Yöre sakinlerinin gözünden Yeşil Yol

Bornova Gençlik Merkezi’nde düzenlenen ‘Yeşil Yola Dur De’ konulu panelde, Fırtına İnisiyatifi üyeleri projenin dününü ve bugününü anlattı


  • Oluşturulma Tarihi : 26.12.2015 08:59
  • Güncelleme Tarihi : 26.12.2015 08:59
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Yöre sakinlerinin gözünden Yeşil Yol

E. ÇAĞLA GENİŞ

Karadeniz Bölgesi’nde 8 ilin 40 yaylasını birbirine bağlama gerekçesiyle hazırlanan 2 bin 600 kilometre uzunluğundaki ‘Yeşil Yol Projesi’, dozerlerin girdiği ilk bölge olan Çamlıhemşin’in Yukarı Kavrun ve Samistal Yaylalarında büyük tepkiyle karşılanmış, bölge halkı otoyol projesini durdurmak için çadır nöbeti tutmuştu.

Fırtına İnisiyatifi üyeleri, Yeşil Yol Projesi’ne karşı verilen mücadeleyi anlatmak üzere İzmirlilerle bir araya geldi. Çamlıhemşin Belediye eski Başkanı İdris Melek, Süreyya Yücel, Birkan Yüksel ve Tülay Gülay’ın konuşmacı olduğu panelde geçtiğimiz haziran ayında başlayan Yeşil Yol Projesi’nin geçmişi ve bugünü konuşuldu.

“AMACI DIŞINDA KULLANILAMAZ”

Fırtına Vadisi’nin 1994’ten beri milli park, 1998’den beri de doğal SİT alanı olduğunu hatırlatan Çamlıhemşin Belediye eski Başkanı İdris Melek, “Araçla gitmek istediğiniz her yere gidebilirsiniz. Bunun için mevcut yollarımız var. Yeşil Yol Projesi, doğal su kaynaklarını yok edecek, dereleri kurutacak ve son derece değerli olan orman örtüsü yok olacak. Ayrıca projenin yapım aşamasında oradan çıkacak hafriyatın nereye döküleceği konusunda tatmin edici bir yanıt yok. Toplum ve doğa için yok edici sonuçlar doğuracak. Yörede yapılmakta olan turizm, doğa ve dağcılık üzerine. Yeni bir rant kapısı aralanmaya çalışılarak. Bu projeye yöre halkından yeterince ses yükselmiş değil; umuyoruz ki önümüzdeki süreçte çevreci hareket buna tepki koyacak ve topraklarına sahip çıkacak. Çamlıhemşin tüm sınırları sit alanıdır. Yaylaların büyük bir bölümü meradır ve kanunlara göre amacı dışında kullanılamaz” dedi.

50 GÜN NÖBET TUTTU

Dozerlerin Samistal Yaylası’nda çalışma yapmasını engellemek için 50 gün nöbet tutan Süreyya Yücel, projenin başlangıcını ve ardından yaşanan gelişmeleri aktardı. Her şeye rağmen mücadeleye devam edeceklerini söyleyen Yücel, “Yapılan projenin detaylarını yöre halkıyla açık ve net olarak paylaşmadılar. Detayları gizleyerek, sadece ulaşımı kolaylaştırmak amacıyla, daha iyi turizm yapılabileceğini anlatıyorlar. Mera olduğunu söyledik üst yaylalarımızın, bu sefer projede değişiklik yaparak yaylaların etrafını ağaçlık göstererek projeyi yürütmeye çalıştılar. İtirazımız geçersiz sayılsın diye bölgeyi mera olmaktan çıkarmaya çalıştılar. HES’ler ve Yeşil Yol Projesi’nde plansız planlar yaparak, kendilerine göre koşulları değiştirmeye yöneldiler. Yaylalarımıza sahip çıkmaya çalışıyoruz. Yaylalarımızı boşaltmaya zorluyorlar, ama direniyoruz. Yaylalar ve doğamız bize atalarımızdan kalmış armağandır, o mirasa sahip çıkmak istiyoruz. Çocuklarımıza ve torunlarımıza o mirası devretmek istiyoruz. Sonuna kadar bu yaylalarda direneceğiz. Yaylaları boşaltmaya çalışıyorlar. Yeşil Yol’un doğayı korumaya dair hiçbir yararı yok. Yöre sakinlerini ve yaylaların gerçek sahiplerini muhatap almıyorlar. Sizlerden de bu anlamda destek bekliyoruz” şeklinde konuştu. 

“HER KOŞULDA DUR DİYECEĞİZ”

Her gün dozerlerin gelerek yol yapımına başlamak istediğini fakat buna engel olduklarını anlatan Yücel, “Yöre insanı olmayan kişiler lüks arabalarıyla gelip yaylalara çıkıyor ve eylem yapıyorlar algısı oluşturmuşlar. Ama hepimiz yöre insanıydık. Çevre ve doğa herkesin sorumluluğunda. Her gün dozerciler gelip yola başlamak istedi ama biz önlerine geçerek çalışmalarını önledik. Kulaklarımızda hep dozer uğultusu vardı. Çamlıhemşin’deki arkadaşlarımızla bağlantı sağlamamızı engellemek için 3G’yi kestiler ama başta kadınlarımız ve gençlerimiz olmak üzere herkes son derece azimliydi. Gece yarısı bir yayladan öbür yaylaya geldiler, dozerin önüne durdular. Bu şekilde çalışmalar engellendi. Dünya hepimizin, dünyayı korumamız ve kurtarmamız gerekiyor. Bu bilinci geliştirmeliyiz. Bizim atlarla 8 saat yürüdüğümüz yollara, şimdi Yeşil Yol yapılıyor biz bu direnişi yaşamışız. Yaylaların tepesinde o devasa binalara gerek yok. Doğa insanını hayvancılıkta teşvik edelim, turizm yapanları destekleyelim. Neden bu projelere yöneliyorlar? Doğa insanı muhatap alınmalı ve doğru projeler yürütülmelidir. Yeşil yola her koşulda dur diyeceğiz” ifadelerinde bulundu.

“MANEVİ DEĞERİ VAR”

Fırtına İnisiyatifi üyelerinden Birkan Yüksel ise, Yeşil Yol Projesi’nin hukuki, toplumsal boyutunu anlatarak, çevreye zararlarına dikkat çekti. Yüksel, “Yeşil Yol ilk kez 2007 yılında yayla koridoru adı altında zikredildi; o zaman sadece plan proje aşamasındaydı. Bugün maalesef Yeşil Yol adı altındaki 2 bin 600 km uzunluğundaki proje tamamlanmaya yaklaşılmış bir durumda. Yeşil Yol’u savunanlar bu yolun turizmi geliştireceği iddia ediyor. Dolayısıyla yerel halkın bundan maddi menfaatinin çok büyük olacağı ve bugünkü turizm gelirlerinin katlanarak artacağı iddiasındalar. Bu projelerin Doğu Karadeniz’e getirdiği tek bir şey oldu yıkım ve geri dönülmez tahribat. Planlanan proje tamamen gerçekleştiğinde Doğu Karadeniz’deki hassas tabi denge kendini yenileyemeyecek biçimde yok edilecek. Yani Yeşil Yol son kırmızı çizgimiz… Bu Yeşil Yol yapılırsa hepimizin sosyal medyada karşısına çıkan, hayran olduğumuz o coğrafyadan eser kalması bilimsel olarak mümkün değil. Bilim diyor ki, bu proje ile birlikte Anadolu ve dünya en önemli 200 ekosistemini kaybedecek. Bu yol bir ihtiyaç değil. O yörenin insanıyız dolayısıyla işin manevi bir boyutu var. Biz Fırtına İnisiyatifi olarak doğanın olduğu gibi korunmasından daha önemli bir kamu yararı görmüyoruz”  diye konuştu.

 

Haber Merkezi