Yemde fırsatçılığa dikkat!

Yemde spekülasyon ve fırsatçılığın önüne geçilmesi gerektiğini söyleyen İzmir Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Çelik, “Fırsatçılığın kurumsallaşmasının önüne geçilmelidir” dedi

  • Oluşturulma Tarihi : 05.10.2020 08:24
  • Güncelleme Tarihi : 05.10.2020 08:24
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Yemde fırsatçılığa dikkat! haberinin görseli

NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER
Hayvancılığın bir numaralı girdisi olan yem, artan fiyatlarıyla üreticiyi düşündürtmeye devam ediyor. Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Zerin Çelik, yemle ilgili son güncel bilgileri bizimle paylaştı. Çayır ve meraların yıldan yıla azaldığına dikkat çeken Çelik, yem fiyatlarının ortalama yüzde 9,5 arttığına vurgu yaptı. Çelik, “Tüketiciler hayvansal ürünleri pahalıya tüketirken üreticiler yeterli gelir elde edemiyor. Hayvancılıkta en önemli girdilerden biri yemdir. Ne yazık ki çayır, mera ve otlaklarımızı koruyamayıp, yok ettiğimiz bir gerçeklik bulunuyor. Diğer taraftan yem fiyatları her geçen gün artıyor. Bu durum hayvancılığı olumsuz etkilemektedir. TÜİK’in girdi fiyat endeksinin 12 aylık ortalamalarında yem fiyatlarının yaklaşık yüzde 9,5 artmış olduğunu görüyoruz ki bu tohum ve dikim materyalinden sonra en fazla artışın görüldüğü girdidir” diye konuştu.



EN ÖNEMLİ SORUN İTHAL!
Yemde en büyük sorun olarak hammaddesinin ithal edilmesi olduğunu aktaran Çelik, “Bugün ülkemizde yem satış ve depolama yerleri de dahil olmak üzere yaklaşık 15 bin yem işletmesi bulunuyor. Bu işletmelerin 679’u kendi yemini üreten işletmedir. Yemde hammadde açısından ithalata bağımlılık en önemli sorunlardan biridir. Yemlerin en temel hammaddesi olan hububat ve yağlı tohumların dünya fiyatlarında son yıllarda önemli artışlar bulunmaktadır. Ülkemizde yemde ortalama yüzde 60-70 gibi ithal hammadde kullanımı söz konusu. Bu durum büyükbaş hayvan yeminde yüzde 50-55 dolayında iken, bu oran kanatlı yemlerinde yüzde 80-90’ları buluyor. 2019 yılı rakamlarına göre yaklaşık 12,5 milyon ton yem hammaddesi ithal edilmiş ve yaklaşık 25 milyon ton karma yem üretilmiştir. İthal hammadde söz konusu olduğunda döviz kurunda yaşanan olumsuz gelişmeler durumu daha da zorlaştırmaktadır. Katkı maddeleri de dahil olmak üzere ithal hammaddeye 4,7 milyar dolar ödenmiştir. 2019 yılında dolar yüzde 12,43 artarken, yılbaşından bu yana yüzde 25 dolayında artmıştır. Döviz kurundaki oynaklık ve yükseliş maliyetleri artırmakta bu da hızlıca yem fiyatlarına yansıtılmaktadır” ifadelerine yer verdi.



HAYVANCILIK İÇİN TEHLİKELİ!
Yem fiyatlarını incelediklerinde durumun kırılganlığının tam olarak ortaya çıktığını belirten Çelik, şunları söyledi: “Artan bir yem hammaddesi talebi bulunmakla birlikte özellikle bazı yem bitkilerinin üretim miktarlarında artış sağlanamamıştır. Arzın talepleri karşılayamaması yurtiçi hammadde fiyatlarının ve dolayısıyla yem fiyatlarının yükselmesine neden olmaktadır. 2019 yılında bazı kaba ve kesif yemlerin ortalama kilogram fiyatlarında ciddi artışlar gerçekleşmiş, bu artışlar 2020 yılında da hız kesmemiştir. Örneğin, mısır silajının fiyatı 2018 yılına göre yüzde 22 artarak 35 kuruş; ithalatı ile gündem oluşturan saman fiyatı 58 kuruş olarak gerçekleşmiştir. Yine kesif yemlerden süt yemi yaklaşık yüzde 54’lük artışla 1,63 lira; yumurta tavuğu yemi fiyatı ise yüzde 25’lik bir artışla 1,92 lira olarak gerçekleşmiştir. Bunlar önemli artışlardır ve üreticileri zora sokmakta, hayvancılığı tehlikeye sürüklemektedir.”
FIRSATÇILIĞIN ÖNÜNE GEÇİLMELİ
Yemde spekülasyon ve fırsatçılığın önüne geçilmesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Çelik, “Diğer önemli konu da spekülasyon ve fırsatçılıktır. Neredeyse sıfır faizli kredileri buğday ve arpa başta olmak üzere yem hammaddesi satın almak için kullananların piyasaları bozucu davranışları ve bunun üzerinden para kazanma çabaları son zamanlarda en fazla dikkat çeken konulardandır. Bu gibi durumların önüne geçilmesi ve fırsatçılığın kurumsallaşmasının önüne geçilmesi gerekmektedir. Tüm bunlar doğru politika ve uygulamalarla giderilebilir. Öncelikle çayır, mera ve otlakların korunup geliştirilmesi ve bunların yoğun olduğu bölgelerde hayvancılığın özendirilmesi, yem bitkileri yetiştiriciliğinde su başta olmak üzere doğal kaynakları tüketmeyecek yem hammaddelerinin yetiştiriciliğine öncelik verilmesi ve desteklenmesi elzemdir. Diğer taraftan üretici örgütlülüğünün güçlendirilmesi olmazsa olmaz bir konudur. Ancak bu örgütlerin kuruluş amaçlarını yeniden gözden geçirmeleri gerekmektedir. Üretici çıkarlarını koruyarak, kalıcı çözümler için mücadele etmeleri gerekmektedir” değerlendirmesinde bulundu.