Af çözüm değil

Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. Ruhan Erdem, Türkiye’de cezaevlerinin doluluk kapasitesini aşmasını ve dile getirilen af beklentilerini değerlendirdi


  • Oluşturulma Tarihi : 19.12.2015 08:20
  • Güncelleme Tarihi : 19.12.2015 08:20
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Af çözüm değil

Sanatçı Deniz Seki'nin cezaevindeyken bir dizide rol alması sosyal medyada da gündem oldu. #DenizSeki hastagiyle 19 bin tweet atıldı, bu tweetler yaklaşık 10 bin kez retweet yapılıp 9 bin kez de beğenilerek trend topic (TT) oldu. Atılan tweetler arasında, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülere yönelik ceza indirimi veya af beklentisine yönelik olanların fazla olması dikkat çekti. Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ruhan Erdem, beklentileri ve bu beklentiye yol açan sebepler arasında önemli yer tutan cezaevlerinin doluluk kapasitesini aşmasını değerlendirdi.

“CEZAEVLERİ DOLDU TAŞTI”

Toplam 360 ceza infaz kurumunun 167 bin 620 kişilik kapasitesi olduğunu belirten Prof.Dr. Erdem, “Geçtiğimiz mart ayında bu kurumların kapasitesi doldu. Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü verilerine göre de 2 Aralık 2015 tarihi itibariyle, tutuklu ve hükümlü sayısı toplamı, kapasiteyi 8 bin 301 kişi aşarak 175 bin 921 kişiye ulaşmış durumda. Bu birçok sorunu da beraberinde getirecektir. Kısa vadede çözüme yönelik olarak, affı da Türkiye'de her zaman tartışılır hale getirir” diye konuştu.

“ÇARPAN ETKİSİ VAR”

Suç öncesi ve sonrası için politika geliştirilmezse, yapılanların o günü kurtarmaya yönelik çözümler olarak kalacağını ve affın sağlıklı bir çözüm olmadığını ifade eden Prof.Dr. Mustafa Ruhan Erdem, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sürekli çıkan aflar, toplumun adalet duygusunu sarsar. Yeni bir faillik ve mağduriyet yaratır. Bir de çarpan etkisi var. Bu düşünceyi toplumda yayarsan ‘nasıl olsa af çıkar, suç işleyeyim’ düşüncesi oluşur. Af, ancak ve ancak toplumun bütün kesimlerinin onaylayabileceği, savaş sonrası gibi olağanüstü hallerde yapılır. Almanya’da da var, ancak 2. Dünya Savaşı ve iki Almanya'nın birleşmesi sonrasında yapılmış. Ülkemizde ise 60’a yakın af ve benzeri düzenleme yapıldı.”

“SUÇ POLİTİKAMIZ OLMALI”

Suçun, yalnızca adli olay olarak görülmemesi gerektiğini ve topyekun bir mücadele süreci geliştirilmediği sürece toplum olarak bunun altında kalınacağını vurgulayan Prof.Dr. Erdem, “Devletin suç politikası ve 5-10 yıllık eylem planı olmalı. Yineliyorum ceza hukuku son çare olarak görülmeli. Suç öncesi aşama çok önemli. Neden suç işleniyor ve kişiler neden suç işler? Bunun cevabını verirsek, zannediyorum en önemli adımı atmış oluruz, mücadele için” dedi.

“DOLULUK BİRÇOK SORUN YARATIYOR”

Cezaevlerindeki doluluğun, temel insan hakları problemleri de yaratabileceğini söyleyen Prof.Dr. Erdem, “Doluluk arttıkça cezaevlerindeki yaşam şartları da kötüleşir. Cezanın her ne olursa olsun insan onuruna yaraşan şekilde infaz edilmesi gerekir. Hükümlülerin birbirine karşı olan davranışları, barınma, beslenme, sağlık gibi temel ihtiyaçların karşılanması da sıkıntıya girer. Amacını aşan yoksunluklar olursa, Anayasa Mahkemesi, olmadı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi süreçlerde Türkiye'nin başını ağrıtacak sonuçlar doğabilir” dedi. (DHA/İZMİR)

Haber Merkezi