- Gündem
- 21.08.2025 11:57
İmamoğlu’nun Silivri’den gönderdiği mesajla başlayan Üsküdar mitingi, CHP liderlerinin sert sözleriyle yankılandı. Adalet ve halk vurgusu meydanı doldurdu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması ile başlayan ve bu akşam 48'incisi düzenlenen 'Millet İradesine sahip çıkıyor' mitinginin adresi İstanbul Üsküdar oldu.
Geçtiğimiz pazartesi Büyükşehir Belediye Başkanı AKP'ye geçen Aydın'da adeta gövde gösterisine dönüşen bir miting düzenleyen CHP, bu akşamda adalet için Üsküdar'dan ses yükseltti.
CHP'nin son yerel seçimlerde AKP'den aldığı belediyelerden biri olan Üsküdar'da yapılan miting öncesinde on binlerce vatandaş alanı doldurdu.
Silivri'de tutuklu bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun mesajını İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik tarafından meydanı dolduran kalabalığa okundu. İmamoğlu'nun mesajının ardından kürsüye CHP Genel Başkanı Özgür Özel çıktı.
"Merhaba Üsküdar, merhaba aziz İstanbul! Güzel Üsküdar’ın güzel insanları, kıymetli hemşehrilerim, kıymetli gençler, çok sevgili çocuklar; hepinizi hasretle kucaklıyorum. Silivri’den Üsküdar’a selam olsun. Merhaba. Bu güzel semt için şarkılar, türküler yazıldı. Üsküdar, her dönem Boğaz’ın, İstanbul’un göz bebeği oldu.
Biz, Üsküdar’a her zaman hak ettiği değeri verdik. 2019’dan bugüne İstanbul’un hangi ilçesine hangi hizmeti getiriyorsak, ayrı gayrı olmadan, Üsküdar’a da ulaştırdık. Bu şehrin her vatandaşını, ailemizin bir ferdi bildik. Tüm vatandaşlarımızın hayatına değer katacak projeler yaptık.
Üsküdar, Cumhuriyet Halk Partisi’nin halkçı ve icraatçı belediyecilik anlayışıyla tanıştı. İBB olarak, 2019’dan bugüne, Üsküdar’da kreşleri çocuklarımızla buluşturduk. Üsküdar’ın bütün altyapı sorunlarını çözdük. Deniz karayla artık buluşmuyor.
Atık sular ve pislikler Boğaz’a akmıyor. İktidarın ekonomi politikaları yüzünden, yarı aç yarı tok çalışan vatandaşlarımıza, yarı aç yarı tok okuyan gençlerimize, ucuz ve sağlıklı beslenme imkânı veren Kent Lokantamızı açtık.
‘Belediyenin işi, vatandaşa iş bulmak değildir’ demişlerdi. Biz ise görev bildik ve 240 binin üzerinde vatandaşımıza iş imkânı sağlayan Bölgesel İstihdam Ofislerimizin 2 şubesini Üsküdar’da açtık. Ailelerimize maddi destekte bulunduk, öğrencilerimize, gençlerimize burs olanakları tanıdık. Üsküdar’a yeni deniz hatları kazandırdık.
İlçe belediye başkanlarımızın hizmet azmi ve çalışkanlığıyla daha da fazlasını yapmaya devam ediyoruz. Tüm bunları yaparken ne kimsenin hakkını yedik ne de boğazımızdan haram lokma geçirdik. Bu vatanın evlatlarının hakkına, rızkına göz dikmedik. Kaynakları har vurup harman savurmadık. İşte bu yüzden İstanbullular, büyük bir oy farkıyla Cumhuriyet Halk Partisi’ni seçti.
İşte bu yüzden İstanbul halkı, ‘icraatçı ve halkçı yönetime devam’ dedi. Yalnız İstanbul’da da değil, Adana’da Zeydan Başkan, Antalya’da Muhittin Başkan, Manisa’da rahmetli Ferdi Başkan, Ankara’da Mansur Başkan ve diğer tüm Cumhuriyet Halk Partili başkanlarımız, icraatlarıyla milletimizin gönlüne girdi. Milletimiz bu icraatçı ve halkçı anlayışı ülke yönetiminde de görmek için gün saymaya başladı.
İşte bu yüzden, önüne sandık geldiği anda, vatandaş bizi seçecek. Sandık, Cumhuriyet Halk Partisi’nin öncülüğünde milletin iktidarını, refahı, huzuru, mutluluğu getirecek. Bunun böyle olacağını yalnızca bizler değil, 23 yılın sonunda enerjisi tükenmiş, millete verecek dermanı kalmamış, çürüyüp yozlaşmış iktidar sahipleri de biliyor. Üsküdar’ı kaybettiler, İstanbul’u kaybettiler. ‘Hayatta bizden gitmez’ dedikleri, hiç ummadıkları belediyeleri kaybettiler.
Çok yakında da koltuklarını, makamlarını kaybedecekler. Onlar kaybettikçe, bu ülkenin çocukları kazanacak. Bu ülkenin gençleri, kadınları, çocukları, işçileri, emeklileri, memurları kazanacak. Milletin hakkı, milletin olacak. Türkiye, yıllardan beri özlediği adalete, hürriyete, berekete kavuşacak. Pazarda, okulda, hastanede, karakolda, mahkemede, sokakta…Herkes için her yerde adalet ve hürriyet hakim olacak. Milletimiz, bu ülkenin ve devletin tek sahibi olduğunu bir kez daha gösterecek.
İşte İmamoğlu'nun mesajında öne çıkanlar:
Kaçınılmaz sonlarını engelleyebilmek için, bir kez daha milletin iradesine göz diktiler. Halkın seçilmiş başkanını, Beyoğlu Belediye Başkanımız İnan Güney’i alarak, milletin iradesine ipotek koymaya çalışıyorlar. Şoförleri, aileleri, eşleri, çocukları hiçbir delil yokken hapse atıyorlar. Yetmiyor; kurdukları İBB kumpas borsasıyla, yalan ifadelerle, şantajlarla, olmayan delilleri üretmeye çalışıyor, tutuklu arkadaşlarımıza ve ailelerine eziyet ediyorlar.
Tüm bunlara rağmen başaramayacaklar. Biz, tıpkı dün ve bugün olduğu gibi, yine hep birlikte direneceğiz. Yalana, iftiraya, şantaja karşı direneceğiz. Mafya usulü siyasete karşı direneceğiz. Bu ülkenin dimdik ayakta duran, haklı, onurlu ve ahlaklı neferleri olarak memleketimize adaleti ve hürriyeti getirmek için çok çalışacağız ve başaracağız.
Parolamız birdir, yolumuz birdir: Herkes için. Her yerde. Önce adalet! Önce hürriyet! Bu ülkenin her bir karış toprağında adalet ve hürriyet hakim olacak. Milletin iradesini hiçe sayanlar gidecek, her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu. Silivri zindanı.”
'Hürriyet Kavgası' şiiriyle konuşmasına başlayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel coşkulu kalabalığa hitap etti. İşte Özel'in konuşmasından satır başları:
Tayyip Bey sizi neden sevmiyor? Çünkü fakirsiniz de ondan. Tayyip Bey fakiri sevmez, zengin sever, 5'li çete sever, 40 haramileri sever. Tayyip Bey'in temsil ettikleri ne esnaf ne emekli ne gençlere umut ne de başka bir sınıfa. Avrupa'nın en zayıf ülkesi yapmış durumda. Diyorlar ki 'Sıkıntı büyük ama tüm dünyada ekonomi kötü.' Hayatımda duyduğum yalan. Akdeniz ülkelerinin en çıkış yaptığı yıllardayız. 38 OECD ülkesi arasında genel enflasyonda, gıda enflasyonunda 1'inciyiz. Yurttaşlar memleketine gidecek para bulamıyor. Gelirin yüzde 90'ını yüzde 20'lik bir dilim alıyor. İşte 22 bin 100 lira alan o yüzde 80'nin içinde. 13,5 milyon işsizimiz, 5 milyon ev gencimiz o dilimin içinde. Erdoğan seni orada oturtmayacağız.
Bu iktidar sözde faize karşı. 6 ayda 1.1 trilyon faize para ödediler. 23 yılda bir Avrasya Tüneli yaptılar onunla övünüyorlar. 6 ayda 22 Avrasya Tüneli parasını faize verdiler. 18 Osmangazi Köprüsünün parasını faize verdiler. Milletin parasını faiz lobisine verenlere sesleniyorum. Biz bu gemiyi her şartta yürütürüz sanmayın. Elinin sonunda o sandık gelecek. Bakan evlatlarının devri bitecek, vatan evlatlarının devri gelecek.
Tayyip Bey diyor ki '12 milyon üyemiz vardı. Hesap sorulacak denilince işsiz evladına bakmazlar yine oyu bize verirler.' Biz kutuplaşmaya değil kucaklaşmaya geliyoruz. Kısa çöpün hakkını uzun çöpten almaya, senin hakkını uzun adamdan almaya geliyoruz. Halkın iktidarını kurmaya geliyoruz. Onun için gün gelecek hırsızlar, yolsuzlar hesap verecek. Ama ülkenin bütün emekçileri, bütün gençleri kol kola girecek ve güzel yarınlara yürüyecek.
Devletin memurunun cebindeki 3 kuruşun peşine düştüler. En düşük memur maaşı 14.5 çeyrek altın alıyordu, bugün 6 çeyrek altın alabiliyor. Emekli de 8 çeyrekten 2 çeyreğe düşerek toplumun tüm kesimlerinde kayıplar vardır. Dalga geçer gibi ilk 6 ayda yüzde 10, bin lira seyyanen zam verdiler. Geçmişe hangi tavırda olurlarsa olsunlar, tüm devlet memurlarına sesleniyoruz meydanlar sizindir, biz de arkanızdayız.
Bu 19 Mart darbesinin bir yargı ayağı var. Şımartılmış 3-5 tane savcısı var. Bunlardan birisi boğazda sadece tadilatına 56 milyon lira verilen bir villada oturuyor. Bakın bu ülkenin kahraman savcıları, hakimleri var. İstanbul’un emektar savcıları, hakimleri var.
Bunlar mütevazı lojmanlarda otururken bir diğerinin ne ayrıcalığı var da bir emekli öğretmen 30 yıl çalışıp emekli olduğunda 1 milyon lira emekli ikramiyesi alırken 56 milyon liralık tadilat yaptırıyorsunuz o yalıda? Ne ayrıcalığı var? Bir diğeri memleketin en hassas sürecinde Beyaz Toros paylaşıyor.
Beyaz Toros, Meclis’in önünde yandı. Yeni bir süreç varken bambaşka duyguları tetikleyen, meydan okuyan, bu ülkenin travmalarını hatırlatan, bir gün siyaset kurumuna, bir gün Devlet Bahçeli’nin partisine ayar veren bir Beyaz Toroslar, AK Toroslar çetesi var. Bu çete, boş dosyayı dolduramadığı için önce tutuklulara iftiralar attırdılar. Sonra eşleriyle, evlatlarıyla, aileleriyle tehdit ettiler. ‘İftira at kurtul’ sistemini kurdular.”
Şimdi de savcılar, avukat tutmuş kendine. Masum insanlara tehdit, rüşvet çarkı kurduruyorlar. Diyorlar ki ‘Ekrem İmamoğlu’na şu iftirayı atarsan, Fatih Keleş’e bu iftirayı atarsan, falancaya bu iftirayı atarsan, biraz da para verirsen savcının selamı var, seni ben çıkartırım.’ Biliyorsunuz önce Tuzla’da bu çetenin bir üyesini deşifre ettik.
O gece Yunan Adasına kaçarken yakalandı. İşlediği suçun cezası 7,5 yıl. Ama onu tutuklamak yerine hatırlayın Ekrem Başkan’ın uzun boylu, yakışıklı avukatı Mehmet Pehlivan’ı çağırdılar, yürüye yürüye, tesbih sallaya sallaya, güle güle gitti. Savcıyı kapısında böyle bekledi. Geldi, ‘Senin kaçma şüphen var’ dedi ve tutukladı.
Yunan Adasına kaçanı, ‘kaçma şüphesi yok’ diye bırakanlar, ayağı ile gideni, savcıyı 1,5 saat bekleyeni içeri koyuyorlar. Bizim avukatlarımız için kanun öyle dediği halde soruşturma izni istemeyenler, geçen hafta deşifre ettiğim AK Parti’nin MKYK üyesi, saraydan çıkmayan, Çağlayan’ın yedinci katında cirit atan, savcılar ile cezaevi arasında mekik dokuyan Mücahit Birinci için soruşturma izni istiyorlar.
Sizin baskınızı görünce, sizin öfkenizi görünce nihayet soruşturma izni verdiler. Ama onu da halen daha tutuklamadılar. Buradan şunu ilan ediyoruz. Masum insanlara atılan bütün iftiralar çökmüştür. Bütün iftiranameler çöp olmuştur. Hiçbir kanıta dayanmayan, bu yalanların hesabını, biz iddianame geldiğinde teker teker o iftiracılardan ve o savcılardan soracağız. İddianameyi bekliyoruz.”
“Son olarak da hiç ilgimizin olmadığı, tanımadığımız adamlarla bir takım, bir siyasi partiye müzahir, Sayın Bahçeli’nin ‘yakınım’ dediği, arkadaşlarımızı ilişkilendirip, hiç temasları olmadığı halde Sabah gazetesinin bir zırvasıyla, bir iftirasıyla yeni bir süreç başlattılar. Buradan ilan ediyoruz: AK Parti’nin kara düzeni pisliğinde boğulacaksın.
Pisliğinde boğulacaksın. Şimdi bize diyorlardı ya ‘Birbirinin yüzüne bakamayacak.’ Allah’a şükür 154 gün sonra buradayız. Yan yanayız. Yüz yüzeyiz. Ama onlarda Mücahit ile Nedim birbirine sövüyor. Ama onlarda Uçum ile Şamil birbirini eleştiriyor.
Sarayla Çağlayan’ın, Çağlayan ile Ankara’nın, Ankara ile HSK’nın AK Parti’nin kendi içindeki tüm kliklerin birbiri ile kavgası var. Beter olun. Zulm ile abat olunmaz. Masum insanları, 12 yaşında çocukla anasını tehdit edenler. Ne sanıyordunuz ya huzur mu bulacaktınız? Mutlu mu olacaktınız, elbette belanızı bulacaksınız. Elbette hesap vereceksiniz.
Bu ülkedeki bütün masumların, bütün suçsuz evlatların, bütün gözü yaşlı anaların, bütün yalnız bırakılmış eşlerin hepsinin derdi derdimizdir. Ant olsun ki onları hiç yalnız bırakmadık. Bırakmayacağız. Bu yolun sonunda hep birlikte biz haklılığı yaşayacağız. İftiracılardan da hesap soracağız.”
Alındığı kaynak: Nefes
Kaynak : HABER MERKEZİ