Urla’da UNESCO hazırlığı

Urla’nın UNESCO Yaratıcı Kentler Ağı’na alınması için çalışmalar yürüten USYAD, Yaratıcı Kentler Ağı’na alınmakta en büyük engel olan il olma zorunluluğunun ortadan kaldırılmasını istiyor

  • Oluşturulma Tarihi : 23.05.2018 12:58
  • Güncelleme Tarihi : 23.05.2018 12:58
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Urla’da UNESCO hazırlığı haberinin görseli

KENAN YEŞİL - ÖZEL HABER

Doğal güzellikleri ile bir çekim merkezi olan Urla, sahip olduğu değerlerle de Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) Yaratıcı Kentler Ağı’na girmek istiyor. Urla Sanat Sokağı Yaşatma ve Kalkındırma Derneği (USYAD) tarafından 2 yıl önce başlatılan çalışma, bürokratik nedenlerden dolayı çok yavaş ilerlese de dernek üyeleri bu konuda çok titiz çalışıyor. Dernek tüzüğünün ilk maddesinde yer alan “Bireysel zeka ve yaratıcılığı sinerji oluşturacak biçimde bir araya getirerek insan, çevre yaşam ve ilişki kalitesi itibariyle gelişkin bir kültür bölgesi oluşturmak ve UNESCO Kültür Mirası ölçütlerini karşılayan bir bölgenin gelişmesini yönelik çalışmalar yapmak” hedefiyle çalışmalarını yürüten USYAD, aynı zamanda İstanbul Teknik Üniversitesinin (İTÜ) kendi yaptığı projeden de fikir alışverişinde bulunuyor. UNESCO’ya başvuru öncesi yapılması gereken çalışmalar yürüten USYAD, önlerine çıkan bazı engellerin kaldırılmasını istiyor. Urla’daki yaratıcı insan kaynağının kullanılmasıyla UNESCO’nun Yaratıcı Kentler Ağı’na girmesinin mümkün olduğunu söyleyen USYAD Başkanı Ozan Iskır, “Buradaki tek problem ise UNESCO’nun belirlediği kriterlerde bir ilçenin buna başvurabilmesi ile ilgili bir madde yok. UNESCO Yaratıcı Kentler Ağı’na başvurabilmek için bir il olması gibi bir durum karşımıza çıkıyor” dedi. Öte yandan Urla’da ‘Yaratıcı Endüstrilerin Gelişiminde Yerel Yaratıcı Kent Ağlarının Rolü’ başlıklı projeyi yürüten İTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Ebru Kerimoğlu ise alan çalışmasındaki izlenimleri doğrultusunda Urla’da kentin tüm aktörlerin ortak hareket etmesi gerektiğini söyledi.

YAPILMASI GEREKENLER VAR

Dernek olarak yaptıkları çalışmalar hakkında bilgiler veren USYAD Başkanı Ozan Iskır, “UNESCO’ya birçok farklı alanda aday olunabiliyor. Tarihi mirasla olsun, üretilen bir ürünün bölgesel coğrafi işaretini alıp UNESCO kültür mirasına girilebiliyor. UNESCO’ya girebilmek için birçok farklı kriter var. UNESCO’ya girebilmek için bu kriterlerden birkaç tanesini karşılamak gerekiyor. Urla’da da birkaç farklı kriteri gerçekleştirerek UNESCO Kültür Miras listesine aday olabilmek mümkün. Derneğimizin kurulma amaçlarından bir tanesi ise bununla ilgili çalışmalar yürütmek. Şu anda Urla ile ilgili UNESCO’ya yapılmış olan bir başvuru yok. Çünkü başvurudan önce yapılması gereken çalışmalar var. Biz Urla’da hem belediye hem kent konseyi hem de Urla Kaymakamlığı ile işbirliği içerisinde 2 yıldır bu tarz çalışmalar yürütmeye çalışıyoruz. Ama bunlar çok kolay işler değil. Hem zaman alıyor hem de bir takım bürokratik engeller oluyor. Derneğimiz ticari faaliyeti olan bir dernek değil ve yeterli geliri yok. Aynı zamanda bu işlerde ise para gerekiyor. Çalışmalarımızı yavaş ilerliyor ama amaçlarımızdan bir tanesi UNESCO için çalışmalar yapmak ve dernek tüzüğümüzün ilk maddesinde de bu konu yer alıyor” şeklinde konuştu.

URLA BİR İLK OLABİLİR

Dünyada hızla gelişen, Türkiye’de ise yeni yeni gelişmeye başlamış olan Yaratıcı Endüstriler alanının UNESCO bünyesinde olduğunu belirten Iskır, “Bu Yaratıcı Endüstriler dediğimiz alana Urla’da giriyor. Yaratıcı endüstriler dediğimiz ise bir bilgisayar programcılığı, bir sanat eseri veya bir tasarım gibi bireyin yaratıcılığını kullanarak ortaya çıkardığı ve bir ticari de değeri olan ürünlere yaratıcı endüstriler deniliyor. Yaratıcı endüstriler konusunda da UNESCO’nun Yaratıcı Endüstriler Ağı var. Bu ağa Türkiye’den ilk önce Gaziantep girdi. Daha sonra İstanbul, Hatay ve Kütahya’da dahil oldu. İlçe bazında yaratıcı endüstriler ağına giren bir yer yok. Bildiğim kadarıyla Dünya’da da ilçe bazında bu alana girebilmiş bir yer yok. Ama Urla Yaratıcı Endüstriler Ağı için çok uygun bir yer. Eğer ilçe bazında bunu gerçekleştirebilirsek dünyada bir ilk olacak” dedi.

TEK PROBLEM İL OLMA ZORUNLULUĞU

Hem derneğin ve hem de Urla’daki yaratıcı insan kaynağının kullanılmasıyla UNESCO’nun Yaratıcı Kentler Ağı’na girmenin mümkün olduğunu söyleyen Iskır, “Buradaki tek problem ise UNESCO’nun belirlediği kriterlerde bir ilçenin buna başvurabilmesi ile ilgili bir madde yok. UNESCO Yaratıcı Kentler Ağı’na başvurabilmek için bir il olması gibi bir durum karşımıza çıkıyor. Bunun için farklı bir girişimde bulunmak durumda kalacağız gibi görünüyor. Ama eğer başarabilirsek Yaratıcı Kentler Ağına ilk defa bir ilçeyi sokmuş olacağız. O da Urla olacak. Bunun geleceği UNESCO ile yapacak olduğumuz görüşmelere bağlı. UNESCO gerekliliklerini karşılayabilen Yaratıcı Kentler Ağına girmek istiyoruz. UNESCO Yaratıcı Kentler Ağı’na bir ilçenin alınmaması çok mantıklı olmaz. Urla kentin bir parçası. Tüm İzmir’de böyle bir çalışma yok ama Urla’da çok yoğun bir şekilde var. UNESCO’nun istediği bütün kriterleri karşılıyoruz” ifadelerini kullandı.

İTÜ İLE İŞBİRLİĞİ

Yaratıcı Kentler Ağı ile ilgili akademik işbirliği de yapmaya başladıklarını söyleyen Iskır, “İTܒde akademik bilgi alışverişinde bulunuyoruz. İTܒde ‘Yaratıcı Endüstrilerin Gelişiminde Yerel Yaratıcı Kent Ağlarının Rolü’ başlıklı proje var. ‘Yaratıcı Endüstrilerin Gelişiminde Yerel Yaratıcı Kent Ağlarının Rolü’ projesinde Urla’nın son derece uygun olduğunu hatta Urla’da bunun yapıldığını ancak kimsenin farkında olmadığını görmüşler. Bizimle iletişime geçtiler. Bizim bu yönde çalışma yürütürken İTܒnün de böyle bir çalışma yapıyor olması bizim elimizi kuvvetlendiriyor. Hem akademik açıdan bize bilgi anlamında katkı sağlıyorlar hem de İTÜ yurtdışında da tanınan bir üniversite olmasıyla bu işte destekçi olmasının işimizi kolaylaştıracağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.

EKONOMİK VE KÜLTÜREL KATKI

UNESCO Yaratıcı Kentler Ağı’na listesine Urla’nın alınmasının İzmir ve Urla’ya büyük katkı sağlayacağını söyleyen Ozan Iskır, “Bir kere bu farkındalığı yaratmak önemli. Urla’daki tasarımcı ve üreticiler için bu ağın içine girebilecekler için bu farkındalığı yaratmak önemli. Bizimde ilk aşamada yapmaya çalıştığımız işte bu. UNESCO Yaratıcı Kentler Ağı listesine dahil olmak hem ekonomik hem de kültürel bir katkı sağlar. Urla, kültür ve sanatı daha da geliştirerek İzmir’in önemli bir kültür sanat merkezi haline gelir. Burada nitelikli insan nüfusu çok fazla. Dünyanın her yerinden gelmiş ciddi bir insan kaynağı var. Nitelikli nüfusu bir araya getirerek ciddi bir sinerji oluşturmamız gerekiyor. Ancak bu çok kolay olacak bir iş değil. UNESCO’dan tescil alabilmek Urla’nın uluslararası bilinirliğinin artması açısında hem de turizm açısında çok ciddi bir katkı sağlar” diye konuştu.

YARATICI ENDÜSTRİLER

Söz konusu araştırmayla Ayvalık, Bodrum ve Urla üzerinde ekibiyle çalışmalar yürüten İTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Ebru Kerimoğlu, yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. Uzun süredir yaratıcı endüstriler, kent ekonomisi üzerine çalıştığını dile getiren Doç.Dr. Kerimoğlu, kent ekonomisinin çok şekil değiştirdiğini belirterek, “Urla ise yapmış olduğumuzun çalışmanın bir örnek alan çalışması. Bizim projemiz kapsamında Ayvalık ve Bodrum’da var. Küçük ölçekte kentlerde neler olduğunu anlamak için alan çalışması yapıyoruz. Yaptığımız çalışma, kendi dinamiği olan ama emekli nüfusu çok olan, neredeyse tamamen turizme bağlı ve bunun yanında tarımı olan kentlerle ilgili bir çalışmadır. Seçtiğimiz alanların yaratıcı kent olabilir, yaratıcı kent olabilmek için örgütlenebilir mi bunları bakıyoruz. Gittiğimiz alanlarda yaratıcı ekonominin kentsel gelişme için önemini anlatıyoruz. Kentlerde yaratıcılığın gelişimini etkileyen yerel faktörleri ve farklılıkları anlamaya çalışıyoruz. Gelişime pozitif-negatif etki yapan, ekonomik, sosyal, toplumsal ve kurumsal yapı özelliklerini, ekonomi ve toplum odaklı gelişim politikalarını, politika araçlarını, projeleri, aktörleri, mekanizmaları, işbirliklerini analiz ediyoruz. Yereldeki tüm aktörler ile birlikte, alternatif gelişim modeli, yaratıcı kent stratejileri geliştiriyoruz. Yaratıcı kent ağları oluşturmayı, örgütlenmeyi, örgütlü gelişimi teşvik etmeye çalışıyoruz” dedi.

URLA’NIN POTANSİYELİ YÜKSEK

Alan çalışması için Urla’ya yaptıkları ziyaretteki ilk izlenimlerini aktaran Ebru Kerimoğlu, kentte çok güçlü bir potansiyelin olduğunu ancak yerel aktörlerin bireysel olarak değil birlik olarak harekete geçip örgütlenmesi gerektiğini söyledi. Kerimoğlu, “Urla’da gelişmiş bir bilinç var aslında. Urla yaratıcı şehirler ağına girebilir. Bundan başka pek çok networke girebilir. Başlı başına Urla, uluslararası başka kentlerle ilişkiler kurabilir. İnsan gücü, nüfus yapısı, toplumsal yapısı, potansiyeli, ekonomik çeşitliliği anlamında da var. Bir kere İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsüne çok yakın. Üniversiteye yakın bir kent. Metropole çok yakın. Birçok alanda inanılmaz avantajları var. Ama çok büyük bir sıkıntısı var. Bütün çabaları bireysel. Herkes kendi kendine bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bireysel olarak çok fazla ilerleme olmaz. Bir çatı altında toplanılması gerekiyor. Yaratıcı Kentler Ağı’na girmek istiyorlarsa herkes ortak bir şekilde hareket ederek kenti ayağa kaldırmalı” diye konuştu.

BİREYSEL DEĞİL BİRLİKTE HAREKET

Yaratıcı Kentler Ağı’na girmenin en temel konusunun örgütlenmek olduğuna vurgu yapan Kerimoğlu, “Bu alanda bireysel çalışmalar yerine birlikte hareket edilmesi gerekiyor. Kentin ölçeği ne olursa olsun yaratıcı endüstrilerin gelişebilmesi için kentte örgütlenmenin olması lazım. Yani endüstrinin kendisini örgütlemesi gerekiyor. Alanda bulunan ve endüstriye hizmet veren tüm aktörlerin birbirini bilmesi, bir şekilde örgütlenmesi ve birbirlerine destek vermesi gerekiyor. Kent ancak bu şekilde ayağa kalkabilir. Bu yüzden bizler alandaki gerçek aktörlerle iletişim kuruyoruz. Biz bu konunun kavramsal yönünü biliyoruz. Urla’da olanı orada yaşayanlar bilir ve o yüzden o alandaki insanlarla iletişim içindeyiz. Buradaki en temel konu aktörlerin bize yardım ediyor olması. Biz aktörlerle birlikte kentlerin stratejisini üretmeyi hedefliyoruz. Seçmiş olduğumuz alanlarda farklı ağlar için çalışmalar da yapmak istiyoruz. Uluslararası ağlar networklar o kadar gelişmiş ki sadece UNESCO ile sınırlı değil. Çok fazla örgütlenme modeli var” dedi.

YEREL YÖNETİME ÇAĞRI

Ayvalık, Bodrum ve Urla gibi kentlerin ilçe düzeyinde oldukları için Türkiye’den UNESCO’ya başvurabilmeleri için onay almaları gerektiğini dile getiren Kerimoğlu, “Türkiye’de buralar ilçe olduğu için şehir statüsünde bunların katılmasına yasal olarak uygun bulmuyor. Bu yanlış bir durum ve değiştirilebilecek bir durum. Dünyada city dediğimiz şey sadece Afyon, Konya değil. Dünyada hiçbir şekilde şehircilikte böyle katı sınırlamalar yok. Urla yerel yönetimi bununla ilgilenmesi gerekiyor. Urla bu örgütlenmelere girebilse, uluslararası örgütlerle paylaşım yapabilse, oradaki uygulamalarla daha iç içe yaşayabilse çok daha gelişmiş olur” diye konuştu.

EMEKLİ GÖÇ VE YAŞLI NÜFUS UYARISI

Ayvalık, Bodrum ve Urla gibi kentlerin en büyük probleminin ise emekli göç alıyor olmasına ve kentlerin yaşlanıyor olmasına dikkat çeken Ebru Kerimoğlu, şöyle konuştu: “Bu kentlerin hepsinde büyük bir problem var. Bu kentler yaşlanıyor ve emekli göç alıyor. Bir kentin emekli göçü alması demek üretimin olmaması anlamına gelir. İşgücü, dinamizmin olmaması demek. Emekli bir insanın evinin altında seramik üretmesi üretim değildir. Hobi olarak yaptığı bir iştir. Ekonomiler katma değerler üzerinden ölçülür. Yaratıcı endüstrilerin üretimlerinin katma değer üretmesi gerekir, ekonomiye etkilerinin ölçülmesi gerekir. Bu etkinin büyüklüğü ile ekonomik gelişmişlik ilişkilendirilebilir. Urla, Ayvalık, Bodrum gibi kentlere baktığımızda Türkiye’ye göre ürün geliştirmesi fena değil. Çok gelişmiş ürünler yapıyor, bir şekilde ürününü pazarlıyor. Nüfus yapılarına baktığımız zaman çok büyük bir sorun var. Çünkü çok fazla emekli nüfusu alıyor ve yazlıkçı alıyor. Bu kentlerde mevsime bağımlı turizm yaşanıyor. Deniz, kum ve güneşe bağımlı mevsimlik turizm var. Biz alanlara gittiğimizde bunları da anlatmaya çalışıyoruz. Kentlerin ekonomilerinde de sıkıntı var. Yaratıcı endüstri ağı dönüşüm için de bir araç. Bu kentler ekonomilerini dönüştürmeleri gerekiyor. Böyle sürdürülebilir olamazlar.”

KENT KONSEYLERİ!

Türkiye’de kent konseyi örgütlenmesi olduğunu ancak işlevini tam anlamıyla yerine getirmediğini belirten Doç.Dr. Kerimoğlu, “Urla’da da maalesef kent konseyi işlevini yeterince yerine getiremiyor. Türkiye’deki kent konseyleri kuruluş amaçlarından uzaklaşmış durumda. Urla, Bodrum ve Ayvalık’ta örgütlenme yapısının kent konseyi çatısı altında mı yürür düşündük. Ama kent konseylerinin belediyelerin siyasal bağlantılı bir kolu gibi hareket ediyor. Kent konseylerini bağımsız bir birim olarak o kent için kendi görevini üstlenmesi lazım. Bir de çıkar çatışmaları uyuşmazlıklar var, ilişkilerde sorun var. Bu işler bireyselden bağımsız kurumsal olarak yürümesi lazım. Yaptığımız çalışmalarla insanların bu davranış biçimlerinden vazgeçirmeye çalışıyoruz. Kentin bir şekilde birlik olması lazım. Yerel yönetimlerin çok daha dinamik ve yenilikçi olması gerekiyor. Seçtiğimiz bu alanlarda bu çalışmalar başladı. Bizim amacımız bu durumları anlatmak” dedi.

SÜREKLİ GELİŞİM

UNESCO ağlarında her zaman denetim mekanizmasın işlediğini belirten Doç.Dr. Ebru Kerimoğlu, Urla’nın bu ağlardan birisine dahil olmasıyla sürekli gelişim içinde olacağını vurgulayarak şöyle konuştu: “Bu ağlara girildiği zaman sürdürülebilir oluyor. Sürekli toplantılarla, uluslararası bilgi paylaşımları bir takım kriterlere bağlı olarak devam ettiği için kent kendi kendine çekilemiyor. Sürekli kendini ilerletmek için çalışıyor. Bu da kent için itici bir güç alıyor. UNESCO ağında olmak önemli bir şey. Yasal olarak bahsettiğimiz networklere giremese, ya da UNESCO tarafından kabul edilmese bile başka uluslararası kentler ile ilişki kurulup yine bu gelişmeler sağlanabilir. Bunların olması için sürdürülebilir yapıların olması lazım. Uluslararası her türlü ilişki kurulabilir.”