“Yaşanan kriz son olmayacak”

Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Argun Başkan Rus uçağının düşürülmesiyle başlayan Türkiye-Rusya ilişkilerindeki krizi değerlendirdi


  • Oluşturulma Tarihi : 01.12.2015 08:36
  • Güncelleme Tarihi : 01.12.2015 08:36
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“Yaşanan kriz son olmayacak”

E. ÇAĞLA GENİŞ

Türkiye-Rusya arasındaki son uçak krizinin yaşanabilecek olumsuzluklardan sadece biri olduğunu söyleyen Başkan,  tedbirler alınmazsa krizin ilk olmadığı gibi sonuncu da olmayacağını vurguladı. Başkan,hükümetin, Türkiye’nin barışçıl ve uzun vadeli sosyo-ekonomik kalkınma sürecini, bütün jeopolitik risklerden koruması ve bilimi temel alan akılcı bir çizgide güçlendirmesinin Türkiye için en kazançlı güzergah olacağını ifade etti. Krizin ilk tepkilerinin tarım, turizm ve vizeler konusunda kendini gösterdiğini söyleyen Başkan, hemen olmasa bile bir noktada doğal gaz akışında da aksamalar söz konusu olabileceğine ve hem Türkiye’de hem Rusya’da pek çok sıradan insanı olumsuz etkileyeceğine dikkat çekti.

“KRİZ SONUNCU OLMAYACAK”

Tedbirler alınmazsa yaşanan krizin ilk olmadığı gibi sonuncu da olmayacağını vurgulayan Başkan, “Dünyadaki muhtemelen en problemli sınırlara sahip olan Orta Doğu coğrafyasındaki Arap Baharı sürecinde değişen dengelere Türkiye’nin adaptasyonu henüz tam gerçekleşmiş gözükmüyor. Suriye bunun en ciddi örneği. Hükümet, Suriye-Türkiye arasında resmi-gayri resmi her türlü silah ve silahlı şahıs hareketliliğini tamamen engellemeli. İlaveten, Suriye’deki Türkmenler Türkiye’ye getirilerek vatandaşlığa alınmalı. Suriyeli Türkmenler mümkünse kalıcı olarak veya hiç olmazsa Suriye’de kalıcı bir barışın sağlanacağı gün gelene dek Türkiye’de yaşamalı. Türkiye-Rusya arasındaki son uçak krizi yaşanabilecek olumsuzlukların örneklerinden sadece birisi. Tedbirler alınmazsa, bu kriz ilk olmadığı gibi sonuncu da olmayacak” dedi.

“BM MEKANİZMALARI İÇİNDE HAREKET ETMELİ”

Başkan, Suriye’deki durumun geleceği ne olursa olsun Rusya ile ilişkiler bir kez ağır ve kalıcı yara alırsa, bundan doğacak olumsuzlukların Karadeniz, Kafkasya, Doğu Akdeniz, Irak, İran, Orta Asya, Çin gibi Suriye dışındaki başka sahalarda da kendini göstereceğini savundu. Başkan, “İşin içinde Rusya olsun ya da olmasın, Suriye Türkiye’nin her türlü güç kullanımına dayalı müdahilliği için zaten çok sakıncalı bir coğrafya. Türkiye’nin yapabileceği en iyi şeyler Suriye’den gelen sığınmacılara Birleşmiş Milletler uygulamaları doğrultusunda mülteci statüsü vermek; Suriye’ye gene Birleşmiş Milletler kanalıyla insani yardım malzemesi göndermek ve Suriye’de çatışan tarafların üzerinde anlaşacakları her türlü barışçıl çözümü destekleyeceğini ilan etmek. Özetle, her türlü tek taraflı seçenekten kaçınıp, çok taraflı Birlemiş Milletler mekanizmaları içinde hareket edilmeli” diye konuştu.

“DOĞALGAZ AKIŞINDA DA AKSAMALAR OLABİLİR”

BM mekanizmalarının vurgulanması, BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi olan Rusya ile ilişkileri daha istikrarlı bir çizgiye çekebileceğini belirten Başkan, “Türkiye’nin Suriye’de hiçbir askeri-silahlı politika aracını kullanmayacağını belirtmesi, Türkmenleri Türkiye’ye mümkünse kalıcı olarak getirmesi ve BM mekanizmalarını vurgulaması gerek. Özellikle BM mekanizmalarının vurgulanması, BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi olan Rusya ile ilişkileri daha istikrarlı bir çizgiye çekebilir. İlk tepkiler tarım, turizm ve vizeler konusunda kendini gösterdi zaten. Hemen olmazsa da bir noktada doğal gaz akışında da aksamalar söz konusu olabilir. En uç durumda Suriye’ye ilaveten yukarıda saydığım coğrafyalarda Rusya’nın Türkiye’yi tamamen dışlayıcı ve engelleyici girişimleri olabilir. Rusya ile ilişkilerin Suriye sebebiyle çok daha büyük bir Türkiye-Rusya krizine dönüşmesi engellenmeli. Bunun ana çerçevesi Birleşmiş Milletler mekanizmaları olabilir. İlaveten her iki ülkedeki iş dünyası mensupları ve sivil toplum kuruluşları ilişkilerin düzeltilmesi için devreye girmeliler” ifadelerini kullandı.

“PEK ÇOK İNSANI OLUMSUZ ETKİLEYECEK”

Türkiye’nin savaş uçağını düşürmesi sonrası Rusya’nın Suriye’de cihatçılara karşı yürüttüğü operasyonların bundan sonra nasıl şekilleneceğini değerlendiren Başkan, “Rusya’nın bu tür operasyonlarını son uçak krizi sebebiyle durdurması zayıf bir olasılık… Türkiye-Rusya ilişkileri de, Türkiye’nin sınır çizgileri de sadece Suriye’den ibaret değil. Aynı şekilde Türkiye’nin barışçıl, istikrarlı, ekonomik ve bilimsel kalkınmayı esas alan bir gelecek stratejisi olacaksa, bu stratejinin uygulamalarında verimsiz jeopolitik yükümlülüklere ve taktiklere yer olmamalı. Bu durum hem Türkiye’de hem Rusya’da pek çok sıradan insani olumsuz etkileyecektir. Türkiye-Rusya ilişkilerinin sivil ve ekonomik işbirliği boyutu ikili ilişkilerin aslında en çok gelecek vaat eden boyutu” dedi.

TÜRKİYE İÇİN KAZANÇLI YOL BARIŞ ÇİZGİSİ

Bu krizin Birleşmiş Milletler ve NATO’da nasıl yankıları da değerlendiren Başkan, “Rusya BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi ama Türkiye değil. Türkiye NATO üyesi ve Rusya NATO üyesi değil. Dolayısıyla Türkiye ve Rusya’nın BM ve NATO karşısındaki durumu simetrik değil. Ancak genel anlamda, NATO ülkelerinin de Rusya’nın da kabul ettiği şekilde, BM barışçıl çözüm arayışları için dünyadaki bir numaralı platform. Rusya, Ukrayna sebebiyle zaten uluslararası yaptırımlar altında ama görüldüğü gibi bu Rusya’nın sınırları dışındaki askeri etkinliğini pek sınırlamıyor. Türkiye’nin iç ekonomik ve bilimsel gelişimine ağırlık vermesi ve başka ülkelerle her türlü silahlı yüzleşme riskinden kaçınması Türkiye için uzun vadede en verimli ve istikrarlı yön. İç sorunlarını akılcı yöntemlerle çözen ve kendi kendisiyle barışık ülkelerin başka ülkelerle ilişkileri de zaten barışçıl bir gidişat takip eder. Hükümetin, Türkiye’nin barışçıl ve uzun vadeli sosyo-ekonomik kalkınma sürecini, bütün jeopolitik risklerden koruması ve bilimi temel alan akilci bir çizgide güçlendirmesi Türkiye için en kazançlı güzergah olacaktır” şeklinde açıklama yaptı.

Haber Merkezi