- Gündem
- 17.05.2025 23:58
Büyükşehir’in başlattığı ‘yapı durum tespiti’ uygulaması ‘oybirliği’ engeline takıldı. Pek çok yurttaş hizmetten faydalanmak istese de başvuru yapamıyor. Çünkü kat maliklerinin çoğu bina dayanıksız çıkarsa ‘evin değeri düşer’ ya da ‘evsiz kalırım’ korkusuyla imza atmaktan kaçınıyor
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Tarihin en büyük deprem felaketlerinden birini yaşayan Türkiye, Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki depremin neden olduğu yıkımla mücadeleye devam ediyor. Binlerce kişinin hayatını kaybettiği depremlerin ardından herkesin aklında ‘Oturduğum bina sağlam mı?’ sorusu var. Süreçte yerel yönetimler vatandaşların bu merakını giderebilmek için harekete geçerken, İzmir Büyükşehir Belediyesi de yurttaşların yaşadığı binaya dair fikir sahibi olmasını sağlamak için yapı durum tespiti başvuru sürecini başlattı. Ruhsatlı yapı sahiplerinin ücretsiz olarak faydalanacağı hizmette, apartmanlar oy birliğiyle yönetim kurulu kararı alınması halinde başvuru yapabiliyor. Fakat uygulamadaki ‘oybirliği’ duvarı nedeniyle pek çok yurttaş hizmetten faydalanmak istese de başvuru yapamıyor. Çünkü kat maliklerinin çoğu bina dayanıksız çıkarsa ‘evin değeri düşer’ ya da ‘evsiz kalırım’ korkusuyla imza atmaya çekiniyor. Hayati uygulamadaki ‘oybirliği’ kararının Büyükşehir tarafından yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini söyleyen Şehir Plancısı Uğur Bayrak, “Yapı durum tespiti yapılabilmesi için o apartmanda yaşayan 1 kişinin bile başvurusu ile bu işlemlerin yapılabilmesi sağlanmaya çalışılmalıdır. Yoksa bu işin 2-3 katlı müstakil yapıların tespitinden öteye geçmesi maalesef çok zor olacak” vurgusu yaptı.
YAPI KALİTELERİ YENİDEN GÜNDEM
Depremlerin ardından yapı kalitesi meselesinin yeniden gündeme gelmesiyle birlikte bazı şehirlerde yapılara yönelik dayanıklılık incelemesinin başladığını belirten Şehir Plancısı Uğur Bayrak, “Depremlerdeki ağır yıkım ve kayıplar dolayısıyla yapı zemini, imar planları, yapı kaliteleri gibi birçok konu gündem olmaya başladı. Teknik uzmanların bu konudaki görüşleri ve ilgili kamu kurumlarının bu konuda attığı ya da atacağı adımlarda çok daha öncelikli hale geldi. Eğer depreme dirençli kentlerimiz olsaydı böyle bir yıkım ve sonuçlarıyla karşılaşmayacaktık. Şimdi aynı yıkımın ülkemizin birçok ilinde olabileceği endişesini gerçeklikle deneyimlemiş bulunmaktayız. Bazı şehirlerde yapılara yönelik dayanıklılık incelemeleri de başladı. Bunlardan bir tanesi de yaşadığımız şehir İzmir’de, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan ‘yapı durum tespiti’ incelemesidir. Afetlere karşı kentlerin sadece yapı durum tespiti ile dirençli olamayacağını belirtelim. Afetlere karşı dirençli kentler bilimsel verilerle oluşturulmuş, uzmanlıkları bulunan mesleklerin koordinatörlüğünde disiplinlerarası çoğulculuk ile birlikte kamusal yarar öncelikli hazırlanacak imar planlarının temelinin atılmasıyla başlayacaktır. Tabii ki bu analiz çalışmalarından bir tanesi ve öncelikli olanlardan birisi de yapı durum tespitidir” dedi.
YETERLİ ÇOĞUNLUK SAĞLANAMIYOR
Yapı durum tespiti çalışmasının afetlere karşı dirençli kentlerin hazırlığında önemli bir analiz çalışması olduğunu ve bir kişinin başvurusuyla bile bu işlemlerin yapılabilmesi gerektiğini savunan Bayrak, “Bayraklı bölgesinde çalışan bir insanım. İşyerimin bulunduğu bina 5 katlı ve 16 daire 2 dükkandan oluşuyor. Yani 18 bağımsız bölüm diyebiliriz. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanının açıklamasını görünce bende işyerimin olduğu yapıya ilişkin başvuru yapmak istedim. Fakat karşıma gelen formda, ‘oybirliği’ ibaresi ile karşılaştım. Daha sonra kat maliklerine durumu bildirdim. Fakat hala oybirliğini bırakın oyçokluğuna bile gidilebilecek yeterli çoğunluk sağlanamıyor. Çünkü herkes, yapımız depreme dayanıksız çıkar da yıkım kararı verilirse ne olacak diye düşünüyor. Kimisi ben buradan çıkıp nasıl başka yere gideyim, kimisi de ben buranın kirası ile geçiniyorum gibi sebepler belirtiyorlar. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından atılan bu adımın uygulamada nereye kadar gideceğine dair soru işretlerim var. Çünkü biz bu sağlıksız apartmanları tespit edemezsek bu yapılan işin sonucunda hangi adımı, hangi yöntemle atabileceğiz? Belediyenin de önünde hukuki engeller bulunabilir. Ama nüfusun yoğun olduğu bölgelerdeki yapılara yapı durum tespiti yapılabilmesi için, o apartmanda yaşayan 1 kişinin bile başvurusu ile bu işlemlerin yapılabilmesi sağlanmaya çalışılmalıdır. Yoksa bu işin 2-3 katlı müstakil yapıların tespitinden öteye geçmesi maalesef çok zor olacak. Bu çalışmanın her yerde uygulanabilirliği için apartman yönetiminin oybirliği kararı gözden geçirilerek daha fazla yapının durum değerlendirmesinin yapılması sağlanmalıdır. Daha sonra da bu analiz verileri gerekli yerlerde revizyon imar planlarına altlık teşkil ederek revizyon imar planı düzenlemeleri yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.
İMZA ATMAYA ÇEKİNİYORLAR
Karşıyaka’da oturan Nihal Gülsöz adlı yurttaş da, ‘oybirliği’ şartı nedeniyle hizmetten faydalanamayanlardan. Bina sakinlerinin büyük çoğunluğunun tespit için imza atmaktan çekindiğini dile getiren Gülsöz, “Bostanlı’da 8 daireli 4 katlı bir binanın bahçe katında oturuyorum. Bina 1984 yılında yapılmış. Zemin yapısı malum... Komşular yaşlı ve binanın çok sağlam inşa edildiğini söyler dururlar. Bense korkuyorum. Herhangi bir bedel ödemeden hepimiz adına başvuru yapıyorum, binamızla yüzleşelim, Belediyenin öneri niteliğindeki sonucuna bakalım, böylece içimiz rahat olur, ne yapacağımızı biliriz deyince ‘tamam’ dediler. Ama kimi korkarak kimi yarı gönülsüzdü. Şimdi imza da vermezler” sözleriyle kaygılarını anlattı.
SORUMLUSU KİM OLACAK?
Haberde isminin yazılmasını istemeyen başka bir yurttaş ise, “Kahramanmaraş depremleri sonrasında hem İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ücretsiz yapı kontrol testini görünce hemen başvuru yapmam gerektiğini düşündüm. Hemen başvuru yapmak adına linke tıkladım fakat tüm alanları doldurduktan sonra fark ettim ki apartman yönetiminin aldığı ortak karar gerekiyordu. Ev sahibiyim ve oturduğum binanın sağlam olup olmadığının tespiti için yapacağım bir başvuruda neden yönetim ortak kararının gerektiğine bir anlam veremedim. Uygulamadaki ‘oybirliği’ kriterinin oldukça yanlış olduğunu düşünüyorum. Binam sağlam değilse ve yönetim izni yok diye yarın gerçekleşebilecek bir depremde bizler hayatımızı kaybedersek bunun sorumlusu kim olacak?” diye sordu.