Yeni döneme girerken Psikolog Olataş uyardı

Öğrenci ve öğretmene yönelik yaşanan şiddet olaylarının her geçtiğimiz yıl artığını dile getiren Psikolog Olataş, “İnsanlar gündelik hayatta yaşadıkları zorlukların faturasını başkalarından çıkartmanın peşinde olduğu sürece şiddet olayları ne yazık ki devam edecektir” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 10.09.2022 09:17
  • Güncelleme Tarihi : 10.09.2022 09:17
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Yeni döneme girerken Psikolog Olataş uyardı haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / RÖPORTAJ

Eylül ayında yeni bir eğitim-öğretim yılına başlayan öğrenciler için uyarılarda bulunan Uzman Klinik Psikolog ve Avrupa Birliği Uzmanı Metin Olataş, öğretmenlere ve ebeveynlere de önemli mesajlar verdi. Öğrenci ve öğretmene yönelik yaşanan şiddet olaylarının her geçtiğimiz yıl daha da artığını dile getiren Olataş, “İnsanlar gündelik hayatta yaşadıkları zorlukların faturasını başkalarından çıkartmanın peşinde olduğu sürece şiddet olayları ne yazık ki devam edecektir” dedi. Ekonomik kriz, hayat pahalılığı, artan işsizlik derken çocukların bir kısmının eğitimden uzaklaştığı da gözlemlenirken, Psikolog Olataş, “Bu durum ancak devletin ve toplumun bütün organlarının koordineli ve iş birliği içinde hareket etmesi ile çözülecektir” eleştirisinde bulundu.

BAŞKA SORUNLARI DOĞURACAK

Eylül ayında yeni bir eğitim öğretim yılına başladık. Neler söylemek, tavsiye etmek istersiniz?

Öncelikle bütün öğrencilerimize bu eğitim ve öğretim yılında başarılar diliyorum. Aynı zamanda onların ailelerine de kolaylıklar diliyorum… Malumunuz dünya genelinde ve özellikle ülkemizin içinde bulunduğu çeşitli ekonomik sorunlar sebebiyle hemen her kesim belirgin şekilde maddi ve manevi zorluklar yaşamaktadır. Bu maddi zorluklar daha başka sorunların doğmasına neden olmaktadır. Etrafımızda gözlemlediğimiz olumsuz yaşantı deneyimlerinin pek çoğu aynı sebebe dayanmaktadır. Hem birey olarak hem de ebeveyn olarak yapabileceğimiz en önemli şey olabildiğince sakin kalıp, olası riskli durumlardan uzak durarak kendimizi ve sevdiklerimizi korumak. Ancak bu sayede öğrenciysek okulumuza, çalışıyorsak işimize ve en nihayetinde ailemize odaklanmamız ve daha huzurlu bir şekilde yaşayabilmemiz mümkün olacaktır.

ÇOCUK AİLESİNDE NE GÖRÜRSE…

Öğrenciye / öğretmene şiddet son yıllarda artan bir olay olarak karşımıza çıkarken, siz bu tarz vakaların yeniden yaşanmaması için neler önerirsiniz?

Geçen senelerde de benzer konularda sizinle konuşmuştuk ve ne yazık ki duruma baktığımız zaman ülkemizde pek bir şeyin değişmediğini görüyoruz ve bu da oldukça hüzün verici bir şey. İnsanlar gündelik hayatta yaşadıkları zorlukların faturasını başkalarından çıkartmanın peşinde olduğu sürece şiddet olayları ne yazık ki devam edecektir. Öncelikle sorumluluk almayı öğrenmemiz, kendimize ve karşımızdakine saygı duymayı öğrenmemiz gerekiyor. Bir insan ancak kendi sorumluluğunu almaya başlayıp; kendisine ve karşısındakine -sevmese bile- saygı duydukça özgür bir birey olabilir. Bunun eğitimi de okulda olmaz; daha doğrusu okulda başlamaz. Özgür bir birey olmanın öğrenileceği ilk yer evimizdir, ailemizdir. Nasıl ki toplumun temel yapı taşına aile deniyorsa, aynı şekilde eğitimin temel yapı taşı da ailedir.

Ebeveynlere bu yeni dönemde ne gibi sorumluluklar düşüyor?

Az evvel bahsettiğim gibi ebeveynlere düşen en büyük sorumluluk önce kendilerini saygılı ve özgür bir birey haline getirmek ve buna eş zamanlı olarak da çocuklarını hem kendilerine hem de karşısındaki bütün canlılara saygı duyan birey olarak yetiştirmektir. Bu olmadan yapılacak herhangi bir şeyin içi ne yazık ki boş kalacaktır ve istenilen neticeye ulaşmak yine mümkün olmayacaktır. Çünkü saygı duymayı bilmeyen bir insandan sorumluluk sahibi bir bireyin ortaya çıkmasını beklemek peri masallarının gerçekleşmesini beklemeye benzer. Tekrar ediyor olacağım ama ebeveynlerin çocukları için yapabileceği en iyi şey onlara olumlu bir rol model olmaktır. Çünkü çocuk ailesinde ne görürse onu dış dünyada deneyimler.

TOPLUMUN BÜTÜN ORGANLARI…

Ekonomik kriz, hayat pahalılığı, artan işsizlik derken çocukların bir kısmı eğitimden uzaklaştı; çocuk seyyar satıcı sayısı arttı… Bahsi geçen öğrencilerimizi yeniden okul yaşamına kazandırabilmek için kimler, neler yapmalı?
Bu durum ancak devletin ve toplumun bütün organlarının koordineli ve iş birliği içinde hareket etmesi ile çözülecektir. Toplumu oluşturan bütün sacayaklar dengeli bir şekilde durmazsa eğer o zeminin dengeli bir şekilde ayakta durması beklenemez. Bunun için vatandaşlık bilinci içinde vatandaş olma sorumluluğu ile çalışmaktan başka bir çözüm yolu aramak boşunadır.

Peki, konuya dair son olarak neler söylemek istersiniz?

Bütün yukarıda konuştuğumuz konuların çözümünde bireylerin çabaları bir yere kadar etkin olabilir. Ancak bu demek değildir ki bizlerin birey olarak sorumlulukları yok. Kendimize odaklanmamız lazım. Bunu yaparken de öncelikli olarak başkalarının nelere sahip olup kendimizin nelere sahip olmadığına odaklanmak yerine kendi öz kaynaklarımıza odaklanmak daha yapıcı bir eylem olacaktır. Buradaki öz kaynak sadece maddi olarak anlaşılmasın lütfen. Örneğin sahip olunan aile yaşantısı, sosyal çevre, kişilerarası iletişim becerilerimiz gibi pek çok şey öz kaynaklarımızdan sadece bazılarıdır. Bu kaynakların etkin bir şekilde kullanımı bizleri öncelikli olarak psikolojik olarak rahat ettirecektir ve bize bir şeyleri yapabilmeye yönelik itici bir güç olacaktır. Bu itici güce sahip olan bireyler hem kendi hayatlarında hem de çevrelerinde bir fark yaratabilirler ve fark yaratacak bireylerin yetişmesine olanak yaratabilirler.