Sayfa Yükleniyor...
İzmir’in yarım asırlık iki okulu; Buca Atatürk Ortaokulu ile Buca Ortaokulu çürük çatıda eğitim verecek. Sadece bu iki eğitim kurumu değil, kentteki birçok okul deprem dolayısıyla aynı kaderi paylaşıyor
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
İzmir’de meydana gelen deprem sonrası okullar iki hafta tatil edilirken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görevlileri ise deprem sonrası binalarda hasar tespit çalışmaları başlattı. Bakanlık, İzmir’de bulunan 857 okuldan 5’inin ağır hasarlı, 18’inin ise orta hasarlı olduğunu kamuoyuna duyurdu. Ancak, Eğitim İş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Adem Yıldırım, sadece gözle ve beyana dayalı yapılan çalışmaların yanıltıcı olduğunu vurguluyor. Özellikle az hasarlı olarak kayda geçilen Buca Atatürk Ortaokulu ile Buca Ortaokulu’nda tam aksine ciddi hasarların olduğunu açıklayan Yıldırım, çürük çatıda eğitimin sağlıklı olmayacağını belirtti. Başka bir binaya tahliye edilen okulların ise kaynak oluşturmakta zorluk çektiğini aktaran Yıldırım, öğretmenlerin, öğrencilerin ve okul idaresinin kendi kaderleriyle baş başa bırakıldığını dile getirdi. Sendikaya bağlı öğretmenlerin Eğitim-İş’i arayarak tedirginliklerini anlattığını ve bu şekilde okullarda eğitim öğretim faaliyetlerini devam ettirmek istemediklerini söyleyen Yıldırım, şeffaflık ilkesinin esas alınarak hangi okulların hasar aldığının tek tek açıklanmasını talep etti.
OKULLARDAKİ ‘HASAR’ İDDİASI ARTIYOR
Okulların Pazartesi günü eğitim-öğretime başlayıp başlamayacağı konusunda kendilerine bir yazı gelmediğini ve okullarda incelemeler yaptıklarını dile getiren Yıldırım, şöyle konuştu: “Bir binanın yapı stokunun depreme dayanıklı olup olmadığını öğrenmek için iki yöntem kullanılıyor. Biri, karat örneği; kolonlardan beton örneği alınır, laboratuarlara götürülür. İkincisi, sismik dinleme yapılır. Kirişler ve kolonlar özel bir cihazla dinlenir ve bir sorun olup olmadığı anlaşılır. Çevre Şehircilik Bakanlığından okulları gezen görevlilerin çatlak gördükleri yerde sıvayı çekiçle kaldırdıkları ve sadece bakarak, binanın hasarlı olup olmadığını, yüzeysel bir inceleme ile yaptıkları iddia ediliyor.”
BUCA ORTAOKULU İÇİN KRİTİK SÜREÇ
Eğitim İş’e gelen bilgilere göre hiçbir binadan kanıt örneğinin alınmadığını, sismik dinleme dahi yapılmadığını kaydeden Yıldırım, “Geçtiğimiz pazartesi okullar açılsaydı eğer çok farklı bir durumla karşılaşacaktık. Çünkü bizim asıl bilgi kaynağımız olan öğretmenler okulda değil” dedi. Deprem sonrasında birkaç okulu yerinde gözlemleme şansı bulduklarını söyleyen Yıldırım, “Gördüğümüz okulların çoğu hiçte öyle az hasarlı durumunda değildi. Örneğin, Buca Ortaokulu… Zemin katta bir bölmede, kolonda ve kirişte patlaklar gördük. Ara katta da yine bir direğin kolonunun etrafında çatlaklar vardı. Hatta onların kaldırdığı sıvayı biz de şöyle bir kaldırıp baktığımızda kılcal çatlaklar gördük. Az hasarlı ama ‘Eğitim öğretime kaldığınız yerden devam edebilirsiniz’ deniliyor ve bu okul hemen hemen yarım asırlık” şeklinde konuştu.
AYNI KADERİ PAYLAŞAN ONLARCA OKUL
Buca Atatürk Ortaokulu’nun da aynı kaderi paylaştığını belirten Yıldırım, “Bu okul için de önce ‘Az hasarlı’ demişlerdi, şu an aldığımız bilgi binanın orta hasarlı olduğu ve eğitim-öğretim faaliyetlerine başka binada devam edeceği yönünde. Şimdi soruyorum size, Buca Atatürk Ortaokulu orta hasarlı görülüp tahliye ediliyor ise geçmişi daha eskiye dayanan Buca Ortaokulu’ndaki hasar neden görmezden geliniyor ya da hasar tespit süreci gerçekten bilimsel bir süreçten geçti mi, bunun sonucunda mı karar verildi? Yorgun bir bina olacağından başka bir depremde gözle görülmeyen noktalardan hasar görebilir. İzmir gibi deprem bölgesinde ve yapı stokunun da bu kadar eski olduğu bir yerde okulların tümden, sadece okulların da değil, diğer kamu kuruluşlarının da elden geçirilmesi lazım. Yapılan çalışmalar sadece gözle ve beyana dayalı” bilgisini paylaştı.
OKULLARDA ‘KAYNAK’ SORUNU VAR!
Yıldırım, “Zaten pandemi koşulları içerisinde uzaktan eğitime mahkum edilmişken, yüz yüze eğitim ile ilgili bu kadar endişe yaşarken bir de çocuklarımızın, velilerimizin ve bizlerin çürük bir binada eğitim öğretim faaliyetlerini yürütecek olması, ‘Acaba binalarımızda bir sıkıntı vardı da bu incelenmedi mi, bizden mi gizleniyor?’ tarzında endişeler ile eğitim öğretim faaliyetlerini sürdürmeye çalışmak imkansız” dedi. Başka bir binaya tahliye sırasında gerçekleşecek olan ‘kaynak’ sorununu da gündeme getiren Yıldırım, şunları ekledi: “Evet, bina eğitim öğretime uygun değil. Okul yönetimine deniliyor ki ‘Okulu falanca yere tahliye edeceksiniz’. Tamam. Peki, bu okul idaresi bu tahliye işini nasıl gerçekleştirecek? Bunun personel ve kaynak ihtiyacı var. Okulların kaynak sorunu yaşadığını hepimiz biliyoruz. Okul Aile Birliklerinin tek gelirlerinin kantin olduğunu da biliyoruz. Ama kantinlerin aylardır kapalı olduğunu da biliyoruz. Tüm bunlar için nakliye, insan gücü ve ekonomik kaynak gerekiyor. Öğretmenleri, öğrencileri ve idareyi kendi kaderleriyle baş başa bırakan bir anlayış ile karşı karşıyayız. Topu taca atarak ‘Çözüm üretin’ demek yeterli değil.” “Sosyal devlet anlayışını her alana yaymamız gerekiyor” ifadelerini kullanarak sağlıklı eğitimden yana olduklarının altını çizen Yıldırım, son olarak, “Pandemi dolayısıyla seyreltilmiş bir eğitim var. Gerekirse yeni deprem yönetmeliğine göre inşa edilmiş kamu binalarında eğitime devam etmeleri, bu süreçte bütün okullarımızın incelenmesi ve kamuoyuyla raporlanıp paylaşılması sağlanabilir. Bizim derdimiz kimseyi karalamak, kötülemek değil. Sadece bunun bilimsel veriler ışığında yapılması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Haber Merkezi