Üretici eziliyor, market kazanıyor

Gün geçtikçe artan üretici ve market arasındaki gıda fiyatlarını değerlendiren Koçal “Serbest piyasa ekonomisi denetimsiz bir ekonomi anlamına gelmiyor. Fahiş fiyatlı ürünlerin önüne geçilmesi için piyasanın denetime tabi tutulması gerekiyor” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 03.10.2023 05:46
  • Güncelleme Tarihi : 03.10.2023 08:30
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Üretici eziliyor, market kazanıyor

Girdi maliyetlerinde yaşanan artış her geçen gün üreticinin ve tüketicinin belini daha çok büküyor. Eylül ayı üretici ve market arasındaki fiyat farkı şampiyonu üreticiden 4 lira 46 kuruşa alınıp, markette 19 lira 55 kuruşa satılan limon oldu. Toplamda 29 üründen 21’inde fiyat değişikliği yaşanırken en çok fiyat farkı ise kuru soğanda yüzde 232, elmada yüzde 216,1, kırmızı mercimekte yüzde 197,3, maydanozda yüzde 192 ve havuçta yüzde 188,3 oranında fiyat artışları yaşandı. Yaşanan bu artışların serbest piyasa, denetimsizlik ve üreticiye yapılan yetersiz desteklerden kaynaklı olduğunu ifade eden Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Başkanı Aziz Koçal, “Serbest piyasa ekonomisi denetimsiz bir ekonomi anlamına gelmiyor. Bir ürünün fahiş fiyatla satılmasının önüne geçilmesi için piyasanın denetime tabi tutulması gerekiyor. Üretimde kullanılan mazot, gübre fiyatları gibi girdi maliyetleri aşağıya çekilerek üretici desteklenmelidir. Tarımsal destekler daha da güçlendirilmeli ve planlı üretime geçilmelidir” dedi.

SEBEBİ SERBEST PİYASA ANLAYIŞIDIR

Artan girdi maliyetlerinin başında akaryakıt olduğunu ve bu yüzden üretici ve market arasındaki fiyat makasının her geçen gün daha fazla açıldığını belirten Koçal, “Bir ürünün üretiminden tüketimine geçen süreçte maliyet bedelleri var. Bunların en başında da nakliye giderleri geliyor. Akaryakıta, yedek parçalara gelen zamlar doğrudan nakliye fiyatlarının artmasına sebep oluyor. Bu durum da pazarda veya markette satılan sebze meyvenin fiyatının artmasına sebep oluyor. En başta buna çözüm bulunması gerekiyor. Bunun çözümü de tren veya deniz yolu taşımacılığı gibi alternatif yollar kullanılarak bulunabilir. Bunun haricinde gıda ürünleri naklinde kullanılacak akaryakıtın KDV’sinde veya ÖTV’sinde indirim uygulanabilir. Bu uygulama direkt olarak üreticiden tüketiciye yapılan satışlarda uygulanabilir. Zincir marketlerdeki fahiş fiyatların sebebi ise serbest piyasa anlayışıdır. Marketler ürünleri direkt pazardan alıp satışa sunmuyor. Ürünler stok halinde alınıp soğuk hava depolarında stoklanarak satışa sunuyor. Dolayısıyla kar marjları daha yüksek oluyor. Burada da fiyatların denetiminin önemi devreye giriyor” diye konuştu.

gıda1-1

DENETİMSİZ PİYASA DEĞİLDİR

Geçmiş dönemlerde alış ve satış fiyatlarını gösteren etiket uygulamasını hatırlatarak fahiş fiyatların önüne geçilebilmesi için önerilerde bulunan Koçal, “Etiket uygulamaları neticesinde vatandaşlar bilgilenme hakkı çerçevesinde bir marketin ürünü kaça alıp sattığını görüyor ve seçim yapma hakkını kullanabiliyordu. Serbest piyasa ekonomisiyle bu durum değişti. Serbest piyasa ekonomisi denetimsiz bir ekonomi anlamına gelmiyor. Bir ürünün fahiş fiyatla satılmasının önüne geçilmesi için piyasanın denetime tabi tutulması gerekiyor. Hem halde hem de zincir marketlerde satılan ürünlerin alış ve satış fiyatı arasındaki farkları gösteren bir denetimin oluşması gerekir. Zincir markerlerdeki ürünlerin maliyeti ve satış arasındaki marj mutlaka ilgili kurumlarca değerlendirilmeli. Tarladan 5 TL’ye alınan bir limonun zincir markette 20 TL’ye satılması abes bir durumdur. Bunun önüne geçilmesi için yerel yönetimlerin denetim yetkisi arttırılmalı. Bunun yanı sıra yaşanan fiyat farklarını gösteren bir etiket uygulamasına da bir an önce geçilmelidir” dedi.

EN BÜYÜK DENETİMCİ TÜKETİCİDİR

 En büyük denetimcinin tüketicinin kendisi olduğunu belirterek sözlerine devam eden Başkan Koçal, “Vatandaşlarımız marketlerde fahiş fiyatlarla karşılaştığında şikayetlerini dile getirsinler. Bununla ilgili Ticaret Bakanlığı bünyesinde kurulan Fahiş Fiyat Değerlendirme Kurulu var. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) üzerinden buraya şikâyette bulunsunlar. Tüketici tarafından yapılan şikayetlere çok fazla geri dönüş alınmasa bile bu şikayetler yoğunlaştığı takdirde bakanlık buralarda denetim planlaması yapabiliyor” ifadelerini kullandı.

gıda2

TARIM ALANLARININ KORUNMASI ŞART

Fiyat farkının oluşturduğu gıda enflasyonundan bahsederek çiftçilerin desteklenmediği sürece aynı senaryoların devam edeceğini ifade eden Koçal, “Bir ürünün tüketiciye ekonomik ve sağlıklı şekilde ulaşmasının yolu üretimi desteklemekten geçer. Siz çiftçiyi küstürüp tarladan uzaklaştırırsanız, limon, zeytin bahçeleri gibi üretim alanlarını başkalarına peşkeş çekmek için kaldırıp yerine maden sahaları yapıp betonlaştırırsanız bu iş ithale kadar gider. Yarın limonu da ithal etmeye başlarız. Bu yüzden tarım alanlarının korunması şart. Üretimde kullanılan mazot, gübre fiyatları gibi girdi maliyetleri aşağıya çekilerek üretici desteklenmelidir. Tarımsal destekler daha da güçlendirilmelidir” diye belirtti.

TÜKETİCİ SAĞLIKLI GIDAYA ERİŞEMİYOR

Konuşmasının sonunda üretim planlamasına dikkat çekerek bilinçsiz üretim yapıldığı sürece bir ilerleme kaydedilemeyeceğine ve Türkiye’deki vatandaşların sağlıklı besine erişemediğine dikkat çeken Koçal, şu ifadeleri kullandı: “Şu anda Türkiye’deki vatandaşların en büyük sorunlarından biri de ekonomik ve besin değeri yüksek gıdaya erişememeleridir. Tüketici sağlıklı gıdaya ulaşamıyor. Beslenemediğimiz dönemler gelmeye başladı artık. Dolayısıyla taklit ve tağşiş ürünler ucuz olması nedeniyle piyasada çok fazla. Bunun sonucunda sağlıksız bir nesil yetişiyor. Öte yandan, plansız üretim sebebiyle birçok üründe kayıp yaşıyoruz. Örneğin limon o yıl çöpe dökülüyorsa gelecek yıl üretici limon fazla diye ekmiyor. Bu yüzden bir üründe üretim ihtiyacı ne kadarsa, o ürün en verimli ve sağlıklı bir şekilde nerelerde yetişiyor bunların planlamasının mutlaka yapılarak çiftçilerin buralara ekim yapması sağlanmalıdır. Bunun içinde liyakatli yöneticiler ilgili bakanlığın nezdinde görev almalı. Ziraat mühendisleri sahada bulunup çiftçiyle iç içe olmalı. İhtiyaç olduğu kadar üretimin planlanması, ihracatın ona göre teşvik edilmesi, ihracat fazlasının da iç pazara yönlendirilmesi gerekir. Bunlar için ayakları yere basan ekonomi politikaları uygulanması gerekiyor.”

BU HABER DE İLGNİZİ ÇEEKBİLİR - 

Haber Merkezi