Sayfa Yükleniyor...
Geçtiğimiz yıl Menderes ve Bayındırda çıkan orman yangınlarının ardından bu yaz mevsiminde de gündeme gelen orman yangınları konusunu İzmir Orman Bölge Müdürü Şahin Aybal ile konuştuk. Aybal yangınların yüzde 95inin beşeri faktörlerden kaynaklandığını söyledi
YUSUF ÇAĞIRTEKİN-ONURHAN ALPAGUT/ ÖZEL HABER
Geçen yıl 21 ve 25 Temmuz tarihleri arasında Menderes ve Bayındırda Türkiyenin en büyük ikinci orman yangını çıkmış, birçok ağaç ve canlı bu yangınla telef olmuştu. Bu yıl yaz mevsiminin gelmesi ile birlikte tekrar gündeme gelen orman yangınları konusunu İzmir Orman Bölge Müdürü Şahin Aybal ile değerlendirdik. Geçtiğimiz yıl çıkan yangınların sebebinin henüz tam olarak belirlenemediğini ifade eden Aybal, bugüne kadar yaşanan orman yangınlarına en çok insanların neden olduğunu tespit ettiklerini belirterek, Vatandaşlarımızı bu konuda uyarmak için çeşitli faaliyetler yürütüyoruz. Amacımız insanlarımızı eğiterek, milli servetimiz olan ormanlarımızın önemini kavratmak ve onlara sahip çıkılmasını sağlamak dedi.
YÜZDE 90 AĞAÇLANDIRDIK
Geçtiğimiz yıl yaşanan yangınların kendilerini çok üzdüğünü dile getiren Şahin Aybal, bu yangınların izini silmek için hemen harekete geçtiklerini söyledi. Şahin Aybal, Geçen yıl 21 Temmuz Bayındır, 25 Temmuz Bayındırda olmak üzere ülkemiz için orta büyüklükte diye nitelendirebileceğimiz iki tane yangın atlattık. Bu yangınlar Türkiyede şimdiye kadar çıkmış ikinci büyük yangındı. Bu da bizi çok üzdü. Fakat Akdeniz iklim kuşağı içerisinde yangın riski her daim yüksektir. Yangın çıkabilir fakat önemli olan çıkan yangınların gerek o yörede yaşayan insanlara zarar vermemesini sağlamak gerekse ormanlarımızın geleceğini tehdit etmeden kontrol altına almaktır. Orman Genel Müdürlüğü olarak bizim en önemli görevlerimiz ormanların korunması, geliştirilmesi, iyileştirilmesi ve genişletilmesidir. Çıkan orman yangınları sonrası ana hedefimiz ise o alanları yıl içerisinde ağaçlandırmak. Menderes ve Bayındırda çıkan yangınların bulunduğu alanların yüzde 90ı tekrardan ağaçlandırıldı. Sayın Başbakanımızın katılımı ile en son 22 Nisanda son fidanları diktik. Kalan yüze 10luk kısmını da ağaç dikme mevsimini geçtiğimiz için beklettik ifadelerini kullandı.
HENÜZ TESPİT EDEMEDİK
Menderes ve Bayındırda çıkan yangınların sebeplerinin net bir şekilde belirlenemediğine dikkat çeken Şahin Aybal, Yaptığımız çalışmalar neticesinde net olmasa da yaptığımız tespite göre bir vatandaşımızın tarlasını temizlemek için yaktığı ateşi kaçırmaktan kaynaklanan bir yangındı. Çünkü direk ormandan çıkan bir yangın değildi. Kırsal dediğimiz, ziraat alanında çıkan bir yangının zeytinlikleri ve daha sonra bizim bozuk orman diye vasıflandırdığımız sahaya yansımasıyla oluştu. Tamamen bir vatandaşın dikkatsizliği ile bu koca yangının çıktığını tahmin ediyoruz. Zaten bunu tespit etmemiz çok zordu. Çünkü biz önceliğimizi ateşi söndürmeye veriyoruz. Bu konuda kolluk kuvvetlerimiz çalışmalarını sürdürüyor, elde ettikleri bilgiyi bizimle paylaşıyorlar ama bu yangınla ilgili herhangi bir bilgi tarafımıza iletilmedi. Aynı şekilde bizde tespit ettiğimizde onlarla paylaşıyoruz değerlendirmelerinde bulundu.
ORMANLARIN KORUNMASI BİLİNCİ
Orman yangınlarının yüzde 95inin beşeri faktörlerden oluştuğunu söyleyen Şahin Aybal, bu konuda eğitici çalışmalarla toplumda her yaştan insanını eğitmeyi amaçladıklarını söyledi. Şahin Aybal, Öncelikle Milli Eğitim Bakanlığımız ile birlikte çalışıp, okullarda çocukları ormanların yaşam için ne kadar değerli olduğunu, onların korunması gerektiğini öğretmeye çalışıyoruz. Onun dışında kamu spotları hazırlıyoruz. Yılın bazı bölümlerinde halkımızı bilgilendirici görseller hazırlıyoruz. Kırsal kesimde yaşayan muhtarlarımızın köylülerimiz ile de sürekli iletişim halindeyiz. Birlikte oluşturduğumuz acil eylem planlarımız var. Kritik dönemlerde mesaj atarız. Diyanet İşleri Başkanlığımız ile ortak çalışmalar yürütüp, camii hoparlörlerinden bilgilendirmeler yapar, hutbelerde ormanların önemini vatandaşlarımıza aktarmaya çalışıyoruz. Bir de basın yayın kuruluşları aracılığıyla insanlara ulaşıp, onların duyarlı olmaları gerektiğini hatırlatmaya çalışıyoruz dedi.
TEDBİRLER, YAPILACAKLAR VE EĞİTİM!
Orman yangınları ile mücadeleyi üç kategoriye ayırdıklarını söyleyen Şahin Aybal, Ormanların korunması ile ilgili teşkilat olarak gerek İzmirde gerekse ülkemizde ciddi manada tedbirler alıyoruz. Yangınla ilgili mücadeleyi ise 3 kategoriye ayırıyoruz. Birincisi yangın öncesi alınacak tedbirler, ikincisi yangın sırasında yapılacaklar, üçüncüsü ise yangın sonrası yapılması gerekenleri yapmak. Yangın öncesi dediğimiz ilk kategoride adeta koruyucu hekim gibi çalışıyoruz. Yangın çıkmadan önce ormanlarımıza ulaşımı sağlayacak yolların bakımı ve ekipmanları tam ve eksiksiz olmasını sağlamak, bu işte çalışacak olan gerek teknik elemanların gerekse tüm memur ve işçi arkadaşlarımızı ve bize dışarıdan yardımcı olan arkadaşlarımızı eğitmek şeklinde konuştu.
165 FARKLI NOKTADA
Orman yangınlarına karşı sürekli hazır bir durumda bulunduklarını belirten Şahin Aybal, İzmirde yangınları söndürmek üzere 165 farklı noktada yangın söndürme ekiplerimiz var. Bunların bir kısmı mobilize, bir kısmı ise sabittir. Bunların nerelerde konuşlanacağı ise orman yangınlarının ağırlıklı çıktığı bölgelere göre ayarlanır. Yangınların engellenmesi için en önemli nokta, yangını erken fark etmektir. Yangınları erkenden fark edebilmek adına 66 tane gözetleme kulemiz var. Bu gözetleme kulelerinde arkadaşlarımız 24 saat 3 vardiya şeklinde çalışmaktadır. Bu gözetleme kulelerinde çıkan en ufak dumanda bile o gözetleme kulelerinde çalışan arkadaşlarımız, anında o bölgeye en yakın ekibi haberdar edip, bizim yangın yönetim merkezimize bildirirler. Yangınları hızlı bir şekilde görüp, hızlı bir şekilde müdahale etmezseniz, o yangınları kontrol altına almanız güçleşir. Bu ekiplerin 165 tanesi yer ekibi. Bunun dışında 4 tane yangın söndürme helikopterimiz, 1 tane de yangın söndürme uçağımız var. Çıkan bir yangına hızlı bir şekilde hava gücüyle müdahale etmek için ormanların belli yerlerine 5 kilometre yarı çaplı 343 farklı merkezlerde, her biri yaklaşık bin tonluk su havuzlarımız var. Bunların hepsini biz inşa ettik. Ekipman, teknik gereç ve personel anlamında hiçbir eksiğimiz yok. Devletimiz son yıllarda bu konuda ciddi yatırımlar yaptı ifadelerini kullandı.
EN GEÇ 15 DAİKADA MÜDAHALE
Yangın çıkması muhtemel yerleri teknolojik yardım alarak tespit ettiklerini belirten Şahin Aybal, Orman ve Su İşleri Bakanlığımız içerisinde Meteoroloji Genel Müdürlüğümüz ile birlikte çalışıyoruz. Meteorolojik Erken Uyarı Sistemi (MEUS) adında bir erken uyarı sistemimiz var. Meteoroloji Genel Müdürlüğümüzün hava durumlarını bize anbean aktardığı bu sistemle çıkabilecek olan orman yangınları risklerinin arttığı yerleri; rüzgar, nem, sıcaklık gibi faktörlerle bağlantılı olarak bir risk haritası oluşturulur. Bu harita bizimle günlük paylaşılır. Riskin artığı dönemlerde ise anlık paylaşılır. Biz de 165 ayrı merkezde bulunan 47 mobilize ekibimizi riskin arttığı dönemlerde, hangi bölgede risk fazaysa o alanlara yönlendiriyoruz. Böylelikle muhtemel çıkabilecek olan yangınlara aniden müdahale edilir. Çıkan bir yangına en geç 15 dakikada müdahale etmemiz gerekir. Biz bu hedefimizi de 13 dakikaya kadar indirebildik. Eğer gecikirseniz yangını söndürmek güçleşir ve kaybettiğiniz alanın miktarı artar. Bir de vatandaşlarımızın bize yaptığı ihbarlar ile çabuk bir şekilde hareket edebiliyoruz. Çıkan bir yangında ya a dumanda vatandaşlarımız ALO 177 hattı ile her operatörden ücretsiz bir şekilde bizlere ulaşıp, yangın ihbarını bize bildiriyorlar diye konuştu.
74 AYRI NOKTADA PİKNİK VE MESİRE ALANI
Anız yangınları ve piknik sonrası çıkan yangınların halen ülkemizde en çok orman yangınına sebep olan faktörlerden olduğunu belirten Şahin Aybal, Ne yazık ki bu sebepleri yılardır ortadan kaldıramadık. Bunun önüne geçmek için İzmirde toplamda 74 ayrı alanda piknik ve mesire alanı oluşturduk. Bunun dışında yapılan düzensiz pikniklerde insanların yaktığı ateşleri tam olarak söndürmemesi, cam şişesi parçalarını bırakmaları gibi çeşitli sebeplerle çok büyük orman yangınları ortaya çıkabiliyor. Oto yoldan geçen araçlardan atılan sigara izmaritlerinin de birçok yangına sebep olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla bütün bu saydıklarımızı üst üste koyduğumuz zaman orman yangınlarının yüzde 95inin insan faktöründen kaynaklandığını anlıyorsunuz. Kayıtlarımıza göre sadece yüzde 5 gibi bir oranla yıldırım düşmesi vb. gibi doğa olaylarından kaynaklanan orman yangınları görüyoruz. Zaten o yangınlarda çok şiddetli olmuyor. Biz buna rağmen tüm tedbirlerimizi alıyoruz değerlendirmelerinde bulundu.
ORMANLAR EVRENSEL DEĞERLERİMİZ
Ormanların tüm insanların ortak değeri olduğuna vurgu yapan Şahin Aybal, bu varlığın gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde miras bırakılması gerektiğini ifade etti. Şahin Aybal, Bugün Yunanistanda bir orman yandığı zaman bize ne diyemeyiz. Burada bir orman yangını oluğu zaman ise Yunanistandaki insanlarda bize ne diyemez. Çünkü ormanların ürettiği oksijenden herkes faydalanıyor. Dolayısıyla ormanlar evrensel değerlerimizdir ve onlara sahip çıkmak zorundayız. Biz bu manada orman yangınları ile mücadele konusunda alt yapımız, deneyimimiz ve birikimimiz yeterlidir dedi. Ormanların korunmasıyla ilgili yasal anlamda da bir eksikli olmadığına dikkat çeken Şahin Aybal, Ormanları korumak için devletimizin de resmi politikasıdır. Türk Ceza Kanununda af kapsamına girmeyen tek suç orman suçudur. Bu çok önemli bir şeydir. Böyle olmazsa evrensel değerlerimizi korumakta zorlanırız. Gerek orman yangınları gerekse ormanlarda kanunsuz şekilde yapılan suçlar, ormanları tahrip etmek suçtur. Cezaları kademe olarak farklıdır ve af kapsamının dışındadır. Dolayısıyla ormanların korunması için yasalardan yana bir eksiklik yoktur diye konuştu.
ORMANLARIMIZ ARTTI
Son yılarda Türkiyede orman alanlarının azaldığı yönünde çıkan söylentilerin gerçeği yansıtmadığını dile getiren Şahin Aybal, aksine orman alanlarının arttığını dile getirdi. Şahin Aybal, Ormanlarımız azaldığı yönünde bir kanı oluştu ama ormanlar azalmadı hatta ülkemizde orman alanları son yıllarda 1 milyon 580 bin hektar artış gösterdi. Bu çok ciddi bir rakamdır. Türkiye ormanlarının yüzde 8i anlamına geliyor. Bu da Türk ormancısının emeğiyle yapılmıştır. Nüfus arttıkça ormanlara olan baskı artıyor, şehir kenarlarında, yerleşim alanları kenarlarında orman alanlarında azalmış hissi oluşuyor fakat ülke çapına baktığımız zaman bizim yaptığımız çalışmalar medyada çok fazla yer almadığı için vatandaşlar bunlardan haberdar olmuyor. Bize öğrenciliğimizde erozyondan kaynaklı her yıl 500 milyon ton toprak ton taşınıyor bilgisi veriliyordu fakat şu anda yapılan çalışmalarla 168 milyon tona indi bu rakam. Çünkü Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü ve Çölleşmeyle Mücadele Genel Müdürlüğü ile yapılan çalışmalardan elde edildi bu rakamlar dedi.
YIL İÇERİSİNDE AĞAÇLANDIRIYORUZ
Son olarak orman yangını çıkan alanları bir yıl içerisinde tekrar ağaçlandırmaya özen gösterdiklerini söyleyen Şahin Aybal, Yanan sahada daha önce tohum ağacı varsa zaten kendi tohumuyla gençleştiriyoruz. Eğer yanan sahada tohum ağacı yok ise oraya da fidan dikerek gençleştiriyoruz. Biz yıl içerisinde Türkiyenin her yerinde yaklaşık olarak 6 ila 6,5 milyon fidanı toprakla buluşturuyoruz. Bu konuda dünyada orman alanını arttıran nadir ülkelerden bir tanesiyiz. Bölgemizin orman varlığını coğrafyayla karşılayacak olursak, İzmirin yüzde 40ı ormanlarla kaplıdır. Ülkemizin ise toplamda yüzde 29dur. Dünyada yüzde 30, Avrupada yüzde 33 oranında ormanlarla kaplı olduğunu görüyoruz. Bizim coğrafya sıcak iklimlere daha yakın, dolayısıyla burada orman kurmak o kadar kolay bir şey değil değerlendirmelerinde bulundu.
Haber Merkezi