Sayfa Yükleniyor...
AB Proje Yönetimi Sosyal Medya Platformu tarafından verilen bilgiye göre Türkiye’de vatandaşlar, son iki yılda Google’da en çok ‘Yurtdışı iş ilanları ve ‘Nasıl intihar edebilirim?’ diye arattırdı
NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER
Avrupa Birliği (AB) Projeleri, Erasmus, yurtdışı eğitim, burs, staj ve iş ilanlarıyla öğrencileri bilgilendiren AB Proje Yönetimi Sosyal Medya Platformu’nun paylaştığı bilgiye göre Türkiye’de İşsizlik ve enflasyon sonucu ortaya çıkan ekonomik bunalımla birlikte vatandaşlar, arama motoru Google’da son iki yılda en çok ‘yurtdışı iş ilanları’ ve ‘kolay intihar yöntemleri’ni arattırdı. Google’da artarak aratılan diğer ifadeler ise “Yurtdışı iş ilanları, yurtdışı iş ilanları vasıfsız, nasıl intihar edebilirim?, İntihar etmek için öneriler” şeklinde sıralandı. İnsanların yaşadığı bu ruh haliyle ilgili gazetemize değerlendirmelerde bulunan Uzman Klinik Psikolog ve Avrupa Birliği Uzmanı Metin Olataş, “Canlılar doğası gereği rutini severler ve bu rutine de ihtiyaç vardır. Var olan rutin istek dışında bozulursa yeni duruma adapte olmak ya da yeni bir rutin oluşturmak oldukça zaman alır. Hele ki bahsettiğimiz bozulan rutin iş kaybı ise burada karşımıza çıkan sorun daha da büyük olmaktadır” dedi.
SAĞLIKSIZ EKONOMİK ŞARTLAR
İşsizlik ve ekonomik bunalımın insanları ne ölçüde etkilediğini ve intihara sürüklediğini anlatan Olataş, şu ifadeleri kullandı: “İntihar düşüncesi ve eylemi aslına bakacak olursanız insanın aklına gelen ve en son eyleme dökmeye kalkıştığı durumdur. Bu duruma gelene kadar olan süreçlerin ele alınması gerekir. Normal koşullarda, sağlıklı ekonominin olduğu ve sosyal sorunların düşük olduğu ülkelerde insanlar işsiz kaldıkları zaman ağır psikolojik bunalımlara girmez. Belki anlık üzüntü ve kendini kötü hissetme durumu olabilir. Ancak var olan sosyal ve ekonomik sisteme güveni olduğu için var olan olumsuz durumun kısa süreli olduğunu bilir ve ona göre hareket eder. Kimisi hemen yeni bir iş arayışına girip iş hayatına devam etmeyi tercih ederken; kimisi de bu durumu biraz kendine dönüş olarak değerlendirip, daha sonra yeniden çalışma hayatına dönebilir. Ancak bu imkana sahip olmayan kişiler ise ne yazık ki olumsuz yaşantı deneyimleri sebebiyle yoğun olumsuz düşünce ve ruh hali yaşamakta. Son noktaya gelenler ve bir çıkar yol göremeyen çaresizlik içinde olanlar ise ne yazık ki intihar düşüncesi ve bazen eylemi ile karşımıza çıkmaktadır.”
İNSANIN ‘RUTİN’İ BOZULMAMALI!
İnsanların günlük hayattaki rutininin bozulması durumunda oluşabilecek olumsuz durumları aktaran Olataş, “Demin bahsettiğimiz gibi koşullar değişse de insanın kendini kötü hissetmesi ne yazık ki değişmiyor. Kimisi sadece daha az etkilenirken kimisi ise oldukça ağır bir şekilde etkileniyor. Bizim insanımız ne yazık ki ikinci grupta yer almakta. Canlılar doğası gereği rutini severler ve bu rutine de ihtiyaç vardır. Var olan rutin istek dışında bozulursa yeni duruma adapte olmak ya da yeni bir rutin oluşturmak oldukça zaman alır. Hele ki bahsettiğimiz bozulan rutin iş kaybı ise burada karşımıza çıkan sorun daha da büyük olmaktadır. Çok basit bir kelime gibi de gözükse aslında bu ‘rutin’ bizim hayatımızın ciddi bir kısmını kapsar. Beslenme, barınma, eğitim, sağlık, bakım verme, sosyal hayat, insan ilişkiler, kısaca hemen her şey bu ‘rutin’ kelimesi kapsamında yer almaktadır. Bu sebeple işsizlik durumunda bu saydıklarımızın hepsi kısa ya da uzun süreli olarak sekteye uğrar. Bu durumda da insan kendisini mutsuz ve yetersiz hissetmeye başlar. Yetersizlik hissinin sürmesi insanı anksiyete durumuna sürükler. Sürekli olarak anksiyete durumunda kalmak anksiyeteyi süreğen hale getirir ve belli bir eşik aşıldıktan sonra ise insanı iyice hareketsiz bir duruma sokar ve o kişiyi depresyona iter. Buna ek olarak hayatın eski rutininde devam etmemesi sebebiyle oluşan mutsuzluk duygusu da insanın sürüklenmiş olduğu depresyon halini perçinleyerek kalıcı ve hatta klinik bir depresyon durumu oluşturur” şeklinde konuştu.
KELİME ANLAMI İLE ÇIKIŞ YOLU ARAR
İnsanların intihar etmek isteğini neden Google yazdığını da açıklayan Olataş, “Yoğun klinik anlamda depresyon durumunda yaşayan bireyler bir süre sonra kelime anlamı ile hiçbir çıkış yolu bulamadıkları için durumla baş edememe durumuyla baş edebilmek; yani var olan duruma son vermek ve kurtulmak amacı ile intihar etmeyi düşünür. Kelime anlamı ile umudunu kesmiş bir insan hiç kimseye bir şey demeden sessizce eylemi gerçekleştirir ve üzülerek söylemem gerekir ki başarılı da olur. Ancak bahsetmiş olduğunuz durumda o insanın hala daha yaşama dair umudu olduğundan bahsedebiliriz. Hala bir kurtuluş aramaktadır. Sadece umudu artık iyice azalmıştır” diye konuştu.
BİR HAYAT BİR DÜNYADIR
İnsanları intihardan neyin vazgeçirebileceğini de sözlerine ekleyen Olataş, şöyle konuştu: “Konu insan hayatı olunca tek bir can önemlidir. Bir hayat bir dünyadır. O hayat, o dünya bizim hayatımız, bizim dünyamız olmadığı zaman dışarıdan istatistiki ve varsayımsal olarak konuşmak kolay oluyor. Ancak durumu anlaşılır kılmak için bahsedecek olursak eğer; intihar eylemi esasında öyle gündelik dilde kullanıldığı gibi kolay bir eylem değildir. Ciddi anlamda psikolojik, biyolojik ve sosyal çöküş içerisinde olan insanların düşündüğü ve bunların da küçük bir kısmının harekete geçtiği bir eylemdir. İnsanın kendisini sevmesi sebebiyle ya da sevdiklerini bırakmamak istemesi sebebiyle intihardan vazgeçilir. İnsanın zaten hayata devam edebilmesi için her şeyden önce kendisini sevmesi ve kendini önemsemesi gerekir. Temel olarak kendisi ile bu ilişki içerisinde olmayan bir kişinin hayatına sağlıklı bir şekilde devam etmesi beklenemez. İkinci olarak da her şeye rağmen hayatta sevdiklerinin olması ve onlardan vazgeçmek istemeyişi o kişiyi hayata bağlayan bir diğer faktördür. Bu da insanın sağlıklı sosyal ilişkilerinin olması ile alakalı bir durumdur. İnsanı biopsikososyal bir canlı olarak ele alacak olursak bu üçünden en az birinin sağlıklı bir işleyişe sahip olması bile o kişiyi büyük ölçüde intihara karşı korur.”
Haber Merkezi