Uyumayı özleyen şehrin çocukları

Kimi zaman onları bir atölyede çırak olarak görüyoruz, kimi zaman bir tarım işçisi olarak, kimi zaman ise zorla çalıştırıldıklarına şahit oluyoruz. Şehrin görünmeyen yüzleri ‘çocuk işçiler’, Türkiye’de 2 milyona ulaştı


  • Oluşturulma Tarihi : 04.05.2019 09:38
  • Güncelleme Tarihi : 04.05.2019 09:38
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Uyumayı özleyen şehrin çocukları

SULTAN GÜMÜŞ - ÖZEL HABER
Naylon fabrikasında pres makinesine sıkışarak yaşamını yitiren 17 yaşındaki Bekir Erdem… Çalıştığı tamirhanede viteste unutulan kamyonun altında kalarak yaşamını yitiren 16 yaşındaki Efekan Aslan… Mobilya atölyesinde çalışırken 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda hayatını kaybeden 16 yaşındaki Ömer Faruk Sever… Ve 2018’de yaşama veda eden en az 108 göçmen- mülteci çocuk…
Çocuk hak ihlallerine ilişkin konularda aklımıza ilk olarak çocuk istismarı gelse de dünyada ve Türkiye’de gün geçtikçe artış gösteren bir gerçek var; çocuk işçiliği. Kimi zaman onları bir atölyede çırak olarak görüyoruz, kimi zaman bir tarım işçisi olarak, kimi zaman ise zorla çalıştırıldıklarına şahit oluyoruz ancak birçoğumuzun aklına bunun bir insan hakları sorunu ve çocuk hakkı ihlali olduğu gelmiyor. İşte bugün ‘uyumayı özleyen şehrin çocuklarını’ gündeme getirdik ve onların haklarını konuya hakim kişiler aracılığıyla kelimelere döktük. Dünyada halen 200 milyona yakın, Türkiye’de ise 2 milyona yakın çocuk işçi bulunduğunu vurgulayan Avukat Tuğba Yaylamış, verdiği bilgilerle çocuk işçiliğinin, hem dünyada hem ülkemizde kronikleşen bir insan hakları sorunu haline geldiğini gözler önüne seriyor. AFAD verilerini kaynak olarak gösteren Yaylamış, Türkiye’de kayıtlı Suriyeli mültecilerin yüzde 55’inin 0-18 yaş grubunda yer aldığını aktardı; bu çocukların çoğunluğunun ise uygun olmayan şartlarda çalıştırıldığını kaydetti. En fazla inşaat, elektrik, maden ocağı ve kanalizasyonda çalıştırıldığını düşündüğümüz çocuk işçilerin, tam aksine ‘tarım’ alanında çalıştırıldığını belirten Yaylamış, kesin çözümün yetkililer, işveren, meslek kuruluşları ve ailelerin işbirliği ile sağlanabileceğini kaydetti. 



200 MİLYONA YAKIN ÇOCUK İŞÇİ
“Dünyada halen 200 milyona yakın, Türkiye’de ise 2 milyona yakın çocuk işçi bulunmaktadır” sözleriyle cümlelerine başlayan Avukat Tuğba Yaylamış, şöyle devam etti: “Bu durum çocuk işçiliğinin, hem dünyada hem ülkemizde kronikleşen bir insan hakları sorunu haline geldiğini gözler önüne sermektedir. BM Çocuk Hakları Sözleşmesi ile İLO sözleşmeleri çocuk işçiliği ile ilgili düzenlemeler içermektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü; 12 Haziran gününü çocuk işçiliğinin olumsuz ve ağır koşullara dikkat çekmek amacıyla ‘Çocuk İşçiliği Mücadele Günü’ ilan etmiştir. Yine Türkiye 2018’i ‘Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı’ olarak ilan etmiştir. Bu amaçla 2002 yılından itibaren çocuk işçiliğinin önlenmesi konusunda toplumsal bilincin arttırılması amacıyla çeşitli etkinlikler yapılmaktadır. Biliyoruz ki iyi insan iyi toplum demektir.”



AĞIRLIKLI OLARAK TARIMDA ÇALIŞIYORLAR
Ülkemizde çocukların ve gençlerin korunmasının, insan hakları sözleşmelerinden doğan temel insan haklarından birisi olduğunu söyleyen Yaylamış, “Ayrıca Anayasa’nın 50. maddesinde çocukların çalışma koşullarının korunması anayasal bir ödev olarak düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre, ‘Kimse yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler, kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar’ denilmektedir. Çalışma hayatında çocuk işçilerin ağırlıklı olarak ‘tarımda’ istihdam edildiği bilinmektedir. Çalışan çocukların yarıya yakını tarım alanında çalışmakla birlikte bu çocukların da yine yarıya yakınının ücretsiz aile işçisi olduğu yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır. Tarım işçisi olarak çalışan çocuk işçilerin kayıt altına alınması ve acil olarak çalışma şartlarını düzeltici ve haklarını sağlayıcı düzenlemelerin yapılması gerekmektedir” dedi. 



ÇOCUK İŞÇİLER VE EĞİTİMLERİ
Konuşmasına devam eden Yaylamış, “Çocuk işçilerin çalıştırılması bakımından Türk Çalışma Mevzuatına bakacak olursak, 4857 sayılı İş Kanunu’nda çocuk işçilerin çalıştırılmasına ilişkin 71. madde kapsamında düzenlemeler mevcut olup, ‘Çalıştırma yaşı ve çocukları çalıştırma yasağı’ başlıklı madde şöyledir: ‘15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır. Ancak 14 yaşını doldurmuş ve zorunlu ilköğretim çağını tamamlamış olan çocuklar; bedensel, zihinsel, sosyal ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olamayacak hafif işlerde çalıştırılabilirler. 14 yaşını doldurmamış çocuklar ise bedensel, zihinsel, sosyal ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinde yazılı sözleşme yapmak ve her bir faaliyet için ayrı izin almak şartıyla çalıştırılabilirler.’ Çocuk, genç işçilerin işe yerleştirilmelerine ve çalıştırılabilecekleri işlerde güvenlik, sağlık, bedensel, zihinsel ve psikolojik gelişmeleri, kişisel yatkınlık ve yetenekleri dikkate alınır. Çocuğun gördüğü iş onun okula gitmesine, mesleki eğitimin devamına engel olamaz, onun derslerini düzenli bir şekilde izlemesine zarar veremez” ifadelerini kullandı.



MÜLTECİLERİN ÇOĞUNLUĞU ÇOCUK İŞÇİ
Çocuk işçi ve genç işçi ayrımını aktaran Yaylamış, “Genç işçi; 15 yaşını tamamlamış, ancak 18 yaşını tamamlamamış kişiyi, çocuk işçi ise; 14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişiyi ifade eder” dedi. Çocukların çalışma saatlerinin ‘nasıl’ düzenlendiğinden de söz açan Yaylamış, “Zorunlu ilköğretim çağını tamamlamış ve örgün eğitime devam etmeyen çocukların çalışma saatleri günde 7 ve haftada 35 saatten; sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinde çalışanların ise günde 5 ve haftada 30 saatten fazla olamaz. Bu süre, 15 yaşını tamamlamış çocuklar için günde 8 ve haftada 40 saate kadar arttırılabilir” diye konuştu. Çocuk işçiliğine yönelik önemli bir grubun ise mülteci veya sığınmacı olarak tanımladığımız Suriyeli çocuklardan oluştuğunu belirten Yaylamış, şunları ekledi: “AFAD verilerine göre Türkiye’de kayıtlı Suriyeli mültecilerin yüzde 55’i 0-18 yaş grubunda yer almaktadır. Mendil satan, cam silen, hamallık yapan çocuklardan her gün en az bir tanesiyle bir yerlerde karşılaşıyoruz. Gerek Avrupa ülkelerinden gerekse Suriye’den gelen mültecileri ve sığınmacı yabancıları, mevzuatımız çocuk veya reşit ayrımı yapmaksızın Türk Çalışma Mevzuatına tabi tutmaktadır. Özellikle, yabancı çocuk işçilerin kayıt dışı istihdamı, ücretin asgari ücretin altında veya eksik ödenmesi yahut hiç ödenmemesi şeklinde gerçekleşen yasaya aykırı haller ile sıklıkla karşılaşmaktayız. Söz konusu yasa dışı eylemlerin önlenebilmesi için, iş yerlerine yapılacak denetimlerin arttırılmasının etkili ve caydırıcı olacağı düşüncesindeyiz.” 



MADDE BAĞIMLILIĞINI ARTIRIYOR
Çalıştırılan çocukların psikolojik ve sosyal iş stresi altında olduğunu vurgulayan Avukat Yaylamış, “Çalıştırılan çocuklar değersizlik, yetersizlik, küçüklük duygu ve düşünceleriyle çalışma koşullarının ortaya çıkardığı ruhsal zorlanmalar ve sorunlar yaşamaktadır. Çalıştırılan çocuklarda erken başlangıçlı depresif bozuklukların artması, çalıştırılan çocuklarda erken yaşta sigara, alkol, uyuşturucu içme oranını arttırmaktadır. Türkiye’de madde bağımlılığının giderek yaygınlaştığı ve sorunun önümüzdeki yıllarda büyüyebileceğini kaydetmişler. Madde kullanıcılarıyla yapılan bir çalışmada, katılanların yarıdan fazlasının çocukluk döneminde fiziksel ve sözel istismara uğradığı bildiriliyor, kullanıcıların yüzde 70’inin en önemli madde kullanım nedeninin; sıkıntı ve acılardan uzaklaşma olduğu aktarılıyor. Belirtilen sorunlardan dolayı çalıştırılan çocuklarımız, ruh sağlığı açısından sağlıksız, toplumsal açıdan sorunlu birey olmaya yönelmektedir. Ağır bireysel durumlar, ağır toplumsal sorunlara yol açmaktadır. Ağaç yaşken eğilir anlayışını çocuklarımıza bilimde, sanatta, sporda ve eğitimde aşılamalıyız” yorumunda bulundu. 



DİLENEN ÇOCUKLAR ARTIYOR
Dilencilik faaliyetinin pek çok nedeni olmasına karşın, başlıca nedenleri arasında yoksulluk, işsizlik, hastalık ve sakatlık olduğunu söyleyen Yaylamış, “Ekonomik zorluklar, muhtaçlık ve yardım ihtiyacının yanı sıra yaşam biçimi ve meslek haline de gelmiştir. Dilenenler 3 farklı amaçla dilenmektedir. Dilenciliği meslek edinenler, dilenmek istemediği halde çok yoksul ve çaresiz olduğu için dilenmek zorunda kalanlar, dilenmek istemediği halde dilenmeye zorlananlar. Geçen 10 yıllık dönemde dilencilik faaliyeti oldukça artmıştır. Başlıca artış nedenleri ekonomik kriz, iç ve dış göçteki artış, faaliyetin meslek haline gelmesi, kolay para kazanma arzusundaki artış, yeterli önlem ve tedbirlerin görevlilerce alınmaması, mevzuatın yetersiz kalması olarak gösterilebilir” dedi. 
GELECEĞİMİZİN UMUDU ÇOCUKLAR
En çok sevilmeyi, korunmayı, desteklenmeyi ve kararlarına saygı gösterilmeyi bekleyen çocukların, bizim geleceğimiz ve geleceğimizin umudu olduğunu ifade eden Yaylamış, son olarak şunları belirtti: “Çocuklarımıza sahip çıkmalıyız. Korunma ihtiyacı olan çocuklarımızın güçlü, özgüveni yüksek bireyler olarak yetişmesi ve haklarının korunması gayretini tüm yetkili merciler göstermelidir. Çocuklarımızın onarılması ve hayatta dik durabilmesi için mücadele etmeliyiz. İnsanlığın bugünüyle yarınları arasındaki en güçlü bağı çocuklarımızdır. Çocuklarını özenle yetiştirmek için çaba gösteren milletler, gelişmelerini sürdürerek geleceğe güvenle bakabilmektedir. Çocukların ekonomik sömürüye maruz kalmamaları, tehlikeli işlerde çalıştırılmamaları, eğitimlerinin, sağlıklarının ve gelişimlerinin zarar görmemeleri için tüm çabaların ve yasal düzenlemelerin ortak nihai amacı bu yönde olmalıdır. Kesin çözüm yetkililer, işveren meslek kuruluşları ve ailelerin işbirliği ile sağlanabilir. Bu çalışmalarla 0-18 yaş arasında çocuk işçiliği ortadan kaldırılıp çocuk isçiliği tamamen sonlandırılabilir. Çocukların, zorla çalıştırılmadığı, eşit ve kaliteli eğitim fırsatlarına erişebildiği, istismar edilmediği, geleceğinden umutlu ve mutlu yaşayabildiği, suça sürüklenmediği, haklarına ve kişiliğine saygı gösterildiği koşullarda yaşamalarına özen gösterilmesini diliyorum.”
YÜZDE 78’İ KAYIT DIŞI
Çalışan her 10 çocuktan 8'i kayıt dışı. DİSK Genel-İş, çalışan çocukların sorunlarını görünür kılmak amacıyla güncel veriler ışığında ‘Türkiye’de Çocuk İşçi Olmak Raporu’ hazırladı. Rapora göre, Türkiye’de çalışma hayatında 2 milyona yakın çocuk var. 2016 TÜİK verilerine göre çocuk işçilerin yüzde 78’i kayıt dışı çalışıyor. 2016 yılında 15-17 yaş arası çocuk işçi sayısı 708 bin. Bu çocukların 558 bini kayıt dışı çalıştırılırken, 150 bini sigortalıdır. Yani çalışan her 10 çocuktan 8’i kayıt dışı.