- Gündem
- 11.03.2025 18:32
Belediye işçisi Mahir Kılıç üçüncü açlık grevini İstanbul’da, CHP İl Binası önünde sürdürüyor. İki aydır açlık grevinde olan Kılıç’ın talebi İzmir Büyükşehir Belediyesindeki işine geri dönmek
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Ailesiyle birlikte İzmir’de yaşayan Mahir Kılıç, Büyükşehir Belediyesi’nde temizlik işçisi olarak çalışıyordu. 2 yıl önce Büyükşehir’e kadro davası açtığı için çeşitli gerekçelerle işten çıkarılan 200’ün üzerindeki işçiden biri oldu. 13 Kasım 2017 tarihinde işe geri dönme talebiyle belediye binası önünde açlık grevine başladı. 184 günün sonunda Karşıyaka Belediyesinde işe başlayacağı söylendi. 7 ay bekledi fakat protokol yerine getirilmeyince direnişini Ankara’ya taşımaya karar verdi. CHP Genel Merkezi önünde 67 gün süren açlık grevinin sonunda kıdem ve ihbar tazminatını alsa da asıl talebi İzmir Büyükşehir Belediyesindeki işiydi… Kılıç, bu taleple başlattığı üçüncü açlık grevini İstanbul’da, CHP İl Binası önünde sürdürüyor. İki aydır açlık grevinde olan Kılıç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e seslenerek, “Beni ne Tunç Soyer işimden attı ne de bana ‘seni işe alırım’ diye söz verdi. Ama bir partili olarak, insan olarak müdahil olmasını canı gönülden isterim. ‘Çav Bella’ söylemekle devrimci olunmuyor. CHP aileme de bana da bir dram yaşatıyor. Buraya dönmeye değil ölmeye geldim. Ya işimi geri verecekler ya da beni öldürecekler. İnsanlar şunu düşünebilir: Değer mi? İş için belki değmez, ama insanlık onuru için değer” ifadelerini kullandı.
PROTOKOL YERİNE GETİRİLMEDİ
Kasım 2017’de işten çıkarılmasıyla başlayan eylemlilik sürecini anlatan Kılıç, “İzmir Büyükşehir Belediyesine kadro davası açtık. İlk davayı açan arkadaşlara kadrolu işçi olma hakkı doğdu. Durum böyle olunca binin üzerinde işçi açtı. Doğal olarak, bu İzmir Büyükşehir Belediyesine külfet getirdi. Büyükşehir Belediye Başkanı da bu yapmış olduğu hileli işçi çalıştırmanın önünü kapatabilmek, işçilere davaları geri çektirebilmek adına bizleri işten çıkardı. Ben en son atılan işçiydim. Sendikalar herhangi bir eylemlilik ortaya koyamadı. İşimden atılınca açlık grevine başlayacağımı deklare ettim. Benden 5-6 ay önce atılan 9 arkadaşım oturma eylemiyle açlık grevime destek oldu. Buradaki direnişimiz tam 184 gün sürdü. 184 günün sonunda aynı haklarla Karşıyaka Belediyesi’nde işe başlatılacağımız protokol altına alınınca, direnişimizi sonlandırdık. Sonra 7 ay bekledim. Ne bir işveren oldu ne arayan ne de telefonlarımıza yanıt veren. Protokol yerine getirilmedi” dedi.
O ZAMAN NEDEN AÇLIK GREVİ YAPTIM?
“İkinci direnişimi 7 ay sonra Ankara’ya, CHP Genel Merkezi önüne taşıdım” diyen Kılıç, “Orada 35 gün oturma eylemi yaptım. 36. günden itibaren de 67 gün süren ikinci açlık grevi yaptım. Canan Kaftancıoğlu, işin siyasi sorumluğunu üstleneceğini bizlere söyledi. Kıdem ve ihbar tazminatım verilmemişti, onu talep ettim. Bir de İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki işimi talep ettim. Kıdem ve ihbar tazminatını Canan Kaftancıoğlu kendisi ödedi. İş için de; seçime kadar Çiğli Belediyesi’nde, 31 Mart seçimine kadar taşeron bir firmada çalışacaktım. Eğer Aziz Kocaoğlu tekrar aday gösterilmezse, onun yerine aday gösterilen aday İzmir Büyükşehir Belediyesini kazanırsa, atıldığım işime geri döndürüleceğime söz verdi. Çiğli Belediyesinin taşeron firmasında 2 bin 200 lira maaşla iş verdiler. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde benim şartlarım, maaşım, sosyal haklarım ortada. 2 bin 200 liralık bir iş karşılığında direnişimi bitirseydim, zaten hiç direnişe başlamaz, atıldıktan sonra hemen gider 2 bin 200 liraya bir yerde çalışırdım. 2 bin 200 liralık işle direnişimi bitireceksem, neden 184 gün açlık grevi yaptım? Madem sizin vermiş olduğunuz işle ben direnişimi bitirecektim neden 67 gün ikinci açlık grevimi yaptım?” diye sordu.
CHP BİZE DRAM YAŞATIYOR
Üçüncü kez başlattığı açlık grevinin 61’nci gününde olduğunu belirten Kılıç, sağlık durumu hakkında bilgi vererek, “Geçtiğimiz günlerde bilincimi kaybettim. Taksim İlkyardım’a götürüldüm. Orada ‘Tıbbi müdahale kabul etmeyeceğimi’ yazılı beyanla söyledim. Kan tahlili yapıldı. Kan değerlerim bir hayli kötü çıktı doğal olarak. 50’li günler aslında açlık grevleri için vücuda zarar verecek günler değildir ama benim üçüncü açlık grevi direnişim ve birbirine çok yakın bunlar. O yüzden kas yıkımı var, böbreklerimde sorun var, karaciğerim de aynı şekilde. Zaten işimden dolayı sarılık taşıyıcısıyım. Çünkü belediyede çalıştığım birim çöptü, çöpten kaynaklı birçok işçi sarılık mikrobu taşıyıcısıdır. Evim kira, iki çocuğum var. Dostlarımızın yardımlarıyla ayakta durmaya çalışıyoruz, çabalıyoruz. Bu süreçte eşim benim için çok büyük fedakarlıklar yapıyor. Maddi ve manevi bütün sorunlarla ilgileniyor. Kendisi için ne söylesem azdır, kelimelerle anlatamam. CHP aileme de bana da bir dram yaşatıyor” dedi.
‘ÇAV BELLA’ İLE DEVRİMCİ OLUNMUYOR
Kılıç, “İzmir Büyükşehir Belediyesindeki hakkımı istiyorum. Çünkü emek vererek bir şeyler kazandım. İzmir’in çöpünü temizleyerek haklar elde ettim. İnsanlar diyorlar ki, ‘İzmir’de direndi, Ankara’da direndi, şimdi de İstanbul’da direniyor, belki bu işin altında başka bir iş var.’ Hayır, benim tarafımda herhangi bir şey yok. CHP’nin kirli siyaseti var. Ben İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden atıldım. Oradaki işim için mücadele ediyorum. Tunç Soyer’in süreci bildiğinden eminim. Ama ‘Çav Bella’ söylemekle devrimci olunmuyor. Benim bu sürecimi bitirmek için bürokrat olmasına da gerek yok insanların. İnsan olsunlar, vicdanlı olsunlar yeter. Beş aydır İstanbul’dayım. Ailem ekonomik olarak bitik durumda. Tamamen dostların dayanışmasıyla geçinmeye çalışıyoruz. Direnişim sonuna kadar gidecek, CHP bu direnişin altında kalacak. Haktan, hukuktan, adaletten bahsederken, kapının önünde bir işçi açlıktan ölüyorsa, bu ne hakka ne hukuka ne adalete ne de insanlığa sığar. Bir kere sen işçiden, emekçiden bahsediyorsan ilk önce kendi kapının önüne bakacaksın. Buraya dönmeye değil ölmeye geldim. Ya işimi geri verecekler ya da beni öldürecekler. İnsanlar şunu düşünebilir: değer mi? İş için belki değmez, ama insanlık onuru için değer. Biz işçilerin, emekçilerin direnmekten başka alternatifi yok. İşçilerin sırtına basarak makam, mevki derdine düşmüş insanlardan oluşuyor sendika yöneticileri” diye konuştu.
MÜDAHİL OLMASINI İSTERİM
Son olarak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e seslenen Kılıç, şunları söyledi: “Beni ne Tunç Soyer işimden attı ne de bana ‘seni işe alırım’ diye söz verdi. Ama bir partili olarak, insan olarak müdahil olmasını canı gönülden isterim. İşimizi, ekmeğimizi geri verirse, çıkar kendisine şükranlarımı sunarım, asla gocunmam. Nasıl eleştiriyorsam, teşekkür etmeyi bilirim. Kimseden lütuf istemiyorum, makam, mevki talebim yok. On yıl İzmir Büyükşehir Belediyesinde çöpçü olarak çalıştım. Sendikalı, sosyal haklarımın olduğu işimi istiyorum. Bu anlamda mücadelem sonuna kadar devam edecek.”