- Gündem
- 21.04.2025 00:51
1 Temmuz 2016dan itibaren yürürlüğe girecek İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili kanunla birlikte okul müdürlerinin sorumluluklarının artmasına tepki gösteren Türk Eğitim- Sen 1 No'lu Şube Başkanı Merih Eyyup Demir, Biz öğretmeniz bu sorumluluk bize yüklenmemeli dedi
TANER UYANIKER
1 Temmuz 2016dan itibaren yürürlüğe girecek İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili kanunla ilgili Türk Eğitim-Sen 1 No'lu Şube basın açıklaması gerçekleştirdi. Yeni kanunla ilgili çekincelerini dile getiren Şube Başkanı Merih Eyyup Demir, Milli Eğitim Bakanlığı, başta müdürlerimiz olmak üzere, kurumlarımızın kucağına bomba bırakmıştır. Olumsuz durumlarda kurum müdürlerimizin karşılaşabileceği hukuki sorumlulukların altından kalkması mümkün değildir. Bakanlığımız, müdür ve yöneticilerimizin arkasında ne derece durabileceklerdir? Dipsiz bir muamma dedi.
Demir şunları söyledi: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 2012 yılında hazırlayıp yasalaştırdığı, 6 bin 331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili kanunu 1 Temmuz 2016 tarihinden itibaren özel sektörle birlikte tüm kamu ve kamu kuruluşlarını kapsam içine alacak. Bu durumda kamu kurumlarının yöneticileri de, karşılaşılan olumsuzluklardan birinci derece sorumlu hale gelecek. Okul müdürlerinin de okullarındaki aksaklıklardan sorumlu olacağını ve cezai yaptırımla karşı karışa kalacak.
HERKES İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI OLAMAZ
Kanundaki aksaklıkları dile getiren Demir, 6331 Sayılı kanunun ikinci bölümünde, İşverenin Genel Yükümlülüğü başlıklı 4. Maddesinin (c) bendinde işveren, Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır ifadesi yer almaktadır. Risk değerlendirme analizini yapmak uzmanlık gerektiren, belli bir eğitimden geçen, saha tecrübesi olan personelin uygulayabileceği bir durumdur. İş Güvenliği Uzmanı olabilmek için mühendislik ve teknik eğitim fakültelerinin ilgili alanlarından mezun olmak, akabinde bir dizi teorik eğitim, uygulamalı eğitim, nihayetinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yapmış olduğu sınavlara girerek başarılı olmak gibi birçok merhaleden geçmek gerekir. Bu uzmanlık belgesine sahip olabilmek için dünyanın çeşitli ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de birçok üniversitemizde 4 dönem teorik, 2 dönem pratik eğitim alarak yetiştirilen gençlerimiz vardır. Bu eğitimi alan (İş Sağlığı ve Güvenliği) gençlerimiz dahi ancak C sınıfı yani Az Tehlikeli İşler sınıfında İş Güvenliği Uzmanı olarak istihdam edilebilmektedirler. Burada özellikle hatırlatmak isterim ki, mesleki ve teknik anadolu Liselerinin birçoğunun A sınıfı, yani Çok Tehlikeli İşler sınıfında yer aldığının unutulmaması gerekir diye konuştu.
Kanundaki işlemleri, kurumların yöneticilerine yaptırmanın ve tek sorumluluğu onlara vermenin, akıl ile izahı olmayan bir durum oluşturduğunu anlatan Merih Eyyup Demir, şöyle devam etti: Kasaplık yapan bir esnafa açık kalp ameliyatı yaptırmak ne kadar yanlış ise, kurumlarımızın müdür ve yöneticilerine 'Risk Değerlendirme Analizi' yaptırmakta o derece yanlıştır. Bu arada kuvvetle muhtemel oluşabilecek olumsuz durumlardan söz etmek bile istemiyorum. Olumsuz durumlarda kurum müdürlerimizin karşılaşabileceği hukuki sorumlulukların altından kalkması mümkün değildir. Bu gibi olumsuz durumlarda bakanlığımız, müdür ve yöneticilerimizin arkasında ne derece durabileceklerdir? Dipsiz bir muamma. Çözüm için, her kuruma iş güvenliği belgesine sahip öğretmenlerimizden oluşacak norm kadrolar açılması düşünülebilir. Bakanlık bünyesinde bulunan tüm kurumlarımızın sınıflandırılarak, il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerimiz bünyesinde kurulacak birimler tarafından iş ve işlemlerin gerçekleştirilmesi bir başka alternatif olarak görülebilir. Bu işlemlerin kurum yöneticilerinin üstünden alınması personeli rahatlatacaktır. Zaten eğitim öğretim dışında birçok angaryaya maruz kalan yöneticilerimiz de enerjilerini asıl işlerine aktarabileceklerdir. Zira bu iş ve işlemlerin kurum yöneticilerinin üstünde kalması durumunda özellikle Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde, bakanlığımızın yönetici bulması neredeyse imkansız olacaktır.
YÖNETİCİ BULMAK NEREDEYSE İMKÂNSIZ OLACAK
Bu işlemlerin kurum yöneticilerinin üstünden alınması personeli rahatlatacaktır diyen Demir, Zaten eğitim öğretim dışında birçok angaryaya maruz kalan yöneticilerimiz de enerjilerini asıl işlerine aktarabileceklerdir. Zira bu iş ve İşlemlerin kurum yöneticilerinin üstünde kalması durumunda özellikle Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde, bakanlığımızın yönetici bulması neredeyse imkânsız olacaktır. Bakanlığımızın müdürlerimizi işveren konumunda görülerek okul yöneticilerinin altından kalkamayacağı sorumluluk ve tehlikenin göz ardı edilmeden, okullarımızdaki personel sayısı ile öğrenci sayılarının da dikkate alınarak düzeltmeleri yapması gerekmektedir ifadelerini kullandı.