Sayfa Yükleniyor...
EMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Şebnem Seçkin Uğurlu, sürekli yaz saati uygulamasında akşam elde edilen tasarrufun, sabah saatlerinde konutlarda harcanan enerji ile yok olduğunu belirtti
ÖZKAN PEKÇALIŞKAN-ÖZEL HABER
Türkiye’de 7 Eylül 2016 tarihi itibariyle yaz uygulaması sürekli hale getirilmişti. Her yıl mart ve ekim aylarının son gününde saatleri bir saat ileri ya da geri alıyorduk. Uygulamayı kalıcı bir şekilde başlatan 7 Eylül 2016 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı, Danıştay’da açılan dava sonunda yetkisizlik nedeniyle iptal edilmişti. Sonradan yetki sorununa çözüm olarak kanun değişikliği yapıldı. Son olarak 1 Ekim 2018 tarihli Cumhurbaşkanı kararıyla uygulama “her yıl” ibaresi eklenerek, kalıcı hale getirildi. Dolayısıyla teknik olarak uygulamanın değişmesi için yeni bir Cumhurbaşkanlığı kararına ihtiyaç var. ‘2021 yılında Türkiye’de yaz saati uygulamasına geçilecek mi?’ sorusuna cevap veren Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Şebnem Seçkin Uğurlu “Değişiklik yapılmazsa 2021’in kış aylarında da yaz saatinin geçerli olacağını söyleyebiliriz” dedi.
KONU AB İÇİNDE DE TARTIŞILIYOR
Başkan Seçkin Uğurlu, Türkiye’deki uygulamanın saatlerin ileriye alınması değil, geriye alınmaması olduğuna dikkat çekerek “2016 yazının bitmesinin ardından normalde geçmemiz gereken saat dilimine geçmeyerek, GMT +3’de kaldık. Avrupa’nın büyük bölümünde orta Avrupa zaman dilimi olarak bilinen GMT +1 kullanılıyor. Yazın ise tasarruf amacıyla, saatler ileri alınarak GMT +2’ye geçiliyor. Mevcut durumda örneğin Almanya ile aramızda kışın 2 saat fark varken, bu fark yazın, onların ileri alması nedeniyle 1 saate düşmekte. Avrupa Parlamentosu, 2021’e kadar AB’de yaz ve kış saati uygulamalarına son verilmesine yönelik tavsiye kararı aldı. Ancak uygulamadan çıkıp çıkmayacaklarına üye devletlerin karar vermesi gerekiyor. Üye ülkelerden uygulamaya son vermek isteyen olduğunda saatleri değiştirmek yerine, daimi yaz saatini kullanmak ya da daimi kış saatini kullanmak arasında tercih yapabilecek. Muhtemel AB üyesi ülkeler, yaz saatinden vazgeçtiklerinde, kendi coğrafi konumlarına en uygun, nüfusun ağırlık olarak yaşadığı bölgelere yakın dilimi tercih edeceklerdir. Konu AB içinde de çok tartışılıyor ancak uygulamayı değiştirme yönünde kesin karar veren ülke şimdiye kadar olmadı. Değişikliğe giden ülkelerle ülkemizdeki zaman farkları, yazın veya kışın değişiklik göstermeyecektir. Ülkelerin tercihlerine göre; aramızdaki fark sabit olarak 1 ya da 2 saat olacaktır. Avrupa’daki bu değişiklik bize tasarruf olarak yansımaz, belki ulaşımda saat planlaması gibi bazı konularda kolaylık sağlayabilir. Gelişen teknoloji ile bu olası kolaylıkların önemsiz nitelikte olduğunu da vurgulamak gerekir” diye konuştu.
İZMİR OLUMSUZ ETKİLENİYOR
Yaz saati uygulamasının gün ışığından daha fazla faydalanıldığı gerekçesiyle enerji tasarrufu sağladığı düşüncesiyle hayata geçirildiğini belirten Başkan Seçkin Uğurlu, “Uygulamanın tarihçesi 1800’lü yıllara kadar uzanıyor. Son yıllarda ise gelişen teknoloji ile birlikte sözü edilen tasarrufun sağlanmadığına ilişkin de çok sayıda bilimsel yayın yapıldı. Avrupa’daki tartışmalar ise daha çok ‘sağlık’ eksenli yürütülüyor. Yaz saatini insanın biyolojik saatine aykırı bulan uzmanlar olduğu gibi kimi ülkelerde ise değişikliğin kendisinin uyum sorunlarına yol açtığı ifade ediliyor. Aslında yazın bir saat ileri alınmasıyla elde edilmesi beklenen fayda, faaliyetlerin aydınlanma sürelerine göre planlanmasıyla da sağlanabilir. Örneğin ülkenin en batı ucunda yer alan İzmir’de, nerdeyse ülkenin en doğusunda yer alan Iğdır’ın konumuna uygun GMT +3 saat dilimin kullanılması öncelikle toplumsal sorunlara yol açmaktadır. Çünkü İzmir’de güneş Iğdır’a göre 72 dakika sonra doğmakta ve batmaktadır. İstanbul, İzmir ve Ankara gibi büyük kentlerde yaşayanların kış aylarında iş ve eve gidebilmek için ‘karanlıkta’ yola çıkmak zorunda kalmalarının nedeni bu farktır. Bu büyüklükteki zaman farkı özellikle sabah saatlerinde İzmirli yurttaşların yaşamının olumsuz etkilemektedir. İzmir’de kış aylarında mesailer ve okullar çoğunlukla gün doğumunda önce başlamaktadır. Sabah 08.00’de mesailerine ve okullarına başlayan yurttaşlar, örneğin aralık ve ocak aylarında 08.30’da dolaylarında gün doğumuna şahit olmaktadır. Özellikle konutlarda sabah saatlerindeki aydınlatma amacıyla kullanılan elektrik tüketimini artırmaktadır. Daha karanlık ve soğuk bir sabaha uyanan yurttaşlar İzmir’de ısınma için de eskisinden daha fazla enerji tüketmektedir” ifadelerini kullandı.
ENERJİ TASARRUFU SAĞLAMADI
Uygulamadan ilk olarak 2016’nın Kasım ve Aralık aylarının ardından ise 2017’nin Ocak, Şubat ve Mart aylarının etkilendiğine işaret eden Başkan Seçkin Uğurlu, “Elektrik Mühendisleri Odası’nın o dönemki hesaplamalarına göre; söz konusu dönemde bir önceki yılın aynı aylarına göre; enerji tüketiminde 7 milyar kilovat saat (kWh) düzeyinde artış yaşandı. Enerji tüketimini etkileyen çok sayıda parametre olmasına rağmen, ekonomik verilerin ve sanayi üretiminin daha yüksek olduğu dönemde bile uygulamaya geçildiği dönemin altında bir artış yaşanması, uygulamanın israfa yol açtığını göstermektedir. Uygulamanın enerji tasarrufu sağladığını söylemek imkânsızdır. Hatta tam tersine EMO’nun uygulama öncesi dile getirdiği ve dikkate alınmayan uyarılarının gerçekleştiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Yurttaşların büyük bölümü kış aylarında sabah saatlerinde elektrik tüketmek zorunda kalmaktadır. Mesai eskisine göre 1 saat erken başladığı için bazı işyerleri için akşam saatlerinde aydınlatmadan bir tasarruf olduğu söylenebilir. Ancak bu tasarrufun, sabah saatlerinde konutlarda harcanan enerji ile yok olduğu ortadadır. Enerji tüketimini azaltmamış, işyerlerinden konutlara kaydırmıştır. Nüfusun ağırlık olarak yaşadığı batı illerinde, karanlıkta işe ve okula gitmek zorunda kalan yurttaşların tepkisini çeken uygulamanın bir an önce sonlandırılmasını istiyoruz. Toplumsal desteği sıfır olan bu uygulamadan bir an önce vazgeçilmelidir. Önümüzdeki yıllarda güneş enerjisine dayalı elektrik üretiminin ciddi düzeylerde artmasını bekliyoruz. Enerji talebinin henüz güneşin ışımadığı saatlere çekilmesi, önümüzdeki yıllarda daha büyük bir israfa neden olacaktır” şeklinde konuştu.
Haber Merkezi