Zarar 400 milyon dolar

Başkan Emine Helil İnay Kınay, “plastiğin hammaddesine için yurt dışına yıllık 550 milyon dolar ödeniyor. İhraç edilen tüm plastik mamuller ise 150 milyon dolar.  Burada yıllık 400 milyon dolar zarar ortaya çıkıyor” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 16.12.2018 07:42
  • Güncelleme Tarihi : 16.12.2018 07:42
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Zarar 400 milyon dolar

NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER
Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Emine Helil İnay Kınay, Resmi Gazete’de yayımlanan çevre kirliliğinin önlenmesi adına alınacak tedbirleri içeren kanun ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Söz konusu düzenlemeye göre, 1 Ocak 2019’dan itibaren market poşetleri için tüketicilerden en az 25 kuruş ücret alınacak. TBMM Genel Kurulu’nun 29 Kasım 2018 tarihli birleşiminde kabul edilen kanuna göre, çevrenin korunması, çevre kirliliğinin önlenmesi ve giderilmesi için plastik poşet ve plastik ambalaj kullanımının azaltılması, depozito uygulaması, kirliliğin önlenmesine yönelik teminat alınması gibi tedbirler alınacak. Dünyanın farklı ülkelerinde de poşet kullanımının azaltılmasına yönelik olarak kullanılan ücretlendirme, vergilendirme, yasaklama vb. uygulamalarının ülkemizde de gerçekleştirilmesi ve uygulama ile poşet tüketiminin azaltılmasının hedeflendiğini hatırlatan Kınay, “Ancak teklif kapsamında önerilen ücretli poşet uygulaması ile oluşacak mali sürecin nasıl yürütüleceği, poşet bedellerinin hangi amaçla kullanılacağı konuları netleşmemiştir. Bu noktada; bu rakamların atık yönetimi sürecinde değil de başka amaçlar ile kullanılması olasılığı sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Sürecin ekonomik değerlendirmelerindeki belirsizlikler açığa kavuşturulması gereken noktalardır” ifadelerini kullandı.
“550 MİLYON DOLAR”
Atıkların büyük bir kısmının kontrolsüz bir şekilde doğaya bırakıldığını belirten Kınay, İstatistik çalışmaların rakamlarını da paylaştı. Kınay, “İstatistiki çalışmalar; belediyelerde toplanan atıkların, yüzde 30‟u plastik olduğu, Türkiye’de farklı sektörlerde toplam 8 milyon 612 bin ton plastik tüketildiği, 1 milyon 800 bin ton plastik ambalajın piyasaya sürüldüğü ve bunun sadece 384 bin tonunun toplanmakta olduğu belirtiliyor. Konu ile ilgili yapılan ekonomik çalışmalara göre; 2011 yılında 55 bin ton mertebesinde olan plastik atık ithalatı, 2017 yılında 205 bin ton seviyesine ulaşmış. 2018 yılının ilk iki ayında, geçen yılın neredeyse 1/3’ü kadar plastik ithalatı yapılmıştır. Son 5 yıl içerisinde sadece atık plastik özelinde dış ticaret açığı toplamımız 128 milyon euroya ulaşmıştır. Yıllık 550 milyon dolar plastiğin hammaddesine yurt dışına döviz ödeniyor. Yurt dışına ihraç edilen tüm plastik mamuller ise 150 milyon dolar. Bu rakamlar değerlendirildiğinde yıllık 400 milyon dolar zarar ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.
“KAYNAKLARI DOĞRU KULLANMALIYIZ”
Tüketim alışkanlıkları doğrultusunda giderek artan miktarlarda oluşan atıkların ve oluşturduğu çevre kirliliğinin yaşamları ve sağlığı tehdit eden önemli bir problem olduğunu dile getiren Kınay, “Kirlenmiş alanların çevresel rehabilitasyonu, atıkların bertarafı konusunda yaşanan sıkıntılar ve çevresel maliyetler de işin ekonomik boyutu olarak karşımıza çıkıyor. Kaynakları doğru kullanmak, ihtiyaç fazlası tüketmemek, atık oluşturmamak, oluşan atığı azaltmak ve nihayetinde yeniden kullanım, geri kazanım gibi süreçlerle miktarını azalttığımız atığın doğaya en az zararı verecek şekilde kontrollü olarak bertarafını sağlamak olarak basitçe tanımlayabileceğimiz atık yönetim sürecinde tüketimin en önemli miktarlarından birisini oluşturan plastik kullanımının azaltılmasına yönelik uygulamalar toplumun bilinçlendirilmesi, sahiplenilmesi, denetim ve uygulama süreçlerinin doğru işletilmesi ile etkinliği sağlanabilir” diye konuştu. Kınay, “Ülkemizde evsel ve sanayi kaynaklı atıkları değerlendirdiğimizde; kaynak olarak değerlendirilmesi gereken atıkların kontrolsüz biçimde doğaya bırakılması ile toprak, su, yeraltı suyu, hava kirliliğine yol açtığını içeriklerindeki kimyasal ve tehlikeli maddelerin doğal ortama karışması ile yaşam döngüsü içerisinde çalılar üzerinde olumsuz etkiler yarattığını biliyoruz. Yarattığı çevre kirliliği ve halk sağlığı probleminin yanı sıra; çöp değil kaynak olarak değerlendirilmesi gereken atıkların kontrolsüz atılması ile önemli bir ekonomik değeri olan kaynağı da heba etmiş oluyoruz. Bu noktada; hammadde olarak kullanabileceğimiz atık kaynağı yerine; ilave maliyet ile yeni kaynak kullanımı yoluna gidiyoruz. Aynı zamanda atıklar ile kirlenmiş hava, su ve toprağı sağlıklı kullanabilmek adına ilave artıma ve rehabilitasyon gibi çevresel maliyetleri ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu da ekonomik bir yük olarak karşımıza çıkıyor” şeklinde konuştu.
Çevre yönetimi süreçlerinin başarılı olabilmesinin yolunun çevre mühendislerinin istihdamının artırılmasından geçmesi gerektiğini belirten Kınay, “Ülkemizde çevre yönetimi süreçlerinin başarılı olabilmesi için planlama, yönetim, uygulama ve denetim süreçlerinin en temel bileşeni ve ana mesleki uzmanlık disiplini olan çevre mühendislerinin kamu ve özel sektörde istihdamının arttırılması önem taşımaktadır. Doğru ve sağlıklı bir çevre yönetiminin en temel süreçlerinden biri olan çevre mühendislerinin mesleklerini yapabilme süreçlerinin geliştirilesi gerekmektedir” dedi.
“MESLEĞİMİZİN TANIMI KANUNA EKLENDİ”
Kınay, “Yapılan çevre kanunu değişikliğinin mesleğimiz için en önemli süreçlerinden bir tanesi; çevre mühendisi tanımının kanuna eklenmiş olmasıdır. Yapılan düzenleme ile çevre mühendisleri diplomaları ile ilave bir belgelendirmeye tabii olmadan mesleklerini yapabileceklerdir. Çevre Kanunu Değişikliği ile birlikte on yılı aşkın süredir mesleğimiz için kimi zaman kazanımlarla kimi zaman kayıplarla sürdürdüğümüz mücadelede önemli bir eşik aşılmıştır. Bu noktada Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Çevre Görevlisi ve Danışmanlık Firmaları Hakkındaki Yönetmelik başta olmak üzere ilgili yönetmeliklerde gerekli düzenlemelerin ivedilikle yapılması önem taşımaktadır. Bundan sonraki süreçte hedefimiz çevre görevlisi kavramının tamamen kaldırılması ve ilgili mevzuatta meslek alanımızla ilgili tüm konularda çevre mühendisi tanımının getirilmesi olacaktır” ifadelerini kullandı.
“KARŞI KARŞIYA GETİRMEZ”
Naylon poşetlerin parayla satılmasının esnaf ile vatandaşları karşı karşıya getiremeyeceğini söyleyen İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu ise, “Neticede geçmişte de üyelerimiz, yani manavlarımız, balıkçılar, pazarcılar, bakkallarımız vb. esnaf grubu kese kağıtları ile ürünlerini paketliyordu. Hatta gazete kağıtlarından kese kağıtlarını kendileri yapıyorlardı. Bu şekilde üyelerimiz para ile satılan plastik poşetlere karşı alternatif üretebileceklerdir” diye konuştu.
Düzenlenen kanunu esnaf odaları olarak desteklediklerini de ifade eden Mutlu, “Araştırmalara göre ülkemizde yılda ortalama 5 milyardan fazla naylon poşet kullanılıyor. Naylon poşetlerin geri dönüşümünün yenisini üretmekten daha maliyetli olduğu belirtiliyor. Uzmanlar naylon poşet tüketiminin sınırlandırılmasının doğa ve insan sağlığı açısından önemini dile getiriyor. Temiz çevre ve sağlıklı yaşam için naylon poşet kullanımını minimum düzeye indirilmesini düzenleyen çalışmaları bu açıdan olumlu karşılıyoruz.  Plastik poşet kullanımından vazgeçerek gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir doğa bırakabilecektir” dedi.

Haber Merkezi