Sayfa Yükleniyor...
Türkiye’nin güncel kuraklık haritasını bizimle paylaşan Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Üyesi Türkeş, “Türkiye’de genel bir su krizi başlayabilir” dedi
NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gündemin ana konusu kuraklık ve susuzluk. Gazetemize konuşan Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Murat Türkeş, “Türkiye’nin su iklimi fiziki coğrafya etmenlerinin zenginliği, özellikle yeryüzü şekillerinin çeşitliliği ve kısa mesafelerde önemli düzeyde değişmesinin doğal bir sonucu olarak belirgin bir çeşitlilik sergilemektedir. Türkiye’nin su iklimindeki mevsimsellik ve yıllar arası değişkenlik de dikkat çekici derecede yüksektir. Bu yüksek değişkenliğin önemli göstergelerinden biriyse, yılın herhangi bir zamanında başlayıp aylarca hatta birkaç yıl üst üste bir bölge ve yörede ya da Türkiye’nin büyük bir bölümünde etkili olabilme özelliğine sahip olan kuraklıktır” dedi.
ETKİSİNİ SÜRDÜRÜYOR!
Türkiye’de geçmiş yıllarda yaşanan hava olaylarının oluşturduğu kuraklık haritasını anımsatan Türkeş, kuraklığın Türkiye’nin genelinde etkisini sürdürdüğünü vurguladı. Türkeş, “Hatırlanabileceği gibi, 2019 sonbaharında başlayan ve 2020’de Türkiye’nin büyük bölümünde etkili olarak sonuçları açısından belirgin tarımsal ve hidrolojik kuraklık niteliği kazanmış olan kuvvetli-şiddetli-çok şiddetli kuraklık olayları 2021 Ocak ayı ortasına kadar etkisini sürdürdü. Genel olarak Ocak 2021 ortasında etkili olmaya başlayan kuvvetli ve bereketli yağışlar, Türkiye’nin kuzeybatı, kuzey ve kuzeydoğu bölgelerinde yaşanan kuraklıkların etkisini giderdi. Ancak 6 aylıktan daha uzun dönemler için hesaplanan kuraklık indislerine özellikle 9 ve 12 aylık hesaplamalara göre, kuraklık Türkiye’nin kuzeybatısı dışında kalan büyük bir bölümünde etkisini sürdürmektedir” ifadelerini kullandı.
TOPRAK-SU DENGESİ BOZULDU!
Türkeş, “Denizli-Aydın-Muğla ve Antalya-Konya-Karaman yöreleri, İç Anadolu’nun kuzey bölümü, özellikle Tokat-Amasya yöreleri ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin büyük bölümü ve Van yöresinde güncelde şiddetli-çok şiddetli hatta aşırı kurak koşulların varlığı gözlenmektedir. Artan hava sıcaklıklarının bir fonksiyonu olan artan buharlaşma-terleme bilgisini de içeren standartlaştırılmış yağış buharlaşma indisine (SPEI) göreyse, kuzeybatısı dışında Türkiye’nin hemen tamamında şiddetli ve çok şiddetli, hatta bazı yörelerde aşırı kuraklık olayları etkili olmaktadır. Kuraklığın etkili olduğu yöre ve bölgelerde toprak-su dengesi bozulmuş, toprak nemi azalmış, hidrolojik ve tarımsal kuraklıkların göstergeleri daha da belirginleşmiştir” diye konuştu.
DAHA UZUN VE AŞIRI SICAK GÜNLER GELİYOR!
Gelecekte daha uzun süreli sıcak günlerin yaşanacağının altını çizen Türkeş, akılcı su politikalarının önemine de dikkat çekti. Türkeş, “Önümüzdeki yıllarda, çeşitli insan etkinleri sonucunda salınan sera gazlarının atmosferik birikimlerinin artmasının fiziksel, kimyasal ve klimatolojik bir sonucu olan kuvvetlenen sera etkisine bağlı olarak gelişen iklim değişikliği sonucunda, günümüzde olduğu gibi gelecekte de büyük olasılıkla daha sıcak günler ve daha şiddetli sıcak hava dalgaları ve daha az yağışlı/nemli gün oluşumu ile daha az soğuk ve daha az don olaylı günler hemen tüm kara alanlarında oluşabilecektir. Dünya’nın önemli bir bölümünde gözlenen ortalama hava sıcaklıklarındaki artışlar, daha sıcak hava koşullarında ve rekor düzeydeki sıcak günlerde (sıcak hava dalgaları), daha şiddetli, daha sık ve uzun süreli geniş alanlı kuraklık olaylarında ve daha az don olaylı günlerde ya da daha az etkili ve daha kısa süreli soğuk hava dalgalarında artışlara neden olabilecektir. Bu nedenle, olasılıkla gelecek 20 yıllık dönemde, Türkiye’de su hazne ve akiferlerinde biriken suyun akılcı/dikkatli ve etkili/verimli kullanımı ile neden sonuç ilişkilerini de dikkate alan bütüncül bir kuraklık risk yönetimi sistemi yaklaşımıyla yüzey suyu ve yeraltı suyu kaynaklarının yönetimi, su yöneticilerinin ve uzmanlarının su varlığını optimize etmekle görevli oldukları başlıca stratejiler arasında yer almalıdır” diye konuştu.
SU KRİZİ YAŞANABİLİR!
Türkeş, “Tüm bu sonuçlar dikkate alındığında, yakın-orta erimde Türkiye’de artan nüfusun ve yüksek kentleşme oranlarının da katkısıyla su yetersizliğinin ve krizinin başlayacağı, buna bağlı olarak da genel bir su sıkıntısı yaşanabileceği söylenebilir. Bu nedenle, kuraklık ya da su ile ilgili kriz yönetimlerinin yerine, risk temelli kuraklık ya da bütünleşik su-kuraklık yönetimi ve planlama politikalarının geliştirilmesi zorunluluktur” değerlendirmesinde bulundu.
Haber Merkezi