyonel panelistler tarafından onaylanmış tat ve aroma kalitesinde bir ürün, bu yüzden insanlara da böyle faydalı bir ürünün ulaşmasını istedik. Yaklaşık 7 ay önce bir yatırımcı ile görüştük ve ticari ölçekte deneme çalışmaları yaptık. Yakın zamanda market raflarında yerini alacağını umuyorum. Ticari amacının yanı sıra bu denli emek verilen, TÜBİTAK tarafından desteklenen ve bilimsel altyapısı olan bir ürünün ortaya çıkması büyük bir motivasyon kaynağı” diye konuştu.

KENDİ BEBEĞİM İLE BÜYÜYEN BİR BEBEK

Oluşturduğu ürünleri içselleştirdiğini ve ürünlerine duygularını kattığını söyleyen Uzman Kimyager Elif Yılmaz Pekçalışkan, “Bir kadın girişimci olarak anne olduktan sonra süreç elbette zor ilerledi. Çünkü şirketimizin pik yaptığı döneme baktığımda, kendi çocuğum ile beraber büyüyen bir bebek görüyorum. Çünkü artık bir değil iki bebeğim vardı. Süreç boyunca eşim en büyük destekçimdi. Ayrıca hocalarım da proje boyunca yanımda oldular, büyük emekler verildi. Sonucunda da maddi karşılıkların yanı sıra manevi karşılıkları da oldu. Amacım her zaman iyi şeyler yapmak. İşe sadece ticari yönüyle değil, oldukça duygusal ve akademik yönüyle de bakıyorum. Yaptığım her projeye duygularımı, disiplinimi katmak benim için önemli. Yaptığım işe çok güveniyorum, çünkü bilimsel bir altyapısı var ve bir ruha dönüşüyor. Serüvenini bildiğim için, sadece bir ürün gözüyle bakmıyorum. Devamlı olarak kendini geliştirme süreci içinde olan, yüksek çaba sarf edilen, deneysel süreçlerden geçen, gece gündüz fark etmeksizin yoğun çalışma saatleri ve akademik makaleler ışığında çıkmış bir ürün. Dolayısıyla ticari kazanç arka planda kalıyor çünkü odaklandığım nokta her zaman daha iyi ve bilimsel olarak desteklenen ürünler. Bu projelerin yanında o dönemlerde kendimi aromaterapi üzerine geliştirip eğitimler aldım. Uzun zamandır kendi ürünlerimi kendim yapıyordum yani aynı zamanda ortaya çıkardığım ürünleri içselleştiriyorum diyebilirim. Her zaman kendimde faydalı olan içerikleri insanlarla buluşturmayı hedefliyorum” ifadelerini kullandı.

ALGIYI YIKMAK İÇİN ÇABALIYORUZ

Yeni nesil güzellik kavramına vurgu yapan Uzman Kimyager Pekçalışkan, “TÜBİTAK’tan kabul aldıktan sonra şirketimi kurdum, gıda dışında kozmetik alanında da bir faaliyet yürütmek her zaman aklımda olan bir fikirdi. Kimyager olmama ve formülasyonlarda uzman olmama rağmen aromaterapi ve çeşitli doğal kozmetik eğitimleri ile kendimi geliştirmeye devam ettim. Şirket kurup laboratuvar açtıktan sonra bilimsel ve Ar-Ge odaklı yeni formüller üzerinde çalışmaya başladım. COSMOS Organik Sertifikasyonu ile karşılaştım. İzmir’de bu sertifikayı veren Etko Kurumu ile iletişime geçtim ve süreci başlattık. COSMOS Organik oldukça ağır standartlara ve yaptırımlara sahip, biz de laboratuvarımızı bu standartlara uygun bir şekilde dönüştürdük. Oluşturduğumuz ürünleri COSMOS Organik standartlarında kendilerine teslim ettik. Ek olarak, renkli kozmetikte COSMOS Organik ürünü üreten ilk Teknopark firmasıyız. Formülasyonlarımız ortalama 2 yıllık ar-ge sürecinden geçen ürünler. Ar-ge çalışmalarımızı Sağlık Bakanlığı’nın İyi Üretim Uygulamaları (GMP) dokümanlarına uygun yapıyoruz. Ürünlerimizi içselleştirdiğimiz ve her birine özel değer biçtiğimiz için butik bir üretim mottosu ile ilerledik. Yeni nesil güzellik kavramına vurgu yaparak Cladode ürünlerimizi çıkardık. Yeni nesil güzellik dediğimizde önemli olan doğal ve etkili olması. Ancak doğal ürün etkisizdir algısı mevcut ve biz bunu yıkmak için çabalıyoruz. Etkisiz olan, Ar-Ge çalışılmamış olan üründür. Biz Ar-Ge’sini güçlü bir şekilde çalıştığımız ve bunu bilimsel bir altyapıya dayandırdığımız için yüzde 100 doğal bir ürün ortaya çıkıyor. Şu anda ürünlerimi oluşturduğum laboratuvar, TÜBİTAK’tan elde ettiğim gelirle aldığım ekipmanlardan oluşuyor. Bunların hepsi hayalimdi, gerçekleştirdim. Şu anda da ticari çıktılarını hayata geçirmek için çabalıyorum” sözleriyle konuşmasını noktaladı.

 

Kaynak : HABER MERKEZİ