- Gündem
- 10.11.2025 18:02
Türkiye’nin nüfusu kritik eşiğe geldi: Genç azalıyor, yaşlılar artıyor!
Türkiye’de doğurganlık oranı dünya ortalamasının altına indi. Uzmanlar uyarıyor: Yaşlanan nüfus iş gücü, ekonomi ve sosyal güvenlikte ciddi risk yaratabilir.
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : HABER MERKEZİ
Türkiye, Birleşmiş Milletler ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre demografik yapısında kritik bir dönemeçten geçiyor. Uzmanlar, doğurganlık oranlarının hızla dünya ortalamasının altına gerilemesiyle birlikte, nüfusun yaşlanma eğiliminin derinleştiğine dikkat çekiyor. Bu durum, sadece sosyal değil, aynı zamanda ülkenin ekonomik sürdürülebilirliği açısından da ciddi riskler barındırıyor.
DÜNYA ORTALAMASININ ALTINDA KALAN DOĞURGANLIK HIZI: TEHLİKE SİNYALİ
Veriler, Türkiye'nin demografik geleceği için endişe verici bir tabloyu gözler önüne seriyor. Çocuk nüfus oranı, dünya ortalaması olan yüzde 29,6 seviyesinin belirgin şekilde altında, yüzde 25,5 olarak kaydedildi. Genç nüfus (15-24 yaş) oranı da, dünya ortalaması olan yüzde 15,6'nın hemen altında, yüzde 14,9 seviyesinde seyrediyor.

Bu düşüşün en somut göstergesi ise yaş grupları arasındaki makasın açılması. Çocuk yaş grubu olarak tanımlanan 0-14 yaş nüfusun oranı, geçmiş yıllara kıyasla yüzde 26,4'ten yüzde 20,9'a keskin bir gerileme yaşarken, 65 yaş ve üstü nüfusun toplam içindeki payı ise yüzde 7,1'den yüzde 10,6'ya yükseldi. Doğurganlık ve ölümlülük hızlarındaki bu azalma, ortanca yaşı yükseltirken, Türkiye'yi hızla yaşlı bir toplum yapısına doğru itiyor.
İŞ GÜCÜNDE AÇIK KAPIDA: EKONOMİK RİSKLER BÜYÜYOR
Nüfusun yaşlanması, beraberinde geleceğin iş gücü piyasasına yönelik önemli soru işaretleri getiriyor. TÜİK verilerine göre, çalışma çağı (15-64 yaş) nüfusun oranı 2007'de yüzde 66,5 iken, 2024 itibarıyla yüzde 68,4'e ulaştı. Ancak bu oran, artan yaşlı nüfusun bağımlılık yükü altında kalma riski taşıyor. Uzmanlar, bu trendin devam etmesi halinde, ileride nitelikli iş gücü açığı yaşanmasının kaçınılmaz olduğu ve bunun da büyüme potansiyelini ciddi şekilde baskılayabileceği uyarısında bulunuyor.
Yaşlı nüfusa yönelik sosyal güvenlik, sağlık ve bakım hizmetlerinin maliyetinin artması da kamu bütçesi üzerinde ek bir yük oluşturacak.

NÜFUSUN GENEL GÖRÜNÜMÜ VE BÖLGESEL FARKLILIKLAR
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre, 31 Aralık 2024 tarihi itibarıyla Türkiye'nin toplam nüfusu 85 milyon 664 bin 944 kişi olarak belirlendi. Türkiye, bu nüfus büyüklüğü ile dünya genelinde 194 ülke arasında 18. sırada yer alıyor ve dünya toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 1'ini temsil ediyor.
Öte yandan, ikamet eden yabancı nüfusta bir önceki yıla göre 89 bin 996 kişilik bir azalma yaşanarak bu sayı 1 milyon 480 bin 547 kişiye geriledi.
İl bazında nüfus hareketleri de dikkat çekici. 2024'te tam 40 ilin nüfusu azaldı, bu da bölgesel dengesizliklerin ve iç göç hareketlerinin hızlandığını gösteriyor. Toplam nüfusun yüzde 48,3'ünü erkekler, yüzde 51,7'sini kadınlar oluşturuyor.

KÜRESEL KIYASLAMA: HİNDİSTAN ZİRVEDE
Küresel ölçekte ise Birleşmiş Milletler tahminlerine göre 2024'ün en kalabalık ülkesi, 1 milyar 450 milyon 935 bin 791 kişi ile Hindistan oldu. Hindistan'ı sırasıyla Çin (1,419 milyar) ve Amerika Birleşik Devletleri (345,4 milyon) izliyor. Bu üç dev ülkenin toplam nüfusu, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 39,4'ünü oluşturuyor.
Türkiye'nin önümüzdeki en büyük meydan okuması, bu demografik dönüşümü yönetmek olacak. Doğurganlık oranlarının hızla düşmesi, sadece aile yapısını değil, ekonomiden sosyal güvenlik sistemine, hatta ulusal savunma stratejilerine kadar geniş bir yelpazeyi etkileyecek potansiyele sahip.
Yetkililerin, genç nüfusu destekleyen, aile kurumunu güçlendiren ve aynı zamanda yaşlı nüfusun aktif ve sağlıklı kalmasını sağlayacak kapsamlı ve uzun vadeli politikalar geliştirmesi elzem görünüyor. Aksi takdirde, Türkiye'nin 'genç ve dinamik' sıfatı, yerini hızla 'yaşlanan ve daralan' bir yapıya bırakabilir. Bu kriz, acil ve çok boyutlu bir eylem planı gerektiriyor.
Kaynak : HABER MERKEZİ