Sayfa Yükleniyor...
Yaz saati uygulamasının devam etmesinin İzmir açısından 160 okulun deprem güvencesi sebebiyle birleştirilmiş eğitim gördüğü için daha büyük bir sorun yarattığını söyleyen Kalafat, farklı projelere milyonlar harcanırken bu soruna 4 yıldır çözüm bulunamadığını belirtti
KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER
Haftalardır gündemden düşmeyen yaz saati uygulamasına ilişkin açıklamalarda bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, yaz saati uygulamasının yıl boyunca uygulanmasının daha faydalı olacağını belirterek, kış saatine geçilmeyeceğini duyurdu. Alınan bu kararla ilgili yaptığı değerlendirmede yaz saati uygulamasının İzmir açısından çok daha büyük bir sorun yarattığını belirten Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat, “İzmir’de 160 tane okul deprem güvencesi olmadığı için birleştirilmiş olarak faaliyet gösteriyor. Normalde sabah 09.00 akşam 15.30 çalışması gereken okullar, sabah 07.00 – 12.30 ve 13.00- 19.00 gibi bir mesaiyle çalışıyor. Dolayısıyla öğrencilerimiz gün ışığı olmadığı saatlerde yola çıkarak okula gidiyor, öğlen giden öğrencilerde hava karardığında evine dönebiliyor. Bu uygulama herhangi bir eğitimle ilgili unsurun kabul edilebileceği bir şey değil. Başka yerlere baktığımızda 15 – 20 günde koca villalar dikiyorlar ama bir okul söz konusu olduğu zaman 4 senedir çözüm bulunamıyor. Biz sebebini sorduğumuzda parasal kaynaklara dair sorunların olduğu söyleniyor. ÇEDES veya anaokullarına mescit için kaynak aktarılmadan önce İzmir’de ki okulları tadilat ettirsinler” dedi.
Yaz saati uygulamasının İzmir açısından daha ciddi bir sorunlar doğurduğunu ifade eden Kalafat, “Ülkemiz geneline yaz saati uygulamasının başlı başına bir yanlış olduğunu Veli- Der ve diğer eğitim sendikaları olarak sürekli dile getiriyoruz. Fakat bu konunun İzmir’in açısından daha özel bir durumu var. İzmir’de 160 tane okul deprem güvencesi olmadığı için birleştirilmiş olarak faaliyet gösteriyor. Bu uygulama 4 yıldır devam ediyor. Bu okullarda sabahçı ve öğlenci uygulaması yapılıyor. Normalde sabah 09.00 akşam 15.30 çalışması gereken okullar, sabah 07.00 – 12.30 ve 13.00- 19.00 gibi bir mesaiyle çalışıyor. Dolayısıyla öğrencilerimiz gün ışığı olmadığı saatlerde yola çıkarak okula gidiyor, öğlen giden öğrencilerde hava karardığında evine dönebiliyor. Bu uygulama herhangi bir eğitimle ilgili unsurun kabul edilebileceği bir şey değil. Ayrıca deprem bölgesinde de aynı sorun var şu anda. Bilindiği üzere 10 ilimiz etkilendi ve onlarca okul yıkıldı veya zarar gördü. Konteyner kentlerde yaşam mücadelesi veren öğrenciler bir de sabahın köründe kalkıp okula gitmeye çalışıyor. Yaz saati uygulamasının devam etmesi İzmir ve deprem bölgesi için çok daha can alıcı bir durumu var” diye konuştu.
Hem yaz saati uygulaması hem de saha güvenli bir eğitim için 4 senedir İzmir’de eğitim bürokratlarıyla görüşmeler gerçekleştirdiklerini fakat sonuç alamadıklarını söyleyen Kalafat, “Yaptığımız her görüşmede İzmir’in özel durumunu anlattık. 160 okul az değil. Bunları birleştirdiğinizde 320 tane okul bu durumdan etkileniyor ve bu sayı her gün artıyor. Başka yerlere baktığımızda 15 – 20 günde koca villalar dikiyorlar ama bir okul söz konusu olduğunda 4 senedir çözüm bulunamıyor. Biz sebebini sorduğumuzda parasal kaynaklara dair sorunların olduğu söyleniyor ama biz devletin eğitime yönelik kaynaklarını aktardığı yerlere dair değerlendirmeler yapıyoruz. ÇEDES projesine aktarılan milyonlar ya da anaokullarına mescit açma fikriyatıyla okullarına tadilatına bütçenin olmaması fikriyatı aynı yerden besleniyor. Durum böyle olunca da biz neden okulları tadilat ettirmeden önce bu tür projelere kaynak aktarıyorsunuz sorusunu sormak zorunda kalıyoruz. Anaokullarına mescit açacaklarına önce İzmir’de ki 100’den fazla okulun tadilatını yapsınlar. Bir nesil çürüyor farkında değiller” ifadelerini kullandı.
Hükümetin yaz saati uygulamasındaki ısrarına anlam veremediklerini belirten Kalafat, “Bildiğimiz duyduğumuz şeylerde enerji tasarrufu için yapıldığı konuşuluyor ama burada ikna edici bir şey söylemedikleri çok açık. Fakat bizim söylediğimiz daha açık. Biz çocuklarımızın karanlıkta yollarda güvenliksiz şekilde yollarda olmasını istemiyoruz. Gün ışığı aydınlık demektir. Bunun yanı sıra sabahın erken saatinde kalkan çocuklar psikolojik ve pedagojik olarak da gün ışığında evden çıkan çocukla, gün ışımadan evden çıkan çocuk arasında fark vardır. Bizim donemiz çok daha sağlam. Bu yüzden itiraz ediyoruz ve tedbir almaları gerektiğini söylüyoruz. Ama baktığımızda enerji tasarrufu gibi bir sürü sebep sayarak bu ısrarlarına devam ediyorlar. Bu çok antidemokratik bir uygulama. Milli Eğitim, velileri, öğretmenleri, öğrenciler yok sayarak bildiği ezber doğruları hayata geçirmeye çalışıyor. Doğrudan Ankara’dan bir çıkar uğrunda aldıkları kararı yaptırım niteliğinde uyguluyorlar. İşletme kültürü açısından, sistemin siyaseten yürümesi ve demokrasi kültürü açısından ben yaptım oldu zihniyetinden vazgeçilmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
ÇOCUKLARI KARANLIĞA HAPSETMENİN HİÇBİR ANLAMI YOK
Yaz saatinde ısrar edilmesi takdirde gün aydınlanmadan yola koyulan çocukların başına kötü bir kaza gelmesinin kaçınılmaz olduğunu dile getiren Kalafat, “Çocuklarımızın gün aydınlanmadan yola çıkmaları ve hava kararınca eve dönmeleri akademik başarıları, pedagojik ve psikolojik olarak düşünüldüğünde aslında hepsi olumsuz bir durum ama biz illa bir çocuğumuzun karanlıkta okula giderken bir çukura düşmesini veya kaza geçirmesini bekliyoruz. Devletin görevi bunları öngörüp oraya doğru giden yola engel olmaktır. Biz bunun geleceğini biliyoruz ama konuşmakla olmuyor ki tedbir almak gerekiyor. Çocukları karanlığa hapsetmenin ne bir anlamı nede mantığı var. Bu kararı bir kez daha velilere, öğretmenlere ve öğrencilere sorarak gözden geçirmeleri gerektiğini öneriyoruz” diye belirtti.
HABER MERKEZİ