- Gündem
- 22.04.2025 17:51
DAUM Müdürü Prof.Dr. Hasan Sözbilir, İzmir’de Tuzla fayının deprem üretme zamanının geldiğini ve 7.1’e kadar deprem üretebileceğini belirterek, “Kırılmaya direniyor” dedi
ÖZKAN PEKÇALIŞKAN
İzmir depreminin ikinci yılında Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan ile Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof.Dr. Hasan Sözbilir, Ege-Koop dernek merkezinde olası merkez üssü İzmir depreminin hakkında Prof.Dr. Sözbilir’in son çalışmaları ve Ege-Koop Genel Başkanı Aslan’ın sağlıklı yapılaşma için alınması gereken önlemler konuşuldu.
İZMİR’DE TSUNAMİ TEHLİKESİ VAR
Prof.Dr. Hasan Sözbilir, şu anda Ege Denizinin içinde 50-60 tane fay olduğunu belirterek, “Bu fayların önemli bir kısmı tsunami tehlikesi ve riski taşıyor. Çünkü bizim kıyılarımız yapılaşmanın yoğun olduğu, yerler. Ama deprem olduğunda kıyı anlamında ne kadar içeri girecek su, evlerin ne kadarı su altında kalacak onu aslında bulabiliriz. Bilgisayar ortamında bunları modelleyebiliyoruz. Tsunami depremden sonra gelip bizi vuran bir olgudur. Depremle birlikte gelen bir olgu değildir. Seferihisar’da deprem olduktan 10 dakika sonra tsunami oldu. Orada biz tsunami anlamında önleme sahip olsaydık oradak bir kişi de tsunami nedeniyle hayatını kaybetmezdi. İnsanlara 500 metre içeri girin 10 dakika içinde herkes içeri girebilir ve hiçkimse ölmezdi. Şu anda bu mekanizma Türkiye’de devletin ve Kandilli’nin olanaklarıyla kurulmuş durumda. Bizde İzmir özelinde üniversite olarak bu tür bir mekanizmayı kurmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
FAYLARIN ÜZERİNE YERLEŞMİŞİZ
İzmir’in fay anlamında çok fazla dezavantajı olduğunu İstanbul’da bir tane bile fayın olmadığını belirten Prof.Dr. Sözbilir, “İstanbul’un yerleşim yerinde hiç fay yok. Denizdeki fayın kırılırsa İstanbul’da neler olacağını düşünüyoruz. Ama İzmir’de hep gitmişiz fayların üzerine yerleşmişiz. Seferihisar, Güzelbahçe, Balçova, Narlıdere, Konak, Altındağ, Işıkkent, Pınarbaşı ve Bergama’dan fay geçer. aklınıza hangi ilçe gelirse mutlaka altından fay geçer. Fayların üzerine yerleşmişiz. Ama tabi ki faylardan uzak yaşayamayız. Faylara yakın yerde yaşamak zorundayız çünkü fayların olduğu yerde yaşam vardır, su vardır, hayat vardır. Oralarda faya yakın olmak zorundayız. Ama mekanizma nasıl çözmüş bunu? Dünya üzerindeki gelişmiş ülkelerde fayın üzerindeki yaşamaya kısıtlama getirilmiş. Türkiye’de bu belli bir yasal düzenlemenin içinde olmadığı halde uygulanıyor. Türkiye’de parsel ve ada bazında yerleşim yapacaksnız diri fay sorgulaması yapmanızı istiyor ama standardı yok. 31 Ekim’deki çalıştayda bununla ilgili bir panel düzenliyoruz. Orada çok daha ayrıntılı bir şekilde açıklanacak” dedi.
TUZLA FAYI DEPREM ÜRETEBİLİR
Fayların nasıl bir mekanizmaya sahip olduğunun bilinmesi gerektiğini ve bu konuda Türkiye’de çalışmaların başladığını ifade eden Prof.Dr. Sözbilir, “2000’li yılların başından beri bilim insanları olarak biz Türkiye’deki fayları kesiyoruz. Fayları kesip içinde hendekler açıyoruz. Fayların geçmişte neler yaptığını görebiliyoruz. Şu ana kadar üniversite olarak biz 5 tane fayı kestik. İzmir, Gülbahçe, Seferihisar, Tuzla ve İzmir fayı İzmir’in en fazla etkileyecek olan faylar. Bunlarla ilgili çalışmaları tamamladık. 31 Ekim’de çalıştayda anlatacağız. Özellikle Tuzla Fayı yaklaşık 2 bin yılda bir kırılan bir fay. Ama sonra depreminden bu yana 2 bin yıla yakın bir zaman geçmiş. Tuzla Fayı 7.1’e kadar deprem üretebilir. Üç tane parçası var. Bir tane parçası 1992 yılında kırıldı 6.0 büyüklüğünde deprem üretti. En güneydeki Doğanbey’den geçen parçası. Tuzla Fayı Doğanbey’den başlıyor. Depremden sonra Tuzla fayı yanıt verdi depreme. Ama kırılarak değil, sıcak su çıkartarak. O gerilime sıcak su çıkartarak cevap veriyor. Kırılmaya direniyor. Dolayısıyla yakın zamanda kırılma tehlikesi olan bir fay. İzmir fayının çok yakın zamanda kırılma olasılığı yok. Son depremini 1688 yılında yapmış. 334 yıl geçmiş ama fayın kırılması için bin yılın üstünde süre geçmesi gerekiyor. İzmir fayı için süre var ama bizde diri fay sınıfında değerlendirilen 117 fay olduğu için bu faylarla ilgili hepsinde bilgi aldığımızda faylarımızda bol olduğu için daha dar aralıklarda deprem yaşıyoruz. Faylar tembel ama çok fazla fay var. O yüzden hepsinin deprem üretme zamanı farklı onun için İzmir için deprem üretme aralığı daha dardır. Bizim faylarımız sistematik bir fay değil, ne zaman ne yapacağı belli değil” diye konuştu.
HER BİNANIN KİMLİĞİ OLMALI
Ege-Koop Başkanı Hüseyin Aslan da son Deprem Master Planının 1998 yılında hazırlandığının altını çizerek, “5 yılda bir güncellenmesi gereken bu planın üzerinden 24 yıl geçti. Yani elimizdeki tek yol haritası. Ama o da geçtiğimiz 24 yılda inşa edilen yapı stokunu kapsamıyor. Acilen yenisi hazırlanmalı. Ayrıca her binaya kimlik uygulaması başlatılmalı. Bunda, binanın kat planlarına, kullanılan malzeme ve zemin bilgisine, yapının genel verilerine kadar ihtiyaç duyulan tüm bilgiler yer almalı” şeklinde konuştu.