Sayfa Yükleniyor...
Büyük kayıplar ve yas süreci hakkında açıklamalarda bulunan Psikolog Fatmanur İbaoğlu Zahnd, yas sürecinin ilk yılının çok önemli olduğunu söyledi
NİLGÜN TAZE / ÖZEL HABER
Yaşamımız boyunca kontrol edebildiğimiz olayları deneyimlemekle beraber kontrolümüz dışında olan ve bizi derinden etkileyen olaylara da maruz kalırız. Kontrol edemediğimiz olayların başında ise kayıplar gelir. Sevilen birinin kaybı sonunda ondan yoksun kalma durumunda yas tutar ve çoğu zaman acı çekeriz. Ayrılık ardından gelen yas süreci de genellikle sevdiğimiz birini ya da bir şeyi kaybettiğimizde yaşadığımız süreçle benzerlik gösterir. Ölümün ardından verdiğimiz tepkilerle ayrılık ardından verdiğimiz tepkiler bazı noktalarda birbirinden farklılık gösterse de yaşanan süreç aşağı yukarı aynıdır.
Yaşanan faciaların ardından pozitif düşünce ve söylemlerin oldukça zor ortaya çıkabildiğini ya da yas süreci geçene kadar uzun bir süre hiç oluşamadığını açıklayan Psikolog Fatmanur İbaoğlu Zahnd,
Yaşama pozitif bakmak, her kötülükten bir iyilik çıkarmak, başımıza gelen kötü şeylerin aslında hepsinin bir nedeni olduğunu bilmek ve bu farkındalıkla yaşamak oldukça büyük bir bilgelik gerektirir. Kuantum, olumlamalar, evrene mesajlar göndermek, enerji çalışmaları, melekler, hepsine inanıyorum. Hepsinin dünyanın değişik yerlerinde sayısız eğitimini aldım ve yaşamımın belirli dönemlerinde hem kendi yaşamımda hem danışanlarımın eğitimlerimde, felsefelerini gerek duyduğumda kullandım ve faydasını gördüm. Gel gelelim ki bunların her birinin, hatta belki de tüm terapi metotlarının yetersiz kaldığı, son bir nokta var o da ölüm ve geride kalanların yaşadığı yas süreci dedi.
YAS SÜRECİ
Yaşanan kaza ve kayıplara uzaktan üzülerek bir süre etkisinde kanıldığını ve zaman zaman gerçekten derin bir hüzün duygusunun benlikleri sardığını ifade eden Zahnd, şunları söyledi: Çok sevdiğim Psikiyatrist Yazar Scott Peck, Az Seçilen Yol kitabına şu cümle ile başlar Life is difficult - Hayat zordur. Evet hayat zor ancak hayatın en zor olduğu nokta ölümün olduğu nokta. Amacım içinizi acıtmak değil. Amacım sadece hissettiklerimi paylaşmak ve belki de sizin hissettiklerinizle bir ortak noktada buluşmak. New York ikiz kuleler bombalanması, Yalova depremi, Soma maden kazası, Germanwings uçak kazası, dev yazarların veya sanatçıların ölümleri ve belki de burada saymadığım daha niceleri. Kayıplarını duyduğumuzda hepimizi derinden sarsan bir süre etkisinde kalıp Facebookta resimlerimizi kararttığımız, hüznümüzü paylaştığımız olaylar kazalar silsilesi.
YAS VE AŞAMALARI
Yaşanılan kayıpların ardından bir süre yaşamın ne kadar anlamsız olduğu sorgulanarak sevilen ancak ihmal edilen insanların aranmaya başlanıldığını ifade eden Zahnd, Bugüne odaklanmaya ve andan keyif almaya ve yaşadığımız için aldığımız her nefes için şükretmeye başlıyoruz. Bir süre bu bölgelere yardımlar akıyor, medya da yer alıyor ama bir süre sonra ilgi odağı başka bir konu oluyor ve ölen kişiler ve onların aileleri, sevdikleri o yas sürecinin belki de en önemli aşamalarında yapayalnız kalıyorlar. Türk Dil Kurumu yası, ölüm veya bir felaketten doğan acı ve bu acıyı belirten davranışlar olarak tanımlıyor açıklamasını yaptı.
KAYIPLARIN 5 AŞAMASI
Zahnd, 1969 yılında psikiyatrist Elisabeth Kübler-Rossun yas sürecinin beş aşaması olarak bilinen aşamaları açıkladığını ve bu sürecin aşamalarını en basit şekliyle özetlediğini belirterek şu ifadeleri kullandı: Bunların ilkini Bu benim başıma gelemez diyen ses alıyor. Yani inkar. İkinci olarak ise öfke ortaya çıkarak kendisine bir suçlu arıyor. Bu niye oluyor? Kim suçlu? Sonra ise pazarlık başlıyor. Biz buna Allahla veya başkasıyla anlaşma diyoruz. Örneğin, Bunun olmamasını sağla, karşılığında ben de sana şunları şunları vereyim ya da yapayım. 4üncü olarak depresyon süreci başlıyor. Hiçbir şey yapamayacak kadar üzgünüm durumu hayata karşı isteksizlik ve güçsüzlük şeklinde kendini gösteriyor. Son olarak ise hayata karşı en sağlıklı tutum olarak adlandırdığımız Kabulleniş geliyor yani Olanlarla barışığım.
DEPRESYON ZAMANLAMASI
Her bir insanın hayata ve yaşamda başa gelen olaylara karşı verdiği tepkilerin farklı ve bireysel olduğunu açıklayan Zahnd, Her yas yaşayan bu aşamaları yaşayacak ve aynı sırada yaşayacak ve illaki yaşayacak diye bir şey yok. Bazı kişiler bu aşamaların hiçbirini yaşamadan da üzüntülerini giderebilirler. Hüzün, keder ve matem durumunda da öyle. Bu tamamen bireysel olarak zor ve stresli olaylarla başa çıkma yeteneğimizin ne kadar geliştiğine bağlı. Bu yetenek doğuştan değildir ve geliştirilebilir. En büyük ilacı ise sevgi ve destektir. Bu aşamalara baktığımızda aslında büyük facialar ve kazalar yaşanan bölgelerde yas sürecinde destek vermemiz gereken en önemli aşama genelde olaydan sonraki bir yıl içerisinde gerçekleşen depresyon aşamasıyken, biz tam da o aşamada o kazayı yaşayan bölgeye ilgiyi azaltmış oluyoruz. Elimizde bugün var. Sadece bugün. O yüzden bugününüze, kendinize ve sevdiklerinize iyi bakın ifadelerini kullandı.
Haber Merkezi