Tün: Eğitime acilen  çözüm bulunmalı

Eğitimci Elçin Tün, eğitimin de en az sağlık kadar önemli olduğunu ve acilen çözüm bulunması gerektiğini belirterek “Eğitimi kesemezsiniz. Amaç çare bulmaktır, kesip atmak değildir” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 12.09.2020 08:36
  • Güncelleme Tarihi : 12.09.2020 08:36
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Tün: Eğitime acilen  çözüm bulunmalı haberinin görseli

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN-ÖZEL HABER
Geçtiğimiz yılın ikinci yarısından itibaren okullarda yüz yüze eğitime dünyaya yayılan koronavirüs pandemisi dolayısıyla ara verildi. Dünyada ise devam eden pandemi sürecinde en çok tartışılan konuların başında okulların ve öğrencilerin durumu geliyor. Her ülke kendi yapısına uygun şekilde deneme-yanılma yöntemi ile pandemi sürecinde çocukların ve gençlerin eğitim alması için çaba gösteriyor. Türkiye’de de okullar 21 Eylül’de kararda bir değişiklik olmaması durumunda Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un açıklamasına göre ana sınıfı ve okula yeni başlayan birinci sınıflar yüz yüze eğitime başlayacak.



ÇOCUKLAR GEÇ ÖĞRENECEK
2020-2021 Eğitim-Öğretim yılı öncesinde Eğitimci Elçin Tün ile okulların, öğrencilerin, velilerin ve eğitimin pandemi sürecinde nasıl olması gerektiğini konuştuk. Marttan beri yaşanan online eğitim sürecinin hoş bir süreç olduğunu ifade eden Eğitimci Tün, “Sürece iyi tarafından bakarsak uzaktan eğitim yapılabileceği ile ilgili bir durumu pandemiyle gördük. Kötü tarafından bakarsak sosyal ve psikolojik tarafı çok ağır olan bir durum. Bizim devlet okullarımız çok kalabalık ve çok fazla öğrencimiz var. Bu süreçte de öğrenciyi seyreltemediğimiz için yüz yüze eğitime başlayamadık. Bu süreç karanlık bir süreç olarak geçecek. Bu süreçte okula başlayan çocuklar daha geç öğrenecekler. Sınava giren çocuklar çok daha şanssız olacaklar. O yüzden de öğrencilerin en hayırlı yapabilecekleri şey bir kendilerini geliştirmek ikincisi de yol ve yöntem bulmak. Bu dönem her şeyi devletten bekleyemezsiniz mantığının olması gereken bir dönem. Sonuç olarak bütün dünyada bu sorun var” dedi.



EĞİTİM İZOLE BİR ORTAMDIR
Çocuklara mesafeli durmak ve temiz olmanın öğretilmesinin yanında eğitim hayatını normal şekilde başlatamamanın çocukların daha tehlikeli bir durum içine girmesine sebep olabileceğini belirten Eğitimci Tün, “Ergenlik çağına girmiş bir çocuğu sabahtan akşama kadar evde tutabilir misiniz? Hayır. Bu onun ruh sağlığı için de beden sağlığı için de hayırlı bir şey değil. Ancak eğitim alırken insanları sabah-akşam aynı yerde tutabilirsiniz. Eğitim bu yönüyle daha izole bir ortamdır. O yüzden de insanların yapacağı şey kendi çözümlerini kendileri bulmasıdır. Bu süreç toplu olarak dünyada hiçbir yerde yürütülemiyor. Bakarsanız üniversitelerde kapalı ve uzaktan eğitim ile tıp fakültesi öğrencisini eğitmeye, mezun etmeye çalışıyorsunuz. Mühendislikte de öyle. Dünyaca etkilenen pandemi bir yılda biter mi? Bu süreç çok daha uzun sürecek. O yüzden de insanlar kendi çaresini kendisi bulacaklar. Araştıracaklar nerede nasıl yapılıyor bunu bulacaklar” dedi.
HERKES KENDİ ÇARESİNİ ARAYACAK
Özel eğitim kurumlarının temelinde zor koşullarda bir şeyler yapmak olduğuna dikkat çeken Tün, “Her şey normalken check-up yaptırmaya devlet hastanesine gidemezsiniz. Bu işin lüksüdür. Bu hizmeti özel hastanede alırsınız. Pandemi öncesinde de devlette her şey normalken her şey güzel gidiyordu. Ama zor bir süreç bütün dünyada varsa o zaman herkes kendi çaresini arayacak. Özel okullardan vazgeçersek elimizdeki 3 milyon öğrencinin devlete tekrar gelmesi gerekir. Bazıları çok zeki çocuklar ve biliyorlar ki normal eğitim sistemi içinde bu iş olmuyor. Bu çocukları tekrar devlete göndermek çoğunluğun içinde kaybetmek demektir. O yüzden özel çocuklara hizmet veriyoruz. Özel okullar, 12 yaşındaki bir çocuğun müfredatı bitirip daha sonrasını öğrenmek istemesine imkan sağlayan bir sistemdir” diye konuştu.
ÖĞRETMENLER REHBERLİK YAPMALI
Özel eğitim kurumlarında her şeyin küçük gruplar halinde yapıldığını ve pandemi döneminde de her türlü etkinlik için küçük gruplar istenmesinden dolayı doğru tercihin kendilerinin olduğunu söyleyen Eğitimci Tün, “Veliler sadece kafasından şunu geçiriyor; ‘Okul açılmazsa ben buraya boşuna mı para vereceğim?’ Diyelim ki okul açılmadı ama bu süreçte yine birisinin çocuğa koçluk yapması lazım. Çocuğu arayıp bugün ne yaptın demesi lazım. Pandemi çıkınca okul kapandı artık öğretmene ulaşamazsın hiçbirimiz birbirimizi görmeyeceğiz demek değil ki. O yüzden tüm eğitim camiasının yapacağı tek şey koçluk yapmaktır. Öğretmenin görevi zaten rehber olmaktır. İlgiyi bir öğrenciden keserseniz o öğrenciyi kaybedersiniz. Bu kayıp asla toparlanamayacak bir kayıptır. Aile ve en azından özel kurum beraber çalışıp, çocuğun çok yetenekli olan bölümlerini geliştirmeye devam edebiliriz. Bir sene eğitimde çok kıymetlidir. 7 yaşındaki bir çocuk okula başlar ve okuma yazmayı öğrenir. Pedagojik sistemde 6-7-8 yaşları okumakla alakalı el-göz koordinasyonunun ilk geliştiği zamanlardır. Bunu o yaşta öğretmeyip 12 yaşında öğretemeyiz. O yüzden asla ara veremeyiz” şeklinde konuştu.
EĞİTİM ORTAMLARINI DEĞİŞTİRMELİYİZ
Türkiye’nin bulunduğu coğrafyadan kaynaklı olarak eğitimde dokunsal öğrenmeye daha yatkın olduğunun altını çizen Tün, “O yüzden Türkiye’de uzaktan bir şeyleri öğretemezsin. Mesela Amerika tamamen görsele yöneliktir, her şey görselle öğrenilir, Avrupa’da ise dinleyerek öğrenilir.
18 yaşına kadar çocuklarda kurmak istediğimiz şey kişiliğin oturması ve idole sahip olmasıdır. Öğretmenler bunu yapıyor. O yüzden online eğitimi zorlamak yerine ortamları değiştirip tekrar bir araya gelmemiz daha mantıklı. Süreci de böyle yönetmemiz lazım.  Bu kadar çok özel okul ve öğretmenin olduğu bir ülkede 20 öğrenciye bir öğretmeni bağlayabilirsiniz. Ya da Almanya gibi çılgın gibi her yere devlet okulu yapıp çok fazla öğretmen atarsınız sınıfları yarıya düşürürsünüz ya da sistem böyle gider” ifadelerini kullandı.
ÖĞRETMENLERİ GÖREVLENDİRMELİYİZ
Okullarda devam zorunluluğunun da başlı başına bir sorun olduğuna dikkat çeken Eğitimci Tün, “Eğer ki çocuk severek geliyorsa okula ben desem ki gelmeyin bana karşı çıkarlar. Ama eğer ki istemiyorsa birinci sıkıntı zaten orada başlıyor, ikinci olarak kurulan ortama bakmak gerekir. Öğretmen, öğrencinin huyunu suyunu biliyorsa o öğrenciyi zaten kazanıyor. Bu süreçte gördük ki hep beraber AVM’ye gidiyoruz ama çocuğa öğretmenle buluşmayın diyoruz. Finlandiya sisteminde günde 3 saat ders vardır ama sınıflar küçüktür ve öğrenci-öğretmen ile muhabbet eder. Eğitim sistemimizi biz buraya evirmemiz lazım. Zaten pandemi öncesindeki normalde olan eğitim sistemimiz de sıkıntılıydı. Çocuklara takır takır ders anlatıp eve gönderiyorduk. İngilizceyi tahtada anlatıyoruz ancak çocuklarla hiç konuşmuyoruz. Bu yüzden tekrar söylüyorum ki yol ve yöntem eksikliğimiz var. Okullarda 20 kişiye bir öğretmen düşebilir. Öğretmen bir saat konuşup ödev versin. Sonra biz onları araştırmaya sevk edelim. Okullar açılmasa da öğretmenleri görevlendirmek gerekir” dedi.
EĞİTİM, SAĞLIK KADAR ÖNEMLİDİR
Öğretmen-öğrenci ve veliler üçgeninde eğitimsizliğin iyi irdelenmesi gerektiğine vurgu yapan Eğitimci Tün, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Eğitimsizlik, insanı öldürmez gibi geliyorsa bu ülkedeki insanlara eğitim zaten bitmiştir. O yüzden eğitimsizlik öldürür. İnsanları okuldan alırsanız, cinayette artar, hırsızlık da artar. Bu da bir ölüm yöntemidir. Eğitim de en az sağlık kadar önemlidir ve acilen çözüm bulunması gerekir. O yüzden eğitimi kesemezsiniz. Amaç çare bulmaktır, kesip atmak değildir.”