Sayfa Yükleniyor...
Yaz aylarında geleneksel hale gelen düşük enflasyonun artık zor olduğunu belirten Ekonomist Prof.Dr. Uysal, ekonomiye bütünsel yaklaşılması gerektiğini söyledi
KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Haziran ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Buna göre enflasyon oranı Haziran ayında aylık bazda yüzde 3,92, yıllık bazda ise yüzde 38,21 olarak gerçekleşti. Bu rakamların ardından memur ve emekliler maaşlarına yapılacak zam miktarını beklemeye başladı. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamları, bu yıl Ocak ayından sonraki en yüksek ikinci enflasyon rakamı olurken, 1984 yılının Haziran ayında 6,49, geçen yıl Haziran ayında 4,95 olarak belirlenen enflasyon rakamlarından sonra geçen 40 yılın en yüksek 3. Haziran ayı enflasyon oranı oldu. Enflasyon rakamlarının açıklanmasın ardından geleneksel hale gelen yaz aylarındaki düşük enflasyonun bu yıl yaşanmasının zor olduğunu belirten Ekonomist Prof.Dr. Yaşar Uysal, “Geçmiş dönemlerde gıda arzındaki bolluk, temmuz aylarında asgari ücret artışı yapılmaması ve turist girişine bağlı olarak kur artışlarının yavaşlaması nedeniyle yaz aylarında enflasyon düşüyordu. Fakat bu yaz hem maliyet hem de talep enflasyonunu eş zamanlı olarak yaşayacağımız için enflasyon artış trendine girecekmiş gibi gözüküyor” dedi.
ENFLASYON ARTIŞI TREND HALİNE GELDİ
Enflasyonun bu şekilde artmasında mayıs ve haziran aylarında yaşanan döviz kuru artışlarının etkili olduğuna dikkat çeken Uysal, ayrıca yaz aylarında gerek turist girişindeki artış gerekse ücretlerde yapılan/yapılacak olan artışların kısa süreliğine de olsa canlandıracağı iç taleple birlikte düşük enflasyon oranlarıyla karşılaşılmasının zorlaştığını belirtti. Döviz kurunda yaşanan artışları üreticinin kısmen fiyatlara yansıttığını ve asıl zamlarla temmuz ayında karşılaşılabileceğini söyleyen Uysal, “Dolar kurundaki artışa bağlı olarak ithal ürünler ve ithal girdilerin fiyatları arttı. Petrole yapılan zamlar ulaşım maliyetlerini, asgari ücrete yapılan zammın ise iş gücü maliyetlerini arttıracağı için üreticiler ve satıcılar maliyet artışlarını mecburen fiyatlara yansıtmak zorunda kalacak. Sonuç olarak bu artışlar bir maliyet enflasyonu yaratacak. Diğer taraftan ücret artışlarına bağlı olarak halkın ilk aylarda reel satın alma gücü artacağı için yaz aylarında talep de canlı olacak. Ayrıca vatandaşın dayanıklı gıda malları başta olmak üzere bazı ürünlerde talebi öne çekmesi söz konusu olabilecektir. Geçmiş dönemlerde gıda arzındaki bolluk, temmuz aylarında asgari ücret artışı yapılmaması ve turist girişine bağlı olarak kur artışlarının yavaşlaması nedeniyle yaz aylarında enflasyon düşüyordu. Fakat bu yaz hem maliyet hem de talep enflasyonunu eş zamanlı olarak yaşayacağımız için enflasyon artış trendine girecekmiş gibi gözüküyor” diye konuştu.
VATANDAŞ RAKAMLARIN ALTINDA EZİLECEK
Açıklanan enflasyon rakamlarında asıl dikkat çeken rakamların gıda ve alkolsüz içecekler enflasyonu olduğunu söyleyen Prof.Dr. Yaşar, “Enflasyon rakamlarına yıllık olarak ele alındığında tüketici enflasyon rakamı 38,21 iken, gıda ve alkolsüz içecekler enflasyonu yüzde 53,92 olarak açıklandı. Vatandaşların çoğu da alt gelir grubunda olduğunu bildiğimiz için, aslında paralarının çoğunu gıdaya ayırıyorlar. Bu rakamlara göre gıda fiyatlarındaki artış genel enflasyondan daha yukarda. Gıda enflasyonu bu şekilde artmaya devam ederse geliri yeterince artmayan vatandaşların enflasyon altında ezilmesi söz konusu olabilecektir. Dolayısıyla ilerleyen süreçte gelirleri yaşam maliyetleri düzeyinde artmayan dar ve sabit gelirli vatandaşları zor günlerin beklediğini söylemek yanlış olmayacaktır” dedi.
HÜKÜMMET TERCİH YAPACAK
Enflasyon rakamlarının açıklanmasıyla birlikte hükümetin daha önceden emekli ve memurlara zam yapılacağına dair verdiği sözleri yerine getirmesi konusunda, kamu çalışanları ve bütçe arasında bir tercih yapmak zorunda kalacağını ifade eden Uysal, “Son açıklanan rakamlara göre mart sonu itibariyle, kamuda 5 milyon 36 bin kişi çalışıyor. Hükümet, şu andaki memur maaşlarına ortalama 10 bin TL zam yaparsa aylık 50 milyar lira, yıllı ise 600 milyar lira ilave kaynak yaratmak zorunda. Bunu yapabilmek için yeterli bütçenin de olmadığını biliyoruz. Sonuç olarak bakacak olursak hükümet emekli ve memur zamları konusunda karar alırken bir tercih yapmak zorunda kalacak. Ya kamu çalışanlarını enflasyona ezdirmeyecek ama bütçe dengelerini bozacak şekilde zam yapacak, ya da kamu çalışanlarını bütçe dengesini korumak için enflasyona ezdirecek” diye konuştu.
BÜTÜNSEL BİR EKONOMİ PROGRAMI
Son olarak enflasyon rakamlarının daha fazla yükselmemesi için önerilerde bulunan Uysal, şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’nin acilen bütünsel bir ekonomi programı hazırlaması gerekiyor. Noktasal değil bütünsel bir ekonomi programına ihtiyaç var. Bütünselden kastımız ise, hükümet bir konuda kara alırken enflasyonu, ödemeler dengesini, bütçeyi ve işsizliği dikkate alarak hareket etmesi gerekiyor. Örnek verecek olursak, arabanın şasesi yamuk lastikleri kabak, motor tekliyorken benzinin oktanını arttırarak yol alınmaz. O yüzden yapılması gereken şey güven veren, bütünsel ve orta vadeli bir ekonomik programdır. Bu konuda Türkiye gecikiyor. Daha fazla geç kalmadan böylesi bir ekonomik program hazırlanması ve uygulanması gerekir.”
Haber Merkezi