Sayfa Yükleniyor...
MMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Toprak, 16 Ekim Dünya Gıda Günü nedeniyle önemli açıklamalarda bulunarak “BM’nin raporuna göre 821,6 milyon insan yani dünya nüfusunun yüzde 11 açlık çekmektedir” dedi
BURCU YANAR/ÖZEL HABER
Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı, “Dünya Sağlık Örgütü tarafından en tehlikeli ve muhtemel kanserojen olarak sınıflandırılan pestisitlerin Türkiye’de yasaklanması, doğa dostu üretim yöntemlerinin desteklenmesi ve geliştirilmesi için çağrıda bulunuyoruz” diyerek 16 Ekim Dünya Gıda Günü nedeniyle bir açıklama yaptı. Açıklamada pestisitlerin doğa, gıda üretimi ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekti. Açıklamada doğa dostu gıda üretiminin önemi ve bu konudaki çözüm önerileri gündeme getirildi. Konu il ilgili de bir açıklamada bulunan TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı İbrahim Uğur Toprak, “Gıdalar ve insan sağlığı dışında hayvanlar ve doğa üzerinde de yıkıma neden olmakta, biyoçeşitliliğe zarar vermektedir” dedi.
ZEHİRSİZ SOFRALAR İÇİN
16 Ekim 1945’te kurulan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) kuruluş tarihi, her yıl ‘Dünya Gıda Günü’ olarak kutlanmakta. FAO, bu yılki Dünya Gıda Günü temasını sıfır açlık sloganıyla “Sağlıklı ve sürdürülebilir beslenmeyi herkes için ulaşılabilir kılma” olarak belirledi. Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin, Avrupa Birliği (AB) tarafından Sivil Toplum Diyaloğu ve Programı kapsamında finanse edilen ve Avrupa Pestisit Eylem Ağı (PAN Europe) ortaklığında yürüttüğü “Zehirsiz Sofralar” projesi pestisitlerin olumsuz etkileri ve pestisitlere alternatif yöntemler hakkında üretici ve tüketicilerde farkındalık yaratmayı amaçlamakta. Türkiye’de pestisit kullanımını azaltmak için kurulan Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı’nın Dünya Gıda Günü nedeniyle yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Pestisit kullanımını bir halk sağlığı problemi olarak görüyoruz. Pestisitler başta arılar ve kuşlar olmak üzere canlı türlerinde ciddi bir yıkıma yol açıyor, bir başka deyişle biyolojik çeşitliliğe büyük zarar veriyor. Bu sorunların çözümü için bir an evvel adım atılması gerektiğini savunuyoruz. Bu amaçla Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı’nda bulunan 90 kurum olarak, Dünya Sağlık Örgütü tarafından en tehlikeli ve muhtemel kanserojen olarak sınıflandırılan pestisitlerin (difenacoum, ethoprophos, cyfluthrin, beta-cyfluthrin, zeta-cypermethrin, fenamiphos, formetanate X formetanate hydrochloride, methiocarb, methomyl, omethoate, tefluthrin, zinc phosphide, glyphosate, malathion) Türkiye’de yasaklanarak doğa dostu üretim yöntemlerinin desteklenmesi ve geliştirilmesi için çağrıda bulunuyoruz.”
ZEHİRLENMELERE YOL AÇABİLİYOR
Zehirsiz Sofralar’ın açıklamasında ayrıca, 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nün, zehirsiz sofralar hedefi için bir başlangıç olması talep edilerek, “Tarım ve Orman Bakanlığı başta olmak üzere tüm karar verici devlet kurumlarını, sivil toplum kuruluşlarını ve inisiyatifleri, tüm çiftçileri ve tüketicileri harekete geçmeye çağırıyoruz. Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı’nın taleplerine el verin, sesimize ses, gücümüze güç katın; zehirsiz gıda için birlikte yola çıkalım. Tüm canlılar için zehirsiz sofralar!” çağrısı dile getirildi. Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı tarafından yapılan açıklamada; tarım alanlarına, orman veya bahçelere uygulanan pestisitlerin havaya, su ve toprağa, oradan da bu ortamlarda yaşayan diğer canlılara ulaştığına dikkat çekilerek bitkilere uygulanan pestisitlerin sadece yüzde 2’sinin uygulandığı alanda kaldığı vurgulandı: “Bazı pestisitler, türlerin doğrudan zehirlenmesine yol açıyor ve nadir bulunan türlerde ciddi kayıplara neden oluyor. Diğer pestisitler ise besin zincirinde yavaş yavaş birikerek yine pek çok türü etkiliyor ve ekosistemin dengesini bozuyor. Üstelik pestisit kullanımı, endüstriyel tarımdaki yoğun fosil yakıt kullanımı ile birlikte iklim krizini tetikliyor. Pestisit kullanımının tüm bu olumsuz sonuçları ve insan sağlığına olan etkileri göz önüne alındığında, başta insanlar olmak üzere, tüm canlıların yaşam hakkını tehdit ettiği görülüyor. Herkesin sağlıklı bir çevrede yaşama, sağlıklı, zehirsiz gıdaya ulaşma hakkını korumak için başta karar vericiler, sivil toplum kuruluşları ve tüketiciler olarak her birimize önemli bir rol düşüyor” açıklamalarında bulunuldu.
YIKIMA NEDEN OLUYOR
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı İbrahim Uğur Toprak da Dünya Gıda Günü ile ilgili yaptığı açıklamalarda pestisit kullanımının halk sağlığını olumsuz etkileyen bir sorun olduğunun altını çizerek “Gıdalar ve insan sağlığı dışında hayvanlar ve doğa üzerinde de yıkıma neden olmakta, biyoçeşitliliğe zarar vermektedir. Dünya Sağlık Örgütünce en tehlikeli ve muhtemel kanserojen olarak sınıflandırılan pestisitler için ilgili merciler gerekli adımları ivedilikle atmalı, hatta ülkemizde de yasaklamalıdır. Bakanlık taklit ve tağşiş için yapmış olduğu uygulamayı meyve ve sebzeler için de yapmalı pestisit sınır değerlerini aşan ürünleri üreten firma ve kişileri de ifşa etmelidir” açıklamasına yer verdi.
LÜKS TÜKETİME DİKKAT ÇEKTİ
“BM’nin raporuna göre 821,6 milyon insan yani dünya nüfusunun yüzde 11 açlık çekmektedir” bilgisini vererek, ‘Sıfır açlık’ sloganına yönelik olarak da konuşan Toprak, “Açlık oranının en yüksek olduğu yer Afrika Kıtası’dır. Kıta genelinde her beş kişiden biri, Doğu Afrika’da ise her üç kişiden biri açtır. Rapora göre Afrika nüfusunun yüzde 20’si, Asya nüfusunun ise yüzde 12’den fazlası aç görünürken, Latin Amerika ve Karayipler’de bu oran yüzde 7’nin altındadır. Açlığın, özellikle ihracat ürünlerine bağımlı, orta gelirli ve ekonomik büyümenin gerilediği ülkelerde arttığı görülmektedir. Her kıtada kadınlar erkeklerden daha çok açlık çekmektedir. Bununla birlikte dünya genelinde yaklaşık 149 milyon çocuğun açlıkla bağlantılı gelişim sorunları yaşadığı rapor edilmektedir. İklim değişikliği ve kuraklık gibi doğal afetlerin yanı sıra, gelişmiş ülkelerin tarımsal ürün ticaretindeki korumacı politikaları, gıdaya olan talebin artması, tarımda girdi fiyatlarının yükselmesi, tarım sektörüne yeterli yatırımın yapılmaması, tarım ürünlerinin biyoyakıt üretiminde kullanılması gibi birçok etken dünyada açlık ve yetersiz beslenmeye neden olmaktadır. Dünyada gıda konusunda kıtlık olmadığını, tarımsal üretimin toplam talebin üzerinde olduğunu, gıdaya erişimin sağlanamamasında temel sorunun adil olmayan gelir ve ürün dağılımının olduğunu dolayısıyla açlığın nedeninin yetersiz gıda değil temelde yoksulluk olduğunu vurgulamak gerekir. Çağımız hastalığı aşırı ve lüks tüketim alışkanlığı, gıdaya adil ulaşmanın önündeki en büyük engellerden birini oluşturmaktadır. Aynı zamanda bu alışkanlık gıdada israfı beraberinde getirmektedir. Bu kadar aç insanın olduğu bir dünyada, üretilen gıda maddelerinin yüzde 10’unun tüketilmeyerek çöpe atılması anlaşılmayacak bir durumdur. Yılda yaklaşık 1,3 milyar ton gıda çöpe giderek heba olmaktadır. Sadece bu tüketilmeyen ya da tüketilemeyen, çöp olarak son bulan üretim fazlasıyla bile açlık çeken insanları doyurabilmek mümkündür” ifadelerini kullandı.
“KARANTİNAYA ALINMALIDIR”
Aile çiftçiliği ve kooperatifçiliğin desteklenmesi gerektiği konusuna da değinen Toprak, yurt dışına gönderilip ‘zehirli’ olduğu gerekçesi ile Türkiye’ye geri dönen gıdalara ilişkin ise bakanlığın devreye girerek bu ürünlerin karantinaya alınması önerisinde bulundu. Toprak, konu hakkında şöyle konuştu: “Çiftçilerimizin kullanacakları tarımsal ilaçları, kullanılması gereken yasal miktarlarını ve ülkelerin yasal mevzuatlarını bilmemelerinden ve bilinçlendirilmemelerinden kaynaklı ihraç ettiğimiz birçok gıda maddesi ne yazık ülkemize geri dönüyor. Bu ürünlerin geri dönüşlerinde ilgili bakanlıklar devreye girmeli, ürünler karantinaya alınmalı ve ülkemiz mevzuatına aykırı olanlar imha edilmeli ve bu bilgiler de kamuoyu ile paylaşılmalıdır.”
PESTİSİT NEDİR, NE DEĞİLDİR?
Pestisit, endüstriyel tarımda mantar, böcek, yabani ot vb. gibi bir tarımsal arazide yetiştirilen ürün dışında kalan çeşitli etkenlere karşı kullanılan zehirli kimyasallar için kullanılan genel addır. Yetiştirilen ürünü yukarıda sözü edilen etkenlerden korumak için tarım ilacı da denilen pestisitler kullanılmakta. Ancak Türk Dil Kurumu’na göre “ilaç”, bir hastalığı iyileştiren ya da önleyen madde anlamına gelir. Oysa “tarım ilacı” olarak bilinen pestisitler, herhangi bir hastalığı iyileştirmediği gibi; toprağı, suyu, havayı bunların sonucu olarak da hayvanları ve insanları, zehirlemekte.
“DENETİMLER YETERSİZ”
Son olarak hemen hemen her gün bir gıda zehirlenmesi haberiyle karşılaştıklarına dikkat çeken Toprak, “Tarım ve Orman Bakanlığı’nın taklit ve tağşiş yapan firmaların ifşasını, kayıt ve kontrol dışı gıda üretiminin hala var olduğunu ve yapılan denetimlerin yetersizliğini göz önünde bulundurursak ülkemizde gıda güvenliğinin sağlandığından söz etmemiz pek de mümkün gözükmemektedir. İklim değişikliği, tarımsal verim düşüklüğü, tarım arazilerinin azalması, tarım girdi fiyatlarının artması, artan gıda enflasyonu, alım gücünün düşmesi, özellikle 2000 yılından sonra uygulanan yanlış tarım politikaları sonucu gıda güvencesi de tehlikededir. Tarımsal ürün ithalatının ihracatı aşması, tohum dahil dışa bağımlı bir ülke haline gelmemiz ne yazık ki ülkemizde gıda egemenliğini de sıkıntıya sokmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı 2018 Faaliyet Raporu verilerini incelediğimizde Bakanlıkta görevli gıda kontrolörü sayısının 6 bin 825 olduğu ki bunun sadece 2 bin 250’si Gıda Mühendisi, mevcut kadro ile ülke genelinde 1 milyon 124 bin 918 denetim yapıldığı ve her işletmenin ortalama 1 kez denetlendiği görülmektedir. Şüphesiz ki, halk sağlığı ve gıda güvenliği, işletme başı yılda ortalama bir kez yapılan denetimle sağlanamaz. Bu vesile ile bir kez daha tekrarlıyoruz. Bakanlık bünyesinde gıda mühendisi istihdamı artırılmalı ve odamızın bakanlık yetkilileri ve Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu ile değişik zamanlarda görüşüp paylaştığı “Yetkilendirilmiş Gıda Danışmanlığı Projesi” acil olarak hayata geçirilmelidir” dedi.