Sayfa Yükleniyor...
İzmir’de bir modern mimarlık mirası olarak nitelendirilen ‘Verem Savaş Sanatoryumu’, şu an içler acısı halde. 1950’li yıllarda tasarlanıp verem hastalarının doğayla iç içe tedavi edildiği yapılar, topluma kazandırılmayı bekliyor
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Yamanlar - Karagöl yolu üzerinde 1950’li yıllarda tasarlanan ve verem hastalarının tedavisi için kullanılarak hastalığın bulaşıcı hale gelmesini engelleyen 'Verem Savaş Sanatoryumu’nun son hali görenlerin içini burkuyor. Sanatoryum, 2011 yılında Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan yıllığı 76 bin liraya Karşıyaka Belediyesi’ne kiralanmıştı. Sağlık ve Spor Merkezi olarak düzenlenmesi planlanan sanatoryum, Cevat Durak döneminde beş yıllığına kiralandı ancak işlev görmeyip atıl durumda bırakıldı. 2016 yılında ise eski Karşıya Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar tarafından ‘Tabiat Parkı’na dönüştürülmek istenen sanatoryum yine rafa kaldırılınca Çevre ve Orman Bakanlığı’na geri iade edildi. Tinercilerin ve evsizlerin mesken tuttuğu bir yer haline gelen sanatoryum, bölge sakinleri için tehlike oluştururken, yetkililerin eleştirisine neden oldu. Tüberküloz hastalığındaki artışa dikkat çeken halk sağlığı uzmanları, ‘müze’ ye dönüştürülen sanatoryumların dünyadaki örneklerini işaret ederek, “Yapı kompleksine günübirlik ve konaklamalı işlevler yüklenerek, kompleksi gece-gündüz, yaz-kış aktif tutabilecek senaryolar geliştirilmeli, birbirleri ve doğal çevreyle ilişkilerini güçlendirecek müdahaleler yapılmalıdır” dedi.
TAMAMEN TERK EDİLDİ
İzmir Orman Bölge Müdürlüğü’nden aldığımız bilgilere göre, bu alanda ilk olarak 10 Haziran 1932 yılında Orman Bakanlığı tarafından bir kamp açıldı. 1944 yılında alanın kullanım hakkı Bakanlar Kurulu kararıyla Verem Savaş Derneği’ne verildi, yaklaşık 129.960 m² olan alanda kalıcı kamp yapıları yapılmaya başlandı. Yine bu dönemde Sağlık Bakanlığı’nın kararıyla yapılan Verem Savaş Sanatoryum’u ise 1960’larda verem hastalığının büyük ölçüde tedavi edilebilir olması sebebiyle Kızılay’a devredilerek otel olarak işletilmeye başlandı, Yamanlar Kampı’nın dinlenme mekanı olma özelliği de ön plana çıkarıldı. 1945-1950’li yıllarda kampın sadece sağlık sorunları olanlar tarafından değil, işine ara vererek dinlenmek isteyen veya gündüz işine giderek akşamı sakin ve sağlıklı bir ortamda geçirmek isteyen kişiler tarafından da kullanıldığı belirtildi. Ancak, bir dönem yoğun olarak kullanılan sanatoryum yapıları, günümüzde tedavi yöntemlerinin değişmesiyle tamamen terk edildi. Döneminin izlerini taşıyan, ayrıca anı değeri de bulunan bu yapı grubu, üzerinde çok durulmamış ve araştırılmamış bir konu olarak önümüzde duruyor.
GEREKLİ ADIMLAR ATILMALI
Alanın kent yaşamına kazandırılması için gerekli adımların atılması gerektiğini vurgulayan halk sağlığı uzmanları, “Yapıların yeniden işlevlendirme sürecinde sahip olduğu değer ve bütünlükle çevre ilişkilerinin korunması gereklidir. Bu alan birçok flora ve fauna elemanına yaşam ortamı sunan nitelikli bir tabiat parçasıdır. Bu sebeple alanın öncelikle doğal değeri korunmalı, mevcut yapıların yeniden işlevlendirilmesi için gerekli olanlar dışında müdahale yapılmamalıdır.1955 sonrası kıyıda gelişmeye başlayan gabari artışı ve kent merkezinde meydana gelen yoğunluk, bu tür tabiat alanlarına duyulan ihtiyacı artırmıştır. Kamp yapılarının kente kazandırılması, kentlinin bu ihtiyacını da bir ölçüde karşılayacaktır. Alanın doğal değerinin yanı sıra, binaların mimarlık disiplini açısından da değeri söz konusudur. Bu yapılar inşa edildiği dönem ve taşıdığı özellik nedeniyle modern mimarlık mirası olarak korunmalıdır. Verem hastalarının tedavi edilmesi ve zayıf bünyeli kişilerin hastalıktan korunmasında, güneşli ve temiz havalı doğal ortamların katkısı oldukça önemlidir. Bu sebeple kamp yapıları orman arazisi içinde birbirinden bağımsız olarak konumlandırılmış, benzer şekilde sanatoryumun konaklama birimlerini bağlayan sirkülasyon elemanı da yarı açık olarak tasarlanmıştır. Bu tasarım hem modern mimarinin temel özelliğini sergilemekte, hem de yapının tedavi işlevi sebebiyle ihtiyaç duyduğu hijyen gereksinimini sağlamaktadır” dedi.
İZMİR’DEKİ İLK ÖRNEĞİ
Kompleksin yerleşim şeması göz önüne alındığında, modern mimarinin izlerini taşıyan bu yapıların gelecek nesillere aktarımının önem taşıdığını kaydeden uzmanlar, “Bu nedenle kompleksin bir bölümünde tasarlanacak sanatoryum müzesi, tarihsel süreç içerisinde alanın değişen kullanımından kaynaklanan anı değerini yaşatması bakımından önemlidir. Bu müzede verem hastalığı ve sanatoryum tedavisinin anlatılması, burada çalışan ve tedavi olan kişilerin fotoğrafları ve sözlü anlatımlarıyla desteklenen düzenlemeler yapılması, yapı kompleksinin tarihsel süreç içinde kent belleğindeki yerinin vurgulanması açısından gereklidir. Verem hastalığının tedavi edilebilir bir hastalık olmasından sonra dünyada işlevsiz kalan ve müze olarak yeniden işlevlendirilen sanatoryum örneklerine rastlanmakta” diye konuştu.
“KÖYÜMÜZÜ BU DERTTEN KURTARIN” ÇAĞRISI
Yamanlar Köyü sakinleri ise şunları söyledi: “Sanatoryum, Karagöl ile Yamanlar Köyü’nün ortasında. Karagöl’e gitmek isteyen vatandaş, yürümeye korkuyor. Bağımız, bahçemiz var ileride. Araçla giderken bile korkuyoruz. Yapıların içinde kim var belli değil. Harabeye dönmüş. Duvarlarda edepsiz yazılar. ‘Girmek yasak ve tehlikelidir’ tabelasını asıp gitmişler. Çatı, pencere düşüyor resmen. Ya altında biri kalırsa? Güzelim alanı ne hale getirdiler. Buradan geçen ziyaretçi çok oluyor. Doğru düzgün bir yer yapsınlar da millet değerlendirsin. Dağın başında, ne olduğu belli olmayan bir yere dönüştü. Bizim isteğimiz yetkililerin el atması, köyümüzü bu dertten kurtarması.”
Haber Merkezi