Sayfa Yükleniyor...
Agora Antik Kenti, son yıllarda yaşadığı ilgisizlik ve bakımsızlık nedeniyle yerel tarih araştırmacılarının tepkisini çekiyor. Roma ve Osmanlı dönemine ait mezar taşlarının da yer aldığı müze,ziyaretçilerin ilgisini çekmiyor
SULTAN GÜMÜŞ - ÖZEL HABER
Smyrna Agora Antik Kenti, sanatın oldukça yoğun olduğu, felsefenin ilk ortaya çıktığı yer olarak biliniyor. İzmir Namazgah semti yakınlarında bulunan bu ören yeri, tanıtımının iyi yapılmaması, devam eden kazı ve restorasyon çalışmaları nedeniyle birçok gezginin varlığından bile haberi olamadığı yerlerden. Müzenin gereken ilgiyi görmediğini iddia eden yerel tarih araştırmacısı Mehmet Ozan Semerci, “Agora Açık Hava Müzesi olarak bilinen Agora Antik Kenti, üç katlı olması sebebiyle dünyanın en büyük agoralarından biri olarak biliniyor. Agora Ören yeri tarihi ise, Roma dönemine kadar uzanıyor. Ancak böyle bir tarih İzmir gibi büyük bir şehirde yalnızlığa itilmiş” dedi.
Agora, İzmir şehri içinde, Tepekule ve Kadifekale ile birlikte en önemli üç ören yerinden biri. Kentin merkezinde yer alan bu müze, çok kültürlü ve çok katmanlı bir kent olan İzmir’de tarihi dokunun bir parçası olarak karşımıza çıkıyor. Bu tarihi dokunun büyük çoğunluğunu ise Roma dönemine ait eserler ile Osmanlı döneminden izler taşıyan mezar taşları oluşturuyor. Tanıtımının iyi yapılmaması, devam eden kazı ve restorasyon çalışmalarının yaratmış olduğu sıkıntılardan dolayı müzenin adeta köşeye atıldığını söyleyen Semerci, ‘Hazireler’ kitabında da yer verdiği konuya ilişkin şunları ekledi: “Müzede yer alan mezar taşları ve diğer değerler ecdadımıza ait. Roma döneminden izler taşıyan eserler de var. Ancak hepsi burada bakımsız ve sahipsiz. Merkezi bir yerde olmasına rağmen ziyaretçi sıklığı yok. Öğretmenler tarafından da öğrenciler getirilmiyor. Çocuklar burada bir tarihin yattığından habersiz büyüyor. Gerçi bazen denk geliyorum getirilen öğrencilere de yanlış bilgiler veriliyor. İçeriye giriş ücretleri ise normal düzeyde değil. Buralar ücretsiz hizmet vermeli. Tarihini öğrenmek isteyen adamdan para mı kesilir? Belediyenin iyi bir tanıtım yapması gerekiyor. Aksi halde böyle kimsesiz kalacak.”
“İÇLER ACISI BİR GÖRÜNTÜ”
“Taşları görenler tadilat aşamasında olduğunu düşünerek bakmadan geri dönüyor” diyen Semerci, “İçler acısı bu görüntüyle karşılaşmaktan üzüntü duyuyorum. Birçok araştırmacı ile birlikte bu sorunun çözüme kavuşması için çaba sarf ediyoruz ancak karşılık bulamıyoruz. Büyükşehir tarafından Agora Antik Kentte bir toplantı düzenlenmişti. O kadar gelip buralarda oturdular. Hiç mi eserlerin halini görmediler. Gerçi haklılar o kadar atıl durumdaki ne olduğunu fark edememişler. Bunu düzeltmenin yolu çok mu zor ki o kadar talep etmemize rağmen yapamıyorlar? Onca masrafla antik kenti ortaya çıkardılar. Böyle bırakıp gitmek olur mu? İnsanların buraya akın akın gelebilmesi için çalışmalar üretmeleri lazım” dedi.
“GERİYE HİÇBİR ŞEY KALMAYACAK”
Semerci kendisiyle gerçekleştirdiğimiz bir önceki haberimizde ise Osmanlı dönemine ait mezar taşlarının dışlandığını vurgulayarak şu sözlere yer vermişti: “Neredeyse ilgilenen hiç kimse yok. Bu mezarlar ülkemizin şifreleri ve kara kutuları. Bizim milli kültürümüzün kaynağı bu hazirelerdir. Bu mezarlar sıradan mezarlar değildir. Sanki sorumlular tek bir amaç için birleşmiş gibi. Görünen o ki bu amaçlarından derhal geri dönmeleri lazım. Aksi halde ecdadımızdan geriye hiçbir şey kalmayacak.”
“BÜYÜK BİR KAYIP”
Semerci tehlikenin büyüklüğüne dikkat çekerek, “Mezar taşları üzerinde çalışma yapmış olanların kaygılarını dile getiren ortak soru şudur: ‘Günümüzde bu taşların en basitini dahi yapabilecek bir taş ustası var mıdır?’ Diyeceğim şu ki kaybolan her taş telafisi asla mümkün olmayacak bir büyük kayıptır. Her geçen gün zararımıza işliyor. Böyle giderse gün gelecek geçmişimizin bu önemli belgelerini arkeolojik kazılarda arayacağız ama yine de bulamayacağız. Tehlike o derece büyüktür. Lütfen bu taşlara özen gösterilsin ve böyle bir köşeye atmaktan vazgeçilsin. Demiyorum ki, Roma Dönemine ait eserler yok sayılsın, göz ardı edilsin, onlara ilgi gösterilmesin. Dileğim şu ki bizim taşlarımız da aynı özene sahip olsun” demişti.
Haber Merkezi