- Gündem
- 17.06.2025 00:02
Bayraklı Milli İrade Ortaokulunun bir bölümünün imam hatibe dönüştürülmesi velileri karşı karşıya getirdi. Bakanlık kararına dahi uygun olmayan planlama, “Toplumu ayrıştırıyorlar” söylemlerine neden oldu
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Bayraklı İlçesi Onur Mahallesi’nde bulunan Milli İrade Ortaokulu bu dönem büyük bir bilinmezlik içerisinde. Geçtiğimiz salı günü öğrenci velileri ile bazı sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek topladıkları imzaları İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğüne teslim etmişti. Sonrasında ise İzmir Barosu avukatları aracılığıyla bir basın açıklaması düzenlendi. Milli İrade Ortaokulunun bir bölümünün imam hatibe dönüştürülmesine karşı çıkan veliler, ‘Bir okulda iki tabela olmaz’ diyerek eğitim için mücadele etmeye başladı. Tüm gözler bu noktaya çevriliyken ve meselenin sadece ‘bina’ olduğu düşünülürken, farklı bir görüş ortaya atıldı. Çocuğunu imam hatibe göndermek isteyen veliler ile bu duruma tepki gösteren aileler arasında ciddi bir ayrıştırmanın olduğu gözlemlenirken, farklı sınıflarda ancak aynı binada yer alan çocukların da ileride birbirleriyle çatışma halinde olacağı hatta dışlanmaların yaşanacağı düşünülüyor. Eğitim İş İzmir 3 Nolu Şube Başkanı Hüseyin Çalışkan, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğünün, Bakanlık kararına aykırı davrandığını iddia ederek, “Milli Eğitimin programı, Hükümetin hedefleriyle ters orantılı” dedi. Yaşanan olayın Kurum Açma ve Kapama Yönetmeliği’nin 40. maddesine göre de aykırı bir durum olduğunu kaydeden Çalışkan, öğrenci sayısının şişirildiğini ancak tespit edilen sayının yönetmeliğin rakam bariyerinin de çok altında olduğunu belirtti. Cami imamının para karşılığı bazı velileri ikna ettiğini, bir nevi öğrencilerin zorla sınıfa kaydolduğunu iddia eden Çalışkan, yapılan işin bilime ve etiğe aykırı olduğunu aktardı. “İmam hatipli öğrenci de bizim, ortaokula giden öğrenci de” diyen Çalışkan, aynı mahallede bulunan velilerin karşı karşıya geldiğini, gelecek zaman için endişe taşıdıklarını belirtti.
“YARGI SÜRECİNE BAŞLAYACAĞIZ”
Talep varsa saygı duyacaklarını ancak ihtiyaç olmadığı halde imam hatip bölümünün açıldığını vurgulayan Çalışkan, “Bahsini ettiğimiz okulun yakınlarında Piri Reis İmam Hatip Ortaokulu var. Bu okulun 283 öğrencisi, 15 dersliği bulunuyor. Madem talep var öyleyse bu çocukları Piri Reis İmam Hatip Ortaokuluna gönderelim. Zaten çok fazla öğrencisi de yok. Kimse bana bu yüzden ‘Talep var, okul yok, mecbur kaldık’ demesin. Her sınıfta 17-18 kişinin bulunduğu Piri Reis’e servisle öğrencileri götürmek varken, her sınıfta 35-40 kişinin bulunduğu Milli İrade’ye öğrencilerin yığılması çok sağlıksız. ‘Ben çocuğumu imam hatibe göndermek istiyorum’ diyen veliyi zorlayamayız ancak zorlama bir eğitime karşı çıkarız. Eğitim İş olarak, belli bir süre bekledikten sonra İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü istediğimiz adımı atmazsa yargı sürecine başlayacağız” ifadelerini kullandı.
“DERDİMİZ YURTTAŞLARI BÖLMEK DEĞİL”
“Bizim derdimiz yurttaşları bölmek değil” sözlerine dikkati çeken Çalışkan, “Biz okul türüne de karşı değiliz. İmam hatip talebi varsa karşılansın. Yeni bir okul açıp bunu sağlayabilirler. 800’e yakın velinin şikayeti ve imzası var. Kürt, Alevi, Sünni diye kategorize edemeyiz. Yapılan iş bilime, etiğe aykırı ise yönetici talebe ‘hayır’ diyebilen bir adam olmalıdır. Bir binada iki okul olabilir mi? Kurum Açma ve Kapama Yönetmeliği’nin 40. maddesine göre de aykırı bir durum. Yanı başınızda çözüm varken burayı zora sokmaya hakkınız yok. Öğretmenler dahi daha yeni görevlendirilmiş. İlk hafta zaten boş geçmiş. Söylenen şu ki sınıflarda 6-7 kişi eğitim görüyor. Okulun aile birliği bu duruma karşı, söyleyemiyor ama okul idaresi karşı, öğretmenlerin tamamı karşı. Okulun var olan hocaları görevi kabul etmeyince Milli Eğitim başka hocalar takviye etti. Yapılan, Bakanlığın genelgesine ve hedefine karşı işlenmiş bir suçtur” yorumunda bulundu.
MERDİVEN ALTI EĞİTİME TEPKİ!
Hüseyin Çalışkan, “Eğitimin paydaşları var. Veliler, sendikalar vs. Bu planlamaları yaparken eğitimin paydaşlarıyla bir oturun, onların da fikrini alın. Bu şekilde yaparsanız tüm bu tartışmalar minimuma iner, eğitim öğretim hepimizin ortak sorunu olur. İmam hatipli öğrenci de bizim, ortaokula giden öğrenci de bizim. Ancak şu an imam hatipli olmak ayrıcalıklı hale getirilerek yasalara karşı suç işleniyor. Çocuklarımıza dini, dili, ahlakı, diyaneti okulda öğretmeyi öneren bir sendikayız. Merdiven altına kalırsa oradan çok ‘sözde hocalar’ çıkar. Biz bunun devletin kontrolünde, devletin öğretmenleriyle, devletin kitabıyla işlenmesini istiyoruz” dedi.