- Gündem
- 28.11.2025 09:45
Usulsüz tebligat mağdurları her geçen gün artıyor
“Evden kendiniz mi çıkarsınız yoksa biz mi çıkartalım?” telefonu ile hakkında icra takibi başlatıldığını öğrenen Erhan Bekar’ın yaşadıkları, usulsüz tebligat iddialarını yeniden alevlendirdi
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : HABER MERKEZİ
AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER/ Hakkında yürütülen icra takibinden, ancak telefonla kendisine ulaşılarak tahliye sürecinin son aşamaya geldiği bildirildiğinde haberdar olan Erhan Bekar’ın yaşadıkları tebligat işlemlerine ilişkin tartışmaları yeniden gündeme taşıdı. Bekar’ın, ikametinde bulunmadığı bir zaman diliminde gönderildiği için kendisine ulaşmayan tebligat nedeniyle süreci çok geç öğrenmesi, son dönemde usulsüz tebligat iddialarının ve bu çerçevede mağduriyet yaşayan vatandaşların sayısının arttırdı. Bekar’ın avukatı Av. Ali Haydar Delibaş ise tebliğ işlemlerinin kanunda öngörülen usullere uygun yürütülmemesinin, hukuk devleti ilkesini zedelediğine dikkat çekti.

BEKAR: NEYE UĞRADIĞIMI ŞAŞIRDIM
Hakkında böyle bir sürecin başlatıldığını avukatların kendini arayıp, icra işlemlerinin gerçekleştiğini söylediğinde öğrenen Erhan Bekar, “O sırada iş yerindeydim ve neye uğradığımı şaşırdım. Bana ‘Evden kendiniz mi çıkarsınız yoksa biz mi çıkartalım’ gibi bir beyanda bulundular. Yani öğrendiğimde icra takibi gerçekleşmiş artık son sürece girilmişti. Meğer benim evde bulunmadığım bir zamanda evime tebligat yollanmış. Ben kasıtlı olarak benim evde olmadığım bir zaman zarfında gönderildiğini düşünüyorum. Çünkü duyduğuma göre bu tarz olaylar sıklıkla olmaya başlamış. Tabi hakkımda başlatılan hukuki süreci geç öğrenince hemen sonra kendi avukatımı devreye soktum. 4 bin TL mahkeme masrafı ile usulsüz tebligat için şikayet yoluna gittik. Ama daha önce öğrensem, yani tebligat elime geçseydi çok d aha kolay bir süreç olacaktı” diye konuştu.

DELİBAŞ: USULSÜZ TEBLİGATLAR ÇOĞALDI
Tebliğ sürecinin çoğu zaman yasalara uygun işlemediğini ve bu nedenle birçok vatandaşın hakkında başlatılan hukuki süreçten haberdar olamadığını dile getiren Delibaş, bunun nadiren de olsa hukuki bir açığa da yol açtığını belirtti. Av. Ali Haydar Delibaş, “Geçtiğimiz haftalarda müvekkilim aleyhine başlatılan tahliye talepli icra takibinde, ödeme emri kendisine hiç tebliğ edilmeden takip kesinleşti ve müvekkilim durumu ancak hakkında haciz işlemleri yapıldığında öğrendi. Tebligat Kanunu’na göre tebligat öncelikle fiilen oturulan adrese yapılır; muhatap orada bulunmuyorsa ancak kanunda öngörülen araştırma usulleri izlenerek başka adrese yönelme imkânı aranabilir. Ancak son zamanlarda bu bir dolandırıcılık yöntemi olarak kullanılmaya başladı. Artık tebligat zarfına yalnızca ‘muhatap adreste tanınmıyor’ notu düşülerek işlem tamamlanıyor. Kanun, tebliğ memuruna; muhatabın adreste bulunmaması halinde en yakın komşusuna, yönetici veya kapıcıya durumun bildirilmesi ve yapılan araştırmanın tebligat mazbatasına yazılması gibi açık araştırma yükümlülükleri getirmekte. Fakat son zamanlarda bu araştırma yapılmadan bırakılan usulsüz tebligatlar çoğaldı” açıklamasında bulundu.
BÜYÜK ZARAR VERİR
Vatandaşın kendisine hiç ulaşmayan bir tebligat yüzünden borçlu ilan edildiğine dikkat çeken Delibaş, “Muhatabın, tebliğ adresinde ikamet etmemesi ya da geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde, muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilir. Dolayısıyla tebliğ memurunun araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır. Daha önceki bir davamızda, gerçekte var olmayan bir komşu ismi yazılarak tebligat yapıldığı bile oldu. Yani bazı tebligatlarda araştırma yükümlülüğü kağıt üzerinde şeklen tamamlanmış gibi gösterildiğini düşünüyorum. Bu, Tebligat Kanunu’nun öngördüğü korumayı ortadan kaldırıyor ve vatandaş, kendisine hiç ulaşmayan bir tebligat yüzünden borçlu ilan ediliyor; hesabına bloke konuluyor. Hakkını aramak için usulsüz kesinleşmiş icra takibini durdurmak adına İcra Hukuk Mahkemesi’ne şikayet davası açmak zorunda kalıyor. Üstelik mahkemeler bu şikayet dosyasında bazen teminat yatırılmasını da şart koşabiliyor. Dahası bu yargılamanın masraflarını uygulamada vatandaş karşı taraftan ya da hazineden tahsil etme imkanı da olmuyor. Böylece vatandaş, hatayı kendisi yapmamış olmasına rağmen hakkını aramak için maddi yükle karşılaşıyor” dedi.
Kaynak : HABER MERKEZİ