- Gündem
- 20.05.2025 00:58
EBSO Eylül ayı olağan meclis toplantısına konuk konuşmacı olarak katılan Ekonomist Uğur Gürses, Türkiye’nin yaşadığı ekonomik sıkıntıların temelinde son 10 yılın etkilisi olduğunu belirterek, “Türkiye’deki toplam döviz rezervi de 83 milyar dolara gerilemeye başladı. Türkiye’nin döviz rezervi azaldıkça, sigma etkisiyle kriz etkisi yaratıyor” dedi
KENAN YEŞİL
Ege Bölgesi Sanayi Odası(EBSO) Eylül ayı olağan meclis toplantısı EBSO Meclis Başkanı Salih Esen idaresinde gerçekleştirildi. Ekonomist Uğur Gürses’in konuk konuşmacı olarak katıldığı toplantıda sunum yaparken, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ise ekonomide yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Yeni Ekonomik Program(YEP)’ın ekonomik dengelenme, mali disiplin ve üretim ve ihracatta katma değer odaklı değişim olmak üzere 3 temel başlık üzerine kurulu olmasının Türkiye’nin ekonomik gerçekleriyle uyumlu olduğunu ifade eden Yorgancılar, “Hedeflenen verilere baktığımızda kısmen tutarlı bir tablo ile karşı karşıyayız. Kısmen çünkü, 2019 için dolar kurunun 5,60 seviyede tutulması, bütçe açığı, işsizlik oranı gibi bazı verilerde de iyimser bir yaklaşım gördük. Özellikle düşük büyüme beklentisi, içinde bulunduğumuz gerçeklerin farkında olunması açısından önemli, ama sonuç itibari ile acı. OECD de büyüme beklentisini, 2019 için binde 5’e geriletti” dedi.
YÖNTEM VE KARARLILIK ESAS OLAN
Uygulanmayan eylemlerin takipçisi olunması, henüz başlanmamış projelerin yapılmayacağı, vergi adaleti, Merkez Bankası’nın bağımsızlığının vurgulanması gibi günümüz gerçekleri ile uyumlu konuların gündeme taşındığını vurgulayan Yorgancılar, “Programın uygulanabilirliğindeki yöntem ve kararlılık bundan sonraki süreçte esas olan. Tam olarak göremediğimiz eylemler tarafımızca da izlenecek. Uygulamada ihtiyacımız olan, reel döviz kurlarında istikrar, düşük enflasyon, düşük faiz ve yatırım çekişli ihracata yönelik büyüme modelinin temel alınmasını ümit ederiz” şeklinde konuştu.
KUR ARTIŞI KONKORDATO GETİRDİ
Mali krizin yaşandığını sorgularken, reel sektöre ilişkin olumsuz sinyallerin sürekli olarak alındığını söyleyen Yorgancılar, son günlerde kamuoyuna yansıyan konkordatoları herkesin takip ettiğini söyleyerek, “Artan kurlar karşısında firmalar borçlarını ödeyemez hale gelirken, bu borçlar bankaların alacakları halinde. Hesabını bilmeyenler batıyor denebilir. Panik yok da denebilir. Ancak, şu bir gerçek ki, küçülen bir ekonomide sıkışan reel sektörün yansımaları oldukça acı olur” ifadesini kullandı.
REEL SEKTÖRÜN DÖVİZ BORCU 216 MİLYAR DOLAR
Reel sektörün bugün net döviz borcunun 216 milyar dolar olduğunu aktaran Yorgancılar, “2019 yılı 100 büyük firma çalışmasında da, 500 büyük firma çalışmasında firmalar da çok net göreceğiz ki, bugünler firmalara kambiyo zararı olarak geri dönecek. Ve şimdiden karlar eridiği gibi mali yapı tamamen bozuldu. Bu da yatırım yapmayı öteliyor, maliyet kontrolüne firmaları zorluyor” dedi.
MAYOSUZ YÜZDÜĞÜMÜZ ANLAŞILACAK
EBSO Eylül ayı olağan meclis toplantısına konuk konuşmacı olarak katılan Ekonomist Uğur Gürses, Türkiye’nin yaşadığı ekonomik sıkıntıların temelinde son 10 yılın etkili olduğunu söyledi. Dünyada basılan ucuz ve bol paranın gelişen ülkelere kaydığını dile getiren Gürses, “Son 10 yılın hikayesi aslında dünyada basılan bolca para ve bu paranın gelişen ülkelere kaymasıdır. Normalde kendi bilançolarının büyüklüğü yüzde 5-6 iken yüzde 30’lara çıkan bir büyüklük var. Bizim için bile basılı paranın bilançosu yüzde 6 civarında. Avrupa merkez bankasının bastığı paranın milli gelir oranı yüzde 40. Ucuz ve bol para gelişen ülkelere kaydı. Bu parayı ise şimdi geriye çekmeye başladılar. Bankalardaki para hızla azalıyor. Bizim gibi bu paralardan yararlanan gelişen ülkeler bundan tersine etkileniyor. Şu anki fotoğraf ancak pek iç açıcı değil. Dalgalar çekildiği zaman kimin mayosuz yüzdüğü anlaşılır diyor, bu bol para dönemi bitince de bizim mayosuz yüzdüğümüz anlaşılacak” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE’DEKİ DÖVİZ REZERVİ ERİYOR
Türkiye’de devletin dış borç sorunu olmadığı, bunun yönetilebilir olduğunu söyleyen Gürses, aynı durumun özel sektör için geçerli olmadığını söyledi. sermaye akışının özel sektörün ahlakını bozduğunu dile getiren Gürses, “Ancak özel sektöre geldiğimiz zaman, hem kur artışı hem açık pozisyondan dolayı kredi aldı. Şimdi kur şokundan sonra bunun geri ödemesi zor ve cirolar baskı altında. 2013’te Türkiye 48 milyar dolar açık verirken, ancak açığın 2 katı kadar para gelmiş. O da kur artmıyor alışkanlığıyla. Özel sektör borçlandı. Cari açık büyüdükçe merkez bankası rezervini kaybetmeye başladı. Zaten bir erozyon başlamıştı. Türkiye’deki toplam döviz rezervi de 83 milyar dolara gerilemeye başladı. Türkiye’nin döviz rezervi azaldıkça, sigma etkisiyle kriz etkisi yaratıyor. Bunun iyi yönetilmesi gerekiyordu ve ne yazık ki iyi yönetilemedi. TL istikrara kavuşmadığı sürece, reel sektör fiyatlama yapmak da zorlanacak. Türkiye’nin kredi notunun düşürülmesini iktidar o dönem hafife aldı. Ama sıcak parayı o dönem kaybettik" diye konuştu.
TÜRKİYE’NİN NORMALLEŞMESİ GEREKİYOR
Türkiye’de ekonomik yavaşlama ile birlikte, hane halkı tüketiminde düşüş, yüksek enflasyon, dış kaynak akışında daralma ve işsizlikte yükseliş olduğunu ifade eden Gürses, “Bir an önce Türkiye’nin normalleşmesi gerekiyor. Bu kadar yüksek bir bilanço hasarı ortaya çıkarsa Türkiye IMF’den destek almak zorunda kalır. Türkiye açık bir ekonomi olduğu için eninde sonunda yolunu bulacak. Birkaç yıl içinde ülkenin rayına gireceğini düşünüyorum. Çünkü Türkiye halkı refah düzeyine alıştı ve bırakmak istemeyecek. Siyaset bu gidişi değiştirmezse toplum siyaseti değiştirir” dedi.
MB’Yİ ANLAMAKTA ZORLANIYORUZ
EBSO Meclis Başkanı Salih Esen de konuşmasında, her geçen gün daha çok hissedilen bir durgunluğun içine girildiğini ifade ederek döviz kurlarındaki bilinmezliğin fiyat vermeyi güçleştirerek iş yapmayı engellediğini ileri sürdü. Bir gün önce aldıkları malı bir gün sonrasına aynı fiyatla alamadıklarını anlatan Esen, “Tüketici için de benzer durum söz konusu. İçinde bulunduğumuz bu darboğazdan bir an evvel çıkabilmeyi ümit ediyoruz. Merkez Bankası, beklentilerin üstünde yaptığı hamle ile faizleri 625 baz puan artırdı. Bunu bazen anlamakta zorlanıyoruz" dedi.