Yasaklı madde ticaretinde yeni pazar: Sosyal medya

Yasaklı maddeyi normalleştiren ve teşvik eden sosyal medya içerikleri gençler arasında tehlikeli etkiler zinciri meydana getirirken bunun ticaretini gizlemek amacıyla yasaklı madde türleri için internette farklı kod adları kullanıldığı aktarıldı.


  • Oluşturulma Tarihi : 07.03.2025 12:01
  • Güncelleme Tarihi : 07.03.2025 12:01
  • Kaynak : AA
Yasaklı madde ticaretinde yeni pazar: Sosyal medya haberinin görseli

Hayatın her alanına etkileri bulunan sosyal medyadaki bazı fenomenlerin madde bağımlılığını özendirici, normalleştirici ve teşvik edici paylaşımları gençler arasında yasaklı maddeyi kullanılabilir ve ulaşılabilir kılıyor.

Bazı yasaklı maddelere "Esra" ve "Leyla" gibi kod isimlerin verilmesi sosyal mecraların madde satışı noktasında adeta bir pazar haline getirildiğini gözler önüne seriyor.

Bilişim Uzmanı Osman Demircan, yasaklı maddelere verilen birçok farklı ismin hayatın rutin akışına ve kişilerin bilinçaltına yapay zeka sayesinde dahil edildiğini dile getirdi.

Yasaklı maddelerin isimleri doğrudan zihnimize kazınıyor

Yasaklı maddelerin dijitalde pazarlanması için yapay zekayla şarkılar ve çeşitli görseller üretildiğini aktaran Demircan, "Bu şarkılar dinlendiği zaman, o yasaklı maddelerin isimleri doğrudan zihnimize kazınıyor. Bu isimler piyasada da biliniyor. Bunların yanında yine sosyal medyanın bir parçası olarak kullandığımız mesajlaşma uygulamaları var. Bu mesajlaşma uygulamalarının içerisinde gruplar oluşturulabiliyor. Yasaklı maddeyi talep eden kişi ya da satanlarla iletişim kurmak isteyenler, herkesin bulunduğu bir pazarın içerisinde kendini birdenbire bulabiliyor." dedi.

Demircan, yasaklı madde satıcılarının sosyal medya mecralarında uygulanan güvenlik kurallarını çok iyi bildiğine dikkat çekerek:

"Birçok sosyal medya platformunda, 'yasaklı madde' yazdığınız zaman hesabınız kapatılabilir ve mesajınız karşıya gönderilmez. Bunu bildikleri için de Leyla, Esra veya daha farklı isimlerle yasaklı maddelerin isimlerini eşleştiriyorlar ve pazarlamasını da bu yöntemle yapıyorlar. Örneğin 'Esra ile bu akşam buluşmak istiyorum, nerede olduğunu biliyor musun?' gibi bir cümle aslında 'Ben yasaklı madde satın almak istiyorum. Bu akşam buluşalım' gibi bir cümle anlamına geliyor olabilir." şeklinde konuştu.

Ailelerin çocuklarını zararlı sosyal medya içeriklerine karşı korumaları gerektiğinin altını çizen Demircan, ebeveynlerin çocuklarını sosyal dünyada yalnız bırakmamaları gerektiğini aktardı.

Demircan, "Nasıl bir parkta çocuğunuzu yabancı bir kişiyle konuşurken gördüğünüzde koşa koşa yanına gidip o kişinin kimliğini sorguluyorsanız, sosyal medyada da kimlerle konuştuğunu takip etmeli ve konuştuğu kişilerle ne tür konuşmalar yaptığını bilmelisiniz." dedi.

Madde satıcılarının sanal dünyayı satış yeri olarak kullanırken birçok farklı yolu da kullandığına işaret eden Demircan, çocukların da sosyal medya mecralarını, oyun konsollarını ve mesajlaşma uygulamalarını sıklıkla kullandığını ifade etti.

Demircan, "Bu konsolların arkasındaki konuşmalar dinlenemiyor, izlenemiyor, takip edilemiyor. Oyun konsollarıyla çocukları yalnız bırakmak belki de bir yasaklı madde satıcısının tuzağına çocuğu itmek demektir." uyarısında bulundu.

Anne ve babaların çocuklarının telefonlarını ve sosyal medya hesaplarını, ebeveyn takip sistemiyle onları rahatsız etmeden gözlemlemelerini tavsiye eden Demircan, mobil oyunların da tehlikeli olduğunu söyledi.

Aileler çocuklarını korumak için ne yapmalı?

Liman Ayık Yaşam Derneğinde psikolog olarak görev yapan Ahmet Kaş ise yasaklı madde bağımlılığına sürükleyen temel duygunun merak olduğunu aktardı.

Kaş, ilk kullanımın ardından o kişide bir haz mekanizması ortaya çıktığına vurgu yaparak, "Bu dopamin dediğimiz bir hormonun salgılanmasına sebep oluyor. Bağımlılığı devam ettiren faktör de aslında bu oluyor." diye konuştu.

Yasaklı maddeyi bırakmak isteyenlerin savaşmaları gerektiğini söyleyen Kaş, bunu başarmanın bazı zorluklarına rağmen asla imkansız olmadığını da sözlerine ekledi.

Psikolog Kaş, bazı çevrelerde "Yasaklı madde bırakılmaz ara verilir" diye bir söz olduğunu ifade ederek, "Biz Liman Ayık Yaşam Derneği olarak bunun gerçekten bırakılabileceğini kanıtlamış durumdayız. Yaşam biçimlerini değiştirmeleri gerekiyor. Aynı yaşam biçimiyle devam ettiklerinde sadece ara verme evresinde kalabiliyorlar." dedi.

Ailelere çocuklarını takip etmelerini tavsiye eden Kaş:

"Çocukları, hangi sitelere giriyorlar, hangi videoları izliyorlar, hangi platformda ne kadar saat zaman geçiriyorlar, bunları öncelikle kontrol etmeleri gerek. Bunu yaparken baskı yaparak değil, onları anlayarak, onların dilinden, onlara iyi bir şekilde yaklaşarak bunları yapmaları, kişiden alacakları ters tepkiye de engel olacaktır. O yüzden ebeveynlerin bir gölge gibi çocuklarının üstlerinde olmalarını tavsiye ederim." ifadelerine yer verdi.

Yazarımız Kim ?

AA