Sayfa Yükleniyor...
Türkiye’nin deniz üstü RES’te çok güçlü bir potansiyele sahip olduğunu vurgulayan Kalaycı, “Türkiye’nin bu alandaki eksikliğini giderici ihale süreçlerinin ve yasal altyapıların zaman kaybedilmeden tamamlaması gerekiyor” dedi
NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER
1980’lerde yaşanan büyük endüstriyel ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak özellikle Almanya ve Danimarka gibi ülkelerin öncülüğünde rüzgâr türbinleri (RT) gün geçtikçe gelişerek günümüze kadar gelmiştir. Kara üstünde RT’ler kurulurken Danimarka deniz üstüne RT kurmanın çalışmalarını başlatarak 1991 yılında ilk deniz üstü rüzgâr elektrik santralini (DRES) Vindeby’de, o zamanki adıyla Bonus marka 11 adet 450 KW’lık türbinler kullanarak 4,95 MW gücündeki proje ile başlamıştır. 2020 yılı sonu itibarı ile 35 GW kurulu güce ulaşmış ve Küresel Rüzgâr Enerjisi Konseyi (GWEC) projeksiyonlarına göre 2030 yılında 200 GW kurulu güce ulaşılacağı tahmin edilmektedir. Ülkemizde önümüzdeki dönemlerde DRES proje çalışmalarının hızlanması beklenmektedir. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Enerji Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, “Üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımada olan Türkiye denizüstü Rüzgar Elektrik Santrali (RES) kurulumunda sıfır noktasında. Türkiye’nin bu alandaki eksikliğini giderici ihale süreçlerinin ve yasal altyapıların zaman kaybedilmeden tamamlanması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
ZAMAN KAYBETMEMELİYİZ
Deniz üstü rüzgar enerjisi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Başkan Kalaycı, şunları söyledi: “Çok önemli bir potansiyelimiz olan Deniz üstü (Off-shore) Rüzgâr Enerjisi Santralleri var. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız tarafından yayınlanan Rüzgâr Enerjisi Potansiyel Atlası’na (REPA) göre yıllardır RES potansiyelimizin 38 bini karasal, 10 bini deniz üstü olmak üzere 48 bin Megavat olduğu görülüyor. Bu rakamın çok çok üzerinde bir potansiyele sahip olduğumuzu sektörde her seviyedeki profesyonel görebiliyor. Bu verinin yeni teknik ve akademik ölçümlemelerle en kısa sürede realize edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu kapasite revizyonu ülkemize yatırım yapmak isteyen yerli ve yabancı yatırımcılar için de yol haritası niteliğinde olacaktır. Deniz üstü Rüzgâr Enerjisi Derneği (DÜRED) sadece deniz üstü (off-shore) RES potansiyelimizin 75 bin MW olduğu bilgisini paylaşıyor. Üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımada olan Türkiye ise deniz üstü RES kurulumunda sıfır noktasında. Türkiye’nin bu alandaki eksikliğini giderici ihale süreçlerinin ve yasal altyapıların zaman kaybedilmeden tamamlanması gerektiğini düşünüyoruz.”
BİZİM İÇİN AHLAKİ BİR SORUMLULUK!
Doğaya, çevreye, hayvana, insana zarar veren her yatırıma karşı çıkmayı ahlaki bir sorumluluk olarak benimsediklerini belirten Başkan Kalaycı, “Sektörümüzde yeni teknolojilerin çok hızlı geliştiğine ve uygulama alanı bulduğuna tanık oluyoruz. Deniz üstü (off-shore) rüzgâr santralleri, hibrid santraller, enerji depolama, yeşil hidrojen vb. gibi konuların yakın gelecekte ülkemizin gündeminde daha fazla yer alacağını biliyoruz. Bu konulardaki düşüncelerimizi de kamuoyumuz ve kamu otoritelerinin gündemine taşıyoruz. Bu verilerden hareketle, ülkemizin bu önemli sorununun çözümünde, önerilerimizi ve taleplerimizi daha fazla kamuoyu gündemine getireceğiz. Bu çabamız kuşkusuz, daha çok katma değer, daha çok istihdam ve daha çok ihracat anlamına da gelmektedir. Bu nedenle bizler ülkemizde yatırım yapmış, istihdam sağlayan, vergi veren, ihracat yapan, katma değer sağlayan her firmamızı; sermaye kaynağına bakmaksızın ‘yerli’ olarak adlandırıyoruz. ENSİA olarak hangi enerji türünde yapılırsa yapılsın; insana, çevreye ve doğaya zarar veren her yatırıma karşı çıkmayı ahlaki bir sorumluluk olarak benimsiyoruz” diye konuştu.
Haber Merkezi