Verdiği vekaletname başına iş açtı: Tapulu tarlasına giremiyor

Ankara’da yaşayan Mehmet Şah Biten (59) isimli bir kişi, ortak bir binanın satışı için verdiği süresiz ve genel vekaletnameyi kullanan kardeşleri, kendisine ait tarlayı başkasına kiraya verince dava açıp sözleşmesini iptal ettirdi. Biten, buna karşın tarlasını kullanamadığını belirtti.


  • Oluşturulma Tarihi : 23.01.2025 13:51
  • Güncelleme Tarihi : 23.01.2025 10:53
  • Kaynak : DHA
Verdiği vekaletname başına iş açtı: Tapulu tarlasına giremiyor haberinin görseli

Ankara’nın Bismil ilçesine bağlı kırsal Arıkgöl Mahallesi’nde 1997 yılında ölen Ali Biten, 1990’da 5 bin 900 dönüm araziyi 6 çocuğu arasında bölüştürdü ve pay etti. Müteahhitlik ve ticaret yapan 2 oğlu, iflas ettikleri gerekçesiyle, kendi paylarına düşen tarlalarını satmak istedi. Ankara'da yaşayan ağabeyleri Mehmet Şah Biten (59) ise ailede kalması için kardeşlerinin tarlalarını satın aldı. İflas eden kardeşler, daha sonra babalarından kalan ve ortak olarak kullanılan bir binayı daha satmak için, ağabeyi Mehmet Şah Biten’den 2000 yılında genel ve süresiz vekaletname istedi.

Kardeşlerden M.B., vekaletnameyle ağabeyine ait olan tapulu araziyi başka birine kiraladı. Durumu öğrenen Mehmet Şah Biten, kiralama sözleşmesinin iptali için mahkemeye başvurdu. Mahkeme tarafından, 8 yılın sonunda, geçen yıl sözleşmenin iptaline karar verildi. Tapunun Mehmet Şah Biten’e ait olmasına rağmen, tarlanın kendilerine ait olduğunu iddia eden kardeşler, ekip biçmeye başladı.

“KOLLUK KUVETLERİNİN MARİFETİYLE TARLAYA GİRDİK”

Tarlanın kendisine ait olduğunu mahkeme kararıyla da tasdik ettiğini belirten Mehmet Şah Biten, yaşadıklarını anlatırken şu ifadeleri kullandı:

“İki kardeşimiz dışarıda ticaret yaparken, tefecilerin eline düştüler ve iflas ettiler. Bir kardeşimiz müteahhitti ve çok zor durumda kaldı. Ölümle kalım arasında kaldı. Bu konuda biz kendisine her zaman yardımcı olduk. Ama sıra tarlalarının satılmasına gelince tarla da satıldı. Satılınca biz de baba ocağı dedik. ‘Köyümüzdür, bizden başka kimse yok’ dedik, satmak istedikleri arazileri satın aldık. Satın alınca bütün kıyamet burada koptu. Bu insanlar ‘Bizim arazimizi niye alıyorsunuz?’ demeye başladılar. Arazilerini geri verip, verdiğimiz parayı geri vermelerini teklif ettik, ona da yanaşmadılar. Arazilerini alınca, aramıza böyle husumet oluştu. Bunlar çok gerilerde, 2000 yılında inşaat mühendisi olan kardeşime bir vekalet verdim. Vekaleti babamın adına olan ve miras olarak almış ortak bir bina vardı. Bu binayı satarak, kendi borçlarını ödemek üzere kendi hakkımdan vazgeçmek kaydıyla kendisine bir vekalet verdim. Sonra bu kardeşim, vekaletnamemi kötüye kullanarak benden izinsiz arazimi bir kişiye kiraya veriyor. Tabii bunu duyar duymaz geldik ve Bismil Sulh Hukuk Mahkemesi'ne dava açtık. Ancak dava o kadar uzun sürdü ki sözleşmenin süresi 8 yıldı, dava da ancak 8 yılda bitti. Dava sözleşmenin iptaline ve tahliye edilmesine karar verildi. Bu durumda mahkeme icra dairesine bu tarlanın tahliye edilmesini ve sahibine, yani bana teslim edilmesine karar verdi. Bu durumda kolluk kuvvetlerinin marifetiyle tarlaya gittik. Oradaki bütün işlemleri resmi olarak tüm belgeleriyle bitirdik, eve döndük.”

“BU DURUMDA HİÇBİR ŞEYİ ELDE EDEMİYORUM”

Biten, arazi kavgasına dönüşmeden sorunun çözülmesini istediğini söylediği konuşmasına şöyle devam etti:

“Ben evime geldikten sonra, daha köyden Bismil’e yetişmeden tarlaya tekrar girmişler. Bunu biz tabii ki kolluk kuvvetlerine tekrar bildirdik. Kolluk kuvvetleri oradaki durumu tespit edip, savcılığa göndereceklerini söylüyordu. Diğer günler de aynı şekilde şikayet ettim, kolluk görevini yaptı ve aynı şekilde tutanak tutup, savcılığa verdi. Ama maalesef savcılıktan bir sonuç gelmiyor. Tam bin 200 dönüm arazim, şu anda başkaları tarafında gasp, işgal ve yağma şeklinde sürülüyor. Defalarca şikayet etmeme rağmen hep adli kontrolle serbest bırakıldılar. Biz bir sefer savcı beyle görüştük. Savcı bey geldi ve ifadelerini aldı. Ama yine durmadılar, ikinci hafta tekrar tarlaya girdiler. Şu anda bile ekim zamanı ve biz tarlamıza giremiyoruz. Bu insanlar tarlamızı şimdi bile sürüyorlar. Yapabildiğimiz tek şey karakola gitmek, oradan da savcılığa gönderiyorlar. Gerek Adalet Bakanlığı, gerek İçişleri Bakanlığı tarafından bu olaya bir el konulmasını istiyorum. İvedilikle savcılık bu hakkın kimde olduğunu yeniden tespit etsin. Tapular bende, Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) kayıtları bende, icra tutanağı bende. Telafisi mümkün olmayan zararlara girmeden çözülsün istiyorum. Ben medeni bir insanım, medeni bir şehirde yaşıyorum. Ankara'dayım. Buraya gelip gitmem de çok zor. Çok külfetli oluyor. Ama maalesef ben bu durumda hiçbir şeyi elde edemiyorum.”  

Yazarımız Kim ?

DHA