Sayfa Yükleniyor...
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Johannes Zutt, Türkiye ekonomisi için AB ile işbirliğinin büyük önem taşıdığını belirterek, Türkiye ekonomisi için AB ile işbirliği çok önemli. Makro ekonomik istikrar konusunda ise Türkiye son 15 yıldır çok şanslı dedi
NİLGÜN TAZE
İzmir Kalkınma Ajansı tarafından Dünya Bankası desteğiyle üçüncüsü düzenlenen İzmir Yabancı Sermayeli Firmalar Buluşması, Hilton Otelde yapıldı.
Toplantıda Türkiye ekonomisine yönelik görüşlerini bir sunumla paylaşan Dünya Bankası Türkiye Direktörü Johannes Zutt, inişli çıkışlı bir seyir gösteren büyüme rakamlarının son 4-5 yılda yeniden durağanlaştığını, bunun ülkenin orta gelir tuzağına düşüp düşmediği sorularını akla getirdiğini dile getirdi.
EN BAŞARILI İŞ YOKSULLUĞU AZALTMAK
Türkiye için Neden büyüme grafiği artık düz olmaya başladı, bunu artırmak için ne yapabiliriz? sorularına odaklanılması gerektiğine işaret eden Zutt, Türkiye'nin geçen dönemde yaptığı en başarılı işin yoksulluğu azaltmak olduğunu söyledi. Zutt, Son 15 yılda yoksulluğun yarı yarıya düşürülmesi önemli bir başarı. Açık bütçe, şeffaflık, iş yapma kolaylığı ve ekonomik özgürlük endekslerinde Türkiye, 2008'de yaşanan resesyon öncesi seviyenin gerisinde kaldı. Türkiye'de yatırım için daha kötü bir ortam mı oldu eskiye göre; bu şu anlama geliyor, diğer ülkeler reformlar yapıyorlar ve Türkiye'ye göre daha hızlı ilerliyorlar" dedi.
TÜRK İNSANI ÇALIŞMA HAYATINDA
Türkiyedeki insanların çoğunun çalışma hayatının içinde yer almasının ülkenin en önemli avantajlarından biri olduğunu ve bu avantajın kullanılabilmesi için iş gücünün kalifiye hale getirilmesi gerektiğini söyleyen Zutt, Türkiye'nin verimlilik konusunda 2010 öncesi dönemi yakalaması gerekiyor. Türkiye'nin toplam verimlilik büyümesi 1980 ve 90'larda son derece düşüktü, 2000'lerde hızla büyüdü. 2010'larda tekrar düştü. Bu son derece kaygı verici biri istatistiktir. Ülkeler verimli olursa zengin oluyorlar. Verimlilikte başarısızlık var, son 5 yılda düşüş oldu. Bu sadece Türkiye'ye has olan bir şey değil birçok gelişmekte olan ülke bu problemle karşılaşıyor. Türkiye, firmalarını Avrupa değer zincirine entegre ederek harika bir iş yaptı açıklamasını yaptı.
TÜRKİYE ŞEHİRLEŞMEDE BAŞARILI
Son 15 yılda otomotiv parçaları, beyaz eşya gibi sektörlerde şirketlerin Avrupa değer zincirinin önemli bir parçası haline geldiğini ancak Türk firmalarının, bu zincirin içinde montaj, dağıtım gibi daha az değerli kısmında yer aldığını açıklayan Zutt, Türkiye tasarımda, satış sonrası serviste, pazarlamada çok daha az aktif. Aslında en fazla para kazanılan yerler bunlar. Türkiye'nin yapması gereken şey değer zincirinin iki ucuna yayılmak. Türkiye yüksek teknolojili ürün ihracatında 2010 sonrası düşüş yaşadı. Türkiye'nin en önemli başarı alanlarından birisi şehirleşme. Daha önce çalıştığım 30'a yakın ülkede böyle bir başarı görmedim. Ulaşım, konutlaşma, su tedariği, atık yönetimi gibi konularda Türkiyenin başarı grafiğinin korunması gerekiyor ifadelerini kullandı.
ENFLASYON UZUN SÜREDİR YÜZDE 8DE
Enerji verimliliği ve su kıtlığının da ülke için önemli risk noktaları olduğuna değinen Zutt, Türkiyenin felaketlerden kaçınma konusunda zor bir coğrafyada olmasına rağmen başarısına dikkati çekerek şunları söyledi: Makro ekonomik istikrarda Türkiye son 15 yıldır çok şanslı oldu. Bu şekilde devam etmesi çok önemli. Hükümetin bazı hassas noktalara dikkat etmesi gerekiyor. Bunları onlar da gayet iyi biliyor. Enflasyon yüzde 8 civarında, yüksek ama kontrol altında. Hedeften biraz daha fazla. Bunun daha düşmesini bekliyoruz. Çünkü yüzde 8'lerde uzun süredir duruyor. Cari açık konusunda ise son 3-4 yılda iki önemli unsurdan yararlandı. Küresel düşük faiz oranıyla cari açığı finanse etmek kolay oldu. Petrol fiyatının düşük olması da cari açığı azalttı. Ancak bunu neredeyse tesadüfen yaptı, yapısal bir değişiklik olmadı. Küresel faiz oranları ve petrol fiyatları artarsa ki bunun olma ihtimali yüksek, cari açık yine çok büyük problem olabilir. Bu ancak sıcak parayla finanse edilebilecektir.
AB İLE İLİŞKİLER
Kurun zayıflaması ve ABD'deki faiz oranlarının artması beklentisinin de Türkiye ekonomisi için dikkat edilmesi gereken unsurlar olduğuna işaret eden Zutt, Türkiye'nin yurt dışındaki borç verenlerle ilişkilerinin iyi olduğunu ancak resesyon yaşanırsa tablonun değişebileceğini ileri sürdü. Zutt, Bizce hükümetin en önemli kısa vadeli amacı büyümenin hızla düşmemesi olmalı, hızla düşerse sonunda kötü bir durumla karşılaşabiliriz. Türk bankacılık sektörünün iyi durumda ancak yurt içi tasarrufların da artması gerekiyor. Türkiye'deki yabancı sermaye yatırımları 2008'deki ekonomik resesyon sonrası beklenen düzeyin altında kaldı, bunun tekrar yükseltilmesi için AB ile iş birliği çok önemli. Türkiye'nin en büyük ticari partneri olarak AB'nin yerini ne alabilir, orta vadede bile bunu söylemek zor. Sizler büyük ve iyi gelişmiş bir piyasanın hemen yakınındasınız. Onlar sizden daha inovatif, yüksek teknolojili mal ve hizmet üretmenizi istiyor, böylece dünyanın başka yerlerine de ihracat yapıyorsunuz. AB ile iş birliği ortadan kalkarsa Türkiye'nin görünümü tamamen değişebilir, ekonomik açıdan bu ilişki çok önemli" şeklinde konuştu.
İzmir Vali Yardımcısı Uğur Kolsuz ise ABD merkezli Brookings Enstitüsü araştırmasına göre İzmir'in dünyanın en hızlı büyüyen ikinci metropolü olduğunu belirterek, kentin her yıl yaklaşık 150 yeni yabancı sermayeli firmayı çektiğini söyledi.
Haber Merkezi