Sayfa Yükleniyor...
Üç Beş Ağaç Kervanı Gezi Parkı eylemlerinden sonra bir araya gelen sanatçıların doğayı korumak için oluşturdukları bir grup. Bu gurubun üyesi olan Serdar Türkmen ile yaptıkları çalışmalar hakkında hoş bir sohbet gerçekleştirdik
Üç Beş Ağaç Kervanı yine yollara düşüyor!
Üç Beş Ağaç Kervanı Gezi Parkı eylemlerinden sonra bir araya gelen sanatçıların doğayı korumak için oluşturdukları bir grup. Bu gurubun üyesi olan Serdar Türkmen ile yaptıkları çalışmalar hakkında hoş bir sohbet gerçekleştirdik
TANER UYANIKER ÖZEL HABER
Üç Beş Ağaç Kervanı nasıl oluştu, amacı nedir?
Praksis Müzik Grubu Kolektifi, Merhaba Sanat Tiyatrosu ve Derme Tiyatronun öncülüğünde bir araya gelen sanatçılardan oluşuyoruz. Doğanın talanına ve buna karşı verilen toplumsal mücadeleye dikkat çekebilmek için sanat etkinlikleri gerçekleştiriyoruz. Etrafımıza baktığımız zaman her yer bina olmuş. Ülkenin her yerinde yapılmış HESler bulunuyor. Bir taraftan da bunlara karşı çıkan insanlar var. Bunların sebebi ne diye baktığımızda basit bir kar hırsının altında yattığını gördük. İşçinin, emekçinin alın terinden geçinen para babalarının şimdiki hedefleri doğayı katlederek yeni kar alanları yaratmak. Biz de buna karşı ne yapabiliriz ne edebiliriz dedik ve Üç Beş Ağaç Kervanını kurduk.
FARKINDALIK YARATTI
Tabi bu isim Gezi süreci sonrasında ortaya çıktı. Gezi Parkı bizim için farkındalık yarattı. Doğaya ve çevreye bakış açımızı değiştirdi. Parkların farkına vardık mesela. Parklar güzel yerler biz orada oturuyoruz bir araya geliyoruz diye düşündük. Oraya her kesimden insan geliyor. Onun dışında dört duvar arasına hapsolduğumuzda yalnızlığa ve bireyselliğe sürükleniyoruz. Bunun farkına vardık. Betonlar oksijeni üretmiyor ağaçlar üretiyor. Onun farkına vardık. Kar mı istiyoruz? Para mı istiyoruz? Yoksa yaşamak mı istiyoruz? Diye sorguladık. 3-5 ağaç için sokağa çıkıyorlar lafından ötürüde bu ismi alarak bu yolculuğa çıktık. Müzik ve sanat ekipleri olarak biz bugüne kadar birilerinin bizi çağırmasını ve böyle sanatımızı icra etmeyi bekledik. Sıcak bir örnekten yola çıkarsak şimdi Suruçta insanlar öldü biz o acıyı yaşamadık mı? Bunu aktarmamız için illaki birilerinin bizi çağırmasına gerek yok. Bu olanlardan ötürü acı çekiyorsak en iyi bildiğimiz bir yöntemle bunu aktarmamız gerekir. Bizimde en iyi bildiğimiz sanat ve bunu böyle dışa vurmalıyız. Dedik ki kimsenin etkinlik yapmasına gerek yok biz bunun öznesiyiz zaten diye düşündük.
KERVANIN SON ADRESİ İZMİR
Türkiye turuna çıkıyorsunuz bundan bahsedebilir misiniz?
Gezici sanat kumpanyası şeklinde ülkenin dört yanına ulaşmak için her yıl yaklaşık 30 günlük bir tura çıkıyoruz. Temiz hava yoksa beste yapamayız sloganıyla gerçekleştiriyoruz ve Türkiyenin her tarafını dolaşıyoruz. Geçtiğimiz yıl haziran ayında yola çıktık ve 30 günde 30 ayrı yerde sokak etkinlikleri yaptık. Mersin'den başlayan yolculuk, Antalya, İzmir, Çanakkale, İstanbul, Zonguldak, Bartın, Sinop, Samsun, Ordu, Rize, Artvin, Van, Diyarbakır, Dersim ve Antakya'da sonlandı. Dış katılıma da açık olan kervan boyunca hem sosyal medya kanalları üzerinden gidilen yerler, oraların sorunları ve çözüm uğraşları hem de yaptığımız etkinlikler görünür kılındı. Sinemacı Ümit Yılmaz'ın aldığı görüntülerden 30 dakikalık bir belgesel ortaya çıktı ve 10. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali'ne kabul edildi. Her gidilen yerde çocuk çalışmaları, pantomim, tiyatro gösterisi ve konser yapılıyor. Etkinlik yaklaşık 2,5 saat sürer. Önce etraf dolaşılır, etkinlik meddah ve müzikle halka duyurulur. Çocuklarla yüz boyama, balon katlama, drama gibi çalışmalar yapılır. (1 saat) Pantomim gösterileri (30 dakika) ardından tiyatro (15 dakika) ve konser (45 dakika) gerçekleştiriliyor.
Hiç bir kurumu kuruluşu kervan sponsoru olarak kabul etmiyoruz. Bağımsız bir sanatçı inisiyatifiyiz. Kervanın maliyetini karşılamak için belediyeler ve demokratik kurum ve kuruluşlarla etkinlikler yapılır. Buradan ortaya çıkarılan maddiyat, kervanı desteklemek isteyenlerin katkıları ile birleşir ve kervanın bütçesi böylelikle oluşuyor. Kervan bu yıl 23 Ağustos'ta Yırca'dan yola çıkıyor. Muğla, Antalya, Mersin, Adana, Dersim, Diyarbakır, Batman, Şırnak, Van, Artvin, Rize, Ordu, Tokat, Sinop, Bartın, Zonguldak, Kocaeli, İstanbul, Bursa, Çanakkale, Ayvalık'ta etkinlikler yapılacak ve 20 Eylül Pazar günü İzmir'de kervan sonlanacak.
SPORSOR DESTEĞİ OLMADAN YOLCULUK YAPIYORUZ
Neden sponsor desteği almayı düşünmüyorsunuz?
Geçen yıl 30 tur gerçekleştirdik. Özel olarak sponsorsuz bir yolculuğa çıkmayı tercih ediyoruz. Bugün bağımsız bir sanatçı kumpanyası olarak yolculuk yapacağız. Şimdi biz bir şirketten sponsorluk alırsak onun dediklerini yapmak zorunda kalacağız. Onun için özellikle sponsorsuz olmayı tercih ediyoruz. Bunun zorluğunu yaşamıyor değiliz. Zor bela bir araç buluyoruz. Gittiğimiz yerdeki arkadaşlar vatandaşlar bize evlerini açıyor ya da yemek veriyor. Kolektif imkanlarla bu yolculuğu yapıyoruz. Bazı çalışan arkadaşlarımızın desteğiyle bütçe oluşturup öyle yola çıkıyoruz. Bize katkı yapmak isteyen arkadaşlar paylaşımlarımız sosyal medyada yaygınlaştırabilirler. Bize maddi yardım yapabilirler. Mesela sizin yolunuz bizim evin oradan geçiyormuş gelin bizde kalın diyebilirler. Size kek yapayım diyebilirler. Size çadır temin edeyim diyebilirler.
Hükümetin doğaya bakışını nasıl görüyorsunuz?
İçinde yaşadığımız sistemin adı kısaca kapitalizmdir. AKP iktidara geldiği süreçten itibaren özellikle ikinci döneminden sonra doğa alanlarına müthiş bir saldırı başlattı. Yüzlerce HES projesi Karadenizde yapıldı. Altın aramak için yapılanlar ortada. Belli başlı kişilere peşkeş çekiliyor. Köylü düşünülmüyor. Şirketler ellerine geçirdiği her şeyi kirletiyor. Suyun kullanım hakkını alıp sana orada o alanı kullanmana izin vermiyor. AKPde bu durumu yasalarla devam ettiriyor. Şu an günümüzde mahkeme kararları bile uygulanmamakta. Mahkeme durdurma kararı veriyor ama çalışma hala devam ediyor. Polisi, jandarması mahkeme kararına rağmen bunu durdurmuyor. 5 dakikalık bir eyleme tahammülleri olmuyor ama mahkeme kararına gelince bir şey yapılmıyor.
Karaburun hakkındaki düşünceleriniz?
Karaburunda yaşlı insanlar kilometrelerce yürüyerek haklarını aramaya çalıştı. Orada kurulması düşünülen RESler insan sağlığını tehdit ediyor. Kısırlaşmaya yol açtığı ortaya çıktı. Oradaki keçiler o bölgeye gitmiyor. Düşük yapmaya başlamışlar. Oradaki insanların geçim kaynakları hayvancılık ne hakla insanların bu haklarını elinden alırsın. Halk bunlara karşı birlik olması gerekmektedir. İzmir Büyükşehir Belediyesi de Foçada ağaç kesti. Tepkileri görünce durdu. AKP iktidarı durmuyor tüm tepkilere rağmen yollarına devam ediyorlar.
BİRLİK OLMALIYIZ
Vatandaşlara düşen görev burada nedir?
Direnenler hiçbir zaman kaybetmiyor. Bununla ilgili çok fazla örnek var bunların başında Gezi bulunuyor. Şimdi birlik olmanın gücünü gördüler ve parça parça istediklerini almaya çalışıyorlar. Örneğin Limontepede kentsel dönüşüm çalışması çerçevesinde ailelerle tek tek ilgileniyorlar. Orayı aldıktan sonra diğer tarafa geçiyorlar. Birlik olunması engelleniyor. Birlik olamazsak ne yapacağız. Karşımızda topu tüfeğiyle devlet ve eşsiz imkânlarıyla şirketler var. Avukat masrafını karşılayamayacak bir halkız. Bunun tek yolu birlik olmak ve birlik olanlar kazanıyor.
DÜNYA İÇİN İNSAN O KADAR ÖNEMLİ DEĞİL
İzmire baktığımızda durum nedir?
İzmir bir İstanbul değil ama oraya doğru gidiyor. Harmandalıya bir çözüm bulunamadı. Aliağa gözden çıkarılmış gibi. Orada her türlü sanayi dalı bulunmakta. Narlıderede kentsel dönüşüm hamlesiyle bir çalışma var. Karaburunda Mordoğanda RESler var kimse onu istemiyor. Balık çiftlikleri var. Oradakiler 100 kiloluk balığı 300 kilo yapmaya çalışıyor. Bu balık çiftliklerinin atıkları denize akıyor ve oradaki balıkçılığı engelliyor. İnsan yararına bir şeyler yaptığımızı söylüyoruz. Bakın insanlar olmasa dünyaya bir şey olmaz ama arılar yok olsa dünya ortadan kalkar. İnsan dünyada o kadar önemli değil aslında. Yırcayı da unutmayalım yüzlerce zeytin ağacı hukuksuz şekilde ortadan kaldırılmaya çalışıldı.
Siz bu yapılanlara karşı neler yapıyorsunuz?
Bir dereyi yok etmeye çalışan birisini sanatla yenemeyiz. Oradaki sistemi değiştirecek oranın halkıdır. Biz onlara destek oluruz bu mücadelelerinde oraya sanat katarız. Bir yerin hikayesini başka bir yere götürürüz. Bizim yaptığımız modern bir ulaklıktır. Mesela Yırcada zeytinler kesildi ama oradakiler kazandı deriz. Siz de kazanabilirsiniz diyoruz. Yırcanın şarkısını Mersinde HESlere karşı mücadele verenlere söylüyoruz. Hepimizin çıkarları ortaktır. Bizim karşımızda kocaman bir kapitalist sistem var ve buna karşı mücadele etmek için bir bütün oluyoruz.
Suruç Olayından çok etkilendik ve orada ölen gençler bizi çok üzdü.31 tane etkinlik yapacağız ve her birine o çocukların ismini vererek gerçekleştireceğiz. Çocukların isimlerini gittiğimiz her yere götüreceğiz.
Biz burada hiç ismi duyulmamış bir kaç kişi bir araya gelip böyle bir şey yapıyoruz. Çocuk işçiliği, kadın cinayetleri gibi konularda sanatçıların bir araya gelip bunlara dikkat çekmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Bunları yapmaları gerekiyor. Asli görevleridir. Bizim gibi tanınmamış sanatçılar bunu yapabiliyorsa siz de hayli hayli yapabilirsiniz.
Serdar Türkmen Kimdir?
1984 yılında Samsunda doğdum. Müzisyenim İzmirde yaşıyorum. Praksis Müzik Grubu Kolektifi üyesiyim. 15 yıldır müzik çalışması yapıyorum. Çok sayıda mahallede çocuk koroları kurdum. 2 tane çocuk şarkısına öncülük ettim.
Haber Merkezi