Sayfa Yükleniyor...
15 Mart Dünya Tüketici Hakları Günü sebebiyle açıklamalarda bulunan Tüketiciyi Koruma Derneği İzmir Şube Başkanı Cevdet Uçan, “Yabancı tohum tekelleri aradan çıkartılıp üretici desteklenirse tüketici daha rahat edecektir” dedi
BURCU YANAR/ÖZEL HABER
Bugün 15 Mart Dünya Tüketici Hakları Günü. 1 yıldır dernek başkanlığını yürüten Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) İzmir Şube Başkanı Cevdet Uçan bu günün önemine istinaden tüketicilere uyarılarda bulundu. Başkan Uçan, son dönemdeki ekonomik krizin, bir türlü tamamlanamayan hal yasası taslağının ve tanzim satış uygulamalarının tüketiciyi nasıl etkilediğini şu ifadelerle açıkladı: “6502 sayılı tüketici hakları yasası dört dörtlük bir yasa değil. Üzerinde çalışılması gereken birçok konu var. Örneğin Avrupa’daki tüketici örgütlerinde uzlaşma sistemi bulunuyor. Şu anda Adalet Bakanlığının yürütmüş olduğu arabuluculuk sistemi gibi. Bizim yasamızda böyle bir sistem mevcut değil. Bu sistem olduğu zaman mahkemelere gitmeye gerek kalmadan pek çok sorun kaynağında çözülebilir.”
TEHLİKE ÇANLARI
Uçan, hal yasasında değiştirilmesi planlanan maddeler arasında bazı tehlikelerin olduğunu da belirterek, “5957 sayılı sebze ve meyveler ile yeterli arz ve talep derinliği bulunan diğer malların ticaretinin düzenlenmesi hakkındaki kanun 26 Mart 2010 tarihinden beri yürürlükte. Bu yasa mevcut haliyle tüketici açısından sebze ve meyve fiyatlarının hızla yükselmesine çare olamadı. Bu konunda değişiklik ön gören yasa tasarısı hakkında çalışmalara başlanmış ve bunun sonucunda sebze ve meyve fiyatlarında yüzde 20 oranında düşüş sağlanacağı yönünde bir algı yaratıldı. Bu çevrede konuyu ele aldığımızda taslakta dikkatimizi çeken şöyle bir husus var: önceden haller belediyeler sorumluluğundaydı. Belediyeler halleri, yap-işlet ve yap-işlet-devret ve üst hakkı tesisi modelleriyle gerçek tüzel kişilere devredebiliyorlardı. Fakat bu pek de uygulanamadı. Yeni taslakta yer alan bir maddeye göre toptancı halleri anonim şirketler tarafından kurulacak. Yani özel sektörler eline geçecek” ifadelerine yer verdi.
“Bu şirketlerin halka arz olduğu takdirde yüzde 51 şartının aranmayacağı söyleniyor” diyen Uçan, “Dolayısıyla asıl tehlike de burada başlıyor. Kamunun tamamen devreden çıkıp bu işin özel sektörün inisiyatifine bırakılması ve gelecekte yabancı şirketler eline geçmesi başımızı ağrıtabilir. Bu durum tekelleşmelere yol açıp döviz ile kiralamalara veya haksız rekabet ortamlarının oluşmasına neden olabilir” şeklinde konuştu. Komisyoncuyu aradan çıkartmak isterken yeni rant alanları yaratıldığını belirten Uçan, “Bu konuda çıkartılacak olan hal yasasısın tüketici birliklerine yani kooperatiflere danışılması gerekiyor. Bugün Türkiye’de özel sektörde yürütülen tüm işletmelerde birtakım sıkıntılar görüyorsunuz. Bu sıkıntıların nedeni de doğal olarak dışa bağımlı olmamız. Tümüyle ithal ürünlerle, üreticiyi bir kenara iterek bu ürünleri piyasada tüketmeye zorlanıyoruz. Örneğin tanzim satışlar. Tanzim satışlar ülkemiz için sadece seçimlere yönelik geçici bir çözüm olabilir. Bunun çözümü, tanzim satışlara ürünü verecek kişinin de yerli üretici olmasıdır. Yerli tohumla üretip, yerli tohumla üretilen ürünlerin Türkiye’de pazarlanıp satılması gerekiyor. Şimdi de sıfır gümrük vergisiyle yurt dışından patates ithal ediliyor. Yerli üreticiye ucuz mazot, ucuz sulama suyu, ucuz elektrik sağlanırsa ve tarım alanları betonlaştırılıp imar alanlarına dönüştürülmediği sürece yabancı çiftçinin kazanacağı parayı yerli çiftçi kazanır. Yabancı tohum tekelleri aradan çıkartılıp üretici desteklenirse tüketici daha rahat eder” ifadelerini kullandı.
BAŞVURU SAYISI 25 BİN CİVARINDA
Uçan, toplumun her kesiminin birer tüketici olduğunun altını çizerek, “Tüketicilerin aldığı birtakım ürünlerde ya da hizmetlerde zaman zaman sorunlar oluyor. Bu sıkıntılar olduğunda tüketicilerin başvuracağı yer tüketiciyi koruma dernekleridir. Bizim derneğimiz İzmir’de 1990 yılında kuruldu fakat o zamanlar tüketici haklarıyla ilgili bir yasa yoktu. Ancak bugün 6502 sayılı yasa yürürlükte. Bundan iki yıl kadar önce tüketiciler özellikle bankalarla ilgili sorunlar yaşıyordu. Dosya masrafı adı altında alınan paralar tüketici derneklerinin çabalarıyla haksız kazanç olarak değerlendirildi ve bunların yasaya uygun olmadığı tespit edildi. Bu değerlendirmeler sonucunda dosya masraflarının geri alınmasına karar verildi. Tüketiciler şimdi içinde bulunduğu gün itibarıyla geri dönük 10 yıl içerisindeki dosya masraflarını geri alabiliyor” sözlerine yer verdi. Bunun yanı sıra yasada yapılan yeni bir değişiklikle hakem heyetlerinin oluşturulduğunu söyleyen Uçan, “Sorununuz fiyat bazında 5 bin 650 Türk Lirasına kadar ise ilçe hakem heyetlerine, sorununuz bu fiyatın üzerinde 8 bin 480 Türk lirasına kadarsa il hakem heyetlerine, eğer bu fiyatında üzerindeyse tüketici mahkemelerine yönlendiriliyorsunuz. Önceki yıllarda bu fiyat aralıkları çok daha düşüktü ve il hakem heyetlerine başvuru sayısı yıllık 30 bin ila 40 bin civarı arasındaydı. Bu sayısı şimdilerde rakamların yükselmesiyle birlikte 20 bin ila 25 bin arasında değişmekte” diye belirtti.
HANGİ HAKLARA SAHİBİZ?
Uçan, tüketicinin bu tür sorunlarla karşılaşmaması için öncelikle bilinçli olması gerektiğini vurgulayarak “Geçtiğimiz dönemlerde bize çok daha fazla tüketici sorunlarıyla ilgili başvurular geliyordu. Fakat derneklerimizin milli eğitim müdürlüğüyle ortaklaşa yaptığı okullardaki eğitim çalışmalarıyla ve tüketicilerin bizzat kendilerinin yaşamış olduğu olumsuzluklar sonrasında tüketiciler bir sonraki adımlarını daha dikkatli bir şekilde atmaya başladılar. Tüketiciler, derneklerimize geldiği zaman herhangi bir ücret ödemezler. Bizler her konuda tüketicinin yanındayız. Fakat bilinçli tüketiciler oluşturabilmek için hangi haklara sahip olduğumuzu belirtmek durumundayız. Tüketiciler 6 ay içerisinde aldıkları ürünün ayıplı olduğunu yani garanti belgesinde veya kullanma kılavuzunda belirtilen özellikleri taşımadığını fark ettiklerinde bu ürünü hiçbir koşul olmadan geri iade edip seçimlik haklarını kullanabilirler. Bu seçimlik hakları nedir diye soracak olursanız, ürünü geri verip yenisiyle değiştirmek, ürünü iade edip parasını geri almak, onarım hakkı istemek ve bedel indirimi kullanma haklarına sahipsiniz. Bedel indirimi demek ürünün hasarının kaç paraya giderileceğinin hesaplanarak bu fiyat üzerinden indirim yapılması hakkıdır. Eğer 6 ay süresi geçmişse o zaman garanti kapsamı süresine giriyor ve ürünün kullanım süresi içerisinde ücretsiz onarım hakkına sahip oluyorsunuz. Tabi ki bu haklar kullanıcı hatası olmamak koşuluyla geçerli” açıklamalarında bulundu.
Haber Merkezi