Sayfa Yükleniyor...
Türkiye’de, sokaklardan katı atık toplayan kişilerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu artış ile beraber atıklar farklı alanlarda kullanılmak üzere dönüşüme uğruyor. Ancak son zamanlarda yaşananlar pek de iç açıcı değil
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Onlar, kentlerin düzensiz büyümesinin, öngörülemeyen (dış ve iç) göçün ve plansız geri dönüşüm telaşının Türkiye’de yarattığı bir mesleğin mensupları: Kağıt toplayıcıları. Sadece kağıt toplamak için icat edilmiş kocaman bir çuvalı yaz, kış, yağmur, yokuş demeden arkalarında sürüklüyorlar. Bir el arabası üzerine yerleşmiş bu büyük cüsseli çuvalın içi bazen 200 kiloluk kağıt bile alabiliyor. Ancak, insanları suçtan, hatadan, beladan uzaklaştıran, sokakta yaşamak zorunda kalan bu kişileri, sokağın tekinsizliğinden bir nebze de olsa koruyan, kurtaran kağıt toplayıcılığı, son demlerini yaşıyor olabilir. Belediyeler tarafından kendilerine sürekli ceza kesildiğini söyleyen, hatta cezai yaptırımların yasalaşmasından endişe duyan kağıt toplayıcıları, şimdi daha ağır bir yükün altında. Sırtlarındaki çuval kadar, “Şimdi ne yapağız?” düşüncesi de onları yoruyor.
Çoğumuzun ‘çöp toplayıcısı’ olarak nitelendirdiği kağıt toplayıcıları, toplumsal dönüşümü sağlayan, geri dönüşüme katkı sunan en önemli aktörlerden. Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Kurucu Başkanı Yüksek Şehir ve Bölge Plancısı Ahmet Tuncay Karaçorlu da kağıt toplayıcılarının İzmir’e sağladığı yarara değinerek, “İnsanın yaşamını dinlemeye ya da kişisel eğitimine ayıracağı bir saatte onlar çalışıyor” dedi. Özellikle Ege Bölgesi’ndeki yerel yönetimlerin birçok önemli alanda girişimlerinin olması gerekirken aksine destek sağlamadıklarını aktaran Karaçorlu, “Toplumsal rengimize ve zenginliğimize renk katan bu kişiler, aynı zamanda kentimize görünmeyen boyutlarıyla çok önemli yararlarda bulunuyorlar, ancak gelecekte öngöremeyeceğimiz kamusal bir renk, bir kentsel hizmet rengi olabilirler”diye konuştu.
“MİLLET AÇ KALIR”
Ordu Caddesi Nazım Hikmet Parkı’nda karşılaştığımız kağıt toplayıcıları yaşamlarını ve temennilerini anlatmaya başladı. Onların söyledikleri, birçok şeyi özetler nitelikteydi. Bu cezalar uygulanmaya devam ederse ve atık işçileri işsiz kalırsa “Millet aç kalır” diyen kağıt toplayıcısı bir genç, sonrasını şöyle tamamladı: “Sen aç kalırsan ne yaparsın? Onu çalacaksın, bunu soyacaksın. Ondan borç alacaksın, bundan borç alacaksın. Bunun yapılmasını ben tavsiye etmiyorum. Ceza kesmesinler, kendilerine geçici belediye hizmetlisi olarak bağlasınlar.” Bir diğer kağıt toplayıcısı ise şunları ekledi: “İşimiz bu. Meslek olmadığında ne yapacaksın kağıt ya da plastik toplayacaksın. Herhangi bir işimiz, gücümüz yok. İş imkanı da memlekette yok. Ne fabrika var ne bir yatırım var. Olsa zaten memlekette çalışırdık buraya gelmezdik. Eğer yasaklanırsa insanlar aç kalır. Her şey olur. Aç kalan insan her şeyi yapar. Suça, haksız kazanca bulaştırılır. Hırsızlık olur, vurgun olur. Ne derseler yaparsın. Neticede aç kalıyorsun.” Hem kağıt toplayıp hem de okula giden kağıt toplayıcılarından biri de, “Liseyi bitiriyorum bu sene. Üniversite sınavına gireceğim. Hazırlanmam lazım. Para olmadığı için okul okumak zor. Biz de iş arıyoruz. Birkaç işte çalıştım ama ya sürekli çalış ya da bırak diyorlar. Ben de bu işi yapıyorum. Sıkıntı yok. Çok şükür günlük 50 lira civarı kazanıyorum. Yasaklansa sokaklarda kalırız. Okulu bırakmak lazım. Okul harçlığı bundan çıkıyor. Benim gibi binlerce kişi hem okul okuyor hem bu işte çalışıyor” dedi. Son olarak da şunlar söylendi: “Dediklerine göre kağıt toplamayı yasaklayacaklarmış. Eğer yasaklanırsa geri döneceğiz ya da sokaklara düşeceğiz. Başka yapacak bir iş yok. Maddi durumumuz da iyi değil. Sigortalı iş yapacak durumumuz da yok. Bizi sigortalı işe de almazlar. O kağıtları biz toplamazsak, kağıtlar boşa gidecek. Çöpe atacaklar. Çevre kirliliği oluşacak. Biz ise geri dönüşüme veriyoruz. Kendimize almıyoruz ki o kağıtları.”
ÇÖP DEĞİL, BELGE
Aynı zamanda Doğal ve Kültürel Yaşam Gelişimi Sözcüsü de olan Tuncay Karaçorlu ise bu alanın sadece sektörel boyuttaki bir kanun düzenlemesi olarak değil mevzuat boyutundaki bir sorun olarak ve belediyelere bağlı yeni çalışma alanları olarak da görülmemesi gerektiğini vurguladı. Kağıt atıkların kente yararı olan bir malzeme boyutunda da değerlendirilmesi ve bunun kullanımının kolaylaşması anlamında da ele alınması gerektiğini söyleyen Karaçorlu, şunları ekledi: “Sadece bir sektör düzenlemesi olmaması gerekiyor. Bu duyarlılık alandaki gelişmeleri yok saymamayı da beraberinde getiriyor. Kağıt atık toplayıcıları çoğunlukla ve görünmeyen boyutuyla kente yararlı bir işlevi yükleniyorlar. Öncelikle bu yararlı işlev, onların hakları olduğu boyutunda düzenlemelerle sürdürülmeli. Eğer mevzuat boyutunda bir şey yapılacaksa, tekrar belirteyim haklarını kollayan sendikal boyutta bir mevzuat düzenlemesine gitmek gerekiyor. Atık işçilerini, bu süreçte onların varoluşunu tıkayacak / engelleyecek olan ve yine bu süreçte yer aldıkları pozitif doğru aşamayı ortadan kaldıracak olan bir durumu yok etmeyecek şekilde ele almak gerekiyor.” Kağıdın çöp değil, aksine bir kaynak ve bir belge olduğunu vurgulayan Karaçorlu, “İşçiler, kağıt atığı iki boyutlu bir miras olarak düşündüğümüzde bir nevi antikacıların yaptıkları işleri yapıyorlar. Antik bir takım ürünlerin değerlendirilmesi elbette çöp değildir. Bunların birer kültürel miras olduğu ve bu miras üzerindeki çaba, alın teri unutulmamalıdır” dedi.
EMEĞİNİ UCUZA SATANLAR ((SIĞMIYORSA BURADAN İTİBAREN NETE))
Cezai yaptırımlara karşı olduklarını söyleyen Karaçorlu, “Cezalandırılması gereken bir boyut değil. Yapılacaksa eğer onların sendikal haklarıyla alakalı bir düzenleme yapılmalı. Kamusal olarak eksik kalan, ders çıkarmamız gereken bir durum. Toplum bu eksik alanları kapatmak adına tamamlayıcı görevini üstlenmeli ve kağıt toplayıcılarına sahip çıkmalı. Kamusal görevlerinin tamamlayıcısı olmalıyız. Tıpkı toplumun geçmişte barınma sorununu çözdüğümüz gibi. Toplum doğru teknik koşullarda olmasa dahi nasıl ki gecekonduyla barınma sorununu çözmüşse, toplumsal bir ihtiyaç olan atık da yine toplum tarafından çözülmelidir. Nasıl ki şu an kamu idaresi ya da devlet barınma sorununu daha doğru yöntemlerle çözmeye çalışıyor, bu konuda da aynı duyarlılığı göstermeli” şeklinde konuştu. Kağıt toplayıcıları ile sürekli temasının olduğunu kaydeden Karaçorlu, “Kağıt toplayıp biriktirdikleri yere yakın ikamet ediyorum. Elediğim kitapları ve kağıt atıkları onlarla paylaşıp, farklı alanlarda kullanımlarına sebep oluyorum. Toplumsal dönüşüme destek olup, üzerimizden bir yük aldıkları için kendilerini destekliyorum. Onların çok ağır bir iş yaptıklarını da görüyorum. Bu ağır yükün karşılığını ise ekonomik anlamda kesinlikle almıyorlar. Günün uygun saatlerinde toplanmaları lazım. İnsanların kent yaşamında henüz olmadıkları saatlerde yola çıkmaları, bu atıkları toplamaları gerekiyor. Ya sabahın çok erken saatlerinde ya da gecenin çok geç saatlerinde çıkmaları lazım. İnsanın yaşamını dinlemeye ayıracağı bir saatte onlar çalışıyor. Ağır bir yükü sağlıklı ve uygun olmayan araçlarla taşıdıkları için bu onların gün içerisinde çok fazla çekilebilir olmayan emek sürecinden geçmelerine neden oluyor. İçlerinde emeklerini çok ucuza verebilecek olan çocuk yaşta insanlar, yetişkin genç kız, yaşlı erkek ve kadın da yer alıyor” yorumunda bulundu.
KAMUSAL GÖREV İHMALİ
Özellikle Ege Bölgesindeki yerel yönetimlerin çok önemli girişimlerinin olmadığını belirten Karaçorlu, şöyle devam etti: “Yerel yönetimler, yerleşimlerinin gelişme planlarında kağıt atık depolama, beslenme ve temizlenme ihtiyacıalanlarının yerseçimini belirleyerek karar altına alabilirler. Ne yazık ki Şehir Plancıları Odası İzmir Şubemizin, ‘Göç ve Mülteci Komisyonu’ çalışmasında, İzmir belediyelerinden bilgi toplama aşamasında aldığı resmi cevaplar ‘böyle bir bilgi çalışmamız yoktur’ biçimiyle ürkütücüdür. Bu durum kamusal bir suçu tariflemektedir. Kaldı ki benzer biçimde, gündelikçi tarım işçilerimizin ulaşım, barınma ve eğitim alanlarına ilişkin aynı kamusal görev ihmali vardır. Rengimize ve emek alanlarımıza renk katan bu kişiler, gelecekte öngöremeyeceğimiz bir dayanışma rengi, bir uygarlık rengi olabilirler. Çok ağır koşullarda onlarla olduk, onlarla birlikte ülkemizin toprağını, çorbasını paylaştık. Bunun yaşatılması konusunda da emek veren bütün kesimleri farkında olmaya davet ediyorum.”
►Türkiye’de yıllık 3 milyon ton atık bu şekilde toplanıyor.
►İzmir’de ise bu rakam 200 bin ton civarında.
►Türkiye’de atık toplayıcılarının ekonomiye katkısının 2 milyar lira olduğu belirtiliyor.
►Bir atık toplayıcısı günlük 200 kilo atık topluyor.
►Atık toplayıcısının aylık kazancının 600-700 lirayı bulduğu kaydediliyor.
Haber Merkezi