Yerli ve milli tarım için fırsat

Tarım sektörünün kurdaki dalgalanmalardan etkilendiğini belirten Ziraat Mühendisleri İzmir Şube Başkanı Çiftçi, mevcut durumun yerli ve milli tarım için bir fırsat olduğunu vurgulayarak önerilerde bulundu


  • Oluşturulma Tarihi : 28.08.2018 08:52
  • Güncelleme Tarihi : 28.08.2018 08:52
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Yerli ve milli tarım için fırsat

KENAN YEŞİL-ÖZEL HABER
Kurdaki dalgalanmalar tüm sektörleri etkilediği gibi tarımı da ciddi şekilde etkiliyor. Tarım sektöründe piyasayı terbiye etmek adına hemen hemen tüm ürünlerde ithalat yolu tercih ediliyor. Piyasa terbiye edilmeye çalışılırken üretici etkileniyor. Yüksek kur seyri de bir taraftan üreticinin girdi maliyetlerini artırırken diğer taraftan ise piyasa terbiye edilmeye çalışıldıkça kazanamayan üretici bitiyor. Yaz ayında olunmasına rağmen sebze ve meyve fiyatlarının yüksek olması ve ayrıca tüketicinin alım gücünün de düşük olması ile vatandaşlar mutfağına sebze meyve götüremiyor. Yaz ayında sebze ve meyvelerde görülen yüksek fiyatların kış ayında da kendini hissettireceğini ve geçen yıla oranla daha yüksek bir fiyatla karşılaşılacağını belirten Ziraat Mühendisleri İzmir Şube Başkanı Ferdan Çiftçi, tüm bu olumsuzlukların tarımda yerli ve milli üretim için bir fırsat olduğunu söyledi.  Yaşanan olumsuz gelişmelerden dolayı felaket tellalı gibi olduklarını dile getiren Ferdan Çiftçi, “Yaşadığımız süreç tarımda yerlileşme ve millileşme adına bir fırsat var. Olumsuz gibi görünen bu süreci fırsata çevirebiliriz. Bunu fırsata dönüştürerek yıllardır söylenen yerli ve milli tarıma geçiş sağlanabilir” dedi.
ZOR BİR SÜREÇ BEKLİYOR
Kurda yaşanan hareketliliğin tüm sektörleri etkilediği gibi tarımı da etkileyeceğini belirten Çiftçi, “Tarım yıllardır zor günler geçirmesine rağmen bu süreçte çok daha zor günler bizi bekliyor. Tarımda girdi maliyetleri çok yükseldi. Akaryakıta gelen zamdan tarım direk etkilenecek. Akaryakıttan dolayı çevresel etkileriyle oluşacak zamlardan da etkilenecek. Gübre fiyatlarında tamamen dışa bağımlıyız. Yemde de aynı şekilde. Yem ham maddelerini tamamına yakınını soyası, küspesi ve diğer atıklardan üretilenler dahil dışarıdan alıyoruz. Bu sıkışıklık yaşatacak. Bu da çiftçinin maliyetlerine direk yansıyacak. Ama bir taraftan da pazarda tüketicinin pahalılık nedeniyle mutfağına sofrasına sebze meyve götüremiyor. Pazarda fiyatlar yüksek seyrediyor. Patates soğan fiyatları geçtiğimiz dönemde rekor kırmıştı. Örneğin bu dönemlerde 50-75 kuruş olması gereken domates 1.50 liradan aşağıya inmedi. Sanayi tipi domates 2 lira. Pazara dolaştım ve 2 liradan aşağıya domates yok. O da sanayi tipi domatesi” diye konuştu.
TÜKETİCİ ALIM GÜCÜ DÜŞÜK
Tüketicinin alım gücünün düşük olduğunu vurgulayan Çiftçi, pazardaki fiyatların tüketiciye çok yüksek geldiğine dikkat çekerek, “Pazarda gördüğümüz bazı ürünlerin fiyatları çok yüksek değil. Ekonomide durum itibariyle tüketicinin alım gücü düşük olduğu için tarım ürünleri tüketiciye yüksek geliyor. Aslında temel nokta da burası. Aslında bakarsak domatesin gerçek fiyatı 2 lira seviyesinde. Ürünün bol olduğu dönemlerde geçen yıllara kadar girdi maliyetleri yükselirken biz hala 8-10 yılın öncesindeki fiyatlarda domates yiyorduk. Domatesin tarladan çıktığı dönemde Temmuz’da 10 yıl öncesindeki fiyatlarda domates yiyorduk. Domatesin fiyatı 50 kuruşa kadar düşüyordu. Şu anda bu fiyatın pahalı görünmesinin nedeni insanlarımızın alım gücünü düşük olmasıdır. Ülkenin büyük bir çoğunluğunun gelir duruna baktığımızda yoksulluk ve aşlık sınırı altında. Asgari ücretle geçinen milyonlarca insan var. Hatta asgari ücretin altında geçinen insanlar var. Ülkemizde 1 bin liranın altında emekli olmayacak diye övünüyoruz. Asgari ücret ve altında kazanan insanların beslenebilmesi mümkün değil. Sadece karnını doyurabilir” şeklinde konuştu.
KIŞ AYI İÇİN FİYAT UYARISI
Yaz aylarında sebze ve meyvelerde görülen yüksek fiyatların kış ayına da yansıması olacağına dikkat çeken Çiftçi, “Şimdiden söylüyorum yaz ayında sebze ve meyvelerde görülen yüksek fiyatlar kış aylarındaki fiyatlara bir yansıması olacak. Geçtiğimiz kış aylarında görülen fiyatların üzerinde bir fiyatla karşılaşacağız. Çünkü dövizin nereye doğru seyir değiştireceğini kimse öngöremiyor. Eğer döviz yüzde 40 yükseliyorsa bu maliyetlere yüzde 50 olarak yansır. Tüketiciye yüzde 70 olarak yansıyacaktır. Hep bir üstüne koyarak gider” dedi.
TARIM İÇİN FIRSAT
Yaşanılan sürecin tarımda yerlileşme ve millileşmenin gerçekleştirilmesi için bir fırsat olduğunu vurgulayan Ferdan Çiftçi, şöyle konuştu: “Aslında gidilmesi gereken yol bu olmalı. Olumsuz gibi görünen bu süreci fırsata çevirebiliriz. Bunu fırsata dönüştürerek yıllardır söylenen yerli ve milli tarıma geçiş sağlanabilir. Son yıllarda çokça dile getirildi. Yerli ve milli denildi ancak son gaz ithalata devam edildi. Tarımsal ürünlerin tamamında ithalat yapıyoruz. Üreticiyi terbiye etmeyi çalışıyoruz. Piyasayı terbiye edeceğiz derken kazanmayan üretici bitiriyoruz. Buğdayın hasat döneminde 25 Haziran kararıyla 750 bin yon buğday, 700 bin ton arpa, 700 bin ton mısır ve100 bin ton pirinç geliyor. Bunların anlaşmaları yapıldı ve şu anda yolda.”

Haber Merkezi