Ya ölecek ya yaşayacak

Deniz Ticaret Odası Başkanı Yusuf Öztürk, 2015 yılında Alsancak Limanı’nın özelleştirilmesini İzmir açısından olmazsa olmaz olarak görürken, sektör için Binali Yıldırım’ın tekrar bakan olmasının İzmir için avantaj olacağını söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 25.12.2015 10:11
  • Güncelleme Tarihi : 25.12.2015 10:11
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Ya ölecek ya yaşayacak haberinin görseli

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN

Deniz Ticaret Odası Başkanı Yusuf Öztürk, 2015 yılında denizcilik ile ilgili olan gelişmeleri değerlendirdi.  Başkan Yusuf Öztürk, Alsancak Limanı’ndan, Çandarlı Limanı’na, yat turizminden kruvaziyer turizmine kadar birçok konuya açıklık getirdi. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na Binali Yıldırım’ın getirilmesini İzmir için şans olarak görürken, 2016 yılında denizcilik açısından pek de ümitli olmadığını dile getirdi.

Türkiye’nin son 1,5 yılda 4 tane seçimi gördüğünü belirten Başkan Öztürk, “İki tane genel seçim, bir tane yerel seçim, bir tane de Cumhurbaşkanlığı seçimi olmak üzere dört seçim atlattık. Bir ülkede bu kadar kısa zamanda bu kadar fazla seçim yapılmış olması gerçekten ülkeyi diplere götürürdü. Bu seçimlerde en ufak bir sıkıntı çıkmış olsaydı herhalde biraz zor toparlanırdık. Geçmiş geçmişte kaldı artık önümüze bakmamız lazım. Hele ki Türkiye’nin bu coğrafyada dünyada da taşların bu kadar ilginç bir şekilde yer değiştirdiği bir ortamda daha dikkatli olmalıyız. Türkiye’nin her tarafında bir karışıklığın söz konusu olduğu bir pozisyon var. Dünya Arap Baharı’ndan henüz çıkmış veya yeni yeni çıkmaya başlamış. Bu ortamda Türkiye’nin artık böyle şeylere lüksü yoktu. Nitekim halk ben güven ve istikrar istiyorum dedi ve 64. hükümeti seçerek işbaşına getirdi” dedi.

“ÜLKENİN MORALE İHTİYACI VAR”

Öztürk, 64. Hükümet’in programının açıklandığını fakat çok fazla inceleyemediğine değinerek, “Genel anlamda ilk üç ayda yapılacaklara baktığınızda seçim aşamasında ki sözlerin birçoğunun ufak ufak yerine gelebildiğini veya başladığını görebiliyorum. Ülkenin morale ihtiyacı var. Fakat önemli olan icraata geçilmesiydi. Şu anda asgari ücret tartışmaları var. Ülkedeki yatırımlar devam ediyor. Benim çok sevindiğim gelişmelerden olan İstanbul-İzmir otoyolunun gün geçtikçe ortaya çıktığını görüyoruz. Daha birçok şey var. Bakıyorsunuz yeni adımlar atılabiliyor. Ümit ediyorum bunlar böyle devam eder” diye konuştu.

“BİNALİ YILDIRIM İZMİR İÇİN AVANTAJ”

Bir İzmirli olarak sevilen bir İzmir milletvekilinin Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı görevine getirilmesini kendisini mutlu ettiğini söyleyen Başkan Öztürk, “Ben oda olarak söylüyorum fakat şahıs olarak da kendisini çok severim ve saygı duyarım. Kendisi proje adamıdır. Yani proje adamı olduğu için bundan hem İzmir hem de Türkiye’deki bütün vatandaşlar faydalanacaktır. Kanaat önderlerine veya halka ben tüp geçidi yapayım mı yapmayayım mı diye sorması bile önemlidir. Sonuçlar açıklandı. Yüzde 69 yapılsın yüzde 31 yapılmasın çıktı. Ben bu yüzde 31’lik kısmın bilimsel ve teknik taraflarını bilmeden konuşmuyorum ama niye yapılmasın diyorlar. Şimdi bir bakan geliyor ve soruyor. Buna Büyükşehir Belediyesi’nin bir itirazı yok. Sivil toplum örgütlerinden hayır diyen o yüzde 31’i anlayamıyorum. İzmir büyüyen bir şehir her zaman aynı şeyi söylüyorum. İzmir’e bir taş koyun ya. 2014’te dünyanın en hızlı büyüyen üçüncü şehriydik. 2015’te ikinci sıraya çıktık. İzmir farklı bir yer. Bu kadar hızlı büyüyen bir yerde sorunlar da doğal olarak büyüyor. En başta trafik sorunu çıkıyor. Bilimsel ve teknik tarafını bir kenara bırakarak konuşuyorum karşısında durmanın ya da olumsuz davranmanın bir anlamı yok. Böyle itirazların önümüze daha çok çıkacağını düşünüyorum. Binali Bey’in İzmirli bir bakanın olmasının avantajını önümüzdeki dönem yaşayacağız” ifadelerini kullandı.

“BU DEFA ÖZELLEŞECEK”

Alsancak Limanı’nın bu defa özelleşeceğinin altını çizen Başkan Öztürk, “Olmaması için önümüzde bir neden var mı? O kadar somut gerekçeler var ki bu özelleştirmenin olması için. Dünyada artık oyun öyle basit oynanmıyor. Uluslararası konteyner hatları veya uluslararası liman işleticileri yatırımlar yapıyor. Bunlar doğru yatırımlardır. Türkiye’de de Tekirdağ’da önemli bir yatırım var. Yarımca da önemli bir yatırım var. Bir konteyner hattı Kumport’u satın aldı. Baktığınızda ortaya bir resim çıkıyor. Bu resme göre limancılık dünyada zaten önemliydi fakat şimdi daha da önemli bir noktaya gelmiş durumdadır. İzmir limanını düşünüyoruz ve İzmir limanı artık ya onlarla aynı kategoride olacak ya da ölecek başka bir çaresi yok. Çünkü gelişmeye devam eden bir limancılık sektörü var. Bugünü kurtarıyoruz. İzmir Liman İşletme Müdürlüğü’nün ve TCDD’nin aşırı gayretleri ile bir şekilde çalışıyorlar. Tabi ki, bunda da Sayın Binali Yıldırım’ın çok katkısı oldu. Liman çok değişti bunu da kimsenin unutmaması lazım. Fakat bu gelişme yeterli değil. Bunun için çok önemli bir proje olan kanal projesinin bir an önce devreye girmesi lazım ki daha büyük gemiler gelsin. İzmir limanı git gide daralan bir hale dönüşüyor. Dünyadaki gemiler büyüyor, ama İzmir Limanı’na herhangi bir şey yapılamadığı için büyük gemiler her geçen gün azalacak ve başka limanlara gidecek. Zaman kalmadı. Önümüzdeki en güzel örneklerden bir tanesi Mersin Limanı’dır. Mersin Limanı özelleştirildikten sonra kendisini üçe katladı. Dolayısıyla İzmir’in kıymeti olan İzmir Limanı’na önem verilmesi lazım. Son zamanlarda sivil toplum örgütlerinin itirazlarına da baktığımızda hepsi geri adım attılar. Şimdi resmi daha net görüyoruz. İmar planındaki değişiklikten sonra ortak mutabakat sağlanma noktasına gelindi” şeklinde konuştu.

“ÇANDARLI BUGÜNÜN YATIRIMI DEĞİL”

Başkan Öztürk, Çandarlı Limanı’nın yanlış bir yatırım olmadığına vurgu yaparak, “Üstüne basa basa söylüyorum. Nedenini de söylüyorum. Çandarlı bugünün yatırımı değildir. Çandarlı yarının yatırımıdır. Türkiye gelişen bir ülke Türkiye’nin nüfusu her geçen gün artıyor. Bizim 2023,2035 veya 2050 deyin ne derseniz deyin bu yatırım o zamanların yatırımıdır. Bugün gereksizmiş gibi gözüken şey yarın gerekli olacak. Bizim hazırlıklı olmamız lazım. Liman yapacağınız yerin bir an önce liman pozisyonuna liman kümelenmelerine gelebilmesi lazım. Bu yerler açılırsa eğer Türkiye’de liman yapacak yer bulamazsınız. Türkiye’de nerelere ne yapacağınıza bakın elinizi attığınız yerden SİT alanı çıkıyor. Ya da el attığınız yer turistik bölge çıkıyor. Dolayısıyla ileriki yıllardaki ihtiyacımıza binaen bunların olması gerekir. Bana göre ihalede yanlışlıklar yapıldı. Ama bunu da düzeltiyorlar. Böylece yatırımcı içinde çok büyük külfet olmadan yavaş yavaş yapılabilecek bir pozisyona gelmesi lazım. Unutmayın ki orası lokal ve yerel kargo elleçlenecek yer değil. Orası uluslararası aktarma limanı olarak değerlendirilecek liman olmalıdır. Çandarlı Limanı, Malta Limanı ve Mısır Limanı gibi uluslararası bir liman olacaktır” dedi.

“KRUVAZİYER BİR BİLMECE”

Kruvaziyerin  bir bilmece olduğunu söyleyen Başkan Öztürk, “Kruvaziyer için İzmir’de çok şey yapıldı. Bunu yadsımamak gerekir. Başta İzmir Ticaret Odası olmak üzere. Son zamanlarda biz Ticaret Odası’na omuz vermeye gayret gösterdik. Kruvaziyer uzun soluklu bir şey. Kruvaziyer politikasının oluşturulması gerekir. Bir kruvaziyer politikamız yok. Sen kruvaziyeri ülkende istiyor musun istemiyor musun? Öncelikle buna karar vermemiz gerekiyor. Sen önce isteyip istemediğine karar ver eğer istiyorsan ki istemiyorum diyen bir kişiyi bulamazsın. Ülke, şehir, herkes istiyor. Peki, neden biz kruvaziyerin bir politikasını oluşturup ülkemize daha fazla gelmesini sağlamıyoruz. Bütün problem budur. Bunu çözebilsek her şeyi çözeceğiz. Kruvaziyer buraya geldiğinde adam burada dışarı çıkıp alışveriş yapıyor. En önemlisi İzmir’i ve ülkeyi tanıyor. Biz hep kendimizi biliyoruz burada da dışarıdan gelen yabancılar buraya geldiklerinde biz bu ülkeyi böyle bilmiyorduk diyorlar. Ülkeyi hala güneydoğu gibi zannediyorlar. Öyle bir şey yok. Ülkemizi tanıtmamız lazım. Ülkemizin tanıtılması benim için çok önemli bir durum. Tanıtım için milyonlarca lira verecek durumdayız. Madem öyle bu gemilerin buraya daha fazla nasıl getirebilirize bakalım” diye konuştu.

“UZAKDOĞU ALTIN MADENİ GİBİ”

2016 yılında ne olur ne biter bilemiyorum. Birçok kruvaziyer firması seferlerini iptal etti diye konuşan Başkan Öztürk, “Kruvaziyer firmaları altın madeni buldular. Uzakdoğu onlar için altın madeni kadar değerli. Orada para ve nüfus var. Bunlar birleştiği zaman tadından yenmez. Ben bunu bir sene önce söylemeye başladım. Birçok şirket rotasını Uzakdoğu’ya çevirdi. Kruvaziyerin ana amacı para kazanmak değildir. Mesele bence o değil. Önemli olan kruvaziyerin ülke tanıtımına yaptığı katkıdır. Onun için devletin her zaman destek olması gerekir. Biz indirim veya teşvik istemiyoruz. Biz dünyadaki diğer limanlarla eşit seviyede olalım ki rekabet şansımız olsun diyoruz” dedi.

“TÜRKİYE’YE YATIRIM GELİYOR”

Başkan Öztürk, Malta’da çok önemli bir yatırım yapıldığını Türkiye’deki bir grubun Malta Limanı’nın ortağı olduğunu belirterek, “Yunanistan’da COSCO aldı başını gidiyor. Yunanistan’da 500 bin TEU kapasitelerinde olan yükleme şu anda 3 milyar dolar seviyelerine çıkmış durumdadır. Onun için bizde liman özelleşsin diyoruz. Tekirdağ’da MSC’nin önemli yatırımı var. Safi Grup İzmir Limanı ile de ilgileniyor. Bu yatırımlar çok önemli yatırımlar. Dünyanın en büyükleri niye gelip Türkiye’ye bu kadar yatırım yapsınlar. Huzursuzluğun olduğu yere insanlar tatil için bile gitmez ama buraya gelen yatırımlar Türkiye’nin durumunu çok rahat ortaya koyuyor. Kötü gözle bakarsanız her ülkenin kötü imajı var. Çevre limanlardaki yatırımları önemsiyorum. Bizim de o seviyelere gelmemiz gerekir” ifadelerini kullandı.

“BAĞLAMA KAPASİTESİ YETERLİ DEĞİL”

Yat limanları konusunda çok ciddi adımların atılması gerektiğine değinen Başkan Öztürk, “Dünyada iki tane önemli destinasyon var. Biri Karayipler diğeri de Akdeniz’dir. Türkiye’deki yat limanlarının bağlama kapasitesi yeterli değil. Türkiye’deki yat limanlarını bağlama kapasitesinin artmasında sakınca yok. Ege Bölgesi’nde bizim sorumluluk sahamızda sekiz tane marina var. Nerdeyse hepsi yüzde 110 kapasite ile çalışıyor. Bayraklı-Turan bölgesi için yat limanı projesi var. Ama burası doğru bölge mi? Mavişehir ya da İnciraltı olsaydı gibi tartışmaların içine ben girmiyorum. Önümüzde Çeşmealtı ve Şifne için marina planı var.  Güneyde birtakım yatırım planları var. Bir yat, kruvaziyerle gelen 30 yolcudan daha fazla kazandırıyor. Dolaysıyla yat turizmi Türkiye için önemlidir. Akdeniz’de bizim rakiplerimizin bağlama kapasitesi bizden çok daha fazla durumdadır. Marinaların üzerinde inanılmaz bir yük var. Ne kadar çok marina olursa veya marinalarda amatör denizciliği destekleyecek şeyler olursa marinalar gelişir” dedi.

“KİMİ İÇİN İYİ KİMİ İÇİN KÖTܔ

Başkan Öztürk, “2016 yılına Denizcilik sektöründen bakarsak eğer, 46 tane alt sektörü var. 2016’nın 46 alt sektör için nasıl geçeceğini kestirmek gerçekten zor. Kimi için iyi kimi için zor geçecektir. Genel anlamda dünyadaki 2008 krizine bakarsak denizcilik sektörü krizlerden en erken etkilenen sektördür. Dünyada kriz olunca ilk önce denizcilik sektörü bundan payını alır. 2008 yılından sonra Denizcilik navlun açısından hala toparlanmış değildir. Yakın zamanda da toparlanacağını düşünmüyorum. Çünkü hala 2016 yılında yük hareketi az ve gemi de çok olunca git gide geriye doğru bir gidiş var. Bunun 2016’da da devam edeceğini düşünüyorum. 71 tane tersanemizde bakım ve onarıma yönelik güzel işler yapılmaya başlandı. Tek tek saydığımızda çokta pesimist olmak istemiyorum ama denizcilik maalesef iyi durumda değil. Türkiye ekonomisi açısından da tek parti döneminde iyi şeyler olacağını düşünüyorum. Avrupa Birliği olan ilişkiler memnuniyet verici fakat Rusya ile olan ilişkiler ezelden beridir dost olan bir ülke ile ilişkiler dikkat çekici boyuttadır. Burada Rusya ile olan ilişkiden dolayı ekonomiyi konuşmanın hiçbir anlamı yok. Ama 2016’nın Türkiye için hayırlı geçmesini diliyorum” diye konuştu.